Katılımcı, Bir Kıyı Yerleşimi Bağlamında Hopa İlçesi Kent Merkezi Fikir Projesi Yarışması

Selçuk Aksoy, Erhan Vecdi Küçükerbaş, Hüseyin Öztürk, Merve Özeren Alkan, Elvan Barboros Ersan ve Selçuk Şener tarafından "Bir Kıyı Yerleşimi Bağlamında Hopa İlçesi Kent Merkezi Fikir Projesi Yarışması" için tasarlanan proje önerisi.

Proje Raporu:

“Sınır” Dediğimiz Şey Aslında Var mı?

Sunuş

Aynı denizden balık tutan, yüzünde aynı rüzgarı hisseden ayrı kökten, farklı halkların birlikte yaşadığı ve birlikte kazandığı bir sınır: Türkiye – Gürcistan sınırı.

Hopa, sınırların hiçbir zaman tam olarak var olmadığı bir yer. Dağların, suların, kültürün sınırın ötesine taştığı bir coğrafya.

ჭიდაობა (Chidaoba) – Gürcistan’a özgü geleneksel güreş sanatı, ama sadece bir spor değil. Dayanışma, ritim ve karşılıklı saygının simgesi. Hopa’da bir çocuk, sınırın hemen diğer tarafında bu kelimeyi öğrenir, belki bir Gürcü ustadan. Aynı çocuk, limanda bir denizcinin çaldığı akordeonu dinler, bir başka gün ise büyükannesinden Türk kahvesinin telvesinden fal bakmayı öğrenir.

Hopa’da Türk köylerinde Gürcüler, Gürcü köylerinde Türkler yaşar. Çaylarını paylaşır, mutfaklarını birbirine açar, düğünlerinde birbirlerinin şarkılarını söylerler. Kimse bu coğrafyayı yalnızca bir ulusa ait olarak görmez. Hopa, sınırın tanımını yeniden yazan, özgür ruhların kentidir.

Hopa, mekânsal sıkışma, afetler ve ekonomik eşitsizlikler ile sınanıyor ve bu da kenti yeniden düşünmeyi zorunlu kılıyor. Ekolojisiyle ekonomisinin çatışmadığı yeni bir kent kurgusunu ele aldığımız bir yaklaşım.

KENTİ YENİDEN DÜŞÜNÜRKEN AKLIMIZDAKİ: BU EŞSİZ COĞRAFYADA BÜTÜNCÜL MEKANSAL ORGANİZASYONUN SAĞLANDIĞI, AFETLERE KARŞI AYNI ANDA ESNEK VE DİRENÇLİ, MEKANSAL ADALETİN HÂKİM OLDUĞU BİR HOPA HAYALİ.

TİCARETIN, GÖÇÜN, AFETLERİN VE MERKEZİ KARARLARIN MEKÂNSAL DÖNÜŞÜMÜ ŞEKİLLENDİRDİĞİ KENT, ÜÇ TEMEL SORUNLA KARŞI KARŞIYA:

1. KAMUSAL ALAN KRİZİ VE MEKÂNSAL SIKIŞMA

2. DOĞAL VE KÜLTÜREL AFETLERİN KENT ÜZERINDEKİ YIKICI ETKİLERİ

3. SOSYAL ADALETSİZLİKLER: TIR ŞOFÖRLERİ, GÖÇMEN İŞÇILER VE SEKS İŞÇİLİĞİ

Sosyal Yapı

Artvin ili Hopa ilçesinin 2023 kent toplam nüfusu 27.176’dır. Yıllara göre Hopa nüfus değişimi incelendiğinde ise; değişken bir yapı olduğu gözlenmektedir.

2007 yılında 32.209 olan kent nüfusu, 2023 yılında %15,6 oranında azalmıştır. 2016 yılı dışında Hopa’nın nüfusunun genel olarak azalma eğiliminde olduğu görülmektedir. 2017’de yaklaşık %4’lük artış yaşansa da bu durum uzun vadeli düşüş trendini tersine çevirmemiştir.

Özellikle, bir sınır kenti olan Hopa’da ekonomik hareketlilik ve göç hareketleri nüfusu doğrudan etkilemektedir. Son yıllarda nüfusta görülen azalmanın, genç nüfusun büyük şehirlere göç etmesi ya da bölgedeki ekonomik olanakların azalmasıyla bağlantılı olduğu düşünülmektedir.

Sarp Sınır Kapısı’nın mevcudiyeti nedeniyle gün içinde ortaya çıkan yoğun bir nüfus mobilizasyonu rahatlıkla gözlenmektedir. Kenti kuzey güney aksında ikiye ayıran Sundura deresi batısında yer alan Sundura Mahallesi ilçe nüfusunun neredeyse yarısına ev sahipliği yapmaktadır. 2023 yılı itibariyle mahalle nüfusu 10.342’dir. Çay fabrikası, üniversite ve ilçe stadyumu mahalle içerisinde yer almaktadır. Sundura Mahallesi, konut alanlarının ve inşai faaliyetlerin yoğun olduğu bir alandır. Kentin gelişim bölgesidir.

Kentlilerin mekânsal seçeneklerinin oldukça az olduğu görülmektedir. Bu durum tasarım yaklaşımı bakımından el alındığında bu seçeneklerin mekânsal adalet bağlamında çoğaltılması ama herkes için çoğaltılması temelinde ele alınmıştır ve çözümler üretilmiştir.

Ekonomik Yapı

  • Lojistik
  • Ticaret
  • Arıcılık
  • Çay
  • Fındık
  • Kivi
  • Turunçgil
  • Kara üzüm

Hopa’nın ekonomik yapısı, liman ve sınır kenti olmasının getirdiği ticaret ve lojistik unsurlar ile tarıma dayalı faaliyetler ile şekillenmektedir.

Hopa Limanı; Doğu Karadeniz’in doğu sınırında Gürcistan’a geçişin sağlandığı Sarp Sınır Kapısı’na yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta yer alır. 1972 yılından günümüze kadar yük taşımacılığına olanak sağlayan uluslararası liman, Karadeniz otoyolunun inşası ile Orta Asya ve Orta Doğu ülkelerinin Batı’ya bağlanmasında önemli bir role sahiptir.

1988’de Sarp Sınır Kapısının açılması ile başta komşu Gürcistan olmak üzere yakın ülkelerle sosyal ve ekonomik ilişkiler önemli bir gelişim göstermiştir. Sınır kenti olma kimliği, Hopa’da lojistik sektörünün oldukça gelişmesine neden olmuştur. Öyle ki, uluslararası bir transit yol olan Karadeniz Sahil Yolu Hopa kesimi, tırların kilometrelerce uzunlukta kuyruklar oluşturduğu, durakladığı, park ettiği bir “şerit” haline dönüşmüştür.

Hopa’nın ekonomisinin bir ayağı da tarıma dayalıdır. İlçede çay ve fındık üretimi başlıca tarımsal faaliyetler arasında yer almaktadır. Hopa’da son yıllarda kivi yetiştiriciliği de yaygınlaşmaktadır. İlçenin işlenebilir tarım arazilerinde, bu ürünlere ek olarak turunçgiller ve kara üzüm de yetiştirilmektedir.

Hayvancılık, ticari anlamda gelişmiş olmamakla birlikte, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık, kümes hayvancılığı ve arıcılık genellikle aile tüketimine yönelik olarak yapılmaktadır. Balıkçılık ise ilçe ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.

İklim

Artvin’de Karadeniz iklimi hakimdir. Kıyı bölgesinde yer alan Hopa’da ılıman ve yağışlı bir iklim vardır. Kentte en soğuk ayın ortalama sıcaklığı 8,4 °C, en sıcak ayın ortalama sıcaklığı ise 22 °C’dir. Şimdiye kadar ölçülen en düşük sıcaklık, 18 Ocak 1964 ve 2 Şubat 1967 tarihlerinde -4,8 °C, en yüksek sıcaklık ise 4 Haziran 1966’da 42,2 °C olarak kaydedilmiştir. Genel olarak bölge, yıl boyunca yağışlı ve serin bir iklime sahiptir.

İklim koşulları dikkate alınarak mekanlar kurgulanırken Hopa’nın yağışlı ve ılıman havası dikkate alınmıştır. Kentlileri yağıştan koruyacak üst örtü çözümleri geliştirilmiştir. Kıyıda ise kentlilerin olabildiğince güneş alabilecekleri şekilde üst örtü çözümlerinden uzak durulmuştur. Gölgeleme çözümlerinde canlı materyal olan ağaçlar tercih edilmiş, yapısal ögelerin kullanımı gerekli görülmemiştir.

Afetler

Hopa Afet Eylem Planı’na göre Artvin, sık doğal afet yaşayan iller arasındadır. 1950-2000 yılları arasında kaydedilen 658 afetin %72’si heyelan olup, en çok Hopa, Arhavi ve Borçka ilçelerinde yoğunlaşmıştır. Bu üç ilçede 400’den fazla konut heyelandan etkilenmiştir.

Heyelanlar Artvin’in tüm ilçelerinde görülse de en fazla etkilenen ilçe Hopa’dır. Bölgenin jeolojik yapısı risk analizlerinde dikkate alınmalıdır. Ancak yüksek yağış miktarı da afetleri tetiklemektedir. Hopa, ekstrem yağış rekorlarına sahiptir ve Doğu Karadeniz’in yıllık 2350 mm’ye varan yağış ortalaması bulunmaktadır.

24 Ağustos 2015’te Hopa’da yaşanan şiddetli yağış 11 can kaybına, 20 yaralanmaya neden olmuş; tarım alanları, hayvancılık ve yerleşim yerleri büyük zarar görmüştür. 6 bina yıkılmış, 8 bina hasar almış, 24 bina tahliye edilmiştir.

Heyelan Riski

Heyelan Riski Haritası’nda günümüze kadar gerçekleşen afetlerin mekânsal konumu ile heyelan riskinin en yüksek olduğu alanlar işaretlenmiştir. Heyelan riskinin yüksek olduğu alanlar eğimin %40’dan fazla olduğu, toprak yapısının heyelana müsait olduğu alanlardır.

Özellikle Çamlı, Sugören ve Bucak Mahalleleri kıyı bölgelerinde yer alan yamaçlarda yol kenarları ile Sundura Deresi ana ve yan kollarının kıyılarında heyelan riski yer yer yüksektir. Başoba, Esenkıyı, Koyuncular, Subaşı, Çimenli, Güneşli, Balık, Hendek, Çamlı Mahallelerinin bir diğer deyişle Hopa kırsal kesiminin orman vejetasyonuyla kaplı eğimli arazilerinde de heyelan riskinin yüksek olduğu görülmektedir.

Sel Taşkın Riski Hidrolojik Yapı

Sundura Deresi’nin taşkın analizi kapsamında, ilgili idare tarafından sağlanan halihazır haritaların yanı sıra, geçmiş yıllarda Devlet Su İşleri (DSİ) ve yerel yönetimler tarafından hazırlanan ihale dosyaları incelenerek ayrıntılı kot verileri elde edilmiştir. Elde edilen veriler doğrultusunda, yüksek çözünürlüklü sayısal yükseklik modeli oluşturulmuş ve bu model temel alınarak arazi morfolojisi belirlenmiştir. Dere kesitlerinin analizi için belirli aralıklarla enkesitler çıkarılmış ve kanal geometrisi detaylandırılmıştır.

Taşkın analizinde 50, 100 ve 500 yıllık tekerrür aralıklarına sahip taşkın debileri kullanılmış ve kararlı akım koşulları altında iki boyutlu taşkın yayılım modellemesi gerçekleştirilmiştir. Yapılan simülasyonlar, seçilen istatistiksel yağış verilerine dayalı olarak, 50 yıllık tekerrürlü taşkın debisinin dere yatağı içerisinde taşınamadığını ve yerleşim alanlarına doğru yayıldığını ortaya koymaktadır. DSİ tarafından yürütülen dere ıslah çalışmalarının öncelikli olarak dere yatağının derinleştirilmesi üzerine kurgulandığı tespit edilmiştir. Ancak, dere mansap koşullarının Karadeniz’e bağlantılı olması nedeniyle, kanal derinliğinin artırılmasının mansap bölgesinde beklenen hidrolik faydayı sağlamadığı görülmüştür.

Analiz sonuçları, Sundura Deresi’nde mühendislik tabanlı ıslah yöntemlerinin tek başına yeterli olmadığını, taşkın yönetimi açısından ekolojik temelli yaklaşımların da göz önünde bulundurulması gerektiğini göstermektedir. Kent planlama perspektifinden bakıldığında, yalnızca kanal derinleştirme gibi fiziksel müdahalelerin yerine, taşkın yayılımını dengeleyebilecek doğa temelli çözümlerin entegrasyonu önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, taşkın yönetiminde yeşil altyapı, geçirgen yüzeyler ve doğal su tutma alanları gibi sürdürülebilir planlama stratejileri geliştirilmelidir.

Mikrohavza

Sundura Deresi havzası, Doğu Karadeniz Havzası’nın alt havzalarından biri olup, bünyesinde farklı ölçeklerde birçok mikrohavza barındırmaktadır. Sundura Deresi ve yan kollarının oluşturduğu toplam drenaj alanı yaklaşık 76 milyon metrekare (76 km²) olarak hesaplanmıştır.

Bu çalışma kapsamında, Sundura Deresi’nin mansap kesiminde yer alan yapılı çevreye odaklanılmış olup, Hopa mikrohavzası sınırı esas alınarak su sistemlerinin incelenmesi gereken fiziksel sınır belirlenmiştir. Bu sınır, yürütülen diğer analizlerde referans alınmış ve değerlendirme süreçlerinde sınırlayıcı bir parametre olarak kullanılmıştır.

Yatak Eğimi

Mevcut dere morfolojisini değerlendirmek amacıyla, sayısal yükseklik modeli (SYM) kullanılarak topografik analiz gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, dere yatağının eğim özellikleri incelenmiş ve boyuna profil çizilerek önerilen ekolojik bakış açılı ıslah projesi kapsamında değerlendirilmiştir. Yapılan analizlere göre, dere yatağının denizle bağlantısından itibaren 500 metre boyunca ortalama eğimi %0.4 olarak belirlenmiş, bu noktadan itibaren ise %0.6 olarak ıslah sekileri ile projelendirilmiştir.

Yan kolların eğim değerleri de harita üzerinde detaylandırılarak bütüncül bir değerlendirme sunulmuştur. Islah çalışmaları, doğal akış rejimini koruyacak ve ekosistem dengesini sürdürecek şekilde planlanmış olup, morfolojik yapıya uygun ıslah sekileri ve suyun akış dinamiklerini düzenleyici müdahaleler önerilmiştir.

Eğer Sundura Deresi daha fazla derinleşemiyor, daha fazla genişleyemiyorsa, çözüm nerede?

BELKİ DE MESELE DEREYİ DEĞİL, DERE KENARINDAKİ YANLIŞ ARAZİ KULLANIMLARINI ‘ISLAH ETMEKTE’. HOPA’YI BEKLEYEN RİSKLERİ AZALTMAK İÇİN nereden başlamalıyız?

Sundura deresi mansapta ne daha derinleşebiliyor ne de genişleyebiliyor. 6 metrelik derinliğin ötesine geçemeyen su, kenarındaki beton duvarlara ve yanlış yapılaşmaya sıkışmış durumda. DSİ tarafından önerilen ıslah kesiti ise bazı noktalarda deniz seviyesinin altında…

Bu ne demek? Hopa’nın merkezi, her yağmurda sel sularına teslim olma riskine sahip. Bugün göz ardı edilen bu tehlike, yarın geri dönülmez bir felakete dönüşebilir.

DSİ TARAFINDAN SUNDURA DERESİNDE UYGULANAN ISLAH KESİTLERİ

Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından belirlenen ıslah kesitlerinde Q1000 debi değeri 689,61 m³/s olarak kabul edilmiştir. Ancak, yarışma idaresi tarafından paylaşılan 751,80 m³/s olan Q500 debi değeri dahi bu değerin üzerinde kalmaktadır. Mevcut durumda, kanal Q1000 debisine karşılık gelen su yüksekliğini taşıma kapasitesine sahip değildir. Ayrıca, dere kenarındaki mevcut yapılaşmalara müdahale edilmeden Sundura Deresinin mansap kesiminde etkin bir ıslah çalışması gerçekleştirilmesi mümkün değildir.

Hopa’da Kamusal Alan Krizi ve Mekânsal Sıkışma

Hopa, sınır ticareti, göç, afetler ve merkezi kararların mekânsal dönüşümü şekillendirdiği ve kamusal alan yetersizliği yaşayan bir kent.

• Tır şoförleri ve günübirlik işçilerin yoğun sınır ticaretine bağlı olarak yarattığı düzensiz mekânsal kullanımlar, yerel halkın, turistik ve ticari ziyaretçilerin rahatça kullanabileceği sosyal, kültürel, rekreasyonel amaçlarla kullanılan açık ve/veya yeşil alanları baskılıyor.

• Transit ve uluslararası karakteri olan Karadeniz Sahil Yolu, kıyı ile kentin iç kesimleri arasındaki görsel ve fiziksel ilişkiyi/erişimi kesintiye uğratmaktadır.

• Kıyıdan zirveye bir anda yükselen -eşsiz- topografyası nedeniyle kentte düz, erişimi kolay araziler kısıtlıdır. Bu nedenle kent içindeki rekreasyon alanları/kamusal dış mekanların varlığı oldukça sınırlıdır. Evrensel tasarım ilkelerine uygun, yaya dostu, halk için nefes alacak ve halkın bir araya gelebileceği sosyal yaşam alanları eksiktir.

• Kıyıdan zirveye bir anda yükselen -eşsiz- topografyası nedeniyle kentte düz, erişimi kolay araziler kısıtlıdır. Bu nedenle kent içindeki rekreasyon alanları/kamusal dış mekanların varlığı oldukça sınırlıdır. Evrensel tasarım ilkelerine uygun, yaya dostu, halk için nefes alacak ve halkın bir araya gelebileceği sosyal yaşam alanları eksiktir.

• Kıyıdan zirveye bir anda yükselen -eşsiz- topografyası nedeniyle kentte düz, erişimi kolay araziler kısıtlıdır. Bu nedenle kent içindeki rekreasyon alanları/kamusal dış mekanların varlığı oldukça sınırlıdır. Evrensel tasarım ilkelerine uygun, yaya dostu, halk için nefes alacak ve halkın bir araya gelebileceği sosyal yaşam alanları eksiktir.

Doğal ve Kültürel Afetler Karşısında Ekolojik Kırılganlık

Hopa, doğal afetlerin yanı sıra insan eliyle yaratılan mekânsal tahribatlara da göğüs geren bir kent. Ekstrem iklim olayları, yanlış arazi kullanımı ve ekosistemi bozan müdahaleler, kenti her geçen gün daha kırılgan hale getirmektedir.

+ Doğal Afetler

Türkiye’de standart zaman dilimlerinde ölçülmüş en yüksek beş yağış değerinin dördüne sahip olan Hopa, ani ve yoğun yağışların merkezi konumunda. Plansız yapılaşma, yanlış arazi kullanımları ve yetersiz drenaj çözümleri, bu ekstrem yağışları yıkıcı felaketlere dönüştürmektedir.

Heyelan riski, Hopa’da yalnızca yapılaşmayı değil, günlük yaşamı da tehdit eden bir tehlike hâline gelmiş durumdadır. Zemin hareketleri nedeniyle yolların bozulması, altyapının zarar görmesi ve ani toprak kaymaları, bölge halkı için sürekli bir risk oluştururken, can ve mal güvenliğini her geçen gün daha fazla tehdit etmektedir.

Karadeniz’in sert doğası ve yükselen deniz seviyesi de kıyı şeridini olumsuz etkilemektedir.

+ Kültürel ve Mekânsal Afetler

Hopa, sadece doğa olaylarıyla değil, insan müdahalesiyle yaratılan afetlerle de mücadele etmektedir.

Karadeniz Sahil Yolu’nun inşası, kenti denizden kopararak kıyı ekosistemine geri dönülemez zararlar vermektedir.

Doldurulan kıyı alanları, doğal drenaj sistemlerini bozarak sellerin daha da şiddetlenmesine yol açmaktadır.

Sınır ticareti ve lojistik kararlar, Hopa’nın geleneksel kent ve sosyal dokusunu ve yerel üretim yapısını kökten değiştirmiş, kenti daha kırılgan ve bağımlı bir ekonomik modele sürüklemiştir.

Stratejiler

Afet risklerini azaltacak yeşil altyapı ve doğa temelli çözümler geliştirerek ekolojik açıdan esnek ve dirençli bir kent modeli oluşturmak

Halihazırda kıyı ekosistemini olumsuz etkilemiş olan dolgu alanlarını en rasyonel biçimde kullanmak, onarmak ve iyileştirmek üzere mekânsal organizasyon önerilerinde bulunmak

• Sel/taşkın ve heyelan riski yüksek alanlar için güvenli ve ekolojik temelli mekânsal çözümler üretmek

Sosyal Ayrışma

Tır Şoförleri – Uzun Bekleme Süreleri ve Sosyal Dışlanma

Ticari ve ekonomik kaygılarla alınan merkezi kararlar, Sarp Sınır Kapısı’nda bekleyen binlerce tır şoförünün hem kent merkezinde sıkışık trafiğe yol açmasına ve düzensiz alan kullanımına yol açmakta hem de tır şoförlerinin uzun bekleme sürelerinde olumsuz tecrübeler yaşamasına ve sosyal dışlanmaya maruz kalmalarına neden olmaktadır.

Tır şoförler için sosyal tesisler ve dinlenme alanları nitel ve nicel olarak yetersizdir ve bu alanların kent merkeziyle bağlantıları zayıftır.

Göçmen İşçiler ve Seks İşçiliği

Gürcistan’dan günübirlik gelen kadın işçilerin büyük bir kısmı düşük ücretli hizmet sektöründe çalışmaktadır.

Tır şoförlerinin uzun bekleme süreleri, seks işçiliğini tetikleyen sosyal ve kültürel kırılmaya yol açmaktadır.

Kadın işçilerin güvencesiz çalışması, kentte sosyal ayrışma ve adaletsizlikleri artırmaktadır.

Kentsel Odaklar ve Stratejiler

1. Bölge

1. Bölge, viyadüklerin altından geçip dere üstündeki köprülerden kenti algılama noktasında, kent girişi okunaklılığı ve siluet algısını (camii ve yakın çevresi) geliştirecek bir tasarım yaklaşımıyla ele alınan Hopa Merkez Camii çevresi, Afet Sonrası Toplanma Alanı yaratmak ve caminin ön plana çıkartıldığı Çok Amaçlı bir kullanıma hizmet edecek Meydan oluşturulması yaklaşımıyla değerlendirilmiştir.

Tasarlanan bu meydan, toplumsal yaşamın merkezlerinden biri olarak çeşitli işlevlere sahip olurken öncelikle, insanların bir araya gelip sosyalleşebileceği geniş yaya alanları, etkinlik sahneleri ve sanatsal ögeler gibi sosyal ve kültürel işlevler barındırmaktadır. Ayrıca, konserler, sergiler ve açık hava gösterileri gibi etkinliklerle şehir hayatına canlılık katarken, aynı zamanda topluluk bilincini güçlendiren bir buluşma noktasına dönüşmüştür.

Ulaşım ve çevre dostu uygulamalar da modern bir meydanın önemli bileşenleridir. Araç trafiğinden arındırılmış yürüyüş yolları, bisiklet yolları ve yaya erişimi gibi çözümler, meydanın ulaşılabilirliğini artırırken çevreye duyarlı bir kent yaşamı sunmaktadır. Ayrıca, yeşil alanlar, dereyle olan fiziksel ilişki ve sürdürülebilirlik odaklı çözümler sayesinde doğal bir denge sağlanarak şehir içinde ferahlatıcı bir yaşam alanı oluşturulmuştur.

Açık pazarlar ve wi-fi gibi hizmetler meydanı cazip hale getirirken, aydınlatılmış dinlenme alanları herkes için her zaman güvenli ve konforlu bir ortam sağlamaktadır.

Çağdaş bir meydanın sahip olması gereken işlevlerin yanı sıra bu meydanın, cemaatin toplu halde yerine getirdiği Cenaze-Bayram-Cuma namazları gibi dış mekana taşan ibadetlerin yapıldığı, Ramazan aylarında iftar çadırlarının kurulabileceği, gerekli hallerde hayır yemeklerinin organize edildiği, afet sonrası dönemlerde toplanma ve afet kriz yönetiminin yapılacağı bir merkez olarak kullanılması hedeflenmiştir.

Kent hafızasında yer bulmuş olan Saat Kulesi, 1. Bölge’de önerilmiştir. Burada genç neslin şahit olamadığı ancak kentlilerin anılarında yeri olan bir simgeyi günümüze taşımak amaçlanmıştır.

1. ve 3. Bölge’nin kesiştiği alanda kıyı çizgisi taşkın riski nedeniyle yeniden ele alınmıştır. (Bkz. 3. BÖLGE KENTSEL ODAK VE STRATEJİLERİ)

Buradan hareketle meydanda, içinde kaçak yapıların da yer aldığı bazı binalar kamulaştırılmıştır.

2. Bölge

2. Bölge ekibimiz tarafından daha detaylı çalışmak üzere seçilen bölgedir.

Sahil güzergahından geçen üç farklı yolun düzensiz planlanmış olması ve Karadeniz Sahil Yolu’nun kullanıma açılmasıyla yol genişliğinin artması, yayaların kıyıya erişimini engellemiş ve karşıya geçebilmek için maruz kaldıkları trafik yükünü artırmıştır. Yolların birbirlerine olan uzaklıklarının kent merkezine erişimi ve yol ardı alanda kamusal mekanların kullanım olanaklarını azalttığı görülmektedir. Bu sorunu gidermek için gidiş ve geliş istikametindeki sahil yolları paralel hale getirilmiş ve birbirlerine yaklaştırılmıştır. Yaya geçitlerinde çift şeritli trafik, tek şeride düşürülerek bu sayede yeşil alanlar artırılmıştır.

Ayrıca mevcut kullanımda düzensiz bir araç park yeri olarak kullanılmakta olan Hopa Belediye Binası ve Hopa İş Merkezi önündeki alan, KÜLTÜR AKSI olarak tanımlanmış ve sosyal etkileşim ve paylaşım, kültürel etkinlikler ve eğlence odaklı aktiviteler için değerlendirilmiştir. Böylece yeni bir geniş kamusal mekân kente kazandırılmıştır.

Kültür aksında kurulacak atölyeler ile kent hafızasının unutulmaması, kültürel etkileşim ve paylaşım (İz Atölyesi), kent için sürdürülebilir ve yenilikçi mekânsal çözümler üretme (Ekotopya Atölyesi), geri dönüşüm ve sıfır atık temalı çalışmalar yapılması (İleri Dönüşüm Stüdyosu), kamusal alanlarda sanatsal performans ve mekân tasarımı (Hareket & Mekân Lab), proje yaklaşımındaki mekânsal adalet ilkesi kapsamında iş gücüne katkıda bulunan/ bulmaya hevesli kadınların bir araya gelerek birbirinden öğrenme deneyimini yaşaması ve üretim yapması (Emekçi Kadın Atölyesi) gibi atölyelerin kurulması önerilmiştir. Kültür Aksı’nda yer alan restoran, atölyeler, çekirdek yapı gibi yapıların çatıları tasarım yaklaşımına paralel olarak “Yeşil Çatı/Çatı Bahçeleri” mantığıyla değerlendirilmiştir.

Enerji Verimli Aydınlatma (LED LİNEAR) elemanları aracılığıyla bu mekânın geceleri de güvenli olması sağlanacaktır.

Deneysel ve Yenilikçi Atölyeler Kültür Aksı

  • İz Atölyesi
  • Ekotopya Atölyesi
  • İleri Dönüşüm Stüdyosu
  • Hareket & Mekân Lab
  • Emekçi Kadın Atölyesi

Kentlilerin araç park ihtiyacına karşılık eski kent meydanının (Hopa Belediye binası ve Hopa İş Merkezi önü) altında 400 araç kapasiteli bir Yeraltı Otoparkı önerilmiştir. Bu otoparkın yer seçiminde taşkın analizleri sonuçları belirleyici olmuştur (Bkz. Taşkın Analizleri). Analizler dikkate alınarak yeraltı otopark giriş-çıkış kapısının yeri, taşkın riskinin bulunmadığı en güvenli noktada konumlandırılmıştır.

Hopa, Karadeniz’in sert dalgalarına bakan kıyısında, birçok anıyı barındıran tarihî bir iskeleye ev sahipliği yapmaktadır. Kartpostallarda geçmişteki haline tanıklık ettiğimiz bu tarihi iskele, Hopa’nın sosyal hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Hopalıların buluştuğu, kıyıya vuran dalgaların sesi eşliğinde evlilik teklifleri yapıldığı dostlukların pekiştirildiği kent hafızasında önemli yeri olan bir mekandır. Ancak kıyı dolgusu çalışmaları, bu ikonik mekânı hafızalardan silmekte, etkisini zayıflatmakta ve Hopalıların denizle kurduğu duygusal bağı koparmaktadır.
Bu nedenle, iskelenin bulunduğu noktada dolgu alanına yapılacak stratejik ancak etkili bir müdahale ile iskelenin yeniden canlandırılması hedeflenmiştir. Önerilen kıyı peyzaj tasarımında, geçmişin izlerini bugüne taşıyan güçlü bir “Hafıza Koridoru” olarak kurgulanmıştır.

4.Bölge’den 2.Bölge’ye geçerken önerilen trafik iyileştirmesi çözümleri sayesinde oluşan hem zemin yaya geçidi şansının yansıra 2. Bölge’de yeni kent meydanından deniz kıyısına yaya akışı sağlamak üzere bir üst geçit önerilmiştir. Bu üst geçit, yalnızca yayaların güvenli ve konforlu geçişini sağlamakla kalmayıp hem kent için yeni bir ikon görevi üstlenecek hem de bu geçit sayesinde yeni bir kamusal mekan kent ekosistemine kazandırılacaktır. Bu kapsamda düşük emisyonlu yapı malzemeleri kullanılarak üretilecek olan üst geçide “Eko- Geçit” adı verilmiştir. Geçit üzerinde çatı bahçe sistemleri yer almaktadır.

Bu sistemler, bitki gruplarının bir araya gelerek hava kalitesi iyileştirme, mikroklima oluşturma işlevi de üstelenecektir. Eko-Geçit’in bir parçası olarak 2 adet seyir terası kurgulanmıştır. Bu teraslardan biri kent meydanına bakacak şekilde diğeri ise Karadeniz’in eşsiz güzelliğini izlemek üzere kuzeye bakacak şekilde konumlandırılmıştır.

Eko-Geçit boyunca kentlilere oturma, dinlenme, kenti ve denizi izleme, panoramik bir deneyim yaşama olanakları sunulmaktadır. Kıyı promenadında yapılacak gösterileri ve deniz manzarasını izlemek üzere Eko-Geçit’in denize bakan ucunda bir adet seyir amfisi konumlandırılmıştır. . Bu geçidin üzerinde bitki ve doğa odaklı sanat ve tasarım çalışmaları yapmak üzere Yeşil Dokunuş Atölyesi kurgulanmıştır. Eko-Geçit’in dış mekan kullanımlarına (Deniz Beslemeli tuzlu Lagün ve Ekolojik Kumsal) yönelik hizmet veren bir kapalı mekân önerisi getirilmiştir.

Karadeniz’in sert koşulları ve dolgu alanın deniz seviyesiyle olan ciddi kot farkı, denize girme olanağını her zaman mümkün kılmamaktadır. Bu nedenle her yaş grubunun kullanacağı, denizden yararlanma ve güneşlenme olanağı sunan Deniz Beslemeli Tuzlu Lagün ve Ekolojik Kumsal tasarlanmıştır.

Ekoloji ve Doğa Temalı Atölyeler, Eko-Geçit

  • Yeşil Dokunuş
  • Mikroklima Lab → Eko-çatı bahçeleri ve iklim dostu tasarımlar için
  • Mavi & Yeşil Atölyesi → Kıyı ve yeşil alan entegrasyonu üzerine üretimler

2. Bölgede tasarlanan temel akslardan bir olan Sanat Aksı, Kültür Aksı’nı Hemzemin Yaya Geçidi ile kıyı promenadına bağlayan ve Geri Dönüşümlü Metal Atıklardan üretilmiş bir sanat objesiyle sonlanan bir akstır. Üzerinde deniz ve kıyı ile bağlantılı sanat çalışmalarının sergileneceği bir atölye (Dalgaların Ruhu) ve yıl içinde geliştirilecek Peyzaj ve kentsel tasarım odaklı yaratıcı fikirlerin sergileneceği bir başka atölye (Rota Tasarım Atölyesi) bulunmaktadır.

Zanaat ve El Sanatları Atölyeleri, Çok Amaçlı Etkinlik Alanı

  • Ahşap Hikâyeler
  • Taşın Hafızası
  • Seramik Kıyı

Çok Amaçlı Etkinlik Alanı’nın batısında ise Çay Bahçesi ve Terasları ile asma germe sistemlerinin yer aldığı Yeme-İçme ve Seyir Mekânı bulunmaktadır. Bu mekân, Yakamoz Asma Yaya Köprüsü aracılığıyla Sundura Deresi doğu yakasını batı yakasına (2. Bölge’yi 4. Bölge’ye) bağlamaktadır. Bölgeler arası yaya sirkülasyonunun kıyı boyunca kesintisiz olarak sağlanması amacıyla tasarlanmıştır.

Yeme-İçme ve Seyir Mekânı, Sundura Deresi doğu yakası kıyısı boyunca Karadeniz Sahil Yolu, Mevcut Yol Geçit Yapıları, Mevcut Yaya Köprüsü’nün altından Çay Bahçesi’nin 1. ve 3. Bölge’ye bağlantısını sağlamaktadır.

3. Bölge

Sundura Deresi Islah Projesi ve Ekolojik Planlama Yaklaşımı

Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından önerilen Sundura Deresi Islah Projesi kapsamında, 6 metre derinliğinde kesitler öngörülmüş olup, mevcut tasarımın mühendislik açısından yeterli olduğu düşünülse de hidrolik analizler ve taşkın senaryoları doğrultusunda yetersiz kaldığı görülmüştür. Kesit hesaplamalarına göre, yaklaşık 250 metre içeride deniz suyu etkisi gözlenmekte ve kanal batık şekilde çalışmaktadır. Ancak, mevcut hesaplamalar bu batık kesiti temel alarak yapıldığı için taşkın yönetimi açısından etkin bir çözüm sunmamaktadır.

Mühendislik perspektifiyle değerlendirildiğinde, kesitin derinleştirilmesi hidrolik kapasiteye sınırlı bir katkı sağlamakta ve maliyet-etkinlik açısından verimsiz kalmaktadır. Bu nedenle, yalnızca teknik çözümlerle yetinmek yerine, kent planlama ve ekolojik restorasyon perspektiflerinin de sürece entegre edilmesi gerekmektedir.

Özellikle, taşkın riski altındaki bölgelerde kamulaştırma süreçleriyle dere kesit genişliğinin artırılması, taşkın tampon alanlarının oluşturulması ve ekolojik dengeyi gözeten doğa temelli çözümlerin uygulanması zorunluluk arz etmektedir.

Hopa, ani yağış rekorlarıyla bilinen ve taşkın riski yüksek bir kent olup, iklim değişikliği projeksiyonları, kentte kısa süre içerisinde daha şiddetli yağışların gerçekleşeceğini öngörmektedir. Bu doğrultuda, Sundura Deresi’nin yalnızca mühendislik temelli bir yaklaşımla ele alınması yeterli değildir. Bölgeyi afetlere dirençli hale getirebilmek için ekolojik ve sürdürülebilir planlama kararları geliştirilmelidir.

Yatak Düzenlemesi ve Proje Debisinin Seçimi

Taşkın ve Rusubat Kontrolü Yönetmeliği’ne göre, meskun alanlarda yatak düzenlemesi yapılırken 100 yıllık tekerrürlü taşkın debisine karşılık gelen su yüksekliği (h), hava payı (Hp) eklenerek hesaplanır ve bu değer, 500 yıllık taşkın debisine karşılık gelen su yüksekliği ile kıyaslanarak yüksek olan değer alınır.

Ancak, iklim değişikliği projeksiyonları doğrultusunda yağış verileri yeniden değerlendirilerek revize edilen Q1000, Q500 değerleri ile mevcut debiler karşılaştırılarak yüksek olanın kabul edilmesi önerilmiştir. Hopa özelinde yapılan projeksiyonlarda bazı senaryolarda yağış miktarında azalma, bazı senaryolarda ise artış öngörülmektedir. Bu nedenle RCP 4.5 ve 8.5 (iyi ve kötü) senaryolar üzerinden bir değerlendirme yapılması gerektiği kabul edilmiştir.

Tasarım Kararları ve Kamusal Alan Önerileri

Proje kapsamında, dere kenarında bulunan Turan Altıntaş İş Merkezi’nin ve altında yer alan ve sürekli su baskınlarına maruz kalan yeraltı otoparkının kamulaştırılması ve bu alanın İklim Merkezi olarak yeniden işlevlendirilmesi önerilmektedir.

Hopa, ani yağış rekorlarıyla bilinen ve sürekli taşkın riski taşıyan bir kent olduğundan, yeni oluşturulacak açık alanlar, suyla ilişkili mekanlar ve kentli için güvenli kamusal alanlar yaratılması hedeflenmiştir.

Önerilen tasarım kararları;

•Dere taşkın yatağı içerisinde yer alan iş merkezinin yıkılması ve yeni bir kamusal alan kazandırılması, bu bölgede iklim değişikliği verilerinin simülasyonları ile öğrencilerin iklim konusunda bilinçlenmesini sağlayacak açık hava sınıflarının yer aldığı bir İklim Merkezinin oluşturulması,

•Dere yatağı en kesitinin genişletilerek suyun taşkın anlarında daha iyi yönetilmesi,

•İklim değişikliği projeksiyonlarını dikkate alarak Sundura Deresi hidrolik verilerinin güncellenmesi ve boyutlandırma çalışmalarının yeniden yapılması,

•Kentli ile su arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi için Etkinlik Basamaklarının eklenmesi, bu mekanın İklim Merkezi’nin ziyaret edecek olan çocuklar için Açık Hava Sınıfı olarak da işlev görmesi, ve etkinlik basamaklarının fitoremediasyona elverişli bir anlayışla tasarlanması – Fitoremediasyon Basamakları

•Dere ile mevcut yol arasında bir tampon bölge oluşturarak yüzey akış sularının getirdiği kirliliği azaltacak Biyolojik Hendeklerin tasarlanması.

•Hidrolik Akış Yönüne Uygun Sediment Tutucu biyobozunur metal ızgaraların eklenmesi ve biriken organik madde ile strüktürün doğallaşmasına izin verilmesi

•Taşkın yayılım analizlerinde mevcut durumda tır parkı olarak kullanılan alan ve çevresinin taşkına ciddi ölçüde maruz kaldığı görüldüğünden bu alanın Taşkın Parkı olarak tasarlanması ve Bypass Kanalı ile Sundura Deresi üzerinden yükü alması durumunda kente çok yönlü hizmet edecek yeni bir kamusal alan kazandırılması

•Ekolojik tampon bölgelerin oluşturulması

Bu kapsamda, proje sadece taşkın yönetimiyle sınırlı kalmayıp, iklim değişikliğine uyum, ekolojik restorasyon ve kamusal alan oluşturma konularında da önemli bir model oluşturulmuştur.

4. Bölge

Kent merkezi ile kıyı arasında Karadeniz Sahil Yolu nedeniyle zayıflamış olan fiziksel ve görsel bağlantının yeniden kurulması bu odakta ana hedeflerden biridir.
Bu odakta kentsel doku ile doğal alan arasında bir bariyer oluştuğu, gümrüğe gitmek üzere kent içinde, aktif trafikte, yol boyunca bekleme yapan tırların trafiği işgal ettiği ve günlük yaşamı olumsuz etkilediği görülmektedir. Bu etkiyi en aza indirmek ve sahile yaya erişimini daha güvenli getirmek için çözüm olanakları düşünüldüğünde seçeneklerin:

1. Battı – çıktı inşa etmek

2. Üst geçit inşa etmek (şartnameye göre)

3. Trafiği Yavaşlatma (traffic calming) Teknikleri kullanmak

4. Katlı Tır Parkı inşa etmek olduğu fikri gelişmiştir. Ancak bu seçenekler arasından battı-çıktı inşa etme fikri uygun görülmeyerek elenmiştir.

“Battı- çıktı inşa etme fikri neden elenmiştir?”

Bu çözüm, Hopa’nın doğal ve iklimsel koşulları nedeniyle uygun bulunmamıştır. Yapılan iki boyutlu taşkın risk analizleri, Hopa’nın kısa sürede yüksek yağış alan bir kent olduğunu göstermekte olup ülke genelindeki en yüksek beş yağış rekorundan dördü Hopa’ya aittir. Sundura Deresi mansap bölgesinde (Hopa Cami ve çevresi) radikal su yönetimi kararları alınmadıkça taşkın riskinin devam edeceği tespit edilmiştir (Bkz. Taşkın Analizi)

Uluslararası, transit Karadeniz Sahil Yolu’nda trafik akış hızı düşüktür ve esas sorun, uzun süreli bekleyen tırların kent ile kıyı arasında fiziksel bir bariyer oluşturmasıdır. Bu nedenle, aşağıda belirtilen trafik sakinleştirme (traffic calming) teknikleri plana adapte edilerek yaya güvenliğini artırmak hedeflenmiştir.

Trafik Sakinleştirme Teknikleri:

Yol Daraltma: Yaya geçit noktalarında trafik akışı çift şeritten tek şeride düşürülerek sürücülerin hızlarının düşürmesini sağlanmıştır.

Görsel ve Fiziksel Unsurlar: Yaya yollarının güvenliğini sağlamak için zeminde renk, doku ve desen farklılıkları uygulanmıştır.

Yayalaştırma: Karadeniz Sahil Yolu üzerinde hemzemin yaya geçidi uygulaması yapılarak yayaların önceliklendirildiği bir geçit ayrılmıştır.

Kavşak Yeniden Düzenlemeleri: Eski Hopa Artvin Yolu ile Lise Caddesi’nin kesiştiği noktada bir dönel kavşak önerilmiştir. Daraltılmış dönüş alanları gibi düzenlemeler ile hız kontrolü sağlanmıştır.

Hız Sınırı Azaltımı ve Elektronik Denetim: Batı yönünden kente girişte Sinyalizasyon uygulaması yapılarak sürücülerin uyarılması ve belirlenen düşük hız limitlerinin radar/kamera sistemleriyle denetlenmesini sağlayacak bir sistem önerilmiştir.

Gümrüğe gitmek üzere yol boyunca bekleme yapan tırların işgal ettiği trafiği rahatlatmak ve bu durumun yol açtığı mekânsal trafiği işgal ettiği ve günlük yaşamı olumsuz etkilediği görülmektedir.

Bu durumu ortadan kaldırmak için 80 araçlık 10 blok ve 80 araçlık 4 bloktan oluşan Katlı Tır Parkı önerisi sunulmuştur. Temel strateji kentin içinde yayılı halde bulunan ve değerli kent içi mekanları işgal eden tırların park alanının merkezileştirilerek bir yerde toplanması ancak bu yapılırken de en az yeri işgal etmesinin sağlanmasıdır.

Bu kapsamda tam otomatik ve akıllı sistemlerle donatılmış Katlı Tır Parkı Kompleksi önerisi geliştirilmiştir. Kompleks, şoförler için modern bekleme alanları, konaklama imkânı, yeme-içme mekânları ve sosyal hizmetler sunan bir yapıda kurgulanmıştır. Trafiğin kent merkezinden uzaklaştırılması için alternatif güzergahlar da planlanmıştır. Öneri Katlı Tır Parkı Kompleksi kentin Arhavi yönünden girişinde bir sembol yapı bloğu olarak da işlev görecektir. Kent girişi okunaklılığını, silüet algısını artıracak ve Hopa’nın bir sınır kenti olma kimliğini destekleyecek bir öge olarak tasarlanmıştır.

Bu bölgede ayrıca Sundura Deresi’nin batı kıyısında bulunan Sundura Mahallesi sakinlerinin kısa sürede ve güvenli trafik çözümleriyle erişebilecekleri spor, yeme-içme, dinlenme, seyir imkanlarını bir arada bulunduran kıyı rekreasyon alanları ve sulak alan ekosistemi tasarlayarak mekânsal adaleti sağlamak hedeflenmiştir. Bu kapsamda Kıyı Promenadı oluşturulmuş promenad ile sahil yolu arasında kalan alanda Plaj Voleybolu Stadyumu, Fitness Alanı ve Spor Atölyeleri, Tenis ve Basketbol Sahaları ve Tribünler, Plaj Voleybolu Sahası ve Kumsalın bulunduğu bir aktif rekreasyonel aktivite odağı oluşturulmuştur. Kentlilerin yeme-içme tesisi beklentilerini karşılamak üzere Restoran, Sosyal Tesis, Piknik Alanları önerilmiştir.

Son Söz

Hopa, sınırların sadece haritalarda var olduğunu, insanın kültürle, doğayla ve toplulukla kurduğu bağların ise sınırları aşan bir güç taşıdığını bizlere gösteriyor. Bu raporda ortaya konan analizler, sorunlar ve çözüm önerileri, Hopa’nın yalnızca mekânsal bir dönüşüm geçirmesini değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel olarak da yeniden doğmasını hedeflemektedir.

Tarih boyunca geçişlerin, buluşmaların ve paylaşımların merkezi olmuş bu kent, bugün mekânsal sıkışma, afet riski ve sosyal adaletsizlik gibi zorluklarla karşı karşıyadır. Ancak Hopa’nın doğası gibi, insanı da dirençlidir. Sorunların köklerine inen, doğa temelli çözümleri esas alan ve insan odaklı mekânsal organizasyonları savunan bu yaklaşım,

Hopa’yı sadece bugünün değil, yarının da kenti yapacaktır.

Önerilen kamusal alanlar, yeşil koridorlar, sosyal – kültürel akslar; Hopa’nın toplumsal hafızasını korurken geleceğe güçlü bir miras bırakmayı amaçlamaktadır. Tır şoförlerinden kadın işçilere, gençlerden yaşlılara kadar herkes için kapsayıcı, adil ve dirençli bir yaşam çevresi oluşturulması hedeflenmiştir.

Bu çalışma, sadece bir mekânsal düzenlemeyi değil, Hopa’nın kimliğine, hafızasına ve doğasına saygının bir ifadesidir. Hopa’nın, geçmişten aldığı güçle geleceğe umutla bakacağı bir kent olması dileğiyle…

Etiketler

Bir yanıt yazın