Muhammet Said Karakaya, Şükrü Köse, Osman Kılınç, Melih Kut'un ÇEDBİK Sürdürülebilirlik Fikir Yarışması – 2023 için hazırladığı proje önerisi.
OBA – “Afet Sonrası Toplulukları Bir Arada Tutma” proje raporu
Ülkemizin deprem vb. doğal afet riski yüksek coğrafi bölge de konumlanması ve halkın bu konudaki bilinç seviyesindeki düşüklük ile olası afet durumlarındaki alt yapı yetersizlikleri gündelik yaşantıyı ve insan doğa hayatını tehlikeye sokan problemlere yönelik çözüm önerileri geliştiren, bu mekansal önerileri sosyo-kültürel bir altyapıda yerellikle bütünleştiren ve afet vb. durumlara yönelik toplumsal farkındalık yaratmayı amaçlayan OBA – Geçici yerleşim, teknoloji ve yerelliği bir arada kullanarak toplum yaşantısını tehdit eden problemlere çözüm önerisi geliştirerek modüler yaklaşımla bir geçici yerleşim oluşturmayı benimser. Bu kapsamda geleneksel mimari incelenerek referans alınan planlama ve mekansal kurgu ile yine geleneksel mimarinin çevre ile bütünleşik yapısı devam ettirilerek kendi kendine yetebilen bir anlayış tercih edilmiştir. Böylece yerleşimin Türkiye genelinde kurduğu kültürel bağ ve mekansal ihtiyaçların giderilmesi ile Türkiye içerisinde farklı bölgelere de adaptasyon yeteneği artırılmış geçici konumlanabilen sosyo-kültürel bir habitat oluşturur.
Geleneksel Türk evlerinin sofalı plan tipleri, aile yaşamını önemseyen ve aynı zamanda toplumsal etkileşimi teşvik eden bir yapıya sahiptir. Bu yapılar, ev sakinlerine özel alanlar sunarken aynı zamanda ortak kullanım alanları olan \”sofa\” adı verilen büyük salonlarla birleşir. Sofalı planlar, aile bireyleri arasındaki ilişkileri güçlendirirken aynı zamanda komşuluk ilişkilerini de destekler. Bu geleneksel plan tiplerini geçici konutlara uyarlamak, afet sonrası toplulukların dayanışmasını ve kültürel yaşantıyı sürdürebilmesini sağlamak amacıyla kritik bir adımdır. Modüler birimler geleneksel Türk evlerinin sofalı planlarının temel prensiplerini yansıtır. Her konut, ailelerin özel yaşam alanlarına sahip olduğu ve aynı zamanda ortak kullanım alanlarına sahip olduğu bir düzeni benimser. Sofalı planın merkezinde yer alan salonlar, komşular arasındaki ilişkileri teşvik eder ve topluluk etkileşimini destekler. Bu alanlar, ailelerin günlük yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olanakları sunar. Konutlarda sağlanan bu dayanışma ve bir aradalık kültürü, dış alanda da mekansallaşarak kültürel öğelerle özelleşen ve gündelik rutin yaşantıya adapte olan rekreasyon – kıraathane – Pazar vb. mekanlarla pekiştirilmektedir.
Çanakkale Merkez ilçesinde Barbaros mahallesinde 10.5 ha alana konumlanan öneri yerleşimde, üst ölçekteki kent ile bağı ve ulaşım aksları ile bağlantısı ve yakında bulunan üniversite hastanesi ile ilişkisi alana olan yerleşim de ve yerleşim planının oluşumunda önemli rol alarak kentsel bağlantıları ve ulaşım açısından alternatiflere ve esnekliğe kolaylık sağlayabilen bir kurgu benimsenmiştir. Olası acil durumlar nedeniyle yakında bulunan hastane ile olan iletişimi sağlanarak aynı zamanda geçici bir sağlık üssü modeli oluşturulması amaçlanmıştır. Denize olan yakınlığı ve bölge iklim koşulları referans alınarak olası afet senaryoları ve modüler oluşum ile esnek mekansal kullanımlar ve modül birimlerin dönüşebilirlik özelliği sayesinde birçok amaca hizmet edebilme ve birden fazla acil durumlara adapte olabilme özelliği kazandırılmıştır.
İleri ve geri dönüşüm potansiyeli yüksek, sürdürülebilir ilkelerini mekansal birimleri ve geliştirdiği malzeme-sistem bütünü ile çözümleyen, yenilikçi ve esnek kullanıma imkan tanıyan bir acil durum geçici yerleşim önerisi olan OBA afet sonrası gündelik hayatın durması ve sağlıklı barınma alanlarının kısıtlılığı gibi sosyo ekonomik ve insan yaşamına ve doğal hayata yönelik problemlere kent ölçeğinde çözüm önerileri getirir. Yapı değişken afet durumlarına karşı verimi ve konforu artırıcı tepkilere vererek kendini olası acil durum senaryolarına hazır hale getirirken bulunduğu ortamda krize sebep olabilecek etmenleri hafifletme görevi görür. İçerisindeki sistemlerle sürdürülebilir enerjiyi kullanarak ölçeği gereği oluşabilecek enerji krizlerinin de hafifletilmesini sağlayıp kendi kendine yetebilme özelliği artırılmıştır. Bulunduğu dokuya minimum müdahale prensibini benimseyerek alana ve iklime adapte olur. Hareketli ve esnek kullanım ile modüler yaklaşımın getirdiği işlev çeşitliliği sayesinde temel ulaşım-barınma-enerji-yönetim-eğitim ve güvenlik gibi ihtiyaçların yanında kültürle ve yerle özdeşleşen ve gündeliğin doğurduğu ihtiyaçlara da çözüm önerisi getirerek yerel ve sosyal bağları güçlenen bir yerleşim alanı sunar.
Hareketli taşıyıcı zemin, yalıtım özelliği artırılmış yaşam kabuğu ve enerji sistemlerinin birbirine entegre olduğu modüler sistemlerden oluşan birimlerde kabuk strüktürü olarak geri dönüştürülmüş sedir ahşap paneller ve geri dönüştürülmüş çelik iskelet kullanılarak suya ve çeşitli kuvvetlere dayanım kazandırılır. Tasarlanan kabukta esnek kullanım ve farklı varyasyonlarla birleşim olanakları gibi adaptasyonu artırabilecek özellikler ele alınarak uygun form oluşturulup yalıtım için geri dönüştürülmüş kağıt elyaf katman kullanılmıştır. Böylece yerel atıklarla kendi kendini var eden modüler birimler oluşturularak Yapı doğal ve sosyal çevrenin var ettiği kendi kendini üreten ve dönüştürebilen bir müşterek mekan olarak varlığını sürdürür.
Projenin amaçlarından birisi de afet sonrası dönüşümün sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda tasarlanmasıyla uzun vadeli bir planın örneğini sunmaktır. Bu kapsamlı yaklaşım, çeşitli önemli bileşenleri içermektedir. Öncelikle, projenin ana unsurlarından biri, modüllerin taşınmasında kullanılan vinç ve vinçle entegre edilen aparatın rolünü oynamaktadır. Modüllerin belirli bir düzen ve plana göre kurulum süresi sadece 13 dakikada tamamlanmaktadır. Bu, modüllerin hacmi ve kütlesi ile orantılı olarak geliştirilen taşıma sisteminin, vinç özellikli araçlara entegre edilerek modül taşımayı kolaylaştırdığını göstermektedir. Araçlar, bu aparatlarla donatılarak modül taşımaya hazır hale gelir ve ardından belirlenen alana doğru hareket ederek birimleri yerleştirmeye başlar. Modüller, herhangi bir sorun yaşanması durumunda aynı hassasiyetle kaldırılabilir.
Projede yerleşimler, bölgenin dokusunu desteklemek, ısı adalarına karşı dayanıklılığı artırmak ve afetlere hazırlıklı olmak amacıyla tasarlanmıştır. Hem makro hem de mikro ölçekteki tasarımlar, sürdürülebilirliği desteklemektedir. Aynı zamanda proje Birleşmiş Milletler ‘in sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyerek geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımına büyük önem vermektedir. Bu yaklaşım, atık miktarının azaltılmasına katkı sağlarken aynı zamanda doğal kaynakların korunmasına da hizmet etmektedir. Proje, kaynakların daha verimli kullanılması ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla somut referanslar oluşturarak, afet sürecinin hem çevresel hem de ekonomik açıdan daha sürdürülebilir olmasına büyük katkı sağlamaktadır. Projede inşa edilen 972 adet tasarlanan modülden oluşan nitelikli barınma alanları, ortalama 2920 kişilik afetzedeyi barındırmak için tasarlanmıştır. Ancak gerektiğinde bu kapasitenin artırılabilmesi için esneklik sağlanmıştır. Ayrıca, barınma alanlarının yanı sıra, yiyecek depolama ve hazırlama birimleri ile temiz su temini gibi temel ihtiyaçları karşılayacak tesisler de projeye entegre edilmiştir. Bu tasarımın, afet durumlarında etkili ve insan odaklı yardım sağlamak için en iyi şekilde uygulanması hedeflenmektedir.
Sonuç olarak, bu proje, sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyerek, afet sonrası dönüşümün enerji, altyapı, çevre koruma ve toplumsal katılım gibi önemli yönlerini bir araya getirmektedir. Afet sonrası dönüşüm projelerinin hem çevresel hem de toplumsal sürdürülebilirlik ilkesine dayalı olarak nasıl tasarlanabileceğini göstermektedir. Bu yaklaşım, gelecek nesillere daha sağlıklı bir yaşam alanı sunma hedefini desteklerken, afetlerin etkilerini azaltmaya ve toplumların dayanıklılığını artırmaya odaklanmıştır. Böylece Proje, afet sonrası dönüşümün sadece acil yardım sağlama amacını aşarak, gelecek nesillere daha güvenli, çevre dostu ve dayanıklı yaşam alanları oluşturma hedefini desteklemektedir. Birleşmiş Milletler ‘in sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyerek, afet sonrası dönüşümün çevresel ve toplumsal sürdürülebilirlik ilkesine dayalı olarak nasıl tasarlanabileceğini sorgulayan proje de Gelecekte benzer bir yaklaşımın daha geniş ölçekte benimsenmesi, afetzedelerin yaşam kalitesini yükseltmek ve çevreyi korumak adına önemli bir adım olacaktır.