MİMARİ PROJE RAPORU
“Ve biliyorsun artık, nefes almak için açtığı pencereden atlayabilir insan…”
Ruh ve sinir hastaları, tedavi gördükleri süre boyunca yaşadıkları tanıdık çevrelerden ayrılıp “gündelik” yaşamlarını tedavilerini sürdürdükleri hastanede geçirmek durumunda kalan bireylerdir. Diğer hastalıklardan farklı olarak uygulanan tedaviler bireye has ve süresi değişkendir. Yani bu bireylerin bu hastanelerde yaşamlarını ne kadar sürdüreceklerinin belirsizliği bir tasarım dinamiği olmaktadır. Çünkü fiziksel çevre hasta edici olabildiği gibi iyileştiricidir ve mimarlık ve psikoloji disiplinlerinin ortak kaygısıdır. Burada temel amaç tedaviyi destekleyen “iyileştirici” bir çevre oluşturmaktır.
Burada en önemli kavramlardan biri “gündelik yaşam” olacaktır. Gündelik yaşamın içinde bireylerin kendilerini en rahat, güvende, huzurlu hissettikleri yer “ev” dir. Gündelik yaşamı bilinmez bir süreliğine hastane içinde geçen bir bireyin kendini rahat huzurlu ve güvende hissetmesini sağlayabilmek için “terapötik” bir çevre oluşturulmalıdır. Bu terapötik çevre kavramı tasarımın ana çıkış noktasıdır.
Dünya bu hastalara karmaşık kaotik ve belirsiz gelmektedir. Bir çevrenin iyileştirici olabilmesi için bu durumu olabildiğince basitleştirmesi gerekir. Terapötik çevrenin oluşturulabilmesi için rahatlık, kontrol ve egemenlik, mahremiyet ve güvende olmak, sosyal etkileşim, dış ve iç mekanın etkileşimi, doğa, sanat ve ışık gibi öğelerin doğru bir şekilde kullanılması gerekir. Bununla birlikte hastaneler doktorlar, öğrenciler, akademisyenler, sağlık personelleri vb gibi kullanıcı tiplerini barındırdığından kurumsal yerlerdir. Bu tasarımda kurumsallık ve terapötik çevre dengesi oluşturmak amaçlanmıştır.
Bütün bunlar çerçevesinde alanda daha önceden bulunan Bayar caddesi ve Sinan Ercan caddesinin arasında bir köprü görevi gören iki ana aks toplumsal hafızada yer ettiği için korunmuş, alandaki ağaç yoğunluğu sebebi ile eski yapılaşmanın olduğu yerde konumlanılmış, eski acilin olduğu aks daha sosyal işlevler ve peyzaj ile çözülmüştür.
Poliklinikler,acil, psikoterapi merkezi, ortak alanlar, kreş ve bahar merkezi yani gündüz klinikleri alanın çeperinde konumlandırılmıştır. Ortada oluşan dev avluya yataklı klinikler yerleştirilmiştir. Buradaki amaç hastayı bir nevi dış dünyadan koparmak ve onu tasarlanmış terapötik çevreye koyarak kendi mahremiyetini sağlamaktır. Alan kendiliğinden ağaçlı olduğundan oluşan iç bahçeler her bir ünitenin kendi bahçesini oluşturmuştur. Böylece tel örgüler kalkmış hastaların kendilerini hapsolmuş hissetmesi önlenmiştir. İç bahçelerin her birinin bir duvarında amazonit taşı ile bezenmiş bir şelale duvarı bulunmaktadır. Suyun seviyesi tehlikeli değildir. Doğanın iyileştirici gücünün ve suyun sesinin olumlu etki yapması amaçlanmıştır. İç bahçelerde kokusu olumlu etki yapan lavanta, tarçın, ıhlamur vb bitki ağaçları kullanılmış hastalar için bireysel ve grup şeklinde oturabilecekleri oturma düzenleri tasarlanmıştır. A1 ve A2 klinikleri korunmuş A1 içerde kalan konumundan ötürü çocuk psikiyatri olarak yeniden işlevlendirilmiştir. A2 ise çelikle güçlendirilip genişletirelerek kadın psikiyatri olarak işlevlendirilmiştir.. K1 kliniği ise çeperde konumlandığından psikoterapi merkezi olarak işlevlendirilmiştir. Her akut dönemi ünitenin kendi bahçesi ve kendi bahçesine giden kontrollü koridoru bulunmaktadır. Akut sonrası ve amatem üniteleri daha serbest olduğundan bu kliniklere kendi içlerinde ortak bahçe çözülmüştür. İdari bina aynı işlevini korumaktadır. İdari binadan personel yemekhanesine çelik strüktür ile bir geçiş planlanmıştır. Poliklinikler Okur Sokağı tarafındaki çeperde çözülmüştür. Bayar Caddesi alandaki ana aks olduğundan acil bayar caddesine bakmaktadır fakat polikliniklerle beraber konumlandırılmıştır. Acilin kaldırıldığı yerde oluşan boşluğa hastaneye katkı sağlayabilecek bir kafe ve hastaların sosyal ilişkilerini güçlendirebilecek ve yapılan etkinliklerde çıkan ürünlerin sergilenip satılabileceği bir açık Pazar alanı düşünülmüştür. Bahar merkezinde iyileştirici gücü yüzyıllardır bilinen halı dokuma gibi yeni atölyeler eklenmiştir. Bahar merkezinin yanına hastanın toprakla bütünleşmesini sağlayan seralar konulmuştur. Bu seralarda yetiştirilen ürünler aynı zamanda bahar merkezinde bulunan gastronomi atölyesinde de kullanılacaktır.
Mevcut köşkler, hastanenin tarihsel değeri konusunda farkındalık yaratması amaçlanmış ve kültürel mirasın korunmasına yönelik bir bilinç oluşturarak; kültürel mirasın toplanması, belgelenmesi, korunması ve sergilenerek tanıtılmasını sağlamak amacıyla müzeye çevrilmiştir. Tarihin sergilenmesi gibi bir konsept ile gerekli restorasyon projeleriyle birlikte cam kütle içerisinde bir tarih olarak tasarlanmıştır. Tek katlı ahşap köşk ise hasta ve hasta bakıcılarının hem genel bir aktivite olarak; hem de hastaneye maddi birtakım destek anlamında; ortak çıkaracağı bir derginin yayınevi olabilir şeklinde bir görüş önerilmiştir.
Ünite odalarındaki renk seçimi doğadaki gibi zeminden yukarı gidildikçe açık tonlar olmaktadır. Bunun sebebi doğadaki renk kartelasının iyileştirici özelliğini kullanmaktır. Pencereler kırılmaz camdan Odalarda koyu renkli bir zemin, açık renkli bir tavan ve orta derece boyanmış duvarlara sahip bir mekanda uyanmak hastaların yeryüzüne uyum sağlamasına yardım etmektedir. Çünkü doğal çevrede; insan, koyu bir yer, daha açık renkli bir gökyüzü ve orta koyulukta bitki örtüsüne alışkındır. Dolayıyla zenin koyu olması ve ‘ev algısı’ hissettirebilmesi sebebiyle halıfleks olup duvarlar mavi ve yeşil düşünülmüştür. Koridorlar ise rahatlatıcı etkisi bulunan pepto-bismol tasarlanmıştır.
Duvarlar ve zemin kontrastı sınırları tamamlamaya yardımcı olabileceği için hassas davranılmıştır. Mobilyaların konumuna göre dışarıyı seyredebilecek şekilde standart pencereden farklı olarak ince uzun şekilde tasarlanmıştır ve odalarda doğa manzaraları resimleri kullanılmış kaotiklikten kaçınılmıştır. Mobilyalar gerektiğinde hastaya kendi yaşam alanını güvenlik çerçevesinde dönüştürme ve kendi yaşam alanını kurma fırsatı vermiştir. Aydınlatma elemanları, hastanın gereksiz yansımalardan rahatsız olmaması için sürekli olarak tasarlanmıştır. odada ve koridorlarda sürekli olarak tasarlanmışıtır. Koridorların çatıların farklı birleşimleri ile doğal ışık alması sağlanmıştır.
Ayrıca dinlenme alanları açık plan şeklinde tasarlanmış, hastaların daha ferah bir ortamda sosyalleşmeleri öngörülmüştür. Tek yataklı olarak önerilen yataklı klinikler ‘yatma’ ve ‘çalışma’ olarak iki ayrı yaşam alanı tasarlanması amaçlandığı için; yataklı odalarına dikdörtgen bir form verilmiştir. Bu aynı zamanda gerekli görüldüğü takdirde iki ayrı yataklı odaya dönüşünü kolaylaştırmıştır. Yatak bulunan alanın camları, aşırı güneş ışığını engellemek ve düzenli uyku sağlamak amaçlı daha kısa tutulmuştur. Hastanın çalışma alanı ise uzun güneş ışığı alabilecek diğer cam önüne yerleştirilen çalışma masasında oluşmaktadır.
Personel ortak alanları, kontrol amaçlı iç bahçelere bakacak şekilde yerleştirilmiştir, personel için teraslar tasarlanmıştır. Yataklı ünitelerde daha az polikliniğe göre daha az kat yüksekliği planlanmıştır.
Özetle bütün kullanıcıların ihtiyaçlarına cevap vermeye özen gösterilmiş; bunun için kurumsal-terapötik dengesi kurulmaya çalışılmış ve tasarlanan çevrenin iyileştirici olması umulmaktadır.
Önerilen yapıların ve eklemelerin yapılma süreci hassasiyetle düşünülmüş, aşama aşama bir yapım sistemi tasarlanmıştır. İlk önce nöroloji binası yapılacak ve eski nöroloji binası yeni yerine taşınacaktır. Bu süreçte eski nöroloji binası yerine erkek psikiyatri kliniği yapılacak olup, erkek psikiyatri taşınmasının ardından eski erkek psikiyatriye, kadın psikiyatrinin bir bölümü yapılacaktır. Bu arada yeri boş olana amatemler yapılacaktır.
Amatemlerle birlikte şimdiki Kızılay pavyonu taşınmış olacaktır. Boşalan Kızılay pavyonunda gerekli düzenlemeler yapılıp, yeni kadın psikiyatrinin kalan bölümü tamamlanacaktır. Kadın psikiyatrinin de yeni yerine taşınmasıyla boşalan binası çeperde günlük hastalar için kullanılabilecek psikoterapi merkezine dönüşecektir. Her yapının mekanik sistemi yapı bazında çözülmüş, dolayısıyla mevcut merkezi teknik hacimler yıkılacak, yerine Bayar Caddesine bakan kısım, acil bölümü ve Okur Sokağı boyunca poliklinik merkezi olarak düzenlenecektir. Yapılan acil ve poliklinik bölümleri ile taşınma gerçekleşecektir. Mevcut acil ve poliklinik yerine caddenin konumu sebebiyle çalışabilecek bir kafe ve pazar aksı düzenlenmiştir. Mevcut köşkler ise müzeye çevrilip koruma altına alınacaktır.