Proje Metni
“Suyun üzerinde”
Alternatif bir yerleşme pratiği-Alternatif bir yaşam
Yapılı çevre için neredeyse vazgeçilmez olan “karaya bağlanma”, “kara üzerinde olma” kavramlarını yorumlayarak alternatif bir yaşam ortamı oluşturmak; sıkışan yapılaşma, ulaşım, sosyal hayat; yok olan komşuluk, sokak hayatı, yeşil alanlar için bir çözüm, yeni bir kavram “suda var olma”…
Gelişen teknoloji ve imkanlar doğal çevreyi harap etmekte ve doğal alanları yok etmektedir. Çevremizde doğalı yok edip benzetme taklit bir doğa oluşmaya başladı. Zeytinlikler, portakal bahçeleri, ormanlar yerlerini zamanla beton bloklara, beton üstünde yüzen çimen adalara ve betona hapsolmuş parklara bıraktı. “Karada olma” kavramı ile insan azalan yerleşim yerlerini doğayı katlederek arttırma yoluna başvurdu. Doğa=Yaşam, Yaşam=Su, Su=Canlı (insan, hayvanlar, bitkiler, organizmalar) kısacası Doğa=Hayat. Hayatı korumak, doğayı korumak; doğayı korumak doğa ile birlikte bir bütün olmak tasarımımız için ana fikir niteliği taşımıştır.
Konum:
Dünyada 36°51’13” N; 30°37’24” E koordinatlarında bulunan Türkiye’nin Antalya ilinin Konyaaltı ilçesine bağlı Boğa Çayı yapmış olduğumuz tasarımın konumu olarak seçilmiştir. Boğa çayı; Antalya’nın Korkuteli ilçesinde bulunan Karaağaç deresinden başlayarak, Yazır Deresi, Mecineboğazı Deresi, Karaman Çayı, Göksu Çayı olarak devam edip Boğa Çayı olarak denizle birleşen kısmıdır. “Antalya’nın çılgın projesi” olarak manşetlere de taşınan bir bölgedir. Suyu kullanıp su üstünde alternatif bir yaşam öneren tasarım aşamasında bir projenin ev sahibidir.
Antalya kenti iklimi açısından yazları sıcak ve kurak, kışları bol yağışlı geçmektedir. Bu nedenle suya olan ihtiyaç yaz aylarında en üst seviyeye ulaşır. Canlılar sıcağın etkisi ile bol sıvıya ihtiyaçları duyarlar. Bunun yanında insanlar, hayvanlar sıcağın etkisinden kurtulmak için suya doğru hareket ederler. Kısacası insanlar için su serinlemek ve dinlenmek amacıyla gittikleri vazgeçilmez bir mekandır. Fakat sudan çok uzakta yaşayıp bu mesafelerden su ile temas kurmak amacıyla yolculuk ederler. Bu çıkarım sonucunda insanların suyun içinde yaşamaya davet etmek fikri tasarımımızın bir diğer ana fikir olmuştur.
İnsanoğlu dünya üzerinde var olduğu zamandan günümüze kadar doğayı ve doğal kaynakları büyük ölçüde zorlamış ve tüketmiştir. Bu nedenle doğal dengenin bozulması günümüzün önemli sorunlarından biridir. Gelişen teknoloji ile bu sorunlara çözümler geliştirilmiş olsa dahi gelişmekte olan ülkeler için hala çözümlenememiş durumdadır. Geri dönüşüm (beton, çöp, çelik, ahşap, plastik vb.) projeleri yavaş yavaş ön plana çıkmaktadır.
Fakat inşa sürecinin yapım aşamasında beton kullanımları çok yaygın olmasına rağmen yıkım süreçleri ve sonrasında ortaya çıkan atık(moloz) geri dönüşüm süreci yeterli değildir. Bu nedenle atıklar çoğu zaman doğaya yasal/kaçak dökülmektedir. Bu bilgiler ışığında öncelikle tasarım aşamasında yapı taşıyıcı ve kaplama malzemelerimizi geri dönüştürülebilirlik, uzun ömürlülük ve en önemlisi su ile barışık suya dayanıklı malzemelerin kullanımını önerdik. Bu bağlamda taşıyıcı strüktür de çelik kullanılarak geri dönüştürülebilirlik ve uzun ömürlülük sağlandı. Ayrıca kaplamalar ve üst örtü için teak ağacı ve cam materyalleri kullanılarak tasarımımıza suya dayanıklılık, uzun ömürlülük ve geri dönüştürülebilirlik özellikleri kazandırdık. Enerji sözcüğü dünya için önemli bir diğer sorunu ifade etmektedir. Küresel ısınma sonucu barajlardan elde edilen enerji miktarı azaldıkça enerji fosil yakıtların kullanımı artmaktadır. Bu konuya ilişkin tasarımımızda enerji ihtiyacımızı photovoltaik paneller ile üretip yardımcı sistem olarak dalga etkisinden yararlanarak enerji üretebilen bireysel ikincil bir enerji üretimi kullanılabileceği öngörüldü. Tasarımımızda kullanılan bu sistemin konutlarda bireysel enerji üretiminin yaygınlaşmasını arttırmak için öncü olması amaçlanmıştır.
Antalya ili, “bacasız sanayi” olarak da anılan Türkiye için turizmin başkenti olarak bilinir. Her yıl yerli ve yabancı turistler tatil için Antalya’ya gelmektedir. Ve Antalya da konuta ihtiyacın yılın belli dönemlerinde artış gösterdiği belirlenmiştir. Otellerin yanı sıra tatil sezonlarında kiralık daireler, villalar tercih edilmeye başlanmıştır. Tasarımımızda bu talebe de çözüm olacak yerli-yabancı turist, yerleşimci ayırt etmeksizin herkesin yaşayabileceği bir barınak tasarladık. Portatif sözcüğü ile bütünleştirdiğimiz tasarımımız suda var olmak kavramını tam anlamıyla karşılamaktadır. Tasarımımızda yer olarak Boğa Çayını referans olarak almış olsak da dünyanın %70ini oluşturan yani 360.600.000km2 lik alan kaplayan denizler yer olarak seçilmiştir.
Sonuç olarak “suyun üzerinde” yani “denizlerde”…