Mimari Proje Raporu
“Dedim aydınlım var dedi aynımda
Dedim günahım çok dedi gönlümde
Dedim mehtap nedir dedi koynumda
Dedim ki göreyim söyledi yok yok […]”
Nesimi
Her şey birbirine bağlıdır. Doğa, insan, mekan, din, kültür ve duygularımız, bütünün bir parçası ve bu yolla bütünün kendisidir. Bu yüzden Alevilik inancına hizmet eden bir yapı kurgusunu düşünürken bizler, bir bütün içerisinde bu inanç sisteminin ve felsefesinin derinlerine indik, insanın bu yapıyla kuracağı ilişkileri ve yaşayacağı deneyimleri düşündük, bu kültürün tarihine yolculuk yaptık ve bugün olanla harmanlamaya çalıştık. Bu yere, bu inanca, bu zamana ait olan bir kurgu tasarladık. Bu, her bakış açısının eş zamanlı olarak birbirini iteklediği bir çalışmadır. Bu yüzden metin kurgusunda artarda gelen başlıklar birbirinin devamı olmaktan çok bir bütünü oluşturan parçalar olarak okunmalıdır.
Çok boyutlu bir düşünce sistemi olan Alevilik için belirli ve sabit bir tanım yapmak zor ve uzun bir uğraştır. Alevilik kavramı, içine bütün Bâtınî mezhep ve tarikatları girdiğinden geniş kapsamlı olmaktadır. Fakat Anadolu Aleviliği farklı bir gelenek ve tarihten gelmiş olup, esas olarak Mekke-Şam-Bağdat üçgeninde değil, Horasan-Mezopotamya-Anadolu hattı üzerinde biçimlenmiştir. Aleviler çoğunlukla köylerde yaşarken Bektaşiler bu düşünce sisteminin kentli kolunu oluşturmaktadır. Bazı kaynaklarda Bektaşiliğin daha eski bir kavram olup Alevilikten ayrı düşünülemeyeceği söylenmektedir. Süreç içerisinde; Selçuklu, Osmanlı Devleti ve Türkiye baz alınacak olunursa her dönem çeşitli siyasi ve dini baskılar, katliamlar sonucu alevi toplumunun azınlık olarak ezildiği ve gizlendiği görülmektedir. 50’lerden sonra başlayan şehirleşme ile köylü olan aleviler, kentlere başlayan göçlerle birlikte işçileşmeye başlamış ve baskının başka bir boyutuna maruz kalmışlardır. Süreç içerisinde tepkilerini geleneklerine sıkı sarılarak ya da sol düşünceyle yakınlaşarak göstermişlerdir. Bu durum çoğu zaman iç içe geçmiştir. Kısacası aleviler bir yandan geleneklerine sahip çıkarken diğer bir yandan da yeniliklere ve değişime açık bir toplum olmuştur. Projenin önemli dayanak noktalarından biri de budur. Kültüre işlemiş olan temel Alevilik kavramları modern anlamda yeniden yorumlanmış ve konseptin oluşumunda yol gösterici olmuşlardır.
Projede, bahsedilen gizlenmenin yerini tanınma, açılma politikasının alması öngörülmüştür. Fakat tarihsel süreçle beraber şekillenen alevi inancının felsefesine işlemiş bulunan giz, sır vb. haller korunmaya çalışılmış, açılma ve giz kavramları beraber işlenmiştir.
Tarihsel sürecin alevi kültürü üzerinde oldukça etkili olmasının bir sebebi de bu inancın tümden gelim değil tüme varım felsefesine göre şekillenmesidir. Bu felsefeye göre önceden varlığı kabul edilmiş olandan türemek değil, süreç içerisinde oluşan deneyimler sonucu inancı üretmek esastır. Yani inanç denilen olgu neden değil sonuçtur. Bu sebeple süreç, deneyim, yol kavramları proje için de ana konsepti oluşturmaktadır.
Aleviliğin önemli dayanak noktalarından biri de harekettir. Aleviliğin felsefesine göre evrende hiçbir şey sabit kalamaz ve sürekli bir hareket içerisindedir. Birçok kaynaktan alınan bilgiler çerçevesinde Alevilikte döngüsel ve lineer olmak üzere iki hareketin var olduğu yorumlaması yapılmıştır. Lineer hareket; büyüme, olgunlaşma, ilerleme, doğum ile ölüm arasındaki kişinin yaşamı, aydınlanma, değişim, evrim, dört kapıdan geçiş, Kamil insan olma gibi kavramları sembolize ederken, döngüsel hareket; doğum-yaşam-ölüm, kadın-erkek-çocuk, gece-gündüz, dört mevsim, on iki ay, tez-antitez-sentez, semah gibi kavramları anlatmaktadır. Bu iki hareketin birleşiminden ise evrenin genel hareketi diyebileceğimiz spiral harekete ulaşılmaktadır.
Dört kapı kırk makam öğretisi olgun insan (İnsan-ı Kamil) olma yolundaki aşamaları ifade etmektedir. Sırasıyla Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat olmak üzere 4 kapı ve her kapının on makamı bulunmaktadır. Kapıların farklı tanımlamaları yapılabilmektedir. İmam Cafer Sadık’a göre; Şeriat gemidir, tarikat denizdir, marifet gavvastır (dalgıçtır), hakikat ise dürr’dür (incidir). Pir olan kimse, gemiye binip tarikat denizinde yüzmesi ve marifette dalgıç olup hakikat incisine erişmesi gerekir.
İngiliz yazarı John Kingsley Birge, 1937’de yayımlanan “The Bektashi Order of Dervishes” adlı yapıtında dört kapının anlamını bir Bektaşi mürşidinden edindiği bilgilere dayanarak şöyle açıklamaktadır; “Şekerin sözlükteki tanımı şeriat; tanımının yetersizliğini anlamak tarikat; şekerin tadına bakmak marifet; “ben şekerim” demek ise hakikattir.” (1937)
Esad Korkmaz ile yapılan bir söyleşide şeriat için olgunlaşmamış inanç ve itaat etme güdüsü, tarikat için sorgulama, isyan ve inançtan firar etme güdüsü, marifet için bilim, madde ve akıl kapısı, hakikat için ise inanç sistemini yeniden kurma ve bire ulaşma, özü bulma gibi tanımlamalar yapılmıştır.
Buradan yola çıkılarak projede dört kapı, dört katman olarak yorumlanmıştır:
Şeriat: olgunlaşmamış olan, ilk göze çarpan, dış
Tarikat: yolun kendisi, döngüsellik, spiral
Marifet: madde ve bilimle ilgili olan, öğrenilen, derslikler, kitaplık
Hakikat: öze dönme, cem
Korkmaz “Alevi Felsefesi” isimli makalesinde kapıların dört element ile bağlantısını açıklamıştır. Şeriat hava, tarikat ateş (ışık olarak yorumlanmıştır.), marifet su, hakikat ise toprakla ilişkilendirilmektedir. Bu kavramların izi öncelikle kentsel ölçekte aranmış ve yapıyla kurabileceği ilişkiler analiz edilmiştir. Yapı ve kentsel ölçek arasındaki ilişki bu kavramlar üzerinden kurulmuştur.
Çalışma alanın bulunduğu Beylikdüzü’nde hakim rüzgar yönü kuzey doğu olarak tespit edilmiş, gün ışığının değişimi, mevcut kanal aksı ve yeşil aks işlenmiştir. Bu durum ilerleyen safhalarda kütlelerin konumlanışında ve yolun malzemesinde rol oynamıştır.
Gelişmekte olan Beylikdüzü için çalışma alanının kaldığı bölgenin konut yoğunluklu olduğu söylenebilmektedir. Alan, kültür ve eğitim yapıları ile dini yapıların oluşturduğu bölgelerin kesişimde bulunmaktadır. Bu durum Cemevi ve kültür merkezinin konumunu da anlamlı kılmaktadır.
Yeşilin Sürekliliği:
Batı kısımdaki konutların oluşturduğu duvar etkisi ile doğu ve kuzey taraftaki yeşile geçiş ilişkisi kütle yoğunluğunun doğu ve kuzeye doğru azalma durumunu doğurmuştur. Üst ölçekte gözlemlenen yeşil aks ile park ve spor alanı bağlanarak yeşil sürekliliği sağlanmıştır. Bahsedilen sürekliliğin yapılaşmanın içerisine girerek devam etmesi öngörülmüş, böylelikle yeşilin de yol döngüsüne katılması sağlanmıştır.
“Ela gözlü pirim geldi
Duyan gelsin işte meydan
Dört kapıyı kırk makamı
Bilen gelsin işte meydan. ”
Şah Hatayi
Dört kapı-dört katman-dört element ilişkisi, kentsel ölçekten aldığı verilerle beslenerek yapı ölçeğinde ‘yol’un meydanlaşmaları ve kütle bağlantıları üzerinden kurgulanmıştır. Her katmanda bir meydana ulaşılmaktadır.
Şeriat meydanı: Şeriat meydanı girişin kapısının olduğu yer ve en dışta kalan meydandır. Devamında yola ve tarikata dönüşecek olan girişi uzun ince dar bir koridor tasarlanmıştır. Bu koridor hava elementinin simgeselliğini anlatması için ve hakim rüzgar yönüne göre bakacak şekilde yönlendirilmiştir. Bu sayede yoğun hava sirkülasyonu olacağı öngörülmüştür.
Tarikat meydanı: Yol olarak yorumlanan tarikat kapısının elementi ateştir. Ateş, güneş ile dolayısıyla ışık ile de simgeleştirilmiştir. Tarikat kapısı aynı zamanda firar kavramını da içermektedir. Bu kavramları deneyimletmesi için yol devamında spor alanı ile parkı içeren ve ışık alan, geniş bir alanı gören yükseltilmiş bir firar meydanına dönüşmektedir.
Marifet meydanı: Marifet kapısı bilim ve su elementi ile özdeşletirilmiştir. Kitaplık ve dersliklerin arasında yer alan bu meydanda oturma alanları ve küçük bir yansıma havuzu bulunmaktadır.
Hakikat meydanı: Hakikat meydanın elementi topraktır. Cemevi ve muhabbet meydanına bakan bu meydan da toprağın simgesi olması için anıtsal ve yaprak dökmeyen bir ağaç olan “magnolia grandiflora” kullanılmıştır. Bu ağaç cenaze alanından da gözükebilmekte ve kış mevsiminde diğer ağaçlar yaprak dökerken yeşil kalabilmektedir. Bu sayede devam eden yaşamın anlatımı amaçlanmaktadır.
Ana Meydan: Yolun en son geldiği tüm kapıların ve diğer meydanların birleştiği mekandır. Hakikat meydanından gelen yeşil aks meydanın ortasındaki yine anıtsal olan akçaağaç ile birleşmektedir. Marifet meydanından gelen su yolu tersi yönde dolaşarak yine meydan da yeşil aksla buluşmaktadır. Kuzey ve güney yönündeki açıklık aksında öngörülen rüzgar sirkülasyonu hava elementini anlatmaktadır. Son olarak ağacın yarattığı gölge ve ışık etkisi ateş elementinin simgesi olarak yer alır.
Bununla beraber seçilen ağacın her mevsim farklı görülebilen akçaağaç olması ile dört mevsim algısı ana meydanda okunabilmektedir.
Kütle kurgusu; katmanlaşma ve süreç fikri ile paralel yürümüştür. İlk göze çarpan dış kısım ve giriş ilk katmanı oluşturmaktadır. Bu sebeple iki kütlenin arasında öngörülen girişten önce diğer katmanlar tam olarak algılanamamaktadır. Dar bir geçiş sonrası varılan geniş bir açıklığı temsil eden avluda her yere hakim olabilinmektedir. Girdikten sonra kullanıcıyı karşılayan merdivenler yolun ilk kısmını oluşturmaktadır. Bu noktada ikinci katmana geçilmiştir. Yol bir anlama ve deneyimleme aracı olarak devam ederken firar meydanına varmakta ve üçüncü katmanın yani kitaplığın içerisine girmekte, marifet meydanından geçerek dersliklerin girişlerini oluşturmaktadır. Daha sonra açık cem meydanından geçerek ana avluya bağlanmaktadır. Bu bağlantı yolun spiral olarak başladığı ana avluya dönmesini sağlamakta ve alevi felsefesini deneyimleyerek yorumlamasına yardımcı olmaktadır.
Aşevi, mutfak, kurban kesim yeri ve cenaze meydanı işlevsel açıdan aynı kotta ve yakın konumlandırılmıştır. Derslikler ve kütüphane ise aynı sebepten bir üst kotta bulunmaktadır. Cem meydanın alt kotla ve üst kotla ilişkisi bahsedilen yol sebebiyle kolaylaştırılmıştır.
“Yer ve gök tümüyle Hak oldu
Def, saz ve ney dahi Enel-Hakk der”
Nesimi
Cem Meydanı kurgulanırken ana tasarım kararlarının izlenebilmesi esas alınmıştır. Böylelikle cem meydanının tüm alanda yansıması görülebilmektedir. Alevilik felsefesinde yer alan her parçada bütünün izinin görülme hali okunabilir olmuştur. Hacim yalın olarak bir kütlenin içine spiralin (yolun) saplanmasıyla oluşmuştur. Bahsedilen spiral zeminde oturma alanlarını meydana getirirken cephede ve tavanda izinin oluşturduğu yarıklar ile yedi kat gök tasvirini anlatmaktadır. Spiral bu sefer yer ile göğü bağlayan yol olarak okunmaktadır.
Kütle ana kurguda hakikat kapısı ile özdeşleştirildiğinden en üst kota yerleştirilmiş ve altı meydan olarak boşaltılmıştır. Böylelikle cem meydanı işlevsel olarak diğer kütleler ve yol ile bağlı fakat algısal olarak bağımsız halde görülmektedir.
Park, spor alanı ve kültür merkezi izleri sürülen kurgunun ve felsefenin ışığında bir bütün olarak ele alınmıştır. Bu bölgelerin işlevlerini ayrışarak yerine getirmeleri fakat aynı zamanda birbiri içine geçerek bir bütünü oluşturmaları sağlanmıştır.
Kent parkının izinde yeşilin içeri alınmasıyla kurulan bağlantı ile konut bölgesine güçlü bir bağlantı verilmiştir. Aynı zamanda park, ana giriş olarak belirlenen güney-batı cephesinde yola referans vererek, ona yönlenmeyi sağlar. Kaçış meydanından, çıkılabilen ve parktan da erişimi olan işlevsel bir tepe sayesinde ise kent parkı bakış açısı içerisine alınmış ve genel kurgudaki kaçış meydanı desteklenirken kütle-park ilişkisi güçlendirilmiştir.
Malzeme:
Bütünlük hissini arttırması açısından seçilen kalıp izli beton bütün işlev birimlerinde kullanılmıştır.
Buna kontrast olarak seçilen ve doğal malzeme olan, yolun açıklığını, sıcaklığını vererek, deneyim açısından güçlü bir etki bırakan ahşap kullanılmıştır. Bu malzeme zemini oluşturur. Aynı zamanda üst örtüde ve korkuluklarda açıklıklar vererek, güneş kontrol elemanı olarak, kullanılırlar.
Fuayede ve Kitaplıkta kullanılan cam ise ışık alımını artırmak üzere kurgulanmıştır.