PROJE AÇIKLAMA METNİ
İslam dininin felsefesi, sevgi ve barış üzerine temellenir. Camiler de, Arapça ‘toplayan, bir araya getiren, buluşup birleştiren’ kelime anlamıyla, İslamiyet’in birleştirici ve bütünleştirici yönüne vurgu yapan ibadet mekanlarıdır.
Bunun yanı sıra İslamiyet, diğer dinlerdeki baskın temsili ögelerden ve sembolizasyonlardan uzak duran, Allah’ın her yerde olduğu inancı ile şekillenmiş bir öze sahiptir. Güç gösterisinden, gösterişten uzak durmayı, mütevazı olmayı, israftan kaçınmayı, yalınlığı ve doğallığı önerir.
Bu doğrultuda öncelikle, tarihsel referanslarla şekillenen, klişeleşmiş yapısal elemanların tekrar ettiği sayısız caminin yanı sıra bu kalıpları kırmak adına üretilmiş, temsiliyet ve simgesellik arayışı içinde, göndermelerle dolu tasarım yaklaşımlarını da eleştiren bir bakışla, cami kavramının ve İslam dininin özüne vurgu yapan bir anlayış benimsenmiştir.
Büyükada Çarşı Camii, cemaati içinde toplayarak, onlara huzurlu ve dingin bir ibadet mekanı sağlayan, herhangi tarihsel, sembolik referanslardan ve göndermelerden bağımsız, “-mış” gibi yapmayan, bugüne ait, yalın bir mimari önerir.
Büyükada Çarşı Camii’nin kütle kurulumu, ibadet ihtiyacını gidermek üzere cemaati ‘bir araya getirme’ kavramı ve kıbleye yönelmenin şekillendirdiği bir tektoniğe sahiptir.
Cami, içe dönük ve kentten ayrışan değil, çevresiyle bütünleşen, ada halkının gündelik yaşantısına katkı veren kentsel bir mesnet olmayı hedefler. Bu doğrultuda oturduğu parseldeki kısıtlı yapılaşma olanakları çerçevesinde tanımlanan iç boşluk/avlu ve formsal içe çekmeler ile, mümkün olduğunca geçirgen, sokakları birbirine entegre eden, kentliyi içine alan bir mekan organizasyonu öngörür:
1. Cemaatin topyekünlüğü, birlik ve bütünlük hissi, sadelik ve tevazu arayışı, sembollerden arınmış, yalın ve saf bir prizmada karşılık bulmuştur.
2. Mülkiyet sınırları boyunca konumlanan prizma, kıyıdan ve yan caddeden gelenlere kucak açacak, kalabalığı bir araya getirecek ve iç mekana yönlendirecek hareketlerle şekillenir. Prizmanın denize bakan cephesi içeri doğru kırılarak, cemaati cümle kapısında toplar. Herkesi kucaklayacak davetkar bir giriş tanımlayan bu hareket, çağrı, odaklanma, Allah’a dönüş, sonsuzluk gibi çağrışımlar da uyandırır. Yan sokağa bakan cephedeki yırtık da adanın güneyinden gelen halkı içeri taşırken ana girişle bağlanır.
3. Denize bakan ön alanda, zemin kaplaması, oturma elemanları ve bitkilendirme ile bir yandan yönlendirici işlev görürken, diğer yandan ada sakinlerine kullanabilecekleri bir kamusal dış mekan sunar.
4. İki yandan alışlarla organize olan iç boşluk/avlu, hem ibadete hazırlık alanı hem de yarı-kamusal bir geçiş mekanı niteliğindedir.
5. İbadet mekanının formu, kıbleye yönelimle belirlenir. Prizmanın güney duvarı içe doğru kırılarak mihrap duvarını şekillendirir. Mihrap, iç mekandaki sağır duvarların arasında şeffaf bir yüzey, gün ışığı ile vurgulanan bir nokta ve cemaatin kıbleye yönlenmesini sağlayan bir odaktır.
6. Minare, kentsel ölçekte bir nirengi noktası oluşturmanın yanı sıra kütle kurulumunda görsel dengeyi kurucu bir öge olarak işlev görür. Aynı zamanda minarenin izinde asansör de teşkil edilmiştir.
7. Aşırıya kaçmayan bir tezyinat hedefiyle, tek bir kare modülün farklı oranlarda ve döndürülerek varyasyonlarının üretilmesiyle elde edilen geometrik çeşitlemeler, aynı zamanda gün ışığını içeri almanın da bir aracı haline dönüştürülmüştür. Bütüncül bir tasarım anlayışıyla benzer çeşitlemeler ayakkabılıkta, çatı / cephe yırtıklarında, iç duvar panellerinde kullanılmıştır.
8. İbadet mekanına çatıdaki ve cephedeki yırtıklardan süzülerek alınan ışık ile ibadetin uhrevi yönünü destekleyecek farklı ışık/gölge etkileri yaratmak amaçlanmıştır. Çatıdaki yırtıklar kaset döşemenin kirişlerinin açılı kullanımıyla aşağı doğru genişleyen, cemaati “kavrayıcı” bir form da sağlarlar. Bu doğrultuda geleneksel kubbe formunun iç mekan hissine yaptığı katkının korunduğu da söylenebilir.
9. Plan şeması, basitçe işlevsel ihtiyaçlara yanıt vermek hedefiyle, örgütlenmiş olup, açık (dış kamusal alan ve iç avlu), yarı açık (son cemaat yeri), kapalı (ibadet mekanı) sıralamasıyla şekillenmiştir. Tasarımın kurgusunda varolan birlik ve bütünleşme hissinin devamlılığını korumak adına, ana ibadet mekanı son cemaat yeriyle, gerektiğinde tamamen açılabilen şeffaf yüzeylerle ayrılmıştır. Son cemaat yeri ise iç avludan, kare modüllerin devam ettiği ahşap bir bölücüye dönüşen ayakkabılık ile ayrışmaktadır. Yapının kuzeydoğu köşesinde yer alan merdiven bodrum katla ve üst katta kadınlar mahfeliyle ilişkiyi sağlamaktadır. Tüm planda gerek kadın ve erkekler, gerekse engelliler için kullanılabilir alt mekanlar yaratmak önemsenmiştir.
10. Yalın ve bütüncül tasarım anlayışı, strüktürel olarak brüt beton kullanımıyla desteklenmiştir. Bu sayede ibadet mekanında büyük ve tek bir hacim yaratılmış; ön maliyet giderleri düşürülmüş; yapı gereksiz süsleme, kaplama ve “masraf”tan arındırılmıştır. Cephelerde ise Beyaz Afyon mermeri atıklarının agrega olarak kullanıldığı fotokatalitik (Ti02 katkılı) çimentolu beton uygulamasıyla, yine daha ekonomik bir malzeme tercih edilmiştir. Kendi kendini temizleme özelliğine sahip bir yüzey olan bu cephe kaplaması aynı zamanda saflık, sadelik, sonsuzluk kavramlarına da vurgu yapmaktadır.
Bitkilerde gerçekleşen fotosenteze benzer bir mekanizmanın yarı iletken madde kullanımıyla yapay olarak taklit edilmesi prensibine dayanan fotokataliz, ışıkla hidrojen ve oksijen atomları meydana çıkarken, kirleticileri de parçalayarak yok etmektedir. Bu sayede sürekli beyaz kalabilen, işletme giderlerini düşüren ve ön maliyeti de çok yüksek olmayan bir dış cephe yüzeyi elde edilmiştir.