MİMARİ RAPOR
İNANCIN ÖZÜNDEN, YERİN SÖZÜNDEN, DÖNEMİN GÖZÜNDEN…
Alevilik, tarihin derinliklerinden gelen çok katmanlı bir yapıdır. Bu yüzdendir ki Aleviliği bir inanç çemberine sıkıştıramayız. İçerisinde; inanç, kültür ve politik duruş içeren bir yaşam biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnsanı ve insan haklarını hakça yaşayıp hakça paylaşmayı özü bilen Alevilik, siyasi erklerin baskısına ve asimile çalışmalarına maruz kalmıştır. Bu baskıların sonucunda gizlenmiş bir inanç ve kültür ortaya çıkmıştır.
“Bugün, 21. yy da dünyanın en önemli kentlerinden birisinde yapılacak olan Alevi İnanç ve Kültür Merkezi nasıl bir yapı olmalıdır?” sorusunu soruyoruz kendimize…
Öncelikle bu denli kompleks bir yaşam kültürünü ibadet yapısının alışılagelmiş kalıplarından uzaklaştırarak sosyolojik yaşam merkezi halinde planlamak düşüncesindeyiz.
Hiçbir zaman ben merkezcil olmayan alevi inancına yakışacağı gibi projenin toplumun tüm kesimlerine hitap eden kısımlarının olması ve kültürel kaynaşmayı işaret etmesini amaçlamaktayız.
Yol bir, sürek bin bir deyişinden de anlaşılacağı gibi katı kuralları olmayan ve öz kavramı üzerine kurulu olan alevi inancının ibadet yapılarında da belli bir tipoloji yaratmamalarını önemsiyoruz. Bu yüzden şekilci bir yaklaşımı reddediyor ve ”Alevi inancının özünden, yerin sözünden ve dönemin gözünden” bir mimari ürün ortaya koymayı hedefliyoruz.
Dünyanın en önemli kentlerinden birisi olan İstanbul… Bu şehir, yeşil alanları, sahilleri ve dokusu yağmalanırken tarihinin belki de en büyük kavgasını veriyor… İşte böyle bir kentte, yapılacak her yapının üzerine sorumluluk düşüyor.
Beylikdüzü ise kentin batısında yeni gelişen bir ilçedir, E5 karayolunun güneyinde kalan ilçe yoğun olarak bu yoldan beslenmektedir. Metrobüs hattının gelmesi ile birlikte insan yoğunluğu da hızla artmış ve dolayısıyla hızlı bir yapılaşma başlamıştır. İlçeyi içinde yaşayan insanlar açısından ele aldığımızda kozmopolitik yapısı göze çarpmaktadır. Ayrıca %40 gibi bir oranda üniversite mezunu olması da önemli bir durum.
Yarışma alanı ise Beylikdüzü’nün yeni gelişen güney bölgesinde, belediyenin yaşam vadisi olarak düşündüğü alanın yamacında yer almaktadır. Alan ziyareti sırasında proje alanının etrafında henüz kent dokusu oluşturacak düzeyde yapılaşma olmamasına rağmen kısa zamanda yoğun bir yapılaşma oluşacağı kanısına vardık. Ayrıca yaşam vadisi olarak planlanan bu alanla ilişki kurulması önemli gördük.
İNANCIN ÖZÜNDEN, YERİN SÖZÜNDEN, DÖNEMİN GÖZÜNDEN
Bu fikir üçgeninden yola çıkarak öncelikle alevi inancının mimari yansıması üzerine düşündük; projenin doğa ile uyumlu, insan ölçeğinde, davetkâr ve hoşgörülü bir yapı olmasını amaçladık. İkinci olarak yeri dinledik ve yer bizden eğimi kullanmamızı bununla birlikte yaşam vadisi ile güçlü bağlar kurmamızı istedi. Son olarak, dönemin gözünden baktık, tüketen, katleden ve sahte mimarlığı gördük. Buna karşın sade, uyumlu ve gerçek bir proje tasarlamayı amaçladık.
Tüm bu ön kabuller neticesinde tasarıma başlandı. Öncelikle işlev gruplandırılması yapıldı; A grubu işlevler (cemevi , aşevi, morg) , B gurubu işlevler (çok amaçlı salon, kitaplık, derslikler, yönetim), C grubu işlevler (otopark, sığınak, teknik birimler) Bu üç işlev grubunun ilişkileri irdelenmesi sonucu A grubu (inanç) ve B grubu (kültür) işlevlerinin ayrılması gerektiği fakat bütünde aynı yapının bir parçası olması kararlaştırıldı. C grubu işlevlerin ise saklanması gerektiği fakat erişiminin kolay olması gerektiği düşünüldü. Bu sebeple (+) 63 kotuna inanç işlevleri ortak bir avlu etrafında yerleştirildi, yine (+) 63 kotuna otopark, sığınak ve teknik birimler yerleştirildi. Spor alanı olarak planlanan kısmın altında üzeri kullanılabilecek şekilde planlandı inanç işlevlerinin üzerine yani 66,5 kotuna kültürel işlevler yerleştirildi, bu sayede düşeyde kültür ve ibadet işlevleri ayrıldı.
Ön kabullerimizden olan yaşam vadisi ile bağlantı (+) 63 kotundan güçlü ve davetkar bir şekilde yapıldı.(vadi ile yarışma alanı arasında kalan yapı alanının rekreasyon alanına katılması önerilmektedir.) İbadet ve kültür düzlemleri ise peyzajda yaratılan basamaklarla birbirine bağlandı. Bu basamaklar hem vadiyi izlemek için seyir noktaları iken hem de meydanda gerçekleşecek etkinlikler için amfi görevi üstlendi. Otopark üzerinde planlanan spor alanıyla işlev zenginliği oluşturulurken kültürel kaynaşmaya destek olundu.
Yapının büyük bir kısmının toprak altında oluşu daha fazla yeşil alan, daha insani bir ölçek sağlarken ısı kaybını da minimize etmektedir, aynı zamanda ısıtma soğutma için toprak kaynaklı ısı pompası kullanımı önerilmektedir. Bu sayede ısıtma-soğutma giderleri minimize edilecektir. Bunun yanı sıra otopark üzerinde yağmur suyunun toplanması başka peyzajın damla sulama sisteminde ve gerekli yerlerde kullanılması önerilmektedir.
“ela gözlü pirim geldi
duyan gelsin işte meydan
dört kapıyı kırk makamı
bilen gelsin işte meydan…”
Dört kapı kırk makam; (Alevilik kavramının özünü sunan öğreti )
Bu dört temel öğreti ve her biri için 10 temel kural insanı Kâmil’e erişmenin anahtarı niteliğindedir.
Bu temel öğreti, cem meydanı tasarımımızın temelini oluşturur. Cem meydanı bir kenarı 10 metre 4 kenarlı kare bir yapıdır. Her bir kenar bir kapıyı, her metresi de 1 makamı temsil eder. Toplamda 40 metre olan çevresi 40 makamı temsil eder. 9 metre yüksekliği olan yapı 9 kat gök kubbeyi temsil eder. Yapı tavanının ortasındaki kare boşluk ve yapı zemininin ortasındaki kevser havuzu evrenin düşey aksını sembolize eder. Ayrıca gökyüzüne açılan tepe boşluk ile kevser havuzu plan düzleminde kırlangıç çatının şemasını ifade eder.