MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU
Proje arazisi, İmar Planında rekreatif alan olarak düzenleneceği belirtilen Filyos Çayı’nın kıyısında bulunmaktadır ve ilçe stadyumu, küçük ölçekli futbol tesisleri ile go-kart alanının tam merkezinde bulunup, çevre parsellerde ise ilköğretim okulu, ortaokullar, lise ve kamu binaları ile çevrelidir. Proje alanını çevreleyen kamusal alanlar ve yapılar bu alanın kullanıcısı olacak olan ve büyük oranda gençlerden oluşan kullanıcı potansiyelini içerisinde barındırmaktadır, bu nedenle Filyos Çayı’nın ıslah işlemleri tamamlanıp rekreatif alan düzenlemesi yapıldıktan sonra bu bölge açık etkinlik alanına ve sağlıklı yaşam merkezine dönüşeceği kolaylıkla öngörülebilmektedir.
Alanın tüm bu potansiyeline rağmen, bu potansiyeli tamamıyla ortaya çıkaracak, rekreatif alanları, tesisleri ve bu alanların kullanıcılarını içerisinde barındırın kamu binalarının bütünlüğünü sağlayacak ve bu alanların odak noktası haline gelecek lokomotif özelliğe sahip bir yapı bulunmamaktadır.
Üzerine düşündüğümüz bu sorunsalların dışında tasarımı amaçlanan Çaycuma Spor Merkezi’nin bölgenin sosyal ve kültürel merkezi haline gelmesi ve çevrede yaşayanlar için bir buluşma noktası özelliği kazanması en önemli tasarım kaygılarımız haline gelmiştir.
Tüm bu sorunsalların cevaplarını tasarımı yönlendiren bir takım mimari karar ve çözüm önerilerine dönüştürmeye çalıştık.
Bu çözüm önerileri ise şöyle sıralanabilir;
Kamusal Alanları Bağlayıcı Bir Yapı;
Alanı ele alışımızda ortaya koyduğumuz birçok sorunsalı sirkülasyon akslarını karşılayan kentsel platformlar önererek ve yapıyı bu kentsel platformlar ile oluşturarak açık alanları yapının içerisine taşıyan dolaşıma açık bir kamusal boşluk tanımı ile çözüme kavuşturulmaya çalışıldı. İnsanların bu kamusal mekânda her zaman keyif alabilmesini sağlamak amacıyla bu boşluk içerisinde yapılan yüzme aktivitesine en azından gözlemsel de olsa katılabilmesi amaçlanmıştır. Arsanın eğimine tam olarak oturan binanın farklı kotlardan aldığı farklı girişleri ile fonksiyonun gerektirdiği izolasyonu ve aynı zamanda bütünlüğü sağlamıştır.
Yaz ve Kış Yaşayan Zeminler Oluşturmak;
Kuşkusuz ki kamusal yapıların en çok kullanılan, çevresi ile etkileşimi sağlayıp kullanıcıları yapıya çeken ve bu nedenle çevresi ile ilişkisinin tasarımı noktasında maksimum duyarlılık gerektiren mahalleri zemin katlarıdır. Çaycuma Spor Merkezi’nın zemin katı parktan ve Filyos Çayı kıyısından gelen yaya hareketlerini için alıp birleştiren, girişlerini bu mekânlardan besleyen, oluşturulan ara mekânlarla kullanıcılarını yönlendiren ve mekân içerisinde kalmasını sağlayan nitelikte olmalıdır. Bu anlamda doğu tarafında zemin katta Nihat Kantarcı Caddesinden gelip belediye çay bahçesinden geçen yaya aksı bir etkinlik platformu ile sonlandırılmış, bu platformdan park ana girişine, çok amaçlı salona, kafe girişine ve kot farkından doğan çevre ile etkileşim potansiyelleri de kullanılarak alanın batısında yer alan Filyos Çayına erişim sağlanmıştır. Yapıdaki kafe ve fitness birimleri için havuzları ve Filyos Çayı’nı gören teraslar önerilip bu mekânların sıcak mevsimlerde kullanımının arttırılması hedeflenmiştir. Ayrıca yapı ceperinde yeşil bantlar oluşturarak kullanıcıların yumuşak ve doğal zemin ile etkileşimine önem verilmiştir, bu sayede yapının çevresinin de sıcak mevsimlerde kullanımının sağlanması amaçlanmıştır.
Kapalı Hacimle Odak Noktası Oluşturmak;
Çaycuma Spor Merkezi’nin ana program elemanlarını yarı-olimpik havuz ve çocuk havuzu oluşturmaktadır ve havuz birimleri söz konusu olduğunda kuşkusuz ki mimaride alandan çok hacim-boşluk kavramları ön plana çıkmaktadır. Peki hem büyük bir hacim tanımlayıp, hem de diğer mekanlarla ve bu mekanlardaki kullanıcılarla ilişkisinin kopuk olmaması nasıl sağlanabilirdi? Üstelik bu kapalı hacim içerisinde grup aktivitesi değil de yüzme gibi bireysel yapılan bir aktivite yapılırken… Arazide bütünlük sağlamak isterken yapıda mekânsal ve insan ölçeğinde ilişkisel kopukluk olmamalıydı.
Yukarıda bahsedilen sorunsalı kesinliğe kavuşturmak için yüzme aktivitelerinin yapıldığı ve odak noktası olarak seçtiğimiz büyük hacim ile etkinlik platformu, Filyos Çayı, fitness platformu, kafe platformu ve çok amaçlı salon ilişkisi kesitlerde bütüncül çalışıldı ve insanların sürekli olarak birbirini görebildiği tek bir mekân olarak düşünülen bu kamusal ve yarı-kamusal platformların yapının odak noktası olan hacmi oluşturması amaçlanmıştır, böylelikle kullanıcıların yüzme gibi bireysel aktivite yapılan odak hacim ile sürekli olarak etkileşimde bulunup kişinin aktivitede pay sahibi olması istenmiştir.
Sürdürebilirlik ve Ekonomi;
Arazinin konumuna bakıldığında tam olarak kuzey-güney ve doğu-batı aksları üzerinde yer almaktadır, yapı birimleri için kütle çalışması yapılırken öncelikli olarak güneş ışığından faydalanma ihtiyacı ve manzara etkenleri ön planda tutulmuş, kapalı mekan gerektiren soyunma birimleri, teknik alanlar, eğitim salonu ve ıslak hacimler kuzey cepheye ve ışık almayan bölgelere yerleştirilmiştir. Güney cephede ise yaz mevsiminde sık kullanımın sağlanması amacıyla fitness ve açık alanına, ayrıca yılın her günü yoğun olması beklenen olan kafeye yer verilmiş ve bu yapı elemanı, parkı ve Filyos Çay’ını birbirine bağlayan yaya sirkülasyon aksı üzerine entegre edilmiştir. Spor birimleri ise hem manzaradan hem de güneş ışığından faydalanması amacıyla doğu-batı aksı üzerinde kurgulanmış, fitness birimi için Filyos Çayı’nı gören doğu cephesinde, yüzme birimleri için ise en yoğun kullanım saatleri olacak olan öğleden sonrası için park ile bütünleşmesini sağlamak amacıyla batı cephesinde yer verilmiştir ve batıda olması sebebiyle maruz kalacağı fazla güneş ışığından polikarbon cephe ile korunması önerilmiştir. Ayrıca fitness ve yüzme havuzları için güney cephede şeffaflık sağlanmış, gelen ışığı içeri kontrollü bir şekilde alarak yaz ve kış mevsiminde ihtiyaç duyulacak ısıl konforun sağlanmasına katkıda bulunulmuştur.
Yapının ekonomik sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla park alanında etkinlik platformu önerilmiştir. İşletme için iyi bir gelir kaynağı olacak kafe için de teras önermemizin en önemli sebebi ise ekonomik sürdürebilirliğe katkısını maksimum seviyeye çıkarmaktır.
Sonuç olarak hem işlevsel hem de işletme açısından kendi kendine var olabilen bir yapı tasarım kurgusu önerilmiştir.