Katılımcı, Çuhadaroğlu Alüminyum 2016 Öğrenci Proje Yarışması

MİMARİ RAPOR

Savaş Olgusu

“Barışta oğullar babalarını, savaşta da babalar oğullarını gömerler.”
Krezüs

Savaş, temelde bir şeyle uğraşma, çatışma, kavga ve mücadele etme, onu ortadan kaldırma, yakıp yıkma anlamına gelmektedir. Diplomasinin toplumların arasındaki çatışmalarda kullanılır olmasından sonra ise bu terim diplomasinin işe yaramadığı hallerdeki girişilen silahlı mücadeleye denmiştir. Savaş insanoğlunun algısına eski çağlardan beri kazınmış, benimsenmiştir.

Savaş olgusu içerisinde birçok zıtlık barındırmaktadır. Bunlardan bir tanesi barış kavramıdır. Savaş ve barış kavramları çelişkisel olarak birbirini beslemektedir. Barış olgusu potansiyel enerji gibi düşünülürse savaş olgusu kinetik enerjidir. Mutlak bir savaş halinden bahsedilemeyeceği gibi mutlak bir barış halinden de bahsedilemez. Bu sebeple her iki durum da birbirine gebedir. Bu sebeple projede ele alınan; “Barış”a giden yol olan “Savaş”ın sergilenmesi ve algılanmasıdır.

Zıt Kutuplar Birbirini Çeker

  • Yerin Üstü / Yerin Altı

Arazi yerin üstü ve yerin altı olmak üzere değerlendirilmiştir. Yerin üstü barış halini, yerin altı ise savaş halini anlatmaktadır.

  • Yuvarlağın Gücü

Proje; yeri itibariyle de, savaş olgusunun içerisinde barındırdığı zıtlıklardan beslenmektedir. Tarihi gazhane ve fabrika yapılarının form olarak birbirinden ayrılmaktadır. Oval ve dikdörtgenin zıtlığı birbirini çekmekte ve uyum içerisinde durmaktadır. Bu sebeple projede oval ve dikdörtgen hacimler kullanılmıştır.

Görmedim, Duymadım, Bilmiyorum

Yer altına konumlanan ana müze yapısının oval formu takip etmesi, müzeyi gezen kitlenin duvar algısını bozarak algı kayması yaşamasına sebep olmaktır. Müze sirkülasyon kurgusunun oldukça basit planlanmasına rağmen yerin altında olduğunu bilen kullanıcının duyacağı sıkışmışlık hissi ve yeni yön bulma dürtüsünün yaşanacağı tahmin edilmektedir. Bu dürtünün tetiklenme sebebi, savaş sürecinde değişen kent ve alışılagelmiş yapısal formlarının bozulması ile aynı durumların yaşanmasıdır. Bununla beraber zemin kotu (barış) ile bağlantı sağlayan dikey koridorlar kurgulanmıştır. Bu koridorlar oldukça geniştir ve gazhanenin eski işlevi ile doğru orantılı olarak ışıklık işlevi ile kullanılmaktadır. Güneş panelleri ile gün ışığını depolayan dikey koridorlar geceleri “yerin altından çıkan ışık” olarak algılanacaktır.

Barışa Açılan Kapı: İstanbul

Canlı Tarih ve Diorama müzesinin kurgusu anlamında ilk düşünülen “yer”dir. Müzenin İstanbul’un birçok tarihsel katmanını bir arada deneyimleyecek bir yerde yani tarihi yarımadada bulunması, altlık olarak şehrin kullanılmasını getirmektedir. Yani aslında sergilenecek olan tarihsellik İstanbul’dur. Bu durum kütlelerin yerin altına gömülmesinin ve zemin kotun oldukça hafif kurgulanmasının bir diğer sebebidir. Bununla beraber İstanbul’u deneyimlemek anlamında eski banliyö tren hattından referans alan, dikey koridorların etrafından dolaşan bir raylı sistemle müzenin, zemin altındaki hissedilemeyen oval izdüşümü algılanacak ve “İstanbul Sergisi” gezilebilecektir. Siluette ise Yedikule gazhanesi şehrin dinamik tarihsel bir kesiti olarak yer alacaktır.

Alanın Tarihsel Kesiti

Alanın tarihsel anlamda incelenmesi esnasında çeşitli kesitler ifşa edilmiştir. Geçmiş, şimdi ve gelecek katmanlarından oluşan bir süperpoze toplam üzerinde çalışılmıştır. Bu esnada alandaki sorunlar ve potansiyeller incelenmiştir. Atıllık, tekinsizlik, ulaşım ve “yavaşlık” alanın en büyük problemlerindendir. Proje bu problemlerle zıtlaşacak biçimde kurgulanmıştır.

Mekansal Kurgu

Mekânsal kurgu tanımlanırken savaş esnasında daha önce bahsedilmiş olan zıtlık ve algı kaymasından yararlanılmıştır. Mekan hız, biçim, ışık gibi katmanlara ayrılmıştır. Bahsedilen katmanlar birbirinden ayrıştırılarak kaydırılmıştır. Bu sebeple raylı sistem müzenin biçimini belli ederken, müzenin kendisi yerin altında bulunmakta, arada ise dikey ışıklıklar kavramsal bir bağlantı sağlamaktadır.

Yerin altında bulunan müze 2 kattan oluşmaktadır. Fonksiyonların büyük bir kısmı ışık alabilmesi amacıyla üst katta planlanmıştır. Işık alması gerekmeyen ve halkın kullanımının görece az olduğu birimler ise alt kattadır. Eski fabrika yapıları ve gazhane de fonksiyonel anlamda kamusal kullanıma açılmıştır. Gazhane konser alanına çevirilmiş, fabrika binaları ise kütüphane, kafe, restaurant ve açık müze fonksiyonlarını barındırmıştır.

Enerji Kullanımı

Savaş yalnızca insanlar arasında olmadığı gibi türler arasında da görülmektedir. Özellikle insanoğlunun yeryüzüne açtığı savaş yaşanılabilir tek gezegen olan Dünya’ya zarar vermektedir.

Bu anlamda en güçlü enerji kaynağı olan güneşi kullanarak enerji üretmek ve sürdürülebilirliği sağlamak projenin temel taşlarından biridir. Tarihi fabrika yapılarının çatısını tamamlayacak güneş panellerinin; yapılan araştırmalar sonucu, müzenin kendi kendini döndürebilmesi için oldukça yeterli düzeyde enerji üretebileceği saptanmıştır. Böylelikle müzeye girişlerinin ücretsiz olması ve böylece gerçek anlamda bir kamusallığın yakalanması hedeflenmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın