Camii mimarisi , yüzyıllar boyunca, form ve plan şeması olarak en az değişime uğramış yapı tiplerinden biridir. Camii denildiğinde nerdeyse herkesin aklında canlanan form ve şemalarla bugüne kadar gelinmiştir. Yine yüzyıllar içinde camii mimarisi, siyasi güç ile özdeşleşmiş, zenginlik,gösteriş, dine verilen önemi vurgulamak v.s gibi amaçlarla daha büyük kubbe, daha yüksek minare ikilemine sıkışmış kalmıştır.ülkemizin siyasi ve ekonomik olarak en yüksek seviyesine ulaşmış istanbul tepelerinde, camii mimarisinin, yer yer ihtiyaç, yer yer siyasi gösteri amaçlı iyi-kötü onlarca örneğine rastlamak mümkündür.
İstanbul, adalarında bize en mütevazi yüzünü gösterir. İstanbul’un diğer tepelerine göre daha fazla su altında kalmış bu tepeler, ranta yenik düşmek üzere olan kendisinden büyük tepelere, adeta tevazu dersi verir . Adalar bölgesi, istanbul genelinde süregelen, yapıların şehrin içinde fark edilmek için yarıştığı, en yüksek olanın en fazla kutsandığı bir bölge değildir.
İstanbul’un diğer tepelerine inat, adalar bölgesinin bu mütevazi duruşu projemizin çıkış noktasıdır. Tasarımın temel sorunsalı, geleneksel olarak herkes tarafından kabul görmüş formlara takılmadan ,yerine göre tasarlanmış yeni bir form ile yapının ruhani etkisinin sağlanması ve arsaya göre yoğun ihtiyaç programının, yapıya tevazusunu kaybettirmeden, yakın çevresiyle uyumlu, camii işlevi dışında da yaşayan bir yapı kurgusunun nasıl tasarlanacağı idi.
Yarışma arazisi gülistan caddesi ile, çiçekli yalı sokağın kesişim noktasında yer almaktadır. Yapı, çiçekli yalı sokağa açılan bir giriş avlusu ile başlar, yarı açık bu avlunun yarı geçirgen cephesi deniz manzarasını kesintiye uğratmadan, kullanıcının yapı ile buluşmasını amaçlamaktadır. Bu mekanda kurgulanan su öğesi ve banklar, camii ihtiyacı dışında, bu mekanın bir buluşma- dinlenme mekanı olarak kullanılması amaçlanmıştır. Giriş avlusundan ulaşılan asansör ve merdivenler, kullanıcıları -4.00 kotundaki göçertilmiş avluya veya +4 kotuna konumlandırılmış kadın mahfiline taşır.
Göçertilmiş avlu camiinin, şehir karmaşa ve gürültüsünden uzak camii ihtiyacı dışında da kullanılan sakin bir buluşma-dinlenme mekanıdır. Avlunun bitişik nizama bakan cephesinde yeşil duvar oluşturulmuş ve bu duvar, yapının ruhani vurgusunu arttırmak için, islami motiflerle, bezenmiştir. Motiflerin arasından görünen yeşil, yaşam ile islamiyet’in buluşmasını vurgulamıştır.
Yapının servis alanlarına da bu göçertilmiş avludan ulaşılmaktadır. Abdest alınacak mekanlar ve ıslak hacimler engelli kullanımına uygun olarak tasarlanmıştır.
Avlular dışında oluşturulan kitle kompozisyonu, en yalın haline indirgenmiş, bir prizmadır. Oluşturulan prizma kıble yönünde eğik kesilerek, mihrap duvarı oluşturulmuştur. Prizmanın çatısı geleneksek mimariye gönderme yapılarak kubbe iz düşümü şeklinde boşaltılmış ve tepe ışığı alması sağlanmıştır. Mihrap duvarı ve kubbe iz düşümü, yapının ruhani etkisini arttırmak amacıyla geleneksel motiflerle boşaltılmıştır. Minare kitlenin caddeye bakan bölümüne, kitle kompozisyonuna uygun modern çizgilerle yerleştirilip, daha sonra islami motiflerle yer yer boşaltılmıştır. Ve minare üzerine sadece allah yazısı yazılarak, bir dini yapının en yalın haliyle kenti selamlanması amaçlanmıştır.
Sonuç olarak tasarlamış olduğumuz yapı, modern çizgileriyle bulunduğumuz dönemi yansıtırken, kitledeki geleneksel boşaltma ve eklemelerle geleneksel mimarimizin iyi örneklerine referans vermektedir.