Mimari Rapor
Van gölünün kuzeybatı kıyısında, yarışma alanının da bulunduğu Ahlât, bilinmezlik ve merak duygusuyla birlikte “-yolda olma hali” üzerinden deneyimlenmiştir. Bu sayede bizler için belirlenmiş, sınırları belli bir rota boyunca, algılarımızın sınırlı sınırsızlıklar hallerinde, hayal-gerçeklik üzerinden bir kent deneyimin bizi ele geçirmesine izin verilmiştir. Böylelikle rota üzerinde kendi öyküsel örüntülerimizi yazarak, yerin geçmiş hikâyeleriyle, hatıraları ve hatıralarımızla alternatif mekân ve zaman kurgularımızla kent deneyimi mimari bir üretim sürecinin parçası haline gelmiştir.
Kentsel deneyimin en temel biçimi olan yolculuk, kent çevresiyle, çevredeki nesnelerle, kişilerle ve olaylarla devingen ilişkisel örüntüler kurmamızı sağlar. Bu örüntüler, yolculuk eylemi üzerinden, varılan coğrafyanın yaşanmışlıklarının, hissettirdiklerinin, çağrışımlarının, bedensel deneyimlerinin, deneyimin bellekte çağrıştırdığı deneyimlerin, mekânın yansımalarının ve yeni oluşan izlerin bütünüdür. Mekansal deneyim böylece kişisel kent rotalarına dönüşür.
Yolun bize gösterdiği Bitlis; bulunduğu coğrafik konumunda kendisine yüklediği ağırlıkla içe kapanık ancak algıyı sürekli kılabilen nesneleriyle kıyı kenti gibi davranma eğiliminde olan bir yapılaşmaya sahiptir. Bitlis, tarihle örülmüş görkemli dağları, tepeleri, Van Gölü kenarında konumlanışı, güneşin gölgesiyle derinleşen vadileri, bin bir farklı toprak tonu ve bedeni hep yer’e ait tutan ahlat taşı ile birlikte tinsel bir dizilimin mekansal karşılığı haline gelmiştir. Kentin her yerine dağılmış, çoğunlukla özel alanları birbirinden kopuk ama gözün seçebileceği bir nesne haline getiren, bedeni yer’e ait tutan yerel bir malzeme olan ahlat taşının, kamusal bir bağlaç haline getirilmesi ve böylece, kentlinin mekansal ilişkilerini çok katmanlı bir bütün içinde tekrardan değerlendirilmesini sağlamak, kentsel dokunun içeri çekilmiş, boşlukta salınan, yalıtılmış ve bir örüntü oluşturmaktan yoksun mimari dilini tekil bir zemin kurgusuyla çözümlememizi ön görür. Deneyimin açığa çıkardığı bu rotalar, izler ve imgeler düşlerle yan yana gelerek bir bütün, zaman zamanda bir bütünün parçalara ayrılmış halini temsil ederler.
Düşleyip bozmak ama her defasında bozup yeniden, tekrar tekrar yapmak… PARÇALARDAN YOLA ÇIKARAK BÜTÜNÜ KURMAK, BÜTÜNÜ PARÇALAMAK…*
Kentin toplumsal yaşam üzerindeki etkisi önemlidir. Kent bireye ortak mekanlarda söz söyleme, kendini ifade etme alanlarını ne kadar çok sunarsa, bireyler bu alanlarda birbirleriyle temas halinde kamusal diyaloğun güçlenmesine olanak sağlar. Bu nedenle, farkına vardığımız kamusal toplanma alanlarının az ve niteliksiz olması, tasarıma yaklaşımın bireyin özgürleşebileceği, yaratıcı ve deneyime dayalı, üretim sürecinin tasarımcı ile sınırlı kalmadığı, kentlinin kendini mekana bir protez gibi giydirerek yeni yaratıcı diyalogların peşine düştüğü bir kamusallık odağı üzerinden ele alınmasını gerektirmiştir. Kamusal alanın bir araya getirici arzu ve keşif mekanlarının izleri sürülerek kentin özünü meydana getiren tarihi mekanlar, anıtsal yapılar, sonsuz manzaralar ve yeni eklenecek deneyim mekanları ile toplumsal belleğin her daim canlı tutulması önem kazanmaktadır.
Bu yüzden Ahlat Gençlik Merkezi yapısını kurgularken, yer den edindiğimiz deneyimle ve coğrafyanın bize sunduğu çeşitlilikle amacımız; bir ağı imleyen dizilim içinde kolaj cümleler kurmak; kolaj örüntüler, kolaj imgeler, kolaj yaşamlar yaratmak ve kolaj evrenler düşlemektir.*
27 SIRA NO’LU PROJE JÜRİ RAPORU
Açık Alan için önerdiği program ve düzenlemeler, her iki alanın birbiriyle ilişkilendirilmesi ve planlama düzeyindeki olgunluk övgüye değer bulunmuştur. Çatı formu ile iç mekan ilişkisinin kurgulanamamış olması, konaklama kütlesinin yüksekliği, yer ile kurması beklenilen ilişkinin istenilen olgunluğu ulaşamaması eleştirilmiştir.