MİMARİ RAPOR
Kentsel mekan, baktığımızda gündelik yaşamın temel parçası olan aktif kullanımdaki mekanlardır. Bu mekanlar geçici olmak yerine etkin, birleştirici, kolektif hareketleri destekleyen, fiziksel ve psikolojik olarak insan yaşamını optimize etmeye olanak sağlayan mekanlar olarak tasarlanmalıdır. Bunun için öncelikle kamusal mekanları ‘insansızlaşma’ durumundan kurtarmak amacıyla nasıl kullanıcılar için bu mekanları tercih edilebilir kılabileceğimize bakmamız gerekir. Çoğulculuğu savunan sosyal teorisyenler, modern zamanın nadir bulunan bir parçası olan ‘boş zaman’ kavramının seçim yapma ve bireyi bu seçimlerle özgürleştirme özelliğine dikkat çekmişlerdir. Bu seçenekler kullanıcıları, mekanın öznesi haline getirmesiyle birlikte yine aynı şekilde onların isteklerine göre şekillenmesine olanak sağlamaktadır. Kullanıcı, mekanda oyuncu, maceracı ve hareketli olmalıdır.
Bu bağlamda Bakırköy’ün kullanıcı profiline ve kamusal mekandan beklentisine baktığımız zaman köklü bir kültür altlığının olduğu görülmüştür bu sebeple mevcut kültürel yapının beslenmesi ve yaşatılması için sürekliliği olan, kente sızan ve kendi içinde çeşitlenebilen kamusal mekanlara ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir. Tüm bilgiler dahilinde Bakırköy’de yarışma alanını merkez alan oradan, ana akslarda ihtiyaca göre işlevlenerek (Etkinlik noktaları, kent mobilyaları, büfe, taksi durağı, çiçekçi vb.) sürdürülen, Kentin içinde bulduğu boşluklarda mahallelere yerleşen burada kolektif yaşamı sağlayan, parçalı bir doku önerilmiştir. Bu doku tasarlanan etkinlik noktasını tüm kente bağlarken, sağladığı çeşitlilikle işlevsel bir hale gelmiştir. Bu noktalar aynı zamanda Bakırköy’ün kültürel alt yapısının varlığını yansıtmayı ve tanıtmayı hedef alarak kentsel simgeler haline dönüşecektir.
Tasarımın üst ölçek kararlarında, mevcut kiliselerin yapılan araştırmalar sonucunda cephe malzemesinin özgün olmadığı için restore edilmesi önerildi. Alanda kiliseler korunup çevresindeki niteliksiz yapıları kaldırarak, kiliseleri meydanın bir parçası haline getirmek amaçlandı. Bu amaç doğrultusunda onları korumanın bir parçası da yeni yapı eylemi ile canlılığını sağlamaktır çünkü tarihi dokular ne kadar çağdaş yaşamla ilişki kurarsa o kadar yok olma ve unutulma riski azalır.
Caddenin doğusunun etkinlik alanı, batısının ise rekreasyon alanı olarak kullanılması düşünüldü ve bu iki alanın birbirine üst örtüyle bağlanarak omurga yaratması, iki alan arası ilişkinin kuvvetlendirilip caddenin bölücülüğünün ortadan kaldırılması hedeflendi. Caddedeki yeşil dokunun sürekliliğinin sağlanması amacıyla ana aks boyunca yeşil bant oluşturulması önerildi. Mevcut ticari dokunun Bakırköy’ün kentsel belleğinde yer ettiği önem göz önünde bulundurularak mağazaların iyileştirilmesi ve nitelikli bir çarşı oluşumu önerildi. Etkinlik alanında kamusal merdivenle mevcut kot farkı kullanıldı ve yaşayan bir geçiş sağlandı. Kamusal mekandaki boşluğun önemi dikkate alınarak 2 farklı odak noktası belirlendi mekanlar bu boşlukları koruyacak şekilde yerleştirildi. Alanda; müzik noktası, tasarım noktası, edebiyat noktası, sergi noktası ve performans noktası tasarlandı. Bu tasarımlarda kullanıcıyı mekanın bir parçası yapmak hedeflenerek; hareketle ses çıkaran müzik enstalasyonları, kitap enstalasyonları, hareketli grafiti panelleri, kamusal kitap alışverişinin sağlandığı kitaplıklar, serbest kamusal tasarım mekanları düşünüldü bununla birlikte bu alanları besleyen atölye birimleri eklendi. Çeşitli sahne performanslarına olanak sağlayan, istendiğinde açık hava sinemasına dönüşebilen, söyleşilerin düzenlenebileceği çok amaçlı bir sahne tasarlandı bu sahne aynı zamanda kamusal mekanların önemli bir gerekliliği olan, şartlara göre değişebilme özelliğini taşıyan sandalye askısı işlevi gördü, oturma mekanları azalıp artabilir hale geldi. Etkinlik alanının çeperlerinde ise sert zemin-yeşil doku ilişkisiyle doğal bir geçiş sağlandı ve çevredeki yüksek binaların bir kısmı yeşil duvarlarla kaplandı böylelikle alanda kilisenin bahçesinin getirdiği yeşil doku ve çevre binaların yüksekliğinin dengesi sağlanmış oldu.
Caddenin batısına, Ermeni kilisesinin bölümüne geldiğimizde ise ağaçların yoğunlaştığı bir alan görülmekte. Park alanlarının yetersizliği göz önüne alındığında bu yeşil dokuyu kullanarak içerisinde; fiziksel aktivite alanları, oyun noktası, dinlenme noktası ve kentsel bellek, mevcuttaki çay bahçesi, dikkate alınarak yeme içme noktası düzenlendi. Çocukların kentteki yerini iyi benimsetmek adına kendilerini özgür hissedebilecekleri, keşfedebilecekleri mekanlar sağlamak gerekmektedir bu sebeple alışılagelmiş oyun parkı dışında parkur niteliği taşıyan, erişim için koordinasyon gerektiren bir oyun noktası tasarlandı. Bunun yanında esnek kullanıma uygun dolaşımın bireyi mekana dahil edecek şekilde tasarlandığı filelerle çevrili bir dinlenme noktası tasarlandı. Rekreasyon alanında da boşluğun önemi vurgulanarak bu hareket imkanı tanındı. Doğal sert zemin geçişleri, oturma alanları, bisiklet park alanlarıyla ise mekan desteklendi. Etkinlik alanı ve rekreasyon alanı Ebuziya Caddesi ile iki parçaya ayrılmış durumda olduğu için bu iki alanı kentsel bir saçakla bağlayarak ilişkinin kuvvetlendirilmesi hedeflenmiştir. Bu saçak altında eklemlenerek gelişen etkinlik noktaları bir omurga oluşturmuştur ve kullanıcıya farklı seçenekleri sunan parçalı doku kendi içinde bir bütünlük sağlayarak kullanıcının alandaki dolaşımını kuvvetlendirerek cadde geçişinde etkinlik noktalarını daha algılanabilir hale getirmiştir. Tasarımda malzeme olarak yapım kolaylığı ve mevcut tarihi dokuya bir yorum olarak siyah çelik konstrüksiyon tercih edilmiştir.