PROJE RAPORU
Yüksek duvarlar ardındaki, hiç deneyimlenememiş mevcut müzenin, yaklaşık 60 yıl sonra, kentli ile bulaşacağı bilinci ve mevcut belleğin sürekliliğinde yeni bir bellek noktası yaratmak kaygısıyla;
Kutup Yıldızları’na adanan bir yerde,
Savaşın öyküsü, minnet ve barış adına…
…
Kazananı yoktur hiçbir savaşın. Yitip gidenleri, ardında özlemle kalanları vardır.
Kesişimler vardır – çarpışmalar, durma – duraksamalar, sessizlikler vardır ve patlamalar, kaybolmuşluk ve bilinmezlik, öğrenme ve deneyimleme vardır. Her savaşın sonunda barış vardır. Emanet olan, minnet duyulan ve teşekkür arzusu ile bizi, iki milleti birbirine daha da yakınlaştıran. Kardeşlik kalır ardında. Senin güneş yüzün, nasırlı ellerinin dokunduğun her çocuğun hatıraları… Karışır birbirine kavramlar, tezatlar bütünü bulanıklaşır ve şimdi zaman – tarih – akış üçlemesinde bir girift oluşturarak fiziksel düzlemde “yer” olmaya çalışır.
“Yer”, sorma – sorgulama hali ile ele alınan, minnet, teşekkür ve kardeşlik durumunu en iyi şekilde ifade etmeyi amaçlayan bir arka plana sahip olmakla birlikte, 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nın alana yerleşmesi ile yaklaşık 60 yıldır dokunulmamış bir doğayı serer önümüze. Bu kez de doğanın heybetinden, kucaklayıcı ve koruyuculuğundan daha iyi ne anlatabilir “barışı” diye sorgulatır. Her biri Mehmed’den kalan bir hatıraya dönüşür ve “yerin” “ait olma” hissini vurgulayacak, tek bir ağaca dahi dokunulmadan korunacak, tasarım arka planının ilk belirleyici unsurunu oluşturur.
Farklı örüntüler meydana getirir doğanın kucaklayıcı dokusu. Yayıldığı her alanda farklı bir perspektif, her mevsimde farklı bir renk sunar. Tıpkı Mehmed’in yolculuğu gibi, tıpkı iki milletin, çağlar boyu birlikteliği gibi zaman zaman dokunur, kesişir, birleşir, ayrışır ve belleği meydana getirerek “yolda olmak” halini oluşturur.
Bağlamsal arka planda yer bulan “yolda olmak” hali, projenin bir diğer tasarım kararı olarak belirlenir. Böylece amaç, salt yapı, salt peyzaj/anma alanı tasarımından ziyade tekil olarak ele alınan yapısal kaygının ötesine taşınarak doğa-yapı, iç mekan-dış mekan, dolaşım-durma, durak olma, anma-anlama ara kesitlerini meydana getirir ve ziyaretçide bir “his” oluşturma yönünde evrilir.
“His”, alanın tamamına yayılan alternatif rotaları meydana getirirken, ziyaretçi için yolda olmak hali beraberliğinde maksimumda “deneyim alanları” oluşturmak ve yapısal bağlamda doğaya minimumda dokunmak – değmek kaygısını taşır.
Bütüncül bir öykünün parçaları olarak tasarlanan deneyim alanlarının kullanıcının tarihselliğine dokunması ve bireyde yeni bir “bellek noktası” oluşturması amaçlanır. Bellek noktasının sağlıklı işleyebilmesi şüphesiz içerdiği fonksiyonel dağılımın zaman-mekan-kullanım-kullanıcı parametreleri birlikteliğinde irdelenmesi ile mümkün kılınır. Savaşın “yıkıcı” etkisi ile barışın “bütünleştirici” gücü üzerinden ilerlenmiş, proje alanının anma – anlama odağında yaratmaya çalıştığı hissin yanında kent ve kentli için bütünleştirici, bir araya getirici yeni bir çekim merkezi yaratması amaçlanmıştır.
Bu doğrultuda tasarım süreci, sözü edilen, “yer” algısı, “yolda olmak” hali, “his” ve “deneyim alanları” kurgusu, “bellek noktası” oluşturmak kaygısı ile “yıkıcı” – “bütünleştirici” gücün yarattığı düşünsel arka planda ilerletilmiş, kentli ile iyi ilişkiler kurmak amacı ile okuma ve analizlerini kent ölçeğinden yapısal ölçeğe dek sürdürmüştür. Böylece, kent ile erişilebilir- yaşamsal ve fonksiyonel bağlamda doğru ilişkiler kurmak, alanın her mevsim değişen renklerini kullanıcıya deneyimletmek, kullanımı süresizleştirmek ve sürdürülebilirliği sağlamak amaçlanmıştır.
Kore Savaşı Anma Alanı ve Ziyaretçi Merkezi, tıpkı iki milletin kesişiminin oluşturduğu, fiziksel ve psikolojik çerçevede meydana gelen, süreç boyunca gelişmeye devam eden – edecek olan teknolojik, kültürel ve manevi iletişimin gücünü, minnetin ve kardeşliğin bir sembolü olarak yaşatacaktır.
…
SONUÇ
Kore Savaşı Anma Alanı ve Ziyaretçi Merkezi, bağlamının yarattığı hissi yapısal ve peyzaj ögeleri birlikte, ayrıştırılmadan bir bütün olarak tasarlanması ile kullanıcıya anlatmayı, deneyimletmeyi amaç edinir. Bu deneyim esnasında tıpkı zaman-tarih ve akışın oluşturduğu girift gibi, bugünün barış ve sükûn ortamını dünün yıkım ve savaş anını harmanlar, yorumlar ve belirli rotalar üzerinden okutur. Bunula birlikte proje alanı deneyimi başlangıç ve bitişi sınırlayan bir tavır sergilemez. Amaç tasarlanmış alanlar bütünü deneyimini her bir ziyaretçiye kendi perspektifinden okutmak ve tarihsellikte yer almak, his oluşturarak anlamlandırmaktır.
Savaşın karanlık yüzünü bugün üzerinden barış, minnet, teşekkür ve kültürel alışveriş başlıklarında yorumlayan tasarım, salt anma alanı olmanın ötesine geçerek kentin bir parçası olacaktır.
Yüksek duvarlar ardındaki, hiç deneyimlenememiş mevcut müzenin, yaklaşık 60 yıl sonra, kentli ile bulaşacağı bilinci ve mevcut belleğin sürekliliğinde yeni bir bellek noktası yaratmak kaygısıyla;
Kutup Yıldızları’na adanan bir yerde,
Savaşın öyküsü, minnet ve barış adına…