Menşure Özyurt, Süleyman Uluışık, Emre Erdem'in Bir Uygarlık Odağı Olarak Başkanlık ve Şehir Meclisleri Fikir Projesi Yarışması için hazırladığı proje.
SYNTHESİS*
İzmir tarih boyunca, Ege kıyılarında stratejik öneme sahip bir yönetim kenti olma özelliğini sürdürmüştür. MÖ. 3000’li yıllara uzanan bu geçmişi ile İzmir, birçok devletin panoramasını bugün halen sergilemektedir. Miken, Lidya, İyonya, Yunan, Roma, Beylikler ve Osmanlı gibi farklı devlet ve milletler izlerini bu kentte bırakmıştır. Kentin farklı dönemlerde etkinliğini korumasının altında avantajlı liman koşulları, savunmasının elverişli şartları, iç bağlantılardaki kolaylık gibi etmenler bulunmaktadır. Bu avantajlı özellikleri kentin zenginleşmesini ve yapısal karakterini de belirleyici olmuştur. Antik Dönemler ’den itibaren bu tür kentlerde yerleşimin daha fazla olması ve önemli devlet adamlarının yaşamasından kaynaklı farklı yapı tipolojileri görülmektedir. Geçmiş dönemlerdeki adıyla Smy a da bu kentlerin ö eklerindendir ve kent geçmişte akropolis, agora, bouleterion, tapınaklar, tiyatro, stadion, kaleler, kemerler gibi farklı yapı tipolojilerine sahiptir. Özellikle akropolis ve bouleterionun oluşu yönetimin kanıtı niteliğindedir. Geçmiş kent sınırları incelendiğinde liman hattı boyunca yerleşim görülen Smyrna, bugün Konak Meydanı sınırlarının doldurulması sebebiyle biraz daha iç kısımlarda konumlanmaktadır. En parlak günlerini Roma İmparatorluğu Dönemi’nde yaşayan kent, bu nitelikli yapıların birçoğuna bu dönemde sahip olmuştur. Cumhuriyet’in ilanı ile kent, bu geçmiş medeniyetlerin güncel temsilcisi konumuna erişmiştir.
Eski sınırları ve kent yapısı incelendiğinde kıyı hattı yapısal özellikleri günümüzle örtüşmektedir. Günümüz meydan ilişkileri geçmişteki bouleterion ve agora ilişkilerinin mode halleri niteliğindedir. Bu ilişkiler, İzmir kentinin güncel yönetim anlayışlarına ışık tutması açısından, önem arz etmektedir.
Bu yönetim noktası günümüzde proje alanının bulunduğu eski belediye binası, Konak Meydanı, İzmir Saat Kulesi, kordon, iskele gibi temel yapısal ve kentsel elemanlar ile çevrilidir. Daha geniş alanda ise Smyrna Antik Kenti, Kemeraltı Çarşısı, çeşitli meydanlar ile sarılı vaziyettedir. Bu noktalar geçmiş dönemler ile ilişkilendirildiğinde Kemeraltı Çarşısı ve Konak Meydanı antik dönemlerdeki agoranın, proje alanı ve istenenler hesaba katıldığında bunları da bouleterionun uzantısı olarak projenin çıkış noktası olarak düşünülmüştür. Proje bu bağlamda geçmiş uygarlıkların yapısal ve etnik kimliklerini bünyesinde barındırmayı hedefler.
İzmir kenti günümüz koşullarıyla ele alındığında Türkiye’nin 3. büyük kenti konumundadır. Kent, deniz ticareti ile zenginleşirken günümüzde bu konu şekil değiştirmiştir. Deniz kent için halen önem arz etmesine rağmen global penceredeki sanayileşme büyük kentlerin imkanlarını artırırken bazı noktalarda ise kentteki bazı değerlerin yitirilmesine sebebiyet vermektedir. İzmir de bu konuda bazı yitirişlere kurban veren kentler konumundadır. Bu noktada kentin coğrafik, morfolojik, demografik problemleri günümüzde meydana gelen bazı sonuçlardır. Bahsi geçen problemler kentli ve kent yaşantısından da birtakım özgün özelliklerin kaybına neden olmaktadır. İzmir geçtiğimiz yüzyılda büyürken önemi hep yüksek olan bir nokta olmasının da sonucuyla yoğun göç ve demografik yapının değişimiyle yüzleşen kentler arasındadır. Ege coğrafyasının asıl sakinlerinin, bu noktada kentin derinliklerine çekilmeleri ve yoğun iş gücü sebebiyle, onlardaki kimlik değişimleri ile de özgün özellikler unutulmaya yüz tutmuştur. Proje bu konu sebebiyle kendisini gerçekleştirirken, İzmir kentinin demografik yapısını okumayı ve kent ilişkilerini de aktif kılmayı amaçlar. Projenin bunu yapma sebebi, Ege coğrafyasındaki köy, ilçe gibi alt ölçekli insan yerleşimlerinin yönetimde etkin kılınmasının hem coğrafya hem de demokrasi için elzem olmasıdır. Bu sayede kent merkezinde yöre insanının da etkin kılınması hedeflenir. Oluşturulması hedeflenen sentez ile İzmir Kenti’nin büyümesi, bir noktada bağlamsal verileri ve kentliyi etkin kullanan bir anlayışla kontrol edilecektir. Bu konu başlıkları ülkece tartışılan konu başlıkları olsa da bu kavramlar İzmir gibi bir kentin metropolleşme sürecinde yara almasının önüne geçmek için gereklidir. İzmir’in İstanbul örneği gibi bir metropol olmadığı ya da daha önemlisi olmaması gerektiği bilinci, proje sayesinde bir noktadan başlatılacak düşüncenin ilk adımlarını oluşturacaktır. Bu adımlar yapısal ölçekten kent ölçeğine sirayet ettiğinde, İzmir’in kendi gücünü tarihsel belleğinde yardımıyla yakalaması hedeflenmektedir. Yapısal ölçekteki kasıt tek bir noktayı ifade etmez, çalışma tekil mekan izi sürmek yerine, kent morfolojisini mekânsal bağlamda bir bütün olarak değerlendirmeyi hedefler. Bu noktada İzmir’in özgün imgeleri köyden kente ve kentten köye bir akış durumuna geçebilecektir.
Antik Dönem yapıları ve kent ilişkilerini bünyesinde temsil etmeyi hedefleyen proje, bulunduğu meydan itibariyle ve proje kapsamı çerçevesinde ‘’anıt-yapı/kurum’’ özelliklerini de gündemine alır. Bu doğrultuda mekânsal dönüşümleri gerçekleştirirken ilk etapta öncelik Konak Meydanı’ndan beslenecek ve araya çekilen seti kırmayı hedefler. Geçmişteki yapı özelinde bazı temel mekânsal kurgular yapıya ve meydana gerekli olsa da eski yapının meydan ve kendisi arasında geçirgenliği tam gerçekleştirmediği söylenebilmektedir. Bu noktada yapı, öncelikle kullanıcıyı kendisine çekmek ve bunu yaparken doğal bir yolla yapmak istemektedir. Kullanıcıyı meydan tarafından yapıya yaklaşımda kendisini, ön ve yan taraftaki Cumhuriyet Bulvarı kesişiminde bulunan peyzaj elemanları ve bunların da ilerisinde kamusal boşluk karşılar. Cumhuriyet Bulvarı hattı boyunca sürdürülen insan sirkülasyonu, bulvarı daha etkin kullanmak amaçlı, çeşitli sergilerin görünmeleri için yüzeyler ile desteklenmiştir. Bu peyzaj elemanları, yapı-meydan arakesitinde kentlinin basit gündelik işlevlerine hizmet etmeyi ve bu sayede yapıya daha girmeden, yapı çeperinde bir yakınlığın başlaması sağlanır.
Yapıda biçimsel olarak oluşumun temel noktaları meclis birimi sayesinde meydana gelir. Bu formun oluşumu, mekanın kendisinin mimari beklentilerini karşılamak amacıyla panoramik bir formda tasarlanır. Oluşturulan meclis birimi meydana, denize ve genel olarak çevresine hitap eder konumda olması istemiyle, formu cephede hissedilir kılmak istenmiştir. Bu şekilde cephede çıkma yapan meclis yapısı şeffaf bir görünümde içerisinde izleyici salonu, üzerinde yürünebilir bir kamusal teras ile halkı davet eder niteliktedir. Meclis içerisinden içerisinde yürütülecek tartışmalar Ege Denizi’ne bakış atılacak nitelikte bir doğrultuda konumlandırılmıştır. Bu sayede coğrafya ve kente olan sorumluluk ilgili kişi veya halka hatırlatılmak ve bunu her daim etkin kılmak amaçlanmıştır. Yapıda devlet binalarındaki kapalılık, otoriter, baskıcı görünüm, şeffaflık oluşturmak yoluyla kırılmıştır. Meydan tarafından sağlanan giriş yoluyla kullanıcı iç mekanda, ilk olarak meclis yapısı hattı ile karşılaşır. Bu noktada ön alanda bırakılan fuaye hem bir giriş hem de ortak bir salon havası yaratmaktadır. Kent meclisinin odakta kurgulandığı bu tip bir yaklaşım ile halkın ve siyasi kimliklerin gerektiği ölçüde temasları sağlanmaktadır. Meclise iç mekandaki rampa ile izleyici, arka giriş yoluyla da protokol girişi sağlanır. Meclis yapısı farklı kullanımlara da açık bir biçimde tasarlanmış olup içerisinde konser, sempozyum vb. çeşitli etkinliklere de hizmet vermesi beklenmektedir. Bu sayede odakta oluşturulan meclis hem kentlinin yaşamını düzenlemek için gerekli konuşma ve çalışmalara hem de bu zamanlar harici kentlinin de buraya ayak basmasına olanak sağlayacaktır.
Yapı içerisinde orta hatta düşey olarak bırakılan atriyum sayesinde iç mekandaki dolaşıma hareket katmak ve alt katta kullanımda bulunacak halk ile temasın etkin kılınması hedeflenmiştir. Katlar arası sirkülasyon içerideki asansörler ve sarmal iki merdiven ile sağlanacaktır. Sarmal ve cephelerde görünür vaziyetteki merdivenler ile iç ve dış mekandan okunur, heykelsi düşey sirkülasyonlar oluşturulmuştur.
Yapının tekil siyasi kimlikler ve diğer belediye çalışanları için programda belirtilen kullanıcıların bulunacağı mekanlar, üst katlarda kendi içerisinde sınıflandırılmıştır. Üst katlara doğru kamuya açık noktaların azaltıldığı yapıda gerekli birimler oluşturulup bu birimler yapı kenarlarında oluşturulan teraslarla desteklenmiştir. Bu sayede yapıyı kullanan kimselerin çalışma aralarında sokak ve kent ile teması artırılıp kendi içerilerindeki çalışma verimliliğini artırmak amaçlanmıştır. Ek olarak teraslar sayesinde kütlenin de bu açıklıklar ile hareket kazanması hedeflenmiştir. Tasarlanan yapıda İzmir’e ve Ege coğrafyasına uygun olması istenmesi sebebiyle açık, beyaz tonlar ağırlıkta olup saf bir görünüm elde edilmeye çalışılmıştır.
Yapı bitiminde Ulusal Mimari referansların modern bir yorumunu simgeler nitelikte bir saçak oluşumu ile üst örtü tasarlanır. Bu örtü geniş bir saçaklanma ile hem yapı ölçeğinde hem de kent ölçeğinde bir kapsayıcılık oluşturmaktadır.
Yapı çevresindeki Konak Meydanı tarihsel süreçte birçok olaya ve duruma tanıklık etmiş bir tanık olarak İzmir halkının gözbebeği durumundadır. Sonuç olarak bu noktada yapının konumlandığı yer ve kent belleğinin bu yeni noktasında, İzmir kentinde anıtsal nitelikte olabilecek, kenti ve kentliyi kapsayıcı bir yapı oluşumu hedeflenmektedir. Bu çalışma ile İzmir Kenti’nin, en önemli kamusal dış mekanı olan Konak Meydanı’nın tarih boyunca süren dönüşümünün hikayesi çalışılmış ve bu noktada yeni bir noktaya geçiş tasarlanmıştır. Tarih boyunca var olan yönetim merkezi işlevi ve misyonu olan bölge, bu yeni dönüşüm ile geçmişin izlerini bünyesinde yeniden yorumlamaktadır. Proje, yapısal özellikleri ile de Ege insanının günlük yaşam özelliklerini rahat sürdürmeleri desteklenmektedir. Kamusal mekanların hem sayıca hem işlevsel olarak artırımı ile yapı içerisinde ve meydanda insan etkinlikleri artırılacaktır.
Bu minvalde atılacak adımların kararlı ve bağlamsal olmasının, projenin her noktasında ön plana alındığı tasarımda, yeni bir bellek kazanımını kent ve kentliye sunmak projenin ana esaslarını meydana getirmektedir. Bu sayılan özellikler doğrultusunda günümüz Cumhuriyet İzmir’inin ve kentlilerin şimdiden kendi özgün özelliklerini hatırlayıp geleceğe özenli ve etkin olarak ilerlemesi esastır.
*Antik Yunanca’ da “birleştirme” veya “bütünleştirme” anlamına gelmektedir.