Mimari Açıklama Metni
İnsanoğlunun fıtratında kutsala olan bir ihtiyacın olduğu bilinmektedir. İnsan kutsal olduğuna inandığı mekânda kutsalla iletişime geçmekte, bu mekânda kendini yenilemekte ve arınma gayreti içerisinde bulunmaktadır. Bu bağlamda dindar bir insan için kutsal mekânın yaşamdaki önemi büyüktür.
Dünya üzerindeki ilahi veya beşeri kaynaklı tüm dinlerde görülebilen kutsal mekan anlayışı, bu algının evrensel bir tarafını da göstermektedir. Kutsalın çerçevesi, mahiyeti ve din ile olan münasebeti yeterince kavranıp, neyin hangi ölçüte göre ne kadar kutsal olduğunu anlamak da büyük önem arz etmektedir.
İnsan fıtratı itibariyle gizeme, aşkın bir varlığa ve bu varlıkla iletişime geçebildiği bir mekâna, zamana ve nesnelere karşı her zaman ilgi duymuştur. İnsan, aşkın bir varlıkla/kutsalla sürekli iç içe olma duygusuna ve bu duygunun bir yansıması olarak kendini kutsalla ilişkilendirme tavrını sürekli canlı tutmaktadır. İlahi kökenli veya beşerî dinlerin tamamında kutsallık algısının olduğu görülmektedir. İlahi dinlerdeki kutsiyetin kaynağı aynı şekilde ilâhî kökenli olup, diğer ilâhî kökenli olmayan beşerî dinlerdeki kutsallardan bu yönleriyle ayrılmaktadır. Kökeni insanlık tarihi kadar eski olan kutsallık algısı ve bu algının mekân boyutu bağlamında kutsal mekân algısı/anlayışının dinî bir tutum olduğu görülmektedir.
Kutsal ve mekân kavramlarının dilbilimsel analizi, kutsal kavramının ihtiva ettiği anlamlar göz önüne alındığında kutsalın çağrıştırdığı mananın hemen hemen tüm dillerde mevcudiyeti söz konusudur. Kutsal mekân, fert ve toplum hayatında çok önemli bir unsurdur. Zîrâ dinin vazgeçilmez unsurlarından biri olduğu görülen kutsal mekân algısı, bir dinin, inancın, fikrin, ibadetlerin vb. yaşanması, yaşatılması ve ilerlemesi için zorunluluk arz eder.
Maltepe Gülsuyu Cemevi tasarımının oluşmasını etkileyen en önemli unsur şüphesiz ki kutsallık ve kutsal mekan kavramları olmuştur. Tasarımcı kendine öncelikle şu soruyu sorar: “Mekanı kutsal yapan nedir?”. Ardından devam eder, kutsallık mekansal bir özellik midir?, İmgeler, simgeler, objeler mekanı kutsallaştırır mı? Yoksa mekan kendi kutsallığını kendi mi yaratır? Mekanın kutsal olmasını sağlayan mekanın duyulara mı hitap etmesidir?… Yoksa mekanın atmosferi kutsallık için yeterli midir?… Tüm bu soruları artırabiliriz. Tüm soruları tek ve basit bir soruda toplayabiliriz. Nasıl bir mekan? Gerçekte aslolan mekanın kendisidir. Tüm dinlerde mekanın amacı hizmet etmekdir. Dini ritüellere en uygun şekilde insanların ibadetlerini yaşaması, yaşatması, ifa etmesi için gerekli fiziki ve hissi koşulları sağlayan bir mekan kutsal mekan vazifesini yerine getirmiş olur. Tüm bu olgulardan ve saptamalardan hareketle, tasarımda cem rituelinin yerine getirildiği cem meydanının mekansal tasarımında imgesel, simgesel, geleneksel birtakım çağrışımlara göre mekanı şekillendirme arayışından kaçınılmış; sade, yalın, işlevsel, alçak gönüllü bir mimari anlayış benimsenmiştir.
Yarışmanın asıl konusu olan “kutsal mekanın mimari karşılığını arama” konusunu Maltepe Gülsuyu Cemevi Kültür Merkezi ana başlığı altında irdelemeye geçmeden önce “tasarım alanında varolan fiziki koşulların tasarımı yönlendirmesi” alt başlığı altında ele alabiliriz. Mevcut duruma baktığımızda karşılaştığımız manzara şudur:
– Tasarım alanı içinde, maliyetinin büyük bir kısmı toplanan bağışlar ile karşılanmış, yapımına başlanmış ancak belli bir aşamada, bazı sebeplerden dolayı yarıda kalmış bir betonarme yapının varlığı.
– Arsanın, eğimli topoğrafik yapısı nedeniyle yaya erişilebilirliğinin zorluğu ve olası tasarımın topoğrafyaya yerleşiminin zorluğundan dolayı doğacak sıkıntılar.
– Mevcutta arsanın bir köşesine iliştiriverilmiş hissi veren, halen kullanılmakta olan ancak yetersiz kalan mevcut cemevi binası.
– Arsanın bulunduğu konum itibarı ile potansiyelinin ve manzara hakimiyetinin yüksek oluşu.
Tasarım sürecini etkileyecek en önemli karar şüphesiz, mevcut betonarme yapının korunup korunmayacağı olmuştur. Mevcut yapıyı yıkıp, alanı temizleyip serbestçe en baştan yeni bir tasarım yapmak işin en kolayıdır. Fakat şüphesiz ki, bu yapının önemli bir oranda harcama yapılarak, bağışlar ile yapılmaya çalışılmış ve ciddi bir aşamasında yarıda kalmış bir yapı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu seçeneğin çok da gerçekçi ve uygulanabilir olmadığı görülmektedir. Kaldı ki bağışçılar ve potansiyel kullanıcıların da tercihi de mevcut yapının yıkılmadan yeni proje ile adapte edilmesi yönünde olmuştur.
Bu veriler ve varolan fiziki koşulların yönlendirmesi neticesinde yeni tasarımın halihazırda arazide yer alan betonarme yapı kullanılarak oluşturulması kararı verilmiş, bu doğrultuda müdahalenin kapsamı ve müdahale noktaları üzerinde kararlar alınmıştır.
İlk etapta, mevcut yapının üzerinden 2 katın atılması kararlaştırılmış, bu sayede bina, üst kotta duran birinin önünde engel teşkil etmeyecek, alt kottan bakıldığında ise yapı yükseklik algısı azaltılmış olacaktır. Mevcut iki blok arasında kalan bölüm kademeli bir geçiş yapısı yaratmaya imkan verecek şekilde düzenlenerek, alt kot ile üst kotlar arası açık yaya geçişleri sağlanmıştır. Mevcut projede cemevinin bulunduğu döşeme kotu öneri projede aşağıya indirilmiş, alt avludan ve üst avludan giriş ve erişim kolaylığı sağlanmıştır.
Mekanların yerleşiminde benimsenen ana karar herkesin erişebileceği ve her yaş grubundan insanların kullanabileceği mekanlar yaratmak olmuştur. İstenen yapı programı incelendiğinde iki ana foksiyon grubu öne çıkmaktadır. Cemevi ve alt bileşenleri ile Kültür Merkezi programı. Cemevi programı mevcut strüktür içinde, Kültür Merkezi programı ise ona sırttan eklenen topoğrafya eğimine gömülen arka kısımda çözülmüştür. Her iki ana fonksiyonun girişleri ayrı ve farklı kotlardaki avlulardan alınırken iç mekanda fuayelerden birbiriyle ilişkidedirler. İkincil bina programları, otopark, teknik alanlar ve servis alanları ise iki ana fonksiyonu besler nitelikte ve konumda ana programa eklemlenir.
Tasarımda alınan ana kararlardan bir diğeri de kapalı alanları besleyen açık ve yarı açık alanların dengeli ve orantılı bir şekilde tasarıma adaptasyonu olmuştur. Kullanım yoğunluğuna göre şekillenen ve boyutlandırılan avlu- açık meydan – anfi – gezilebilir çim çatı ve park alanı gibi unsurlar tasarıma eklenmiş, tüm açık alanların birbiri ile kapalı alanlar ile irtibatlı olması sağlanmıştır. Yapının çatısında panoramik bir manzara açısına sahip “Açık Cem Meydanı” önerilmiş, Yapının çatısı, topoğrafik bir düzenleme ile alt kotlara bağlanmıştır.
1 Yorum
selamlar,ibadet mekanını bu kadar ruhsuz olarak düşünmenizi anlamak da güçlük çektim,biraz daha ritüellere,ruhani boyuta dikkat etmeniz gerekirdi..