Mimari Proje Raporu
Bugün yaşadığımız şehirler, metropol kentler, yerleşim alanları, mahalleler insanoğlunun nihai deneyimleri, dönemsel gereksinimleri ve tecrübeleri sonucu oluşturulmuştur. Bu kent yapılaşması, sorunlarıyla beraber ortaya çıkmış bir sonuçtur. Kentlerde medeniyet ve uygarlığın temellerinin atıldığı iddia edilse de uygulamada insanın yalnızlaşması, dar mimari çerçeveye sıkıştırılmışlığı; sosyal iletişimin kopmasına, toplumu ayakta tutan bağların zayıflamasına ve toplumsal kontrolün yerini bireysel yaşam biçimine bırakmasına sebep olmuştur. Özellikle son dönemde dünya genelinde görülen ekolojik değişimler, artan salgın hastalıklarla beraber başkalaşan gereksinimler, kırsal alanlardan kentsel bölgelere yönelimle artan nüfus yoğunluğu; kentin alışılagelmiş yapısını deforme etmiş, kentlerin farklı bölgelerinde farklı sosyal altyapı ihtiyaçları problemini gündeme getirmiş, bireysel ve toplumsal mimari yaklaşımların yenilenme zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.
Günümüz şartları ele alındığında, mekân üretimi mekanikleşmiş, insan faktörü yerini ekonomik kaygılara bırakmıştır. İnsanı bütünüyle ele alma ve insan için yaşanabilir yapılı çevreler oluşturma sorumluluğu, sosyal bir varlık olarak insanın yaşadığı çevre ile etkileşiminin, insan-çevre davranış ilişkisi içinde incelenmesi gereğini ortaya çıkarmaktadır. Bu durum; sosyo-ekonomik veriler, kültürel değişkenlikler, sağlık koşulları, jenerasyon farklılıkları gibi toplumsal filtrelere maruz bırakılmış insan gruplarının da kentsel donatılara ve sosyal hizmet standartlarına eriştirilmesi; bilimsel, kültürel, teknolojik ve sosyal gelişime katkıda bulunabilecek imkanlar ve mekânlarla buluşturularak, toplumsal yaşam döngüsüne dahil edilmesi gerekliliğini zorunlu kılmaktadır. İnsanı odak noktasına alan bir tasarım anlayışının aynı zamanda çağdaş, sürdürülebilir, optimum enerji bakımından verimli olması da gerekmektedir.
Tüm bu veriler ele alındığında, yarışma projesinin mimari konsepti, aşağıdaki beş temel ölçüte dayanmaktadır:
Bina programları ve arazi imkanları incelendiğinde, program yoğunluğu, inşaat alanı ihtiyacının daha fazla olması ve programda bulunan gürültü toleransı düşük mekânlara sahip olması sebepleriyle Mahalle Evi binası, alanın yoğunluk ve gürültü açısından daha avantajlı olan Kırım Caddesi tarafında konumlandırılmıştır. Ayrıca yapı, arazinin mahalle ile iletişimini sağlayan, Köyiçi Caddesi, Kırım Caddesi ve Kırgız Sokak’tan gelen yaya sirkülasyonunu en ergonomik şekilde karşılayacak ve mahalle halkının her üç yönden erişimini kolaylaştıracak şekilde yerleştirilmiştir.
Bina programı ve hitap ettiği kitle bakımından daha sade bir yaklaşıma sahip olan Yuvamız İstanbul binası, arazinin, Kırım Caddesi ve Köyiçi Caddesi’ni birleştiren köşe kısmına, çevresindeki yapılaşma yüksekliğine uyumlu bir şekilde konumlandırılmıştır. Program gereği, kullanıcılar için genel kullanımdan bağımsız olarak arazinin bu köşesinde, sosyal altyapı ihtiyaçlarını cevaplayabilecek, tasarımın strüktürel yaklaşımıyla örtüşen, oyun alanları tasarlanmıştır.
Mahalle Evine göre daha sade bir yaklaşımla programlanan Kısa Mola Merkezi binası, arazinin yaya yoğunluğu fazla olan Kırım Caddesi’ne dik bir konumda yerleştirilerek, yaya sirkülasyonu bu kısımdan sağlanmıştır. Kırım Caddesi’nin yaya sirkülasyonu yoğun bu geniş cephesine yapılaşma olarak minimum yaklaşım ve müdahale olmuştur. Cadde’nin diğer tarafında bulunan spor sahası ve kütüphane gibi kamusal alanlar ve konut yerleşimleriyle olan görsel bağlantının korunması amaçlanmıştır.
Arazideki kot farkını bir avantaja dönüştürmek ve kütlesi ile çevreye saygılı bir mimari çözüm oluşturmak amacıyla, arazinin giriş cephesi konumunda olan Kırım Caddesi’ne bakan Kısa Mola Merkezi binası, zemin kotundan yükseltilmiştir. Böylelikle her üç yapının ortak olarak kullanımına hizmet eden, yarı geçirgen olarak tasarlanmış meydanla, Kırım Caddesi arası arasında görsel bağlantı sağlanmıştır. Oluşturulan bu ana meydan, net kullanıma olanak tanıyan sosyal alanlar oluşturmak için kot farkı olmaksızın planlanmıştır. Zemin kotundan yükseltilen Kısa Mola Merkezi’nin bu kısmı, program yoğunluğuyla yeterli açık sosyal alan imkânı veremeyen araziye bu ihtiyacı gidermek amacıyla bir çözüm önerisi sunmuştur.
Her üç yapının kapalı otopark gereksinimine cevap verebilmek için, Kırım Caddesi üzerindeki trafik yoğunluğundan uzak, ama bu caddeyle ilişkili, Kızgız Sokak tarafından, bir araç rampası planlanarak, her üç yapıya hizmet eden kapalı bir otopark alanı oluşturulmuştur. Talep edilen araç sayısına karşılık verebilmek için, Kapalı otopark içinde yapılan rampalı geçişle otopark iki ayrı katta çözümlenmiştir. Ayrıca, bunun için meydanın alt kısmı da kullanılmıştır.
Toplumun farklı kesimlerine hizmet eden ancak aynı toplumsal amaçlarla bir araya getirilen kullanıcı grubu için birbirlerinden bağımsız üç farklı yapı yaklaşımı kullanılsa da bu üç yapıyı saran ahşap bir strüktür ve yine bu üç yapının, kullanıcılarının ortak olarak vakit geçirebilecekleri, sosyal etkileşimde bulunabilecekleri, toplumsal birlikteliğe daha rahat adapte olmalarını sağlayacak sosyal donatılarla zenginleştirilmiş bir meydan tasarlanarak, kullanıcılarda aynı zamanda kendilerini kucaklayan bütüncül bir bina kütlesinde bulundukları algısının oluşması amaçlanmıştır.
Bölgenin konumu itibariyle beton yapılaşmanın yoğun olduğu bir bölgede konumlanmış olması nedeniyle, iç-dış mekân ilişkisinin artırılarak doğayı yapılaşmanın içine dâhil etme çabası aranmıştır. Kullanıcıların doğayla ve yeşille ilişkilerinin güçlendirilmesi hedefiyle, yapıları ve ana bahçeyi saran yarı geçirgen strüktür sistemde ahşap donatı elemanları kullanılmıştır. Özellikle ana meydanı da içine dâhil eden bu sistemle ana meydanın aynı zamanda kullanıcıların doğaya açılabilecekleri ve toplumsal aidiyet hissedebilecekleri bir iç bahçe çözümü önerilmiştir. Kentsel yaşam yoğunluğu içinde kısa bir mola vermek için meydanda su ögesi etrafında gezinti ve dinlenme alanları önerilen bu bahçede işlevlerin birbirleriyle olan ilişkileri, erişim, ses, sessizlik, yoğunluk faktörleri dikkate alınarak dizilmiştir. Farklı kokular yayan ağaçlar ve çiçekler görme engellilerin mekân tanımlamasını kolaylaştırmak için kullanılmıştır. Meydandaki duyu bahçesinde farklı renk, büyüklük ve dokudaki malzemeler kullanılmış olup bireylerin görme, işitme, dokunma, koklama duyularına hitap etmesi amaçlanmıştır. Duyu bahçesi, Kafe satış birimi ile ilişkili açık oturma alanlarından su ögesi ve zeminden yükseltilmiş oturma alanları ile ayrılmıştır. Kısa Mola Merkezi zemin katında dersliklerde ve atölyelerde yapılan çalışmaların sergilendiği bir sergi alanı ve boyama duvarı yer aldığı bu yarı açık alan çeşitli kutlamalara ve etkinliklere imkân sunmaktadır.
Arazideki yeşil doku elemanları, daha tanımlı olan Kırım Caddesi ile Köyiçi Caddesi’ni birleştiren Yuvamız İstanbul binasının arkasına taşınmıştır. Burada hem bu yapının kullanıcılarına hem de mahalle halkına hizmet eden sosyal etkinlik alanları oluşturulmuştur. Bu alan, arazinin giriş cephesinde bulunan Kısa Mola Merkezi’nin yükseltilmesiyle oluşturulan, sosyal etkinlik alanı ile ana meydana destek olmakta, kullanıcılara farklı açık alanlar sunmaktadır.
Yarı geçirgen ahşap strüktür ile hem yapıların ve meydanın içindeki akışın yol cephelerinden algılanması hem de sürdürülebilirlik ve ekolojik yaklaşımlar açısından tasarımı destekleyici unsurlar oluşturmak amaçlanmıştır. Ahşap strüktür saçak şeklinde çıkarılmış, oyun ve oturma alanlarının üzerini örterek satranç, salıncak, denge parkuru, basamaklı oturma alanı gibi çeşitli şekillerde işlevlendirilmiştir.
Yapıların ana girişleri, ana meydanla ilişkilendirilerek meydanın işlevselliği artırılmıştır. Yapıların oturum alanlarında arazi kotuna minimum müdahalede bulunulmuştur ve meydan kotu arazi kotundan yükseltilerek, meydana bina girişleri için bir su basman işlevi de kazandırılmıştır. Meydan girişi; Kısa Mola Merkezi ve Yuvamız İstanbul binaları arasında çözülen güvenlik birimi, rampa ve merdivenlerle daha tanımlı ve kontrollü hale getirilmiştir.
Bina yükseklikleri, komşu yapı yükseklikleri ile uyumlu ve kademeli bir şekilde çözülmüş olup bina programlarındaki mekânsal ölçülere riayet etmek amacıyla bazı birimlerde yapılan çıkmalar ile plan ve cephe çözümlerine hareketlilik kazandırmak amaçlanmıştır. Çıkmalar, binayı saran ahşap strüktür sayesinde daha esnek bir şekilde yapılmıştır. Plan çözümlerinde, mekân organizasyonları, işlevsel süreklilik, net sirkülasyon bağlantılarını korumak amacıyla, asansör, merdiven gibi çekirdek çözümleri ile diğer birimlere göre daha az doğal ışık ihtiyacı olan ıslak hacimler dikdörtgen formlu plan düzlemlerinin merkezinde konumlandırılmıştır. Bu birimlerin her iki yanında çözülen koridorlar ile pratik düşey ve yatay sirkülasyonlar tanımlanmıştır. Arazi kotunun avantaja dönüştürülmesi amacıyla, Mahalle Evi binasının bodrum katının zemin üstünde kalan birimlerine, doğal ışıktan faydalanabilecek mekân çözümleri önerilmiştir.
Özetle, Mahalle Evi, Kısa Mola Merkezi ve Yuvamız İstanbul yapılarının, toplumun her kesimine kucak açan, zihinlerde oluşan sosyal sınıf farklılıklarını reddeden, toplumsal yaşam biçimine kolay uyum sağlayabilen, toplumsal verimliliği yüksek, sosyal iletişimleri kuvvetli, kent kültürü ile kendi kültürleri arasındaki bağlantıyı sağlıklı bir şekilde kurabilen, çevresi ve çevresel önceliklerle bütünleşik, kendi içinde farklı işlevlerle zenginleştirilmiş olsa da aynı zamanda güven veren tek bir sosyal merkez algısını da oluşturabilen bir tasarım yaklaşımıyla hizmet vermesi amaçlanmıştır.