PROJE RAPORU
SOSYO-KOT
Oda; biriktirilen eşyalarla, içinde barındırdıkları renklerin geçişi ile bir dönemin güzellik anlayışının tarihiyken aynı zamanda bireyin sahip olduğu ham duygularını ortaya çıkardığı, bireyin gündelik faaliyetlerini aksettirdiği, sosyal sürdürülebilirliğin devinimini, dönüşümünü ve yenilenmesini sağladığı; en temelde yaşamını biriktirdiği bir kutudur. Bu anlamda “oda” bir bakışta her şeyin görülebildiği, farklı deneyimlerin sıkıştırılmış bir şekilde yaşandığı dünyanın küçültülmüş modeli olmakla beraber ait olduğu bütünün de en küçük parçasıdır. Bu parçaların birleşmesi, birbirine kenetlenmesi ve gündelik yaşamın akıcılığını sürdürmesi ile oluşan “ev” özel hayatla modern yaşam arasında kurulan bağ, aynı zamanda kamusal ve özel alan arasında “sınır”dır.
Küçük bir evren olarak tanımlanan bu parçaların hem fiziki hem de işlevsel olarak birleşmesi ve birbirine bağlanmasını sağlayan en temelde “omurga” görevi gören bir holün işlevleriyle kent omurgasının işlevlerinin benzeşmesi, çalışma boyunca üzerinde durulan konudur. Planlama literatüründe kentsel omurga, yaya ve taşıt dolaşımını, ticaret, kamu kullanımları, turizm odakları, iş alanları ve eğitim kurumları gibi çeşitli kentsel etkinliklerin birleşimi ve “kamusal bağlamda gerçekleştirilen faaliyetlerin yaşam noktaları” olarak tanımlanabilir.
Kentsel ölçekte İstanbul’da inişli yokuşlu yollar, bir büyük caddeden bir başkasına uzanan yokuşlar ya da bir yolun başladığı yerden yamaçlara tırmanan uzun “merdivenler” bir omurga olarak yaşayan kentin adeta atardamarı görevini üstlenmektedir. Proje alanı olarak belirlediğimiz Roma Bostanının dahil olduğu Cihangir’de bulunan Roma Merdivenleri tarih boyunca birçok kamusal faaliyetin gerçekleştirilmesine olanak sağlamış, yeri geldiğinde halkın direnişine tanıklık etmiş, zaman zaman sınırları eritilmiş bir sığınak olmuş; merdivenlerde yaşamını biriktirmişlerin sözünü söylemiş, onlara ait bir yapı olmuştur.
“Hayat, bazı yerlerle birlikte güzel. Mesela şu uzayıp giden merdivenlere bakar mısın? İnersin, çıkarsın, dinlenirsin. En güzel kafeden rahat manzarası bile var. Bir de altında minder varsa dünyanın en güzel yeridir merdiven. Üstünde spor yaparsın. Sıkılınca sayarsın. Boş durur bakarsın. Peki ya sırdaşlığı… Neler gördü bu merdivenler; uzun derin muhabbetler, buluşmalar, dertleşmeler, ne fırtınalı aşklar ne ayrılıklar geçti bu merdivenlerin üzerinden. Yine de elini o tuttu. O teselli etti seni. Yıllar sonra geri döndüğünde bile tadı hep aynı kaldı. Mahallenin hafızası, buluşma noktası merdivenler… Hayat, merdivenlerle birlikte güzel.”
Birlikte Güzel Reklam Serisi
Önerilen proje Roma Bostanında yöneldiği manzaradaki kıyı şeritleri kılavuz alınarak oluşturulmuş ızgara sistemi üzerinden yükselmiş çelik strüktüre bağlanmış, alt kısmında ağların korkuluk oluşturduğu açık, yarı açık olarak tanımlanmış birimlerden oluşmaktadır. Sadece biçimsel değil, boşluklar arasında duvardan bir sınır olmaması ve insanların serbest hareket edebilecekleri alanların tasarlanması da, kullanıcı faaliyetlerinin tasarıma yön verdiğini açıklamaktadır. Çelik strüktüre bağlanmış ağlar Roma Bostanında yetiştirilen mahsullerin zarar görmeden yetiştirilmesine olanak sağlarken kullanıcıların mekanlar arası geçişlerde güvenliğini sağlamaktadır.
Roma Merdiveninde kendine yer edinmiş insanların yaşayışı referans alınarak; duvarların yok olduğu, sınırları eritilmiş; su, ışık, renk gibi doğada zaten var olan ayırıcılarla tanımlanmış; Roma Bostanı içerisinde birlikte üretmesine, etkileşim sağlayarak yeni insanlar tanımalarına, tüm duygularını paylaşmasına, yenilenmesine, sosyal sürdürülebilirliği aksettirmesine; yeri geldiğinde uyuması, dinlenmesi, yemek yemesi; yani bir günü orada var etmesine imkan tanıyan, güçlendiren, siperleri yaşamsal birikintiler olan aynı zamanda sistemde kullanılan rampalar ile kurulan ilişkiler ve ızgara sistemindeki devamlılık sayesinde herkes için erişilebilir olan ve tüm bunların Roma Merdiveniyle omurga omur bağlantısı kurarak bir sosyal aks başlığın altında toplanmasını sağlayan mekanlar dizisi kurgulanmıştır.