Proje Raporu
İstanbul’un uzun ve köklü geçmişe sahip yerleşimlerinden biri olan Bakırköy, Roma İmparatorluğu’ndan bugüne gelen tarihi boyunca fiziksel, kültürel ve sosyal katmanlarda sahip olduğu birikimin önemli kısmını yitirmiştir. Uzun geçmişine karşın bugünün Bakırköy’ünden bahsedildiğinde hafızada karakteristik bir görünüm canlanamamaktadır. Bakırköy’ü araştırmak üzere başvurulan neredeyse her kaynakta fiziksel, kültürel ve sosyal boyutta yaşanan ani değişiklikler ve bu değişikliklerin yarattığı kayıplardan, yitirilen değerlerden bahsedilmektedir. Kültürel mirası oluşturan yapı stoğu yok olmuş, Bakırköy’ün farklı kimliklere mensup yerlileri göçmüş, sosyal ilişkiler zayıflamış, yaşantı değişmiştir. Buradan hareketle, yarışma alanı ve odağında bulunan Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’nın mevcut durumda karşı karşıya olduğu en temel problem “farklı bağlamdaki ilişkilerde yaşanan süreksizlikler” olarak tanımlanabilir. Fiziksel mekandaki süreksizlikler, hafızadaki ve sosyal yaşamdaki kopukluklar ve bunların olumsuz etkileri her adımda güçlü şekilde hissedilmektedir.
Köklü tarihsel geçmişi olan pek çok alanda gözlenebileceği gibi, alanlarda, Bakırköy’de de farklı kimliklerin kaybolması, yaşam alanlarının ani değişikliklere uğraması yaşayanların birbirleri ve mekanla tanışıklıklarını zayıflatmakta, hafızada büyük boşluklar oluşturmakta mekanın geçmişinden kopukluğu, mekana dair bellek yitimi ya da anı biriktirememe durumu aidiyet ve sahiplenmeye dair sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Yarışma alanı ve özellikle Bakırköy Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’nın yakın çevresindeki Veliefendi, Ataköy gibi önemli kentsel kimlik bölgeleri ve kıyı ile olan güçsüz ilişkilerinin yanı sıra, meydanın mevcut tasarımı nedeniyle farklı alt bölgeleri arasında oluşmuş kopukluklar, süreksizlikler aidiyetle ilgili olumsuzlukları çoğaltmakta, mekansal sorun alanları oluşturmaktadır. Oldukça yoğun kullanıma sahip olan alanın, kullanım imkanları, alternatifleri ve kullanıcılarının ihtiyaçlarından bağımsız gelişmiş olması mekana aidiyeti olumsuz yönde etkilemektedir. Bunların üzerine, yönetsel anlamda farklı kurumların yetki alanlarının kesişmesi, kurumlar arası kopukluk ve koordinasyon eksikliğinin yarattığı sorunlar eklenmekte, bu alanda yıllar içerisinde karar alınıp uygulamaya konan parçacıl müdahaleler arasındaki kopukluklar mekansal düzenlemelerde kendisini şiddetli şekilde göstermektedir. Meydan ve çevresinde, bazen topografik, bazen yapısal, bazen organizasyonel ama her adımda, müdahale gereken bir olumsuzluk karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki, Bakırköy’ün hali hazırdaki durumunu geçirdiği kaza sonucunda onlarca kemiği kırılmış, iç organları hasara uğramış fakat hayati fonksiyonlarını sürdürebilen bir ağır yaralıya benzetmek pek de abartı sayılmaz. Bu süreksizlikler sonucunda, gündelik yaşam her şeye rağmen akmakta ama toplumsal ilişkiler, beraber yaşama arzusu ve kamusallık sahip oldukları potansiyelleri yeterince değerlendiremeden gelişmektedir.
Kentte paylaşacağımız mekanlar bizlere birlikte var olabilme tecrübesi sunabilmelidir. Böyle bir tecrübenin, kolektif eylemlerin parçası haline gelerek, kentliler olarak mekanı yeniden üretme potansiyellerini değerlendirerek, o “yer”e dair anlatılara sahip olup ve belleğin birikimi gibi zenginliklerle yaşanabileceğine inanmaktayız. Bu düşünceyle tasarımda bellek, mekana aidiyeti yükselten, bugünün kamusallığının bir kurucu katmanı olarak ele alınmaktadır. Kentin en eski yerleşimlerinden biri olan Bakırköy’ün kendine has çekiciliği ve giderek metropolün daha da önemli bir düğüm noktası haline gelecek olması, meydan ve çevresinin kamusallığını elbette kendiliğinden yükseltecektir. Ancak burada kamusallık ve kentsel belleğin tasarımın odağı olarak nasıl ele alınması gerektiği kritik bir konu olarak değerlendirilmiş, yitirilmiş olanın hüznüyle tarihselciliğe saplanmadan kültürel birikime saygı duyup, Bakırköy’e hak ettiğini veren bir yaklaşım benimsenmiştir.
Tasarım konusu, Bakırköy’ün tarihsel merkezini oluşturan mekanların bugünkü fiziki durumunu iyileştirecek çözüm önerileri aramakla kalmayıp, müşterek bir mekan olarak bir kent meydanına nasıl yaklaşmak gerektiğini düşünmek için bir fırsat sunarken beraberinde kamusal mekanın nasıl üretileceği, kimler tarafından paylaşılacağı, nasıl yönetileceğine dair cevabı aranacak üç temel soruyu beraberinde getirmektedir. Bu sorulara cevaben mekanın salt fiziki özelliklerine odaklanmakla kalmayıp aynı zamanda kamusal mekanı var eden toplumsal, ekonomik, kültürel ve yönetsel ilişkilerin hesaba katıldığı çok katmanlı bir ele alış önemsenmiştir.
Kamusallık denen şey özünde ‘görünür’ ve ‘duyulur’ olmakla ilgilidir. O nedenle tasarım süreci boyunca bunun sözde kalmayıp fiiliyatta nasıl gerçekleştirilebileceği temel bir mesele olarak ele alınmış, çok işlevli bir yoğunluk ortamı kurmaya özen gösterilmiştir. Bakırköy’ün merkezindeki işlevler ve kullanım çeşitliliği düşünülerek yarışma alanı içinde var olanı çeşitlendirmek üzere farklı kimliklere sahip tüm aktörleri kapsayan bir yaklaşım benimsenmiştir.
Bu yaklaşımla, mekanın kullanıcılarını çeşitlendirmenin yollarını aranmış ve farklı kesimleri bir araya getirerek görünür ve duyulabilir olmalarına fırsat sağlayabilmek hedeflenmiştir. Çeşitlenen kullanıcılarla birlikte mekanların sabit işlevlerine yenileri eklenecektir: çiçekçiler, seyyar satıcılar, kitapçılar, imza toplayanlar, kullanılmış eşya satanlar, kaykaycılar, sokak müzisyenleri, bisikletçiler, damak tutkunları, transit yolcular, aşıklar, turistler, söylevciler, el sanatı meraklıları, çocuklar hep bu çeşitliliğin, içinde hayal ettiğimiz aktörlerdir. Kamusallık dediğimiz kavram ancak böylesine iç içe geçerek birbirini besleyen ve zenginleşen bir yaşam örüntüsü ile mümkün olabilecektir. Kamusal mekanın üretimi ve paylaşımında tasarımı etkileyen bir diğer önemli unsur ise zamana bağlı değişkenliktir. Hem farklı kullanıcıların farklı zamanlarda bir araya gelmesini sağlayacak programlar üretmek, hem de mekansal altyapının zaman içerisinde yaşanabilecek değişimlere olarak sunmasını sağlamak kamusal mekanların yaşanan mekanlara dönüşümünde büyük bir öneme sahip. Bu kapsamda günün, haftanın ve yılın değişen zamanlarında farklı kamusallık biçimlerinin, meydan ve onun uzantısı olan mekanların çeşitli kullanımlarıyla bütünleşmesi hedeflenmiştir. Katı, aşırı tanımlanmış bir mekan yerine, kentlilerin kendi eylem ve pratikleriyle mekanı yeniden üretmesine imkan verecek, simültane kullanımlara olanak sağlayacak bir geometrik dil ve hiyerarşik olmayan, eşdeğer bir mekan kurgusu benimsenmiştir. Park ve sert peyzaj alanlarında istenirse kitapçılar, istendiğinde çiçekçiler, isterse biraz soluklanmak isteyenler, canlı bir müzik performansını dinlemek isteyenler yer değiştirebilecek, kendilerine ait mekanları oluşturabilecek, yeri ve kullanımı kendileri seçebilecektir.
Farklı mekan olanakları ve farklı kullanıcı kimliklerini kapsayarak güçlendirilmeye çalışılan kamusallığın yönetsel boyutla da desteklenmesi gerekmektedir. Bakırköy’de var olma kendini ifade etme imkanı bulan kimlik ve etkinliklerin Bakırköy ilçesi ile sınırlanmayan, İstanbul metropolünün tamamında kurgulanabilecek bir ilişkiler ağının parçası haline getirilebilir. Bu noktada yalnızca kapsayıcı ve çeşitli bir mekansal programın üretilmesini değil, bu programın meydanın farklı kullanıcıları, aktörleri ve katalizörleri ile birlikte üretilmesini ve kamusallığın yönetiminde koordinasyonu işler kılan bir ortak zeminin kurulması da denenebilir.
Böylece tasarımı yalnızca fiziksel mekan üzerinde gerçekleştirilecek müdahaleler olarak düşünmek yerine, kentsel mekanın yönetimini de kapsayan bir pratik olarak kavramanın gerekliliği savunulmaktadır.
Genel yaklaşımda tanımlanan farklı bağlamlardaki süreksizliklerin giderilmesine yönelik, yeniden ilişkilenme kavramı üzerinden dört ana strateji belirlenmiştir. Bunlar mekansal yeniden ilişkilenme, kentsel bellek ile yeniden ilişkilenme, aktörler / özneler ile yeniden ilişkilenme ve kıyı ve yeşil ile yeniden ilişkilenmedir.
Yarışma alanı kendi içerisinde birbirinden ayrışmış alt bölgelerden oluşmasının yanı sıra, yakın çevresinde yer alan önemli kentsel bölgelerle ilişkisi oldukça zayıftır. Halihazırda aktif olarak kurulmuş olan kuzey-güney eksenindeki bağlantılar korunmuş, özellikle meydanı odağa alarak Doğu-Batı ekseninde ilişkileri kuvvetlendiren, erişilebilirliği arttıracak yaya ve bisiklet bağlantıları önerilmiştir.
Yarışma alanı sınırları içerisinde ise farklı kimliklere, kullanıcılara ve dolayısıyla farklı ihtiyaçlara sahip olan alt bölgeler, mevcut işlevleri göz ardı edilmeden, farklı kullanımlara da izin verecek şekilde zenginleştirilerek birbirleriyle ilişkilendirilmiştir. Meydan, Zuhurat Baba Mezarlığı’nın karşısındaki Kaymakamlık ve Emniyet Müdürlüğü’nün yıkılması ile elde edilecek olan alan ile birlikte ele alınarak bütüncül bir kurgu ile tasarlanmıştır.
Bakırköy’ün bugün görünmez hale gelmiş olan hem kültürel hem de mekansal belleği, mekana dair sahiplenmeyi arttırabilecek bir potansiyel olarak değerlendirilmiştir. Alan genelinde çeşitli programlar, mekansal izler ve etkileşimli bellek arayüzleri ile Bakırköy’ün belleğini bugünün kamusal yaşamının bir parçası haline getirilmesi amaçlanmıştır. Fahri Korutürk ve Ebuzziya caddeleri üzerinde yer alan yaya aksında kurgulanan “Fuaye Bakırköy” Bakırköy’ün hafızasını, önerdiği programlarla bugüne hassas bir biçimde taşırken, çevresindeki kullanımları örgütleyerek ağırlıkla ticarete bağlı gelişen kentsel kamusal yaşamı dönüştürebilecek şekilde tasarlanmıştır.
İstanbul ölçeğinde önemli bir kentsel kamusal mekan niteliği taşıyan yarışma alanında hem yetki sahibi kurumlar, hem de mekanın üreticileri olan kentliler bakımından büyük bir çeşitlilik söz konusudur. Yıllar içerisinde kurumlar arası koordinasyon sağlanmadan gerçekleştirilmiş mekansal müdahalelerin izleri mekanda okunabilirken; alanın mevcut durumda kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılama noktasında da yetersiz kaldığı dile getirilmektedir. Daha demokratik bir kentsel yaşam hedefiyle, tüm aktör ve kentlilerin ihtiyaçlarını gözeten, kullanıcıların kendi eylem ve pratikleriyle kamusallığı gönüllerince üretebilmelerine olanak sağlacak, hiyerarşik olmayan, esnek ve eşdeğer bir mekan kurgusu ile özgürlükçü tasarımlar ve programlar önerilmiştir.
Tasarıma konu alanda sadece meydanla sınırlı kalmayan, yerel yönetimin koordinatörlüğünde hayata geçirilecek, tüm paydaşların eşitler olarak temsil edilebileceği bir yönetim modelinin hazırlanarak hayata geçirilmesi de oldukça önemlidir. Mekansal programın meydanın ve yakın çevresinin farklı kullanıcıları, aktörleri ile birlikte üretilmesine olanak sağlayacak, meydanın geleceği açısından koordinasyonu işler kılan bir ortak zemin kurgusunun bu yönetim modelinin özünü oluşturduğu düşünülmektedir.
Yarışma alanının, aslında yürüme mesafesinde olan Bakırköy sahili olan ilişkisi oldukça zayıftır. Geçmişte var olan Bakırköy’ün merkezi ile deniz ve kıyı arasındaki sıkı bağlar bugün büyük ölçüde yitirilmiş, kıyı farklı dinamikleri olan ayrışmış bir bölge haline gelmiştir. Bu kopukluk büyük ölçüde kıyı ile yerleşimi birbirinden ayıran Kennedy Caddesi’nin yarattığı fiziksel sınır etkisinden kaynaklansa da, meydanın ve yaya aksının varlığının okunamıyor olması diğer bir problemdir. Projede yarışma alanı ile kıyının ilişkisinin, büyük müdahaleler gerektirmeden, algısal düzeyde kurulması amaçlanmıştır. Meydanın kıyı kesiminden algılanmasına yardımcı olacak, zeminde yönlendirici izler ve etkileşimli bellek arayüzleri (totemler) tasarlanarak, Bakırköy’ün merkezi denebilecek yarışma alanının güney yönünde algısı kıyıya kadar genişletilmiştir.
Diğer yandan Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı ve çevresine dair kullanıcı taleplerinde sıkça dile getirilen yeşil alan eksikliğinin, meydanı da içerecek şekilde süreklilik arz eden park kurgusu ile giderilmesi hedeflenmiştir. Yarışma alanı sınırları içerisinde önerilen park alanları tasarıma konu bölge ile sınırlı kalmayan, yakın çevredeki mevcut yeşil sisteme bisiklet ve yaya yolları ile bağlanarak bütüncül bir yeşil sistemin gelişmesine olanak sağlayacak biçimde kurulmuştur.
Tüm bu plan tahayyülü tanımlanan üç katmanın birbirini besleyerek üst üste geldiği bir yapılanmayla ele alınmıştır:
FİZİKSEL TOPOGRAFYA: Halihazırdaki mekanın morfolojisini tanımlayan ve yarışma alanını üst ölçekli mekansal ilişkiler içerisinde ele alabilmeyi olanaklı kılan fiziksel topografya, toplu ulaşım ağı, yeşil alanlar vb. tanımladığı katman.
KÜLTÜREL TOPOGRAFYA: Bakırköy merkezi ve çevresindeki tüm ‘yer’e ait yaşantıların, izlerin, anlatıların, hatıraların bir bellek atlası.
MEKAN ÜRETİM PRATİKLERİ VE PROGRAM: Bakırköy Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı ve yakın çevresindeki tüm işlevlerin, aktörlerin ve kolektif bellek katmanının iştirak ettiği mekan üretim pratikleri. Kullanıcıların/aktörlerin taleplerinin yerel yönetimin orkestrasyonu ile şekillendirileceği esnek ve canlı etkinlikler manzumesi.
Bakırköy ilçesi, sahil kısmında yüzeylenmiş kuzey-güney doğrultusundaki sırt oluşumlarının arasında doğal eşikler sunan Çırpıcı, Siyavuş Paşa ve Ayamama dereleriyle çevrili bir jeomorfolojik yapı üzerinde bulunmaktadır. Bölge makro ölçekte İstanbul’un kıyı boyu genel gelişimine koşut olarak doğu-batı ekseni etkisinde gelişen ulaşım sistemleri ve kuzey-güney doğrultusunda karakterize olan jeomorfolojik sistemin kesişim noktasındadır. Fakat bölgedeki hızlı ve kontrolsüzyapılı çevre gelişimi ve altyapı ulaşım şebekesinin ölçek ve kademelenme sorunları kentsel dokuda büyük kopukluklar ve yaya erişim sorunları doğururken, bu durum coğrafi düzenin sağladığı, kentsel mekânı karakterize edebilecek doğal odak ve eşikleri de görünür olmaktan çıkarmaktadır.
Öncelikle bu doğal eşiklerin izini sürerek, potansiyellerini ortaya çıkarmayı hedefleyen bir yaklaşım geliştirilmiştir. Kenti biçimlendiren farklı ölçek ve doğrultularda seyreden akışlar coğrafi dayanaklarla buluşturularak yakın gelecekte gerçekleşmesi muhtemel bir bağlantılar (bisiklet yolları, yaya öncelikli kavşak çözümleri, park bağlantıları, kaldırım genişletmeleri) senaryosu geliştirilmiştir. Bu bağlamda projede ‘meydan’ ve yakın çevresi coğrafi dayanaklarla ilişkili sisteminin bir parçası olarak tanımlanmıştır.
Mevcut durumda hâkim kuzey-güney akışıyla karakterize olan meydan erişimi, E-5 otoyolu kıyısında bulunan botanik parkla başlayıp Ataköy yeşil alan dokusuyla buluşan bir yeşil sistemin parçası olarak ele alınmış, alanda belirleyici olan kuzey-güney doğrultusunun doğu – batı ekseninde vurgulanması düşünülen yaya erişim imkanlarıyla dengelenmesi hedeflenmiştir. Böylece, meydan her doğrultuda çalışan bir kentsel nitelik kazanabilecektir.
Bugün yerel ölçekte taşıt trafiği baskısı altında bulunan tarihi İstanbul Caddesi’ne ek olarak meydanla aynı eksende kurulmuş olan, üst ölçekteki kentsel işlevler arasında yaya ve bisiklet bağlantıları hem ilçenin erişimine katkı sağlayacak hem de fiziksel anlamda tüm yaya erişim doğrultularını kapsayacaktır. Bu sayede kamusal kullanımların çeşitlilik kazanmasına olanak sağlayan bir kentsel mekana dönüşecektir.
Yarışma alanı, Bakırköy ilçesi ve çevresindeki önemli kentsel bölgelerde yer alan odaklar ve yeşil sistem varlığı ile birlikte ele alınmıştır. Var olan farklı nitelikteki yeşil alanların Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’na kadar bütünlük içerisinde ulaşabilmesi ve yarışma alanı içerisinde, kullanıcıların da talep ettiği daha yeşil bir mekanın kurulabilmesi hedeflenmiştir.
Yeşil sistemi daha erişilebilir kılmak, oldukça yapılaşmış olan bölgede kentsel ısı adası etkisini azaltmaya yardımcı olmak ve alternatif ulaşım biçimlerini önceleyen daha sürdürülebilir bir kentsel yaşam sunabilmek adına yeşil sistem ile entegre olmuş bir bisiklet rotası kurgulanmıştır. Mevcut bisiklet aksları üzerinden geliştirilen rota, yoğun kent dokusu içerisinde aktarma merkezleri, raylı sistem ve toplu taşıma durakları arasında daha sakin ve daha yeşil bir aktif ulaşım alternatifi önermektedir.
Bakırköy’de mevcut ulaşım sistemi oldukça çeşitli ve yeterli olmakla birlikte, farklı alternatifler sunarak metropolün bütünüyle iyi bir entegrasyon sağlamaktadır. Yakında eklenecek İDO-Kirazlı metro hattıyla bu ilişki daha da kuvvetlenecektir. Kentin önemli merkezlerinden biri olan bu alanda, ulaşım ve bununla bağlantılı olarak otopark stratejilerini geliştirirken mevcut toplu taşıma sistemlerinin entegrasyonunu sağlayan, trafik yoğunluğunu azaltarak yükü hafifleten ve yaya ile alternatif ulaşım sistemlerini önceleyen bir yaklaşım benimsenmiştir. Günümüzde Bakırköy gibi, toplu ulaşım sistemleri ile entegrasyonu yüksek, yakın çevresinde otopark alanları barındıran kentsel merkezlerde özel araçla ulaşım ve bu yönde yatırımlar gerektiren yaklaşımlar artık sürdürülebilir değildir. Otopark üreten herhangi bir müdahalenin özel araca yönelik talebi arttıracak olması dolayısıyla yarışma alanının yakın çevresinde mevcut otoparklara ilave herhangi bir öneri geliştirilmemiştir.
İstasyon ve meydanın hemen yakınında konuşlanan lastikli sistem durakları ve özellikle de otobüs-minibüs hareketliliği, meydan çevresinde yaya dolaşımını kısıtlamaktadır. Metro inşaatı süresince buradan kaldırılan otobüs peronları aslında otobüslerin burada depolanmadıkları bir durumda bile, ulaşım sisteminin aksamadan çalışabildiğini gösterirken; İDO-Kirazlı metro hattının işletmeye alınması ile birlikte buradaki lastikli toplu ulaşım sistemine, özellikle minibüs ve dolmuş hatlarına olan talebin azalacağı öngörülebilir. Bu yaklaşımla mevcut durumda yarışma alanı sınırları içerisinde ve çevresinde yer alan minibüs, dolmuş durakları ve hatlarına alternatifler önermeden, gelecekte bu hatların azalacak ve belki tamamen kalkacak olduğu bir ulaşım politikası benimsenmiştir.
Bu kapsamda meydan ve çevresinde erişilebilirliği kısıtlamadan, yaya erişim ve dolaşımını rahatlatma, meydanın trafik yükünü azaltma amacıyla, alanın kuzeyinde Bakırköy Metro İstasyonu’nun içerisinde yer aldığı alanda bir aktarma merkezi önerilmiş ve mevcut durumda Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’nda sonlanan otobüs hatlarının güzergahı güncellenmiş ve bu aktarma merkezinde otobüs depolama alanlarının oluşturulması planlanmıştır. Aktarma merkezi ile meydan arasında işlemesi önerilen ücretsiz ring otobüs hattı ile merkeze gelen otobüsler bu alanda bekleme yapmadan Bakırköy Metro istasyonuna aktarma yapabilecek, büyük alanlar kaplayarak bu merkezdeki kıymetli mekanı atıllaştırmadan ihtiyaç duyulan kent parkının oluşturulmasını sağlayacaktır. Yeni oluşturulan meydan kurgusu içerisinde de toplu ulaşım alternatiflerini birbirine entegre hale getiren, kesintisiz yaya aksları planlanmıştır. Yarışma alanında geliştirilen bütüncül bakış açısı ile oluşturulmuş olan yeni odakların tamamlayıcısı olarak belli sokaklar servis ve acil durum dışında trafiğe kontrollü bir şekilde kapatılarak yaya akışları sürekli hale getirilmiş ve küçük ölçekli meydanlaşmalara izin verecek mekanlar elde edilmiştir.
Bakırköy gibi kökleri Hebdomon’dan başlayıp Cumhuriyet dönemine kadar uzanan bir yerleşimin tüm dönemlerine ait çok az da olsa kalan izlerinin okunabilir hale getirilebilmesi, mekana çok büyük müdahaleler yapmadan gerçekleştirilebilir. Bunu tasarımın kurucu katmanlarından biri haline getirebilmek amacıyla planlanan meydan ve yakın çevresindeki Bakırköy’ün kültür izlerinin bir envanteri oluşturulabilir. Bir başlangıç olarak böyle bir envanterin ancak taslağı olabilecek bir altlık oluşturulmuştur.
Seçilmiş kritik noktalarda ve yürüyüş güzergahları üzerinde ‘zihinsel’ temasların ve hatırlama eylemlerinin gerçekleşebileceği etkileşim arayüzleri önerilmiştir. Böylece bugüne dair yaşam pratiklerinin kendiliğinden parçası olacak bir ‘mekanda geçmişin izini sürme’ eyleminin gerçekleşmesi hedeflenmiştir. Halen Liman Caddesi’nde konuşlanan Bakırköy Kent
Müzesi’nin Bakırköy’ün en çok uğranan düğüm
noktasında yer alan Chef de Gare binasına taşınarak kurgulanan bellek ağının odağı haline geleceğini düşünüyoruz.
En başta vurgulanan mekanı sahiplenmenin kurucusu olarak bellek ile ilgili olarak tüm yarışma alanına yayılmış, kimi zaman örtük, kimi zaman ise açık şekilde okunabilen bir hatırlama arayüzleri ağı önerilmiştir.
Bu arayüzler kimi zaman maksatlı seçilmiş zemin ve duvar gibi fiziksel yüzeylerde, kimi zaman ise güncel dijital teknolojileri harmanlayarak ortaya çıkabilmektedir.
Önerilen zengin program içeriğinin belli bir konuma sabitlenmeyen bir mekan kurgusu ile hayat bulması hedeflenmiştir. Kullanımların konvansiyonel işlevselci bir yaklaşımı esas alarak belli yerlere sabitlenmesinin aksine, mekanın kullanıcıları olan Bakırköylülerin burayı zaman içinde aralarında uzlaşarak dönüştürebilmeleri, kendi senaryolarını oluşturmaları hayal öngörülmüştür. Bu yaklaşımla ucu açık bırakılmış donatılar önerilmiştir: Bir duvar hattı istenirse çiçekçilerin, istenirse ephemera koleksiyoncularının, istenirse damak tutkunlarını ağırlayan yöresel pazarların veya iftar sofralarının yeri olabilir. Park içindeki büfe kioskları, mobil teşhir üniteleri istendiğinde tören alanının olduğu meydana taşınabilir ve bir kermese veya festivale ev sahipliği yapabilir. Park içindeki akışkan geometrili ‘yeşil adalar’ arasında oluşan cepler ve nişler ister sokak müzisyenlerine, ister sohbet etmek için sakin bir gölgelik yer arayanlara mekan olabilir. Özünde nitelikli kamusal mekanlar üretirken, sosyalleşmeyi, karşılaşmaları ve diyalogları besleyecek işlev çeşitliliğini kuvvetlendiren kalıcı kullanımlara ek olarak, geçici kullanımları, gece-gündüz, hafta içi-hafta sonu, mevsimsel, kısa ve uzun vadeli kullanımları dikkate alan bir mekansal kurgu önerilmiştir.
Alanın yakın çevresindeki mezarlık alanları ve parklar, biyolojik çeşitlilik bakımından rezerv niteliğindeki vadiler arasında, bu doğrultuda hareketi muhtemel bir kısım fauna için bir niş habitat teşkil etmektedir. Bununla birlikte meydan ve yakın çevresi, içinde bulunduğu kentsel kullanım çeşitliliği ve yoğunluklarının doğal sonucu olarak sert zemin kullanımı yüksek bir mekan niteliği gösterme eğilimindedir. Alan, bu tür kentsel altyapı ve kullanımların yoğunlaştığı bölgelerde sıkça görülen kent içi ısı adası sorunları, yüzeysel akış ve yüzey geçirgenliği problemleriyle karşılaşmaktadır. Bu anlamda meydanın kuzey-batı ve doğusunda oluşturulan (kuzey ve güney parkları) yeşil adacıklar meydan ve çevresinin yüzey geçirimini artırarak sert zemin oranını dengelemektedir. Bunun neticesinde yüzeysel akışın doğal yolla kontrol altına alınması ve kent içi ısı adası oluşumunun engellenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca bu adacıkların oluşturduğu yeşil iz, mezarlık ve yakın çevredeki parkların sunduğu örüntüye eklemlenerek vadilerin yeşil sistemiyle buluşarak, bu izleği takibi muhtemel fauna için alternatif bir niş ortam oluşturmayı amaçlamaktadır. Meydan ve yakın çevresinin önemli bir kısmı bu hedefle tanzim edilerek meydanın yoğun kullanımlara cevap veren niteliğini ortadan kaldırmadan, alana, meydanın sunabileceği mekansal imkanlara alternatif yaratan bir kentsel kullanım çeşitliliği kazandırmaktadır. Bu amaçlar ışığında, proje alanının genelinde ve özellikle kuzey-güney parklardaki yeşil adacıkların tanziminde garig formasyonu ve şehir koşullarına dayanıklı az bakım gerektiren bitki türlerinden karma bir denge habitatı yaratılmıştır.
Projede su tasarrufu adına, çim alan oluşturmaktan kaçınılmış, yoğunlukla su istençleri az olan bitkilerin yanı sıra tüm toprak yüzeyleri malçlanarak damla sulama sistemi öngörülmüştür. Metro döşeme üstü ve Yeraltı Çarşısı üstü gibi hassas yaşam ortamları sunan bölgelerde boylu ağaç kullanılmamış, derin köklenme istenci oluşturmayan ağaççık, masif çalı ve çok yıllık türler seçilmiştir.
Alanın genelinde var olan bitkiler korunmaya çalışılmıştır. Kötü budama sonucu karakteristik özelliklerini yitirmiş sağlıksız gelişim gösteren ağaçlar kaldırılmış, alanın yeni mekansal kurgusuyla ilişkisi kalmayan yeni dikilmiş genç ağaçların belediyeye ait arsalara nakli ve yeniden dikimi ön görülmüştür. İyi durumda olan ve yaşça olgun sağlıklı ağaçlar için bitkisel tasarımda yapılandırılmaya gidilmiş, projede oluşturulan bitkisel şemaya entegre edilmişlerdir.
Seçilen bitki paleti salt dekoratif bir anlayıştan özellikle kaçınan, projenin genel peyzaj kurgusunda, mekansal durumları ve yaşam ortamlarının sundukları ambiyansları gözeterek, kamusal mekan algısını kullanıcı konforu ötesinde ele alıp çeşitlendirmeyi amaçlamaktadır.
Meydan, tören, gösteri, konser, tanıtım, forum gibi kalabalık katılımlı etkinlik ihtiyaçlarının yanı sıra, dinlenme amaçlı da kullanılabilecek şekilde değerlendirilmiştir. Yarışma alanının odağında yer alan Cumhuriyet Meydanı, bugünkü durumda karmaşık bir ulaşım ağının kesişiminde ağırlıklı olarak transit geçişler için kullanılmaktadır. Meydandaki kuzey-güney ekseni hareketliliğine karşın doğu-batı yönünde erişimin akışkanlığı engellenmiş görünmektedir. Bu yöndeki ilişkileri güçlendirmek üzere yaya ve bisiklet hareketliliği güçlendirilmiştir. Her iki yönde erişilebilirlik gözetilmiş, engelsiz bir dolaşım oluşturulmuştur.
Şükran Çiftliği Sokağı ve Marmaray İstasyonu Platosu arasındaki kot farkını rahat, engelsiz biçimde çözümleyebilmek ve aynı zamanda Şükran Çiftliği Sokağı ile sınırı belirginleştirmek üzere meydanın kotu mevcut haline göre 50 cm. aşağı alınmıştır. Anıt önünde oluşan boşluk esnek kullanım senaryoları düşünülerek boyutlandırılmış, aynı anda pek çok farklı kullanıcının transit geçişlerden rahatsız olmadan meydanda var olabilmesi sağlanmıştır.
Meydanda tasarlanan kaynaktan aydınlatmalı fıskiye grupları ışık gösterileri vb. kullanımlar dışında çocuklar ve serinlemek isteyenlerin eğlence kaynağı olacaktır.
Meydanda bulunan ATM’ler, Beyaz Masa, Zabıta birimi gruplanarak bir dizi olarak anıtın arkasına yerleştirilmiştir. Yine meydanda bulunan ekranın, belediye binası cephesindeki sağır yüzeye taşınması önerilmiştir. Marmaray İstasyonu’dan Cumhuriyet Meydanı’na girilen eşik noktasında bir duvar bellek arayüzü ortak hafızada önemli bir iz bırakan Bakırköy Tren İstasyonu çevresine ait rölyef harita ve üzerindeki optik görsellerle bizi karşılar.
İncirli Caddesi’nden Gençler Caddesi’ne doğru uzanan park bir süreklilik içinde düşünüldüyse de General Şükrü Kanatlı Caddesi ile iki bölüme ayrıldığı söylenebilir. Kuzey yönündeki kısım lastik tekerlekli araç ulaşım ağına ve İncirli Caddesi üzerinde sıralanan işyerlerine yakınlığı gözetilerek tasarlanmış, ticari ve kısa süreli dinlenme fonksiyonları ile değerlendirilmiştir. Metrodan çıkışta soluklanmak ihtiyacındakiler, öğle tatilinde bir bardak çay içmek isteyenler, mezarlık ziyaretine giderken veya evlerine dönerken bir demet çiçek almak isteyenler buradaki açık pazara uğrayabilirler. Bugün meydanda yer alan Kenan Pars Şans Büfesi ile gazete dergi satış biriminin bu açık pazar alanına entegre edilmesi düşünülmüştür. Çiçekçi büfesi ise metro çıkışına yakın konumda parkın güney kısmında konumlandırılmıştır. Mevcut büfelere ek olarak yeni büfe noktaları da belirlenmiştir.
Kent Parkı’nın İncirli Caddesi yönündeki ticari hareketliliğine karşılık General Şükrü Kanatlı Caddesi’nin güneyinde kalan kısmı esnek kullanım senaryoları ile dinlenme ve rekreasyonel kullanımlara yöneliktir. Bu park kullanıcıların ihtiyaçlarına göre kullanım fonksiyonuna kendilerinin karar vereceği, ister birlikte müzik yapacakları, ister sanat eserlerini sergileyecekleri, ister bir gösteri sunacakları, ister birlikte oyunlar oynayacakları ya da sadece oturup dinlenecekleri bir alandır. Fazla kalabalık olmayan çok amaçlı kullanımlara da imkan verecek şekilde tasarlanarak meydanın altında konumlandırılan Beltur/İstanbul Kitapçısı Güney Parkı’nın kültürel/rekreasyonel aktivitelerini desteklemektedir.Özellikle çocuklar ve yanı sıra her yaştan katılımcı için yerleştirilen bir oyun büfesi de aktivitelere çeşitlilik getirmektedir. Park’ın giriş noktalarındaki duvar yüzeylerindeki rölyef semt haritaları yakın çevredeki önemli yapı ve mekanlar ile buradaki yaşanmışlıkları bize hatırlatır.
Tren yolu üzerinden geçerek Gençler Caddesi ile Hat Boyu Çıkışı Sokağını birbirine bağlayan yaya köprüsü iptal edilip, genişliği TCDD mülkiyetindeki yaya köprüsüne eklenmiş, köprü üzerinde önceden planlanan altı dükkan etrafında dolaşılabilen minik bir çarşıya dönüştürülmüştür. Dükkanların kiralanabilir alanı değiştirilmemiştir. Plato etrafındaki yaya rıhtımı tüm alana hakim vistalara sahip bir teras vazifesi de görmektedir. Restore edilen İstasyon binasına komşu olan Chef de Gare binası Bakırköy’ün yeni Kent Müzesi ve ortak belleğin odak noktası olarak Bakırköy’ün günlük yaşamına katılmıştır.
Fahri Korutürk Caddesi ve Ebuziya Caddesi boyunca uzanan Fuaye Bakırköy, Cumhuriyet Meydanı ile Bakırköy Açık Hava Sahnesini birbirine bağlamaktadır. Bu alan dinlenme, küçük dinleri, seyir, tanıtım, yeme içme, dinlenme ve sergi alanları ile zenginleştirilmiştir. Bu sergiler ismi Bakırköy ile özdeşleşmiş, Türk sinema ve tiyatrosunun büyük isimlerinin anıldığı bir anıt olma niyetindedir.
Şehirler büyük değişimlere uğrayıp izler yok olsa da yollar hiçbir zaman değişmez. Bugün adı İstanbul Caddesi olan Via Egnatia da Roma İmparatorluğu’ndan bu yana varlığı süren bir anayoldur. İstanbul Caddesi ile Ebuziya Caddesi’nin kesişiminde yer alan Via Egnatia Meydanı, bin yıldan fazladır üzerinden gelip geçilen bu yolun tarihi önemini fark ettirmek üzere tasarlanmıştır. Zemin kaplamasına işlenen Demangel Haritası yolun geçmişteki durumunu ve Bakırköy çevresinin ilk kurulduğu dönemi hatırlatmaktadır.
Fuaye Bakırköy, bir açık hava sahnesi, etkinlik alanı olan Bakırköy Sahnesi ile sonlanmaktadır. Bu alan çelik bir strüktür ile sınırlanmakta, çelik strüktür üzerine çıkıp oturmaya, etrafı izlemeye, aşağıya bakmaya, zaman zaman kendisi bir sahneye dönüşerek kilise tarafından izlenmeye olanak sağlamaktadır. Yazın açık olan bu strüktür, kışın hafif elemanlarla kapalı hale getirilebilir.
Bugün artık sahil ile olan ilişkisi iyice belirsizleşen Bakırköy merkezini kıyıya bağlayan Ebuzziya Caddesi’ni (önerilen adıyla Fuaye Bakırköy’ün) girişini vurgulamak amacıyla bir totem bizi karşılar. Totem üzerindeki ‘göz’ ler bir zamanlar denizsiz yaşamayan belde halkının su kültürü ile olan derin ilişkisini bize hatırlatır.
Yarışma Alanını Gösterir Çalışma Maketi