Katılımcı, eVolo 2015 Skyscraper Competition

eVolo Magazine’nin 2006 yılından beri her sene düzenlediği Gökdelen Yarışması’nın bu yılki katılımcılarından biri olan Ozan Ertuğ'dan "gökdelen olmayan" bir proje önerisi.

Evolo Gökdelen Yarışması için Gökdelen Olmayan Bir Öneri

Mimarlıkta detaylara, cepheye, iç ve dış kullanımlara yönelik yeni teknolojiler bizi hep heyecanlandırmıştır. Sonuçta akıllı ve ekolojik açıdan duyarlı bir bina ortaya çıkması fikri hep cezbedicidir. Peki sürdürülebilirlik için tüm sorumluluğumuz inşa edildikten sonrası için akıllı, yüksek ekolojik değerler taşıyan bir bina yapmakla sınırlı mı? İnşaat sürecini hiç düşünüyor muyuz?

Bir inşaat alanında binlerce araç sahaya malzeme getirir/götürür; kamyonlar, vinçler, iş makineleri vb. Ve bunlar oldukça fazla kirlilik yapan araçlardır. Kalıplar, destek strüktürleri vs. bir süre sonra işe yaramaz hurdalar haline gelir; her ne kadar geri dönüştürülebilecekleri söylense de geri dönüşümün kendisi de az kirli bir süreç değildir. Geri dönüşümle elde edilen bu tür malzemelerin ömürlerinin de normale göre kısalmasını hesaba katmazsak tabii!

Ve inşaatlarda çalışan işçiler, meydana gelen onlarca kazaya ne demeli. Genellikle ölümle sonuçlanan bu kazalardan hala hiçbir ders çıkarılmış değil. Peki ya etrafta hiçbir insan olmasa ve güvenlik önlemleri için harcanan çabaya (!) gerek duyulmasa. Tamamen otonom bir inşaat düşünülebilir mi?

Gelelim bu projenin temelini oluşturan Zeplin fikrine. 2. Dünya savaşında kullanılmaya başlamadan önce oldukça heyecan verici bir fikirdi, çoğumuz Empire State Binasının tepesinin bir Zeplin platformu olmak üzere tasarlandığını bilmeyiz. Zeplinler içlerindeki gazın etkisiyle yükselip, her şeyi taşıyabilen nesnelerdir ve havada ilerlemek için çok az enerjiye ihtiyaç duyarlar.

Diyelim ki 10-15 yıl içerisinde tekstil tasarımının geldiği noktada çok farklı teknolojilerle donatılabilen tekstiller gündelik hayatın normal bir parçası haline geldi. Üzerinde çok konuşulan dronelar (Amazon firması çok yakın zamanda dronelarla taşımacılık yapmaya başlıyor mesela) yakın zamanda Tesla firmasının geliştirdiği yeni nesil uzun dayanımlı ve hızlı şarj olabilen pillerle donatıldı ve bu dronelar ince işler yapmaya elverişli hale geldi. 3d-Printing de sonunda büyük inşaatlar ve strüktürler yapmaya daha elverişli hale geldi diyelim. Kompleks sistemleri de tamamen kontrolü altında tutabilen AI denemelerinde de başarıya ulaşıldığını varsayalım. Tüm bu teknolojileri bir araya getirin ve işte karşınızda tamamen otonom çalışan, uçan bir inşaat sistemi.

Zeplin, üst yüzeyindeki solar panel özellikli tekstilden edindiği enerjiyle dronelar ve 3d printerı besliyor. 3d printer yada eşleniği merkezi bir üretim başlığı ana inşaatı yaparken dronelar da ince işleri yapıyorlar. Pili biten drone tekrar zepline bağlanıp hızla şarj oluyor ve işine devam ediyor. Zeplin hareket etmek ya da belli bir boşluğa girmek için hacmi sabit kalarak şekil değiştirmek istediğinde üzerine bağlı binlerce drone gerekli itiş ve çekişi sağlıyor. Örnek vermek gerekirse New York’ta sıkışık bir alana girebilmek için şekil alabiliyor. İnşaat yapmanın yanında yıkılması gereken binalarda kara trafiğine ve araçlarına gerek duyulmadan yavaş yavaş tepeden parçalanarak taşınıyor. Kullanım alanları oldukça genişletilebilir.

Çok şekilli, akıllı, sürdürülebilir binalar yapmak heyecan verici! Ama bunları inşa etmek için harcadığımız efora dikkat etmek gerekli. İnşaat endüstrisi partikül emisyonuna %4 gibi bir katkı yapıyor! Bunun yanında su ve gürültü kirliliğine de önemli ölçüde katkısı var. Sadece kara araçlarını, insanları ve destek/kalıp strüktürlerini denklemden çıkarmak güvenli, çevre kirliliği yaratmayan insan dostu inşaatlar için çok önemli bir adım olacaktır.

efficient airship would be a good way to construct our marvellous cities!

Etiketler

Bir yanıt yazın