MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU
Çocukların yetiştirilmesinde kuşkusuz en önemli faktör ailedir. Bu faktör tek başına yeterli değildir bunun yanı sıra çocuk eğitiminde çevre faktörünün de önemli bir rolü vardır. Çevre faktörünün önemi göz önüne alındığında sosyal öğrenme kuramının da ele aldığı konular öne çıkmaktadır. Sosyal öğrenme kuramına göre öğrenmenin, tepki sonuçları yoluyla ve model alma yoluyla gerçekleştiği belirtilmektedir (Bandura, 2001). Başka bir ifade ile insanlar model alma ile öğrenme, gözlemleyerek öğrenme, taklit ederek öğrenme, özdeşleşme yolu ile öğrenme ve içselleştirme yolu ile öğrenmeler gerçekleştirmektedir (Bandura, 1971). Bu öğrenme yolları çocukların çevre ile etkileşimlerinin önemine vurgu yapmaktadır. Sonuç olarak bu durum eğitimin ailede, eğitim örgütlerinde ve sokakta da olduğu noktasına bizleri ulaştırmaktadır.
Eğitim kavramının tanımı incelediğinde Ertürk (1972), eğitimi, bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme, meydana getirme süreci olarak ifade etmektedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi eğitim süreç isteyen ve tesadüf durumlara bırakılamayacak kadar önemli bir durumdur. Eğitim örgütlerinin yaşamın kendisinden numuneler taşıması ve yaşama dönük kurumlar olmasını gerektirmektedir. Yaşama dönük eğitim örgütleri, çocukların yaşamın içerisinde yetişmesine olanak sağlamaktadır. Günümüz çocuklarının temel sorunlarından birisi olan teknoloji bağımlılığı da onların yaşamdan uzaklaşarak yapay bir dünyanın içerisine yol almasına neden olmaktadır. Teknoloji bağımlılığı, yüksek katlı apartman blokları, alışveriş merkezleri gibi birçok unsur onları bu yapay dünyanın içerisinde daha derinlere doğru götürmektedir. Bu durumun etkileri bir neslin hatta birden fazla neslin sağlıklı bir şekilde yetiştirilememesine zemin hazırlayabilir.
Yaşamın içerisinde olan eleştirel, yaratıcı, yansıtıcı düşünme şekillerinin çocuklara da erken yaşlarda kazandırılması onların zekâ gelişimleri için önemli olabilir. Bu düşünme biçimlerini erken yaşta alan çocukların evrilme süreçleri onları hayallerimizin de ötesinde bir noktaya taşıyabilir. Tüm bu durumlar çocukların zekâ türlerine göre onlara fırsatlar yaratmamızı gerektirmektedir. Çoklu zekâ kuramının kurucusu olan Gardner (1983), bireylerin sadece sayısal ve sözel becerilere değil, uzamsal, müzikal, bedensel, sosyal, öze dönük ve doğa ile ilgili belirgin becerilere de sahip olduğunu belirtmektedir (Talu, 1999).
Proje senaryosu içerisinde yer alan bitki yetiştiriciliği deneyim alanı, trafik kurallarını deneyimleme alanı, labirent odası, drama salonu, uzay odası, açık oyun alanları. Etkinlik sokağı ve sanat atölyeleri çocukların ‘’dünyayı’’ mekan üzerinden öğrenmesini mümkün kılmayı amaçlayarak kurgulanmıştır.
Bornova Çocuk Dünyası binasının, güneyinde planlanan eğitim örgütü ile bir bütün olarak düşünülmesi ve proje arazisinin yakın çevresinde bulunan küçük ölçekli eğitim örgütleri kullanıcıları ile maksimum ilişki kurması tasarıma yaklaşımın en temel unsurudur. Proje arazisini ve planlanan eğitim alanını ayıran, mevcut durumda olmamasına karşın hali hazır imar planında uygulanması planlanan sokağın tamamen yaya geçiş koridoruna dönüştürülerek, bu iki yapının birbirinden kopartılmaması, fonksiyonel ve algılanış olarak gelecekte bütün halinde var olması beklenen en olumlu kurgu olması amaçlanmıştır. Proje arazisinin güneybatısında bulunan 372/15 sokağı ile kuzey doğusunda bulunan 372/6 sokaklarını yapı ile bütünleştirici-bağlayıcı kentsel koridor tasarlanarak yaya sürekliliğini sağlamak, kent dokusu bütünlüğü ve kentliyi içine alan kullanım amaçlanmıştır.
Kütlesel parçalanmayı oluşturan ana tasarım parametrelerini; fonksiyonların dağılımı ve kentsel koridor oluşturmaktadır. Proje arazisine genel yaklaşım güney yönden olup yapı girişleri kentsel koridor üzerinden kurgulanmıştır. Çok amaçlı salon ve kafeteryanın yapının kullanım saatleri dışında da aktif olması düşünülerek 371/12 sokağından bağımsız giriş oluşturulmuştur.
Yapı; araziye konumlanışı, cephe tasarımı ve sosyal donatı elemanları ile çocukları özgür ve birbiri ile etkileşim içinde kılan aynı zamanda yapı ve çevresinde kontrollü şekilde tutan, kentli ile etkileşim halinde olan, kentliye hizmet amacını pekiştiren ve çevresinde yarattığı kamusal alan ile gerek bu kamusal alana açılan çok amaçlı salonları ve kafeterya ile kentliye hizmet eden bir yaklaşım ortaya konulmaya çalışılarak yeni bir sosyal yaşam alanı tanımlamak amaçlanmıştır.