PROJE RAPORU
Karşılaşma | Kesişme| İletişim| Etkileşim| Su | Yeşil | Gölge
Mersin’de kentsel form, geleneksel Osmanlı kentinden farklı olarak doğu-batı yönünde doğrusal bir hat boyunca gelişim göstermiştir. Bu durum 1869 yılında kenti oluşturan Şarkiyye (Doğu) ve Garbiyye (Batı) isimli iki mahalleden açıkça izlenmektedir. [i]
İlk yıllarında demiryolu istasyonu ile Gümrük Meydanı arasında Uray Caddesi boyunca gelişmiş olan Mersin, özellikle ticaretteki gelişmeler ve nüfus artışı ile birlikte 1900’lü yılların başından itibaren batıya doğru bir gelişme göstermiştir. Bu gelişimle birlikte kente yeni mahalleler eklenmiştir. Bugün “Çamlıbel” olarak adlandırılan semt de, yüzyıl başında yeni gelişen bu mahallelerin birkaçını içine alan ve kentin batı sınırını oluşturan yerleşimdir. Semt, düşük yoğunluklu bir yerleşim olarak sosyal dokusu ve fiziksel özellikleri ile kentin diğer bölgelerinden farklılaşmıştır.
Zaman içerisinde gerek sosyal dokusu gerekse yapıların bir araya gelişleri ve bir bütün olarak ortaya koydukları etkiyle, kent içinde kendine özgü bir karakter kazanan ve Çamlıbel adını alan yerleşimi kente bağlayan ana omurga Kışla Caddesi olmuştur. 1940’lı yılların ortalarında Atatürk Caddesi adını alan Kışla Caddesi, Gümrük Meydanı’ndan başlamakta ve batıya doğru Çamlıbel’i geçerek Kışla’ya ulaşmaktadır; oradan kuzeye yönelip, Müftü Deresi kıyısını izleyerek Silifke Caddesi’ne bağlanmaktadır.[ii]
Çamlıbel’in ana eksenini oluşturan Atatürk Caddesi, özellikle yüzyıl başında kuzeyinde ve güneyinde sıralanmış konutlarda yaşayan kent elitleri ve gayrimüslim nüfusu ile sosyal yapısı açısından da özgün nitelikler göstermektedir. Günümüzde yıkılmış olan bu konutların yerlerine yapılmış olan çok katlı yapıların büyük çoğunluğu, sahibi olan ailelerin isimlerini taşımayı sürdürmektedir.[iii] 20.yüzyıl başlarından kalan Şaşati Evi, Nadir Evi ve Teb Binası Atatürk Caddesi üzerinde bölgenin eski dokusunu temsil eden günümüze kadar gelen eski konut yapılarıdır. Bu dönemi yaşamış pek çok Mersinli için Çamlıbel; “Hayat felsefesi olan, modern dünya görüşü ile geleneksel değerleri birlikte yaşatabilmiş, sosyal, kültürel ve ticari kimlikleri olan insanlar ve ailelerin yaşadığı bir yer; farklı diller ve farklı dinlerin yaşam inceliklerinin bir siyah-beyaz fotoğrafta dondurulduğu mekandır. Bu yüzden Çamlıbel, hep modernliğin peşine takılanları kendi içine çekmiş, adeta o dönemlerde Batı kentlerinin küçük bir parçası olmuştur”.[iv] Bölgenin geçmişteki kimliğini yansıtan bu yapılar tasarımda odak noktaları olarak ele alınmıştır. Sokak boyunca restoran, kafe, dükkan gibi ticari alanların işgalleri ve cephe malzeme, doku bütünlüğünün sağlanamamış olması, caddenin tescilli yapılar ile kurduğu zayıf kamusal ilişki ve caddede yaya sirkülasyonunu geri planda bırakan araç baskın durum zamanla caddenin sosyal ve kamusal niteliğini yitirmesine sebep olmuştur.
1930’lu yıllarda Cumhuriyet Meydanı’nın bulunduğu alandaki bahçe Millet Bahçesi olarak adlandırılmıştır. Cumhuriyet döneminin toplumsal modernleşme hedefleri doğrultusunda Halkevi binası 1940’larda, Atatürk Evi ile Ortodoks Kilisesi arasında inşa edilmiştir. Mersin’in simge yapılarından biri olan bu yapı, kentin kültür yaşamının yeni odağını oluşturmuştur. Günümüzde eski Halkevi binası, Kültür Merkezi olarak işlevini sürdürmekte, Mersin Devlet Opera ve Balesi’ne ev sahipliği yapmaktadır.
Millet Bahçesi, geçmişte kentteki ticari etkinliğin sürdüğü İstasyon, Uray Caddesi, Yoğurt Pazarı ve Gümrük Meydanı arasındaki alan ile kentin batısında yeni gelişmekte olan konut alanları arasında bir buluşma noktası olarak işlev görmüştür.sy :228 1940’lı yıllardan itibaren dönem dönem özel orkestra ile verilen caz konserlerinin, bahçe partilerinin, baloların, aile veya eş-dost ile yenilen yemeklerin unutulmaz mekânı haline gelen Millet Bahçesi, kentin odak kamusal mekânı olmuştur.[v] 1970’li yıllarda yeni düzenlemeler yapılana kadar bir bölümü millet bahçesi, bir bölümü aile bahçesi olarak işlev gören bugünkü Cumhuriyet Meydanı bir süreklilik ve bütünlük sağlamaktadır. Bu tarihe kadar kentteki ulusal bayramların yanı sıra sivil eğlence ve kutlamaların da en bilinen adresi olmuştur.
Bu tasarım, Cumhuriyet Meydanını ve Atatürk Caddesini, kentsel yaşamın tüm ritmini sosyal ve kültürel aktivitelerle barındıran bir çekim merkezi olarak önerir. Tasarımın temel hedefi, kentin gündelik yaşantısına katkı yapacak ve bir farklılık/ değişiklik oluşturacak kentsel, mimari ve kamusal mekanların elde edilmesidir. Bu çerçevede, kent mobilyası tasarımlarının, ortak malzeme kullanımı önerilerinin ve sosyal kültürel aktivite merkezi olarak düzenlenen meydan ve cadde kurgusunun odağında kentsel yaşantıya katkı yapacak yeni bir yaşam katmanı oluşturulması isteği vardır. Bu tasarım önerisi ayrıca, tarihi doku ve sanatla bütünleşmiş canlı, dinamik kamusal açık alanları ve tüm tasarım sürekliliğinde farklı özellikler kazandırılmış SU üzerine geliştirilmiştir. Böylece, bir taraftan var olan tarihi doku ve sanatla bütünleşmiş canlı, dinamik kamusal açık mekan tanımlayan kentsel mekanların elde edilmesi öte taraftan SU’yun sürekliliğiyle yayalaştırılan cadde tasarımının Mersin’in ilk yerleşimlerinden olan tasarım bölgesi ve oraya ait mekansal dokuyu kentli için yeniden kamusal bir etkileşim/iletişim alanı haline getirilmesi de amaçlanmıştır.
Bu öneri Cumhuriyet Meydanı ve stadyum arasındaki kentsel sürekliliği tasarlamaktadır. Müftü Deresi’nin karşı yakası, dere üzerinde inşa edilmekte olan bir yaya köprüsüyle Atatürk Caddesi’ne bağlanacağı bilindiğinden, bu yaya köprüsü ile öneri tasarım ilişkilendirilmiştir. 1. ve 2. Etap Millet Bahçesi projeleri vaziyet planı içerisine yerleştirilerek öneri tasarıma geçilmiştir.
Tasarım kuzeydoğu-güneybatı yönünde ilerleyen 6 farklı odaktan ve bunları birbirine bağlayan bir omurgadan meydana gelmektedir. Ayrıca bu tasarım önerisi, geçmişle bugünü birbirine bağlayan tarihi yapıların yeniden işlevlendirilmesi ve bunların tasarımın mekansal-kamusal omurgası haline getirilen Atatürk Caddesi ile ilişkilendirilmesi üzerinden kurulan kentin farklı zamanlarının bir araya getirilmesi fikri üzerine kurulmuştur.
Tasarımsal süreklilik yukarıda belirtilen altı adet odağın etkileşimi/iletişimiyle kurulmaktadır. Omurgayı oluşturan SU ve zemin sürekliliği, yayalaştırılması önerilen Atatürk Caddesi boyunca etrafında tasarlanan yeşil alanlar, oturma yerleri, gölge ve yiyecek içecek durakları gibi kentsel donatılar eşliğinde Meydana açılmaktadır. Su ve ona eşlik eden tasarım unsurları aşağıda mekansal ve eyleme dönük nitelikleri tanımlanan odaklar bağlamında özelleşmektedir. Tüm odakları birbirine bağlayan SU temel kentsel, mimari ve mekansal tasarım unsuru olarak düşünülmüştür. Aynı zamanda suyun izi, palmiyeler ve narenciye ağaçları ile 3. Boyuta taşınmıştır. Örneğin Cumhuriyet Meydanı’nda kamusal alanı tanımlayan sert zemin su aracılığıyla mekânsal/hacimsel bir içerik kazanırken, çocuk Atölyeleri işlevi önerilen Şaşati evinin bulunduğu 5. Bölgede kum havuzu ve çocuk oyun alanı gibi donatılar Su’ya eklemlenmektedir. Bu sayede Su’yun sürekliliğinde eylemler, kamusal nitelikler, hareket farklı mekansallıklara kavuşmaktadır. Bu bağlamda SU’yun tasarımını kuran 6 odakla ilişkileri ve her bir odağın kentsel-kamusal-programatik içerikleri aşağıda detaylandırılmıştır.
Tasarımın ana odaklarından biri olan Cumhuriyet meydanının kamusal niteliği, meydan sınırları içerisinde önerilen SU’yun farklı halleri; ağaçlar ve toplanmaya uygun şekilde tasarlanan sert zemin ile oluşturulmuştur. Meydanda Atatürk heykeli ve Halk Evi mekansal odak noktası olarak görülmüştür. Önerilen meydan farklı kullanım senaryoları oluşturacak şekilde düşünülmüştür. Bu senaryolara uygun olarak meydanda Su’yun farklı halleri kurgulanmış ve farklı seviyede su birikintisinin farklı zaman ve farklı eylemlere referans vermesi öngörülmüştür. Örneğin gündelik yaşam senaryosun olarak tanımlanan Su’yun birinci halinde meydan büyük oranda su ile doluyken konser ya da etkinliklerin yapılmasını anını tanımlayan Su’yun ikinci halinde kentlinin toplanmasına olanak sağlamak için su oranı azaltılmaktadır. Tören senaryosu olarak tanımlanan Su’yun üçüncü halinde ise su tamamen çekilerek büst önünde kentlilerin toplanılmasına olanak tanınması hedeflenmiştir.
Cumhuriyet Meydanı’nda önerilen ağaçlandırma, meydanda seyrek olarak konumlandırılan ve korunan ağaçlara ek olarak kentsel ekolojiye katkı yapmak için planlanmış bir kamusal alan oluşturmaktadır. Bu sayede klasik bir meydanın sert zeminine yönelik boşluk etkisi yüksek palmiyelerin altında olmaya yönelik hacimselliğe kavuşmuştur. Buna ek olarak önerilen sarmaşıkların sarıldığı çelik pergola sistemi ve altındaki oturma elemanları kentlinin vakit geçirebilmesi için bu bölgede konumlandırılmıştır.
Meydanın kuzeydoğu tarafında açık hava sergi alanları kurgulanmıştır. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar öğrencilerinin her dönem tasarladıkları heykellerin sergilendiği bir yürüyüş güzergahı önerilmiştir. Bu güzergaha takılan izleme duraklarında ise sergilerle ilgili çeşitli bilgilendirmeler ve kente yönelik tanıtımlar izlenmektedir.
Meydan ile Atatürk Caddesi arasındaki bağı caddenin meydana açıldığı güzergahı karşılayan etkinlik kulesi kurmaktadır. Etkinlik kulesi, konser veya önemli günlerde ışıklandırılarak haberci görevi görmektedir. Etkinlik Kulesi’nin içinden akan suyun meydanda ve Atatürk Caddesi zemininde oluşturduğu iz ile yaya yolunu tanımlamaktadır.
Devlet Opera ve Balesi’nin etkinlik zamanlarındaki otopark ihtiyacı ise kışlanın içerisindeki lojmanların olduğu bölgede yıkım kararı alınarak gereklilik halinde yükselebilen 3 katlı mekanik otopark önerisiyle karşılanmaktadır.
1905 yılından bugüne ayakta kalmış ve Çamlıbel ile özdeşleşmiş bir yapı olan Şaşati Evi özgün mimari elemanları ile çevresindeki dokudan farklılaşan bir semt simgesi olarak bu tasarımda çocukların kamusal mekanı olarak yeniden işlevlendirilmiştir. Şaşati Evi’nde düzenlenecek çocuk atölyeleri ile yaya-baskın Atatürk Caddesi’nin canlanmasına katkıda bulunacaktır.
Aşıklar parkının kentsel ve mekânsal içeriği su, çocuk oyun alanı, kaykay pisti, yeşil kotlar, bu kotlara oturan yeme içme kutuları, tuvalet ve bebek bakım odası gibi mimari programlar ile kurulmaktadır. Suyun üzerinde Aşıklar parkının merkezinde konumlanan sahne, müzik festivali ve diğer şenliklere hizmet etmesi üzerine önerilmiştir. Aşıklar parkında kurgulanan yeşil teraslar gündelik hayat, şenlik, festival, konser senaryolarında amfi görevi görürken panayır senaryosu için de zemin oluşturmaktadır. Tasarımın bu bölgesinde zeminde farklı kotlar önerilmiştir. Bu farklı kotların sağladığı zemin kırılmalar Aşıklar Parkı’nda gerçekleşecek olan etkinliklere hizmet edecektir. Yeme içme kutularının Atatürk Caddesi kotundaki üst döşemeleri yeşil seyir terasları olarak kurgulanmıştır.
Verilen zemin etüd raporlarına bakıldığında yeraltı su seviyesinin 1.8 m de olduğu ve zeminin çakıllı birimlerden oluştuğu görülmektedir. Bu verilere dayanarak Aşıklar Parkı tasarımı önerimiz için bölgede zemin iyileştirme yapılması gerekmektedir. Aşıklar parkında yaklaşık 2 m kotlanılarak yeşil amfi oluşturulmuştur. Bu bölgede yeraltı su seviyesinin yüksek olması nedeniyle kotlanmanın yapılabilmesi için kazı yapılacak alanın çevresine kesişen mini kazıklar yapılması planlanmıştır. Bu kazıklar 2 m yükseklikte olan amfinin zemin temel kotundan 1m kadar aşağı indirilerek 3 m yüksekliğinde yapılacaktır. Proje sahası sınırları geçirimsiz hale getirilen Aşıklar Parkı’nın zeminine konsolidasyon enjeksiyonu önerilmiştir. Bu şekilde kotlanılarak inilen Aşıklar Parkı’nda duvar ve zemin yüzeylerinde su geçirimsizliği sağlanacaktır. 4302. Sokak’da planlanan battı çıktı inşaası için de yeraltı su seviyesinin yüksek olması ve zeminin çakıllı birimlerden oluşmasından dolayı kazı güvenliği açısından sağ ve sol cephelerine kesişen fore kazık ya da diyafram duvar imalatları yapılması gerektiği düşünülmektedir.
4. Odak Teb Binası (Ortak Çalışma Alanı)
Tarihi dokulardan bir diğeri olan TEB Binası Aşıklar Parkı’na yakın konumu da düşünülerek tüm kentliye hitap edebilecek ortak çalışma mekanı olarak önerilmektedir.
Nadir Evi de tarihi niteliği sayesinde odaklardan biridir. Bu yapı seramik, resim, fotoğrafçılık vb. gibi atölyeleri bünyesinde barındıran ufak bir sanat evi olarak önerilmiştir.
Atatürk Caddesi’nin sonunda yer alan ‘Askeri Kışla` alanının bütünüyle kültürel varlık olarak korunmasına ve alan içerisinde yer alan ağaç varlığı dikkate alınarak Tarihi ve Doğal Sit Alanı ilan edilmesine karar verildiğinden bu bölge için yalnızca yaya yürüyüş güzergahları önerilmiştir. Koru dokusuyla odak noktalarından biri olan Askeri Kışladaki korunun kentlinin kullanımına açılarak bahçe duvarlarının kaldırılması ve böylelikle Atatürk Caddesi’ne eklemlenmesi düşünülmüştür.
Atatürk Caddesi müdahale alanı meydandan dereye kadar yaklaşık 1 km boyunca uzanmaktadır. Mağazaların, kafe ve restoranların standardı tanımlanmamış güneşlik, kepenk, tabela, zemin platform gibi cephe donatıları sebebiyle sokak düzensiz bir görünümdedir. Ticari alan cephe/yüzeylerinde güneşlik, kepenk sistemi ve tabela gibi mimari elemanların da sokağın tasarım niteliğinin bir parçası olduğu göz önünde bulundurularak, bu mekanlara yönelik standartları olan bir tasarım çeşitliliği önerilmiştir. Ayrıca kafe restoran kullanımlarında açık oturma alanını tanımlayabilmek için zemin platform ve bitkilerin sarılabileceği bir güneşlik sistemi kurgulanmıştır. Mevcutta kullanılan tente sistemlerinin yerini alması amaçlanan öneri metal güneşlik sistemi sarmaşıkların sarılması için bir kılavuz görevi görmektedir. Güneşi bu elemanla değil sarmaşıkların gölgesiyle kesmek amaçlanmaktadır. Cephe tasarımında sürdürülebilir bir malzeme olan korten çelik tercih edilmiştir. Bu mekanların özel mülkiyet olduğu düşünülerek Atatürk Caddesi ve çevresinin yakın gelecekte kademeli olarak dönüşümü öngörülmüştür. Ticari mekanların cephe, tabela, güneşlik, platform, kepenk gibi mimari elemanları ömrünü tamamladıkça, bu tasarımda önerilen mekansal standartlar bağlamında cephelerin yeniden üretilerek sokak tasarımının bir parçası olmalarının sağlanması amaçlanmıştır.
Müdahale alanı içerisinde olan Atatürk Caddesi’ne; etkileşimi arttırmak ve caddeye kamusal bir nitelik kazandırarak canlandırmak için yayalaştırma önerilmiştir. Yayalaştırma kararıyla 4304., 4314., 4316. Ve 4322. sokaklar çıkmaz sokak olarak yeniden kurgulanmıştır. Sağlık binalarının giriş çıkışları ve otopark ihtiyaçları tasarım sürecinde dikkate alınmıştır. Buna karşılık Çamlıbel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi önündeki 4208 nolu sokakta servis durakları önerisi ile birlikte yol biraz genişletilerek çift yön önerilmiştir. Bu çift yönlü kullanım sayesinde hem İnönü Caddesinden hem de Silifke Caddesinden önerilen otoparka ulaşım sağlanmaktadır.
Balıkçı Barınağı, 4302 ve 4304 numaralı çıkmaz sokak olarak planlanan güzergahla Atatürk Caddesi ile ilişkilendirilmiştir. Bu sokakların doğrultusunda İsmet İnönü Caddesi üzerinde yaya geçitleri düşünülmüştür. Bu yaya geçitleri sayesinde deniz kıyısı boyunca ilerleyen bisiklet yolu da etkileşim bölgesindeki çıkmaz sokak olarak tasarlanan güzergahlara alınmaktadır. Çıkmaz sokakların Atatürk Caddesi ile kesiştiği noktalarda ise motorlu araç ve bisiklet park yerleri oluşturulmuştur. Böylelikle tüm cadde yaya kullanımına bırakılmaktadır. Cengiz Topel caddesi, İclal Tan Sokak, 4204. sokak, 4208. sokak, ve 4302.sokak; Silifke Caddesi ve İnönü Caddesi arasındaki bağlantı yolları olarak ulaşıma hizmet etmektedir. Bu yolların Atatürk Caddesi ile kesiştikleri noktalarda hız kasisleri ile trafiğin yavaşlatılması önerilmiştir. Cumhuriyet Meydanı ile Atatürk caddesi arasından geçen 4302. Sokağın bir kısmı yaya sürekliliğini kesmemek amacıyla alt geçite alınmıştır.
Bunların yanı sıra etkileşim alanındaki konut yapılarının arasında kalan atıl alanlar düzenlenerek bu yapılarda yaşayanların kullanımı için otopark alanlarına dönüştürülmüştür.
Atatürk Caddesi ve Meydan kullanıcıları için gereklilik durumunda 3 kata kadar yükselebilen mekanik otopark haricinde yol kenarlarında da otoparklar önerilmiştir.
Sürdürülebilirlik çerçevesinde küresel ısınma bir çevre sorunu olmaktan çıkıp insanlık sorunu haline gelmiştir. Bu bağlamda kent mobilyalarının daha uzun süre dayanabilen daha az işlenmiş çelik, beton, korten çelik gibi malzemelerden üretilmesi önerilmiştir.
Su hattı boyunca devam eden yeşil örüntünün etrafında tasarlanan yeme-içme durakları, güneş kırıcılar, oturma elemanları, çöp kutuları, aydınlatma elemanları, çocuk oyun alanı donatıları gibi dinamik kent mobilyaları, sokağı ve meydanı canlı ve yaya-baskın karakterde tutmaktadır.
Çıkmaz sokak olarak kurgulanan eksenlerin Atatürk Caddesi’ni kestiği noktalarda araç geçişini engelleyen kısa beton aydınlatma elemanları önerilir. Bisiklet park alanları da bu sokaklarda konumlandırılmıştır.
Etkileşim alanı çeperinde var olan 2 adet otobüs durağı yine beton ve korten çelik kullanılarak tasarlanmıştır.
Kışla içerisindeki koruluk bölgesinde ve istek doğrultusunda Atatürk Caddesi boyunca ticari mekanların önünde konumlandırılacak kedi ve köpek kulübeleri tasarlanmıştır.
Bu tasarım suyun sürekliliğinde değişen ve dönüşen mekanları ile kentin gündelik hayatına katkı yapacak yeni kentsel- kamusal bir mekânsal sürekliliği önermektedir. Bu mekânsal sürekliliğin oluşturulmasında SU’ya ek olarak, var olan yeşillerin korunması, zeminlerde farklı kotların üretilmesi, eylemlere kaynaklık edecek boşlukların üretilmesi, Atatürk caddesi boyunca zemin katlardaki dükkan ve kafe gibi ticari birimlerin yüzey tasarımlarının yenilenmesi, yeşilin/ağaçların tasarımda hakim bir unsuru haline getirilmesi gibi yeri farklılaştıracak mekansal donanımlar tasarlanmıştır.
Kent merkezinin giderek eskidiği ve kentlinin yeni yaşam alanlarına yöneldiği günümüz kentlerinde eski kent merkezinin yeniden canlanmasına yönelik verilen tasarım problemi su yeşil ve eylem zeminlerinin başrolde olduğu bir tasarım stratejisi ile çözümlenmeye çalışılmıştır. Bir ağacın gölgesinde oturmak veya suyun kenarında dinlenmek kentlinin hafızasındaki en temel kamusal-mekansal ihtiyaçların karşılanması anlamına gelmektedir. Su ve ağaçların gölgesi üzerine geliştirilen öneri rant ve ticari kaygıların ötesinde basit ama güçlü bir kentsel ilişki önermektedir. Bu tasarımın önerdiği yeni kamusallık içinde kentliler için karşılaşmalar, kesişmeler, iletişim gibi eylemler/durumlar sayesinde kentlinin birbirleri ile olan hayat bağını güçlendirecek etkileşimler vardır. Diğer bir ifadeyle ağaçlar, yeşil alanlar, su, kentin gündelik hayatına eklemlenen yeni bir katman olarak bu tasarımın kentliler arasındaki ilişkileri güçlendireceği öngörülmektedir.
Bu çerçevede tasarım alanının araç trafiğine kapatılması ve yaya kullanımına açılması kentlinin deniz kenarı haricinde kullanabileceği kamusal bölgenin üretilmesi bakımından önemlidir. Bu tasarım aracılığıyla önerilen kamusal bölgenin Mersin kentinin gündelik yaşantısına katkı sağlaması ve kent merkezini alternatif bir kamusal mekan haline getirmesi; hayatın yeni örüntülerini kuran “yeni bir kamusal mekan” olması beklenmektedir.