MİMARİ RAPOR
Denizli’nin doğal, tarihi ve kültürel değerleri ile ekonomik ve bilimsel kapasitelerinin bütünleştirilmesi önemlidir. Üniversitenin kentle bütünleştirilmesi, kentlinin üniversitenin olanaklarından, üniversitenin de kentin olanaklarından faydalanmasını sağlayacaktır. Yaşayan bir çevreye sahip olan üniversite alanı, kentli ile etkileşim içindedir. Özellikle kampüsün batı çeperinde görülen sosyal dönüşüm bu bölge için önemlidir. Aks üzerinde ve içinde yer alan konutlar, üniversite öğrencileri için konaklama birimlerine ve sosyal alanlara dönüşmektedir. Bu bölgeler, öğrenci yaya yoğunluğunun olduğu 7/24 yaşayan alanlardır. Kentin güneyinde bir bilim ve eğitim odağı olan Pamukkale Üniversitesi kuzey bitişiğindeki Denizli Anadolu Lisesi ve Endüstri Meslek Lisesi ile büyük bir “eğitim odağı” teşkil etmektedir. Bu bağlamda bakıldığında, kampüsün diğer eğitim birimlerine rol model olarak eğitimle içi içe olması ve bölgesel dinamikleri canlandırması önemlidir.
Pamukkale Üniversitesi üzerine
Pamukkale Üniversitesi vizyonunu; her alanda yaşama katkıda bulunmak, her şeyden önce kendi yaşamına anlam kazandırmak için hem kurumsal hem de bireysel alanda bilinçli, arzulu, kararlı adımlar atmaktadır diye tanımlar. Bu açıdan düşünüldüğünde, içindeki mekânsal kurgunun hem öğrencilerle hem de kentli ile iç içe olması, yayalara öncelik sağlayan ve etkileşimin yüksek olduğu bir platform olarak düşünmek gerekir.
Kampüs ve Kullanıcılar
Kampüs mekanı teatral bir gezinti alanı olarak düşünülebilir. Öğrenci her adımda kampüsün gündelik gerçekliğinden uzaklaşma ve kampüsü fark etmeye başlar. Bu güzergah yaratma fikri özellikle öğrenci yaya girişleri ve yürüme yollarını kapsar. Mevcut durumda, kampüsün güneybatı çeperinde yer alan şehir aksı öğrencinin sosyal yaşantısını tetikleyen bir aks olarak gelişmiştir. Bu durum öğrencilerin kampüsle ilişki kurdukları geçişi işaret eder. Kampüsün sosyal omurgası incelediğinde, Cengiz Bektaş yolunun önemli bir geçiş olduğu fakat bu geçişin yer yer kesintilere uğramasıyla net bir bütünlüğünün ve yayalar için giriş allesinin olmadığı görülmektedir. Bu durumu anlamakla başlayan tasarım, kampüsün sosyal allesini oluşturmak ve bu allenin yeşile bağlanmasıyla tüm kampüs kullanıcılarına ve kentliye de hitap eden bir meydan oluşturmakla devam etmektedir. Kampüs vaziyetinde görülen alle izi meydanla birleşmekte ve devamlılık olarak Cengiz Bektaş yolu ile eğitim yapılarına devam etmektedir.
Mimarlık Fakültesi, bir tasarım geliştirme merkezidir. Kampüsün uygulamalı yaratıcılık atölyesi rolünü üstlenir. Bu anlamda, Pamukkale Üniversitesinin de hem Denizli hem de kentli ile olan kültürel ve iletişimsel politikalarında rol oynar, oynamalıdır. Yapının kütlesel yaklaşımında her türlü sanatsal etkinliğe açık, farklılaşan mekanlar yaratacak, açık ve kapalı mekanların iletişimde olduğu parçalı bir yapı düşünülmüştür. Süreç dahilinde düşünülecek olan etaplamalarda bu parçalı kütle ile 1. Etap bölüm tamamlandığında, öğrencilerin hayatına da hem avlu olarak katılacak, sonrasında da bir deneyim mekanı olarak inşaatına başlanacaktır diye öngörülmektedir.
Kampüs Hayatı, Mimarlık ve Alle
Tasarım alanına yaklaşımda öncelik kampüse yoğun yaya girişinin bulunduğu ancak mevcut durumda niteliksiz ve atıl kalan girişle başlayan bir “sosyal alle” tasarımı öngörüldü. Tasarlanan yapı ile kampüsün bağlayıcı noktası olarak yapıya bitişik devam eden alle, hem kullanıcıların kampüse yaklaşımını değerli hale getirmeye hem de sosyal bir mekan yaratmayı amaçlar. Yapının yeşil ile devam eden kütle-alle ilişkisi, mekânsal kurgusuna uygun olarak iç mekanda da görülmektedir. Bu durum, yapının ön ve arka yüzlerindeki farklı dünyaların yeşil ile bağlanması sağlar. Yapıyı bir arada tutan ön-kütle, hem yapıya geçişlere bir tanım sağlar hem de farklı kütlese birimleri bir arada tutar. Mimarinin bir parçası olarak ışık ve hava gibi doğal öğelerin kullanımı, -4.00 kotundaki bahçelerden yapının üst kotlarındaki galerilere kadar hissedilmektedir. Yeni mimarinin rolü, kampüsün cazibesini ve potansiyelini ortaya çıkarmak, mevcut ile yeninin arasındaki sınırları aşarak, karşılıklı, uyum içinde ve tertemiz bir ilişki kurmaktır. Bu yüzden, yapının konumlanmasında en önem gösterilen mekan, yayaların kampüse girişinin de tanımlanmasına bir sınır çizen kütle olarak düşünüldü.
İnteraktif – Dönüşen Mekanlar
Mimarlık fakültesine yaklaşımda ele alınan durum stüdyoların tüm bölümler için bir sosyal mekan olmalarıdır. Yapının hem özel hem de genel alanlara cevap verebilmesi için, mekânsal kurgu bloklar halinde tasarımla çözümlenir. Böylece, etkileşimi yüksek iç mekanlar, galeriler, farklı disiplinlerin bir arada çalışmaları ve geçirgen bir yapı bütünü tasarlanmıştır. Yapıyı bir arada tutan omurga aynı zamanda interaktif bir koridor görevi görmektedir. Geçici, kalıcı etkinliklere yer verilen, jürilerin düzenlendiği ve yapıya etkileşim değeri katan bir kurgudur. Stüdyoların olduğu kütlelerde, eğitimi bütün mekana yaymak amacıyla koridorlar ve stüdyoların ilişkisi, galeriler ile kurulan hem fiziksel hem görsel ilişkiler, mekanları ayıran taşınabilen, değişebilen hareketli bölücüler ile iç mekanlar öngörülmüştür. Yapı içerisinde “interaktif koridor” diye adlandırılan, farklı mekanlarla iletişime geçen yer yer sergi kütlesine dönüşen, canlı bir mekan tasarlanmıştır. Bu mekan, denetlenebilir bir geçirgenlik ile fonksiyonlar ve yapılar arası etkileşimi sağlar. Kampüs girişine bir sınır getiren bu ön-kütle, programın gerektirdiği yeniçağın mimarlık fakültesi işlevlerine göre biçimlenecektir. Mimarlık fakültesi yerleşiminde de bu koridor, diğer kütleleri birbirine bağlayan bir omurga görevi görmektedir. Alle ile direk ilişki kuran geçişler ile kullanıcıları yapılara alan bir süzen oluşturulmuştur. Alleden devam edildikçe, yapının meydana ve kampüse doğru yönelen ve bu sebeple hem topoğrafyaya saygılı hem de farklılaşan ana giriş kütlesi ile karşılaşılır.