Katılımcı, Bir Uygarlık Odağı Olarak Şehir Meclisleri Binası İçin Fikir Projesi Yarışması

Tülin Hadi ve Cem İlhan'ın Bir Uygarlık Odağı Olarak Şehir Meclisleri Binası İçin Fikir Projesi Yarışması için hazırladığı proje*.

Tasarım Raporu:

Bir Manifesto Olarak İzmir’in Yeni Meclisi

Demokrasiye dair tartışmalar 1960’lı yıllardan beri hiç hız kesmedi. Temsil mekanizmalarının yetersizliği, fiili ve yapısal darboğazları temsilin ötesinde doğrudan katılım mekanizmalarının ortaya çıkmasına yol açtı. Katılımcı demokrasi bağlamında tarif edilen bu pratikler zaman zaman temsili demokrasiyi ikame edecek ayrı bir siyasal mecra gibi de görülmekte. Oysa yaşam alanlarımızın mevcut ölçeklerinin yönetime doğrudan katılımı mümkün kılmayacak düzeye gelmiş olması sebebiyle, katılımcı pratikler ancak temsili organlarının tamamlayıcısı, destekçisi olarak görülebilir. Katılım ve temsil bu anlamda birbirlerinin yerine geçebilen değil, birlikte var olarak demokratik bir işleyiş sağlayabilirler.

Katılım ve temsil arasındaki bu simbiyotik ilişkiyi kentin temsil ve katılım unsurlarını bir araya getiren İzmir Demokrasi Yerleşkesi’ni demokrasiye dair bu tartışmaları sembolize eden bir anıt olarak tahayyül edebiliriz. Yapı’yı, ev sahipliği yapacağı temel unsurun etimolojik kökeninden ilham alarak düşünmeye başlayabiliriz. Zira siyasi kurumların temsil, müzakare ve karar organı dilimizde iki farklı biçimde ifade ediliyor: Meclis ve parlamento. Sevan Nişanyan’a göre Meclis “Arapça cls kökünden gelen maclis “oturum veya oturacak yer, sohbet toplantısı” sözcüğünden alıntıdır.” Yine aynı kaynağa göre parlamento ise “Fransızca parler “konuşmak” fiilinden +ment° ekiyle türetilmiştir.”

İki etimolojik kökeni bir arada düşündüğümüzde oturmak ve konuşmayı mümkün kılan bir tasarım fikriyle yerleşkeyi kurguladık. Bir yandan insanların bir araya gelebildiği, şehri seyredebildiği bir oturma alanı, öte yanda da şehrin sorunlarının müzakere edildiği bir konuşma alanı. Burada söz konusu olan geniş ve engel tanımayan bir tartışma uzamının yaratılmasıdır.

Bu bütünlüğün ilk tezahürü yapının Konak Meydanı’nı karşı oturup, orayı izlemeyi mümkün kılan amfi tiyatro biçiminde yükselen merdivenleridir. Meydanı kamusal bir sahne olarak düşünürsek, Yapı, orayı oturarak izleyebileceğimiz organik bir uzantıya dönüşür. Aynı organik bütünlüğü; yapının deniz, kordon ve meydan arasında üstlendiği geçit işlevinde de görürüz. Yapı, insanların gündelik alışkanlıklarının ve rutinin içine sızar, onların organik bir parçası olur.
Koridorun merdivenlerle buluştuğu nokta bir seyir terası olarak transit geçişi bir duraklamaya, dönüştürecek vesileyi sunar; kent flanörünü kentin katılımcısı olmaya davet eder çünkü Belediye Meclisi amfi tiyatro biçiminde yükselen merdivenlerin içine yerleşecek şeffaf bir yapı olarak projede yerini alır. Böylece izleyen ve izlenen, temsil eden ve temsil edilenler arasındaki ayrım sembolik olarak flulaşır; yurttaşlar ve yöneticiler göz hizasında eşitlenir. Mekan içerisi ve dışarısı ayrımını aşarak, her vatandaşı karar alma makamında pay sahibi kılar. Yönetmenin sorumluluğunu sembolik ve işlevsel olarak eşit biçimde dağıtır. Mekan, bakışın kesintisizce akışına elverişli saydamlıkta ve bedenlerin hareketliliğine çeşitlilik kazandıran bir dinamizde tasarlanmıştır.

Kentle İlişkilenme

Kentlerimizin akut problemlerinden biri olan kamusal mekandaki süreksizliklerin giderilmesine yönelik, yeniden ilişkilenme kavramı üzerinden dört ana strateji belirlenmiştir. Bunlar mekansal yeniden ilişkilenme, kentsel bellek ile yeniden ilişkilenme, aktörler / özneler ile yeniden ilişkilenme ve kıyı ve yeşil ile yeniden ilişkilenmedir.

Yeni meclis yapısı tasarlanırken halihazırda aktif olarak kurulmuş olan kuzey-güney ve doğu-batı eksenindeki bağlantılar korunmuş, özellikle meydanı odağa alarak iki yöndeki ilişkileri kuvvetlendiren, erişilebilirliği arttıracak yaya ve bisiklet bağlantıları önerilmiştir. Yarışma alanı sınırları içerisinde ise farklı kimliklere, kullanıcılara ve dolayısıyla farklı ihtiyaçlara sahip olan alt bölgeler, mevcut işlevleri göz ardı edilmeden, farklı kullanımlara da izin verecek şekilde zenginleştirilerek birbirleriyle ilişkilendirilmiştir. Yeni Meclis Binası, Konak Pier yönünden gelen kıyı promendı, Cumhuriyet Bulvarı aksı, Kemeraltı Çarşısı yönünden gelen yaya aksları kesişiminde birlikte ele alınarak bütüncül bir kurgu ile tasarlanmıştır.

Meclis Binası alanının, aslında yürüme mesafesinde olan kıyı bandı ile olan ilişkisi dal-çık yüzünden kopmaktadır. Geçmişte var olan Konak meydanı ile deniz arasındaki sıkı bağlar bugün büyük ölçüde yitirilmiş olmakla birlikte 2003 yılında yapılan meydan düzenlemesi, kemeraltı çarşısından gelen yaya akışını İskele ile bağlamayı başarmıştır. Projede yarışma alanı ile kıyının ilişkisinin, büyük müdahaleler gerektirmeden bir yaya köprüsü ile meclisin uzantısı olan bir iç sokak ile bağlanarak kurulması amaçlanmıştır.

Meydan ve Meclis zeminde yönlendirici izler ve etkileşimli bellek arayüzleri (totemler) ile birlikte tasarlanarak, İzmir’in en önemli odalarından biri olan Konak ile bütünleşecek şekilde ele alınmıştır. Diğer yandan Konak Meydanı ve çevresine dair kullanıcı taleplerinde sıkça dile getirilen yeşil alan eksikliğinin, Cumhuriyet Bulvarı’na paralel bir Çınar Korusu ile giderilmesi hedeflenmiştir. Yarışma alanı sınırları içerisinde önerilen park alanları tasarıma konu bölge ile sınırlı kalmayan, yakın çevredeki mevcut yeşil sisteme bisiklet ve yaya yolları ile bağlanarak bütüncül bir yeşil sistemin gelişmesine olanak sağlayacak biçimde kurulmuştur.

*Proje, 1. elemede elenmiştir.

 

 

Etiketler

Bir yanıt yazın