Katılımcı, Çuhadaroğlu Alüminyum 2017 Öğrenci Proje Yarışması

PROJE RAPORU

ALANIN TANIMI

Proje alanı olarak Bursa ilinin Mudanya ilçesi seçilmiştir. Mudanya tarihi M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan tarihsel geçmişe sahip, kültürel birikimi olan bir kıyı yerleşimidir. Mudanya İyonlu Kolonistler tarafından kurulmuş olup ilk adının Myrlea olduğu bilinmektedir. Mudanya’nın bir liman kenti olması ve coğrafi konumu yüzyıllar boyunca farklı kültürlerin çeşitli etnik grupların ve imparatorlukların yerleşim merkezi olmasına ve kültürel etkileşime olanak vermiştir. Yıllar içinde Mudanya bu kimliğinin yanı sıra farklı işlevler kazanmış ve farklı kimliklere bürünmüştür.

COĞRAFİ KONUM

Mudanya; batıda Karacabey, güneyde Osmangazi ve Nilüfer, doğuda Gemlik ile komşudur; kuzeyde ise Gemlik Körfezi’nin güney sahilleri boyunca uzanır. İklim koşulları ve hava kalitesi nedeniyle dışarıdan fazlaca göç almıştır. Kentte ekonomik kaynak balıkçılık, zeytincilik ve turizmdir. İlçede dış turizmin yanında, özellikle başta Bursa olmak üzere çevre il ve ilçelerden gelenlerin oluşturduğu günübirlik yerli turizm faaliyetleri yoğun olarak yaşanmaktadır.

DOKU

Proje alanı, az katlı tarihi konut dokusunun yoğunlukta olduğu, organik kent dokusu içinde birbirini dik kesen sokaklarıyla kendisini çevreden farklı kılan bir konumda yer almaktadır. Hakim manzara yönü olan Marmara Denizi’ne doğru konumlanan yapılar ile dik kesişen ve denize açılan dar sokakların bir araya gelerek oluşturduğu doku tasarım alanının belirlenmesinde etkili olmuştur.

TASARIM FİKRİ

Mudanya’nın tarihsel geçmişi, antik bir kent olma özelliği ve çok kültürlü yapısı bir arada düşünüldüğünde projenin ana fikri, su altında kalmış ”batık bir kent hayali” oldu. Proje işlevi ise Mudanya’nın tarihsel katmanlarının bir arada sergilenebileceği bir arkeolojik müze olarak belirlendi. Fikrin geliştirilmesi sürecinde, ilgili alanda bulunan ve denizle son bulan dar sokaklar ve bu sokakların oluşturduğu gridal sistem baz alındı. Var olan bu gridal akslar denize dik olarak devam ettirilerek projenin vaziyet planı kararları belirlendi. Böylece suyun altında kalmış bir kent ve su üzerinde bu kentin kalıntılarını andıran bir kurgu geliştirildi.

MEKAN KURGUSU

Su altındaki mekanlar tasarlanırken mekanı deneyimleme ve hissedebilme kavramları üzerinde duruldu. Plan düzleminde mekanları biçimlendiren duvarlar, koridorlar ve basamaklar salt bir mimari eleman olmaksızın ana fikirden ilham alan aynı zamanda batık kent kurgusunu güçlendiren bir biçimlenme ile kendini gösterir. Yapı içerisinde farklı yerlere değişik hacimlerde su ögeleri kurgulandı. Herhangi bir anda ve farklı mekanlarda bir anda karşılaşılan bu su kütleleri ile hala suyun altında ve suyla ilişkili olma düşüncesinin kullanıcıya aktarılması planlandı. Böylece mekan hissi kuvvetlendi.

İŞLEV

Bina programı oluşturulduktan sonra yapının 3 farklı kotta ama tek mekan olarak tasarlanması planlandı. Böylece tarihsel katmanları ve farklı dönemleri tek yapı içerisinde hissettirebilmek mümkün olacaktı. Buna göre yapı -3.00, -4.50 ve -6.00 kotlarına yerleşti.

Giriş ve çıkış +1.00 kotunda olup -3.00 kotuna geçiş sağlamaktadır. -3.00 kotunda geçici sergi mekanları ile görsel anlatım odaları, yönetim birimleri ve servis mekanları planlandı. -4.50 kotuna inen kullanıcı Mudanya tarihini yazılı kaynaklardan edinmek için kütüphaneyi kullanabilir veya merdivenle su üzerinde bulunan kütleye çıkarak manzarayı deneyimleyebilir. -6.00 kotu ise karadan en uzak noktada olup yapının en alt mekanlarıdır. Burada Helenistik Dönem, Bitinya Dönemi, Bizans Dönemi, Osmanlı Dönemi ve Cumhuriyet- Mübadele Dönemlerine ayrılan birimler bulunur. Bu birimler kronolojik olarak eskiden yeniye doğru akan bir mekansal örgü oluşturmuştur.

Su üzerine yerleşen kütlelerden 3’üne alt mekanlardan geçiş sağlanmakta, böylece kullanıcıya denizin üzerinde olma deneyimini sunar aynı zamanda seyir noktası veya bir oturma düzlemi oluşturmaktadır.

Bir diğer önemli konu ise tasarlanacak yapının çevreye değer katması, sürdürülebilir anlayışta bulunmasıydı. Buna göre su üzerindeki parçalardan biri çevrede dağınık halde duran balıkçı tekneleri için bir liman ve kıyıya yakın halde konumlanan kütleler ise denize giren insanların üzerine çıkabilecekleri, dinlenebilecekleri bir mekan olarak hizmet vermesi düşünüldü.

MALZEME

Su üzerinde yapı ama su altında deneyimlenen bir mekan kurgusu çerçevesinde doğal çevreye yakın bir yapı tasarımı sorunu malzemenin önemini vurgular. Deniz ile yakın çevredeki kayalıkların orada uzun yıllardır birlikte varlığını sürdürmesi göz önüne alındı ve tasarımda ana malzeme doğal taş olarak belirlendi. Dalgaların vurmasıyla kaybolup birden tekrar beliren bu kütleler taş ile kaplandı ve çevredeki kayalıklarla ilişkilendi.

İç mekanı oluşturan elemanlarda 3 ana malzeme öngörüldü; taş, bakır ve beton. Mekan içi aydınlatmada ise genel olarak yapay aydınlatma kullanıldı, suyun üzerindeki bazı kütlelerde kısmi yarıklar açılarak doğal ışığın mekan ve su ögeleri ile buluşması sağlandı.

Bu doğrultuda toplam 12.500 m² yapılaşma alanı ile birlikte su üzerinde ve su altında alternatif bir tasarım kurgusu geliştirilmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın