Proje Raporu
Proje Adı: Bu bir ev değildir.
Ev nedir sorusuna verilebilecek sayısız yanıt varken ev ne değildir sorusuna yanıt vermek daha anlamlı olacaktır; ev fiziksel anlamıyla salt bir inşai mekân değildir. Ev sadece çatısı, penceresi, kapısı olan bir mekandan çok içinde yaşayanla beraber zamanla değişen, adeta metamorfoz geçiren bir kavramdır. Bu projenin ev olmadığını söylemek de bu kapsamda anlamlı olacaktır. Çizilen planlar, ölçülen pencereler ev değildir; yuva hiç değildir. İnsan doğduğu günden beri kendine bir ‘yuva’ arar bitimsiz bir şekilde. Bulduğunda ise metrekareleri ile oynar, cephesini değiştirir, balkonunu kapatır hiçbir şey yapamazsa en kötü ihtimalle bir duvarının rengini değiştirir. Musallat olur eve, izler bırakır “Yaşamak iz bırakmak demektir… İkamet edenin izleri de mekâna nakşolur.”(Walter Benjamin) Nakışlarla beraber ev yuvaya dönüşür. Bu proje kapsamında fiziksel elemanlarla bir ev inşa edilmeyecektir. Nakışlarla bir ev yuvaya dönüştürülmeye çalışılacaktır.
Proje kavramı olarak rahimden yola çıkılmış ve insan bedeninin kapladığı yer kadar bir alanda yaşamanın, ihtiyacı olduğu zaman o alanı genişletebilme olanağının tanınması sağlanmıştır.
Rahim; birey, doğa ve topluluk arasındaki köprüye odaklanan bir kavram olarak mimari anlamda kullanılabilir. Rahim, kendi kendine tecrit ve sosyal mesafenin bir sonucu olarak ortaya çıkan ruh sağlığı sorunlarına karşı birincil çare olarak doğa ile bağlantı kurmaya, tefekkür ve zihinsel refah için bir sığınak yaratmaya çalışır. Rahim insanın sağlıklı ve güvenli olduğu ilk mekân olma özelliği taşır. Buradan yola çıkarak mekân algısında olan küpün içine yerleştirilmiş cenin pozisyonundaki bedenin küp içerisindeki hareketleri doğrultusunda diyagramlar oluşturulmuştur. Hacimler bu hareketler doğrultusunda çeşitli yerlerde boşluklar ve doluluklar açarak şekillenmiştir. Bu kapsamda oluşturulan diyagramlarla beraber yaşantısının nasıl olabileceğine dair tahminde bulunulmaya çalışılmıştır.
Proje yeri olarak sınırları her an genişleyebilecek veya daralabilecek bir yer olan Göbeklitepe özellikle seçilmiştir.
Ev fiziksel elemanları ile mi yuvaya dönüşür; yoksa anılarla beraber ‘zamanla’ bir dönüşüm geçirerek mi yuva olur sorusuna yanıt vermek oldukça zor olsa da insanlığa dair ‘ilk anıların’ biriktiği yer olan Göbeklitepe bu soruya yanıt olması açısından seçilmiştir. İlk anıların biriktiği yer olan ve insanlığın bilinçli ya da bilinçsiz şekilde seçtiği Göbeklitepe’ye ‘bilinçli’ bir şekilde ev inşa etmek, orada bir hayat vadetmek ev-yuva diyalektiğine de yanıt olacak niteliktedir.
Sızmaların olmadığı bir ev, hemen her zaman bir ideal ve bir kurgudur. Sağlıklı bir evde sızmaların olması beklenir. Sınırının olmaması da psikolojik ve fiziksel sağlığı için daha yararlı olacağına karar verilmiştir. Bu doğrultuda keskin sınırlar oluşturan ve sızmalara fırsat tanımayan duvarlar yerine delikli, devingen duvarlar kullanılmıştır.(duvarlardaki delikler cam ya da kapı gibi özelleşmiş delikler değildir yalnızca delik olarak bırakılmıştır) Evin her bir santimi suiistimal edilmeye hazır bırakılmıştır.
Ev her an genişleyebilir, bir oda daha eklenebilir ya da çıkartılabilir. Evin yuvaya dönüşmesi için 4+1, 3+1 gibi iddialı mekânsal tanımları olması gerektiği söylenemez. Evi yuva yapan fiziksel elemanları olmadığı gibi alanının kapladığı metrekarelerle de ilgisinin olmadığını kanıtlamak amacıyla belli bir oda sayısı ve belirli bir metrekare belirlenmemiştir. Ev keskin sınırlar oluşturan duvarlarla doldurulmamıştır. Onun yerine gündelik yaşamla doldurulması için bir boşluk hazırlanmıştır. Boş yuva yoktur. Boş ev vardır, boş ev de bir metadır. Reklamı yapılan, satın alınabilecek bir şeydir. Boş evin sahibi yoktur. Herkesin içeri sızabileceği, musallat olabileceği bir konumdadır. Herkesin evi olmaya çalışan bir evin de kimsenin evi olamayacağı kaçınılmazdır. İçinde yaşayanın zamanla bir bağ kurabileceği bir ev tasarlanmıştır.
Tasarlanan ev yapay zekâ algoritmasından faydalanarak çeşitlendirilmiştir. Midjourney ile evin varyasyonları oluşturulmuştur. Belirli bir vaziyet planı oluşturmak yerine vaziyet planı olarak karar verilen alanın konturları çizilmiş ve planlar üst üste koyularak palimpsest bir plan oluşturulmuştur (Göbeklitepe’nin de katmanlı bir alan olması göz önünde bulundurulmuştur). İhlal edilebilir bir vaziyet planı çizildikten sonra hiçbir eşyanın yerinde sabit şekilde kalamayacağı gerçeği dikkate alınarak kat planları da olasılıklar dâhilinde üst üste getirilmiş ve yalnızca sınırları belli olan bir kat planı olmasına karar verilmiştir. Sağlıklı ve huzurlu bir yuva olması için değiştirilebilir bir alan sunulmuştur. Yükselmek yerine yere serilmenin daha anlamlı olduğuna karar verilmiş, proje alanına serpiştirilmiş evlerden oluşan bir yaşam alanı vadedilmiştir.
Sağlıklı yaşamak için başın sokulacağı bir eve değil; yaşanabilecek bir yuvaya ihtiyaç vardır.
Hareket edebildiğimiz birincil mekânımız olan evin sağlıklı olması için tıpkı bedenlerimizin ihtiyacı olan nefes gibi evinde bir nefese ihtiyacı vardır. Sıkı sıkıya kapatılmış pencere ve kapılardan çok geçirimli bir alan sunulması gerekir. Evin sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişmesine izin verilmesi gerekir.
Yapıların mimarı zamandır. Zaman onlara hangi kapıların açılması gerektiğini, hangi pencerelerin kapatılması gerektiğini gösterecektir. Bu doğrultuda eve uzun koridorların sonunda 210 cm kapılar,
150 cm pencereler yerine; değişime, dönüşüme açık bir mimarlık sunulmuştur. Her kullanıcının kendi evini yuvaya dönüştürmesine fırsat tanınmıştır. Hayat eve sığar sloganından uzak durarak, evin hayata sığmasına yardımcı olacak küçük bir kordon bağıyla geçmişten gelen anıların biriktiği yer olan Göbeklitepe’ye bağlanılmıştır.
Doğmadan önce yaşamın geçtiği ilk ev olan rahimde de öldükten sonra son ev olarak nitelendirilebilecek mezarda da insanın bedeni kadar yer kapladığı gerçeğini göz önünde bulundurarak tasarlanmış bir evin ‘zaman’ içinde yuvaya dönüştüğüne tanık olunmuştur.