PROJE RAPORU
Eremya’nın İzinde…
“Dikkatle etrafı seyredelim, temaşa edelim…”
Eremya’nın peşinden gidip Yedikule’den bir kayıkla Boğazın sularına doğru uzanarak bu kadim şehirde geçmişin izini sürmek, İstanbul’un bütün yaşantısını seyrederken, duygularını da anlayıp olaylarını takip etmek Eremya Kömürciyan’la hemhal olmak adına güzel bir başlangıç. Bugün Eremya Kömürciyan üzerine düşünmek; İstanbul’un geçmişinin ve bugününün izlerini takip etmeyi, Anadolu’daki Ermeni varlığını ve kültürünü görmeyi, tarihyazımının çok katmanlılığını ortaya koymayı da birlikte getiriyor.
Geçmişin ve bugünün izlerinin birbirine karıştığı palimpsest şehir İstanbul’u 17. yüzyılda hem sosyal yaşantısı hem de yapılı çevresiyle bize aktaran Eremya Kömürciyan, İstanbullu bir Ermeni olarak sadece bir tarihçi değil aynı zamanda şair, matbaacı, seyyah…. Kurduğu matbaa ve bastırdığı kitaplar Ermeni yazımı adına büyük bir önem taşırken, aynı zamanda Türkçeyi Ermeni harfleri kullanarak yazdığı şiirleri de Türkiye yazımına dair önemli bir değerdir.
Ermeni harfleriyle Türkçe yazmak 19.yy’da yaygınlık kazansa da Eremya Kömürciyan’ın Ermeni harflerini kullanarak Türkçe yazdığı metinler mevcuttur. Türkçe’nin Latin harfleriyle yazılmaya başlamasından önce, özellikle 19.yy’da yaygınlaşan Ermeni harfleriyle Türkçe yazmak; tarihin farklı yollardan ilerlemesi sonucunda, bugün unuttuğumuz bir pratik olsa da geçmişin alternatif katmanları arasında denenmiş bir ihtimal olmayı sürdürmekte.
“Ermeni harfleriyle Türkçe yazmak”; Türk ve Ermenilerin ortak yaşantısı üzerinden Anadolu’daki çok kültürlü yapının melez bir ifadesi olarak yorumlandığında; Eremya Kömürciyan’ın yazın hayatı ve matbaa ile ilişkisi ile birlikte İstanbullu bir Ermeni olmasının bütün nüanslarının toplandığı bir imge olarak ön plana çıkmaktadır.
Seyyah ve tarih yazımının yanı sıra harita çizimi üzerine de çalışan Kömürciyan, 2018 yılında New York Metropolitan Müzesi’nde açılan ‘Armenia!’ sergisinde sergilenen, ‘Ermeni dünyası haritası’ (Resim1), onun tarih anlatısının yanında bu anlatıları görselleştirdiğini de kanıtlayan benzersiz bir çalışmadır.
Tüm bunlardan yola çıkarak, Eremya Kömürciyan’ın mezar tasarımı; İstanbul tarih anlatısı, yazı ve matbaa ile ilişkisi ve tarih yazımı/harita çalışmaları üzerinden anlamlandırılmaya çalışılmıştır.
Tasarım araştırması ve Mezar Tasarımı Önerisi
Kömürciyan’ın başpiskopos Vartan’ın siparişi üzerine 1681 yılında tamamladığı 8 bölümlük ‘İstanbul Tarihi’ kitabı tarih ve coğrafya arakesitinde bir İstanbul anlatısı sunmaktadır. Ayrıca “Ermeni Dünyası Haritası” gibi histocoğrafik çalışmaları da olan Kömürciyan’ın bu iki çalışması tasarımın arka planındaki araştırma sürecinin çıkış noktalarını oluşturmaktadır. 8 bölümlük İstanbul tarih anlatısından yola çıkarak hazırlanan rota, Eremya’nın İstanbul gezisi sırasında tek tek uğrayarak bahsettiği bütün noktaların birleştirilmiş bir güzergahını oluşturmaktadır. Gezi sırasında görülen mekanlar, bahsedilen kişi ve olaylar da haritaya aktarılmaya çalışılmıştır. (Ek1)
Bu çalışmanın sonucunda elde edilen veri; soyutlanmış bir İstanbul haritasının mezar tasarımının yüzeyine işlenmesi ve ardından Eremya’nın gittiği rotanın izinin bu harita üzerinde corten bir malzemeyle gösterilmesi olarak kullanılmıştır. (Resim2)
Eremya’nın İstanbul tarih anlatısına, tarihi yarımadanın çevresinde kayıkla gezerek başlaması ve bütün İstanbul’u çoğunlukla boğaz boyunca suda ilerleyerek anlatması; tasarıma su öğesinin de katılmasını sağlamıştır. Eremya’nın rotasına kayıkla başlaması gibi, rotayı temsil eden corten malzeme de uzayarak mezar tablasının dışına doğru çıkar ve ziyaretçinin mezara su dökme ritüeline katılmasıyla; rotayı temsilen uzanan ağızdan dökülen su rota izinden başlayarak İstanbul boğazına dökülüp haritayı anlamlandırarak toprağa ulaşır. Böylelikle Eremya’nın anlatısına başladığı yerden dökülen su, boğazın suyuna dönüşüp mezara dökülür. Suyun toprağa döküldüğü yerde şehrin endemik bitkilerinden “İstanbul Nazendesi” çiçeği, mezar tasarımı için önerilmiştir. (Resim3)
Tasarım araştırmasının bir diğer yönü de Eremya’nın yazın hayatı ve matbaacılığı üzerine yoğunlaşmıştır. Türkçe’yi Ermeni harfleriyle yazma meselesindeki bu topraklara ait olan melez pratik bir tasarım öğesi olarak mezar tasarımına eklemlenmiştir. Eremya’nın yoğun olarak üzerine yazdığı İstanbul şehri, yüzyıllardır çok farklı adlarla anılıp farklı alfabelerle yazılmıştır. Ancak Eremya’nın da kullandığı “Türkçe’yi Ermeni harfleriyle yazma” pratiğini; “İstanbul” kelimesi üzerinde denenmesiyle birlikte; konuşulan dildeki “Stampol” sesinden Ermeni harfleriyle yazılan “Ստամպօլ” çevirisi yapılmıştır. 19.yy’da da kullanılan bu Ermeni harfleriyle oluşturulmuş çeviri Ermenice değil, Türkçe İstanbul sesinin Ermeni harfleriyle yazılmasıyla oluşturulmuştur. Böylelikle Eremya’nın da kullandığı Ermeni ve Türkiye kültürünün bir karışımı olan bu yazı pratiği; Eremya’nın doğup büyüdüğü ve üzerine yazılar yazdığı İstanbul’un tipografik bir imgesi olarak corten malzemeyle mezar tablasının üst kısmına eklenmiştir. (Resim4)