PROJE RAPORU
Yarışma projesi alanı olarak belirlenen İTÜ Maçka yerleşkesi, sadece akademik işlevi olan bir binalar bütünü değil, tarihsel, sosyal ve kültürel kimliği ile de kente değer katan tarihi bir yerleşkedir. Yerleşke içerisinde yer alan mimari simge haline dönüşmüş tarihi binalar doğal çevresi ile birlikte kente değer katmaktadır. Bu kapsamda tasarımımızın manifestosu; bu kültürel değer farkındalığıyla, kültürel mirası öne çıkaran, tarihi dokuyla uyumlu, akılcı ve çağdaş tasarım anlayışına paralel olarak mimari, kültürel ve doğal habitatın korunması yoluyla yerleşkenin yeniden planlanmasıdır. Bu kapsamda tasarımın yaratımında; kullanıcıların eğitsel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilen, geliştirilebilir-dönüştürülebilir altyapı sistemlerine sahip, gelecekte oluşabilecek ihtiyaçlara dönük çözümler üretebilen, kente bilimsel, kültürel, sosyal ve ekolojik örnek bir mekân olarak katkı sağlamayı hedefleyen engelsiz ve çevreci yaklaşımlar önem teşkil etmiştir.
TASARIMIMIZIN İLKE VE AMAÇLARI
• SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMA: Tasarımın ana hedefi olan sürdürülebilirlik, koruma kavramı ile beraber değerlendirilmiştir. Bu kapsamda tasarımda; kentin en önemli estetik ve tarihsel nirengi noktasını oluşturan Karakolhane binası, kamu kullanımına hizmet vermesi, eğitim yapısı olarak işlevini sürdürmesi nedeniyle, tarihi ve sosyal açıdan devamı amaçlanmıştır. Ayrıca tasarımda mevcut bitki örtüsünün korunması önemli görülmüş olup bu ilke doğrultusunda tasarım gerçekleştirilmiştir.
• MEVCUDU KORUMA: Karakolhane binası, mevcudu koruma ilkeleri gözetilerek yeniden işlevlendirilmiş, mekansal kullanımı iyileştirilmiştir. Söz konusu mevcut binanın tasarlanan yeni İşletme Fakültesi binasıyla etkileşimi sağlanmış olup yeni Fakülte binası ile de akademisyen ve öğrencilere çağdaş bir yaşam alanı yaratılmıştır.
• İLETİŞİM VE ETKİLEŞİM ALANI YARATMA: Tasarımımızda, insan-doğa başta olmak üzere, bireylerarası iletişim ve insan-yapı etkileşiminin üst seviyede tutulduğu bir tasarım anlayışı hedeflenmiştir. Bu doğrultuda tasarımda, akademisyen ve öğrencilerin buluşma ve paylaşma alanlarını arttıran, entelektüel, eğitsel ve kültürel aktiviteleri destekleyen, günlük rekreasyon aktivitelerine de olanak tanıyan kapalı ve açık mekanlara dengeli bir şekilde yer verilmiştir.
• FONKSİYONEL OLMA VE GEREKSİNİME CEVAP VERME: Tasarımda; mekânsal kurgudan, yeşil alan şekillenmesine, kullanılan malzemeye kadar fonksiyonel ve gereksinimlere cevap veren bir anlayış benimsenmiştir. Rölöve projelerindeki lejantlardan anlaşıldığı üzere, özgün kum taşı kullanılan tarihi yapı malzemesinin yeni yapıda kullanılarak gündeme getirilmesi; tarihi ve kültürel kimliğe bağlılığı yükselten bellek ve aidiyet duygusunu mimari parametrelerle güçlendiren bir anlayıştır. İTÜ Maçka yerleşkesinin, 1773 yılında kurulan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun geleneğinin bir devamı niteliğinde olduğu göz önüne alınmış olup mekân organizasyon şemasında mevcut tarihsel kent haritalarında da gözlenen veriler ışığında değerlendirilme yapılmış, bu doğrultuda mevcut ana yol akslarını kullanan bir sirkülasyon sistemi kurgulanmıştır. Buna ek olarak ekonomik, esnek, işlevsel çeşitlilik sunan, estetik, doğa dostu ve kullanıcı gereksinimlerini karşılayan yaşam alanları oluşturulmuştur. Amacımız, kampüsün yıllarca kurumsallaşmış kimliğine katkı sağlayacak “öğrenme merkezli bir eğitim ve kültür ortamı” yaratımıdır.
GENEL TASARIM YAKLAŞIMIMIZ
Tasarımda, bir kültürel miras değeri olarak görülen Karakolhane binası, özgün değerlerine dokunmadan mevcudu koruma, sürdürülebilir olma ilkeleri doğrultusunda tekrar işlevlendirilmiştir. Karakolhane +60.00 kotu planı, ofis katı olarak kurgulanmış olup simetrik mekân dizilimi esas alınarak X-Y doğrultusunda eksenel bir sirkülasyon bölümlemesi ile 4 ayrı kullanım birimi oluşturulmuştur. Bu bölümlerden her birinin ana koridora paralel kendi içindeki ikincil bir koridora dizilmesi sağlanmıştır. Özgün duvarlara müdahale edilmeden cam bölümlemelerle akademisyenlere farklı büyüklüklerde esnek ofis mekânları oluşturulan katta, sekreterya, toplantı odası, tuvalet, çay ocağı, arşiv ve depoya yer verilmiştir. Döneminin mimari izlerini yansıtan nitelikli binaya uygun ölçekte bir giriş ve koridor alanı ile kullanıcıları karşılayan +63.00 kotu planında; misafir genç araştırmacı odaları, workshop alanları, konferans salonları, etkinlik salonu, öğretim üyesi dinlenme salonu, kantinler, personel odası ve tuvaletler planlanarak program verileri çözümlendirilmiştir. +67.74 kotunda ise, yönetim ve idari birimler toplanmıştır. Bu katta dekan, dekan yardımcıları, fakülte sekreteri, dekan sekreteri, müdür yardımcıları’ nın odaları ile toplantı odaları, ofis birimleri ve workshop alanları yer almaktadır. Tarihi binada çatıda bırakılan cam aydınlatma, döşemede kullanılan ışık tuğlaları vasıtasıyla +63.00 kotuna kadar ışığın geçirgenliğini sağlamaktadır. Bu özellik tarafımızca tasarımda göz önüne alınmış, bir başka deyişle yapının pencerelerinin büyüklüğü sayesinde ve ışığın mekana yansıması ile doğal ışığın iç mekan tasarımında zenginleşmesi yoluyla yapıya artı bir değer katılmıştır. Karakolhane yeniden işlevlendirilirken özgün duvarlar, merdiven ve pencereler “Koruma İlke ve Esaslarına” göre ele alınmıştır. Binanın bahçe kotundan itibaren tüm özgün kotları mekânsal ve strüktürel elemanları, cam döşeme ve şeffaf üst örtüsü olduğu gibi korunmuştur. Engelli erişiminin her alana ulaşabilmesi adına, bina üst kotuna engelli erişiminin sağlanması için merdiven boşluğuna bir adet hidrolik cam asansör eklenmiştir.
> Yeni İşletme Fakültesinin Tasarımı
Tasarımda ekolojik sürdürülebilirliğin, tarihi, kültürel ve mimari dokunun sürdürülebilirliğine katkıda bulunması, çalışma alanının İstanbul kent merkezindeki önemi ve popülerliği ile toplumun hassaslaşan doğa ve koruma bilincinin desteklenmesi için bitkilerin kendi habitatında taşınmadan (transplantasyon) korunmasına karar verilmiştir.
Projede topografik yapı en etkin şekilde kullanılmış, Yeni İşletme Fakültesi eğim yönüne göre kademelendirilerek araziye oturtulmuş ve gabarisi düşük tutularak, Silahhane ve Karakolhane binalarının nitelikli cephe düzenini öne çıkaran, kuzey-güney ve doğu-batı yönünden algılanabilirliklerini arttıran bir düzenleme gerçekleştirilmiştir. Yapının batıdan doğuya kademeli olarak oturtulması aynı zamanda her katın doğal ışık almasını ve doğal iklimlendirme ile havalandırılmasını sağlamaktadır. Tarihi karakolhane binasının düşey strüktür izleri yeni binaya yansıtılarak mimari dil birliği oluşturulmuş olup bu şekilde yeni yapıda tarihi dokuya uyum gösteren, çağdaş bir mimari anlayış benimsenmiştir. Ritmik tekrarlara dayalı rasyonel plan ve cephe düzeni, çevre ile uyum sağlarken projenin kolay uygulanabilirliğini de sağlamaktadır.
Yeni İşletme Fakültesi; İTÜ Maçka yerleşkesinin katmanlaşarak anlam kazanan yerleşimine paralel özgünlükte Karakolhane ve Silahhane yapıları ile yarışmayan bir sadelikte tasarlanmıştır. Karakolhane binasının ön cephesinde yükselen portik üzerinde yükselen narin toskana–dor düzenindeki düşey kolon izleri referans alınan yeni tasarım, yalın düşey cephe dizilimi kumtaşı – cam ikilisinin aralıklarla yanyana gelişi ile biçimlenmiştir. Bu düzen aynı zamanda ışık gölge ilişkisini içine alarak ana mekanlarda ve koridorlarda cam yüzeylerden içeri süzülen gün ışığı ile dinamik bir etki yaratmıştır. Tarihi Karakolhane cephesinde yapıyı çepeçevre saran çatı bitimindeki korniş detayının binayı taçlandırması cephe tasarımında referans olarak alınmıştır.
Öte yandan yapının ana girişi Süleyman Seba Caddesi üzerinden verilmiştir. Cadde yönünde harmonik yay biçiminde tasarlanmış cephesiyle, Tanzimat döneminin önemli bir eseri sayılan tarihi karakolhane binasının dominant yapı bütünlüğü öne çıkartılmış ve aynı zamanda tarihi binanın güneydoğu cephesinden algılanabilirlik etkisi de arttırılmıştır.
Karakolhane binasının zemin katından 1,5 metre aşağıya rampa ile inilerek +58.50 kotuna cam bir geçitle bağlanılmıştır. Yeni tasarlanan fakülte binasında 2 adet çekirdek bulunmakta ve her çekirdekte; merdiven, 2 asansör ve ıslak hacimler çözümlendirilmiştir. +58.50 kotunda kütüphane, +63.00 kotunda cafe birimi olan çeyrek daire formlu kütle tümüyle saydam ve geçirgendir. Bu cam cephenin konulmasındaki amaç; Maçka Parkı ve boğazı görsel olarak bütünleştirmek, manzaranın bu perspektiften algılanmasını sağlamaktır.
Karakolhane’nin +63.00 kotundan yeni İşletme Fakülte binasının +63.00 çatı kotuna üstü şeffaf bir geçit vasıtasıyla geçilebilmekte böylece hem yukarıda bahsedilen cafeye hem de rekreasyon alanına ulaşılmaktadır. Karakolhane’nin özgün plan şeması ve merdivenleri korunarak konferans salonu, misafir akademisyen odaları, dinlenme, kantin, ıslak hacimler bağlanmıştır.
+58.50 kotunda; Geniş koridor alanı; etkinliklere, sergilere, workshoplara ev sahipliği yapabilecek şekilde esnek kullanıma sahip, şeffaf, modüler “box” ünitelere dönüşecek şekilde tasarlanarak, çağdaş bir çizgi yakalanmıştır. Aynı kotta tüm fakültelerin kullanımına açık olan derslikler ve kütüphane bulunmaktadır. Derslik dizilerinin arasında bulunan koridor aksından 3 ayrı teras çıkışı tasarlanmıştır.
+54.50 kotunda; ana giriş, iç mekanda genişçe bir karşılama mekanıyla buluşmakta ve geniş doğrusal bir koridor aksıyla aynı kottan Maçka yerleşkesindeki diğer birimlerle kucaklaşmasını sağlayan kuzeydoğu giriş kapısına uzanmaktadır. Galeri boşlukları ve geniş merdivenlerle tüm katlar birbirine bağlanmıştır. Bu kotta; +49.50 ve +54 kotlarında bulunan teraslara geniş bir açılım bulunmaktadır. Ayrıca, x ekseni boyunca giden koridorun her iki ucunda giriş konumlandırılmıştır. Danışma, amfi, laboratuarlar, öğrenci kulüpleri ve esnek “box” üniteleri yine açık sergi ve etkinlik alanı içindedir.
+49.50 kotunda: kısmen toprak altına gömülü planda; arşiv, depo, mescit, laboratuar, amfi, fotokopi, cafe, dinlenme ve “box” üniteleri yer almaktadır. Yapının akciğerleri olarak nitelendirilen ve üst kottan dış çevreye açılan “nefes terasları” olan mekanlarında çatı yüzeylerinde kullanılan organik deck döşemeler formal/ informal bir biçimde yeşil alana dahil edilmiştir. Terasa çıkış noktalarında döşeme yüzeyleri daha kesintisiz kullanılırken, köşelere doğru yeşil doku arttırılmış, terasta simetri anlayışından uzak organik bir doku algısı yaratılmıştır. Çatı bahçeleri olarak tasarlanan teraslarda “ekstensif” (çim yerine bakımı kolay düşük maliyetli, kuraklığa dayanıklı) yaz-kış yeşil kalabilen, yer örtücüler tercih edilmiştir. Bu alanlar dış mekan donatılarıyla tefriş edilmiş, kullanıcıların serbest zaman geçirebilecekleri düşünülerek açık alanlar olarak projelendirilmiştir.
Yeni İşletme Fakültesi binasının toprak altı, kapalı otopark alanı olarak tasarlanmıştır. Yapının kuzeydoğuda yer alan silahhane sokaktan rampa ile inilerek girilen otopark alanı +40.50 (giriş kotu) +43.50 ve +46.50 kotlarında bulunan 3 bodrum kattan oluşmaktadır. 263 araçlık park yeri, teknik hacimler, sığınak, engelli, yaya ve araç sirkülasyonunun çözümlendiği otopark alanı kat yükseklikleri 3 mt tutulmuş, bina içi ve dışından erişimler sağlanmıştır. Yapının taşıyıcı sistem aks aralıklarının rasyonel düzende planlanması otopark açıklıklarının ve üst katlarda mekanların oluşturulmasında optimum fayda sağlamıştır. Ayrıca derslikler kendi iç mekanlarında kademelendirilerek amfi düzeninde planlanmış ve sınıf içi görüş açısı bu kot farkı ile yükseltilmiştir.
> Çevre Düzenleme Tasarımı
Maçka yerleşkesi, kentsel yeşil doku sistemi içerisinde küçük bir eklenti olarak görünmesine rağmen, Maçka demokrasi parkı, Maçka geçit parkı, Vişnezade Parkı, 17. yüzyıla tarihlenen Maçka mezarlığı ve diğer yeşil alan düzenlemeleri ile bütünlük göstererek kentsel yeşil alan dokusuna katkı sağlamakta ve kent içindeki yeşil dokunun sürekliliğinin sağlanması ve birbirine bağlanması noktasında önemli bir yeşil koridor oluşturmaktadır. Bu verilere bağlı olarak tasarımda çevre düzenlemesi önemsenmiş, mimari üslubu destekleyen, organik dil birliği sunan çevreci bir peyzaj tasarımı geliştirilmiştir. Tasarlama sürecinde projenin her noktasına erişimi öngören, yaya hareketini önemseyen, erişilebilir, engelsiz bir kampüs fikri benimsenmiştir. Merdiven çözümleri ve rampa eğimlerinde engelli ulaşılabilirliğine dikkat edilmiş, max %8 eğim kullanılmıştır. Maçka Spor Caddesi’nden biri araç girişi olarak da kullanılan, 3 adet yaya girişi planlanmıştır. Dekanlık girişi olarak da kullanılan araç girişinden iç sokakta düzenlenen 18 araçlık açık otopark alanına ulaşılmaktadır. Bu alanda yeşil alan dokusunun artması ve gölgelik sağlanması için acer campestre kullanılmıştır. Süleyman Seba Caddesi’nde yer alan giriş aksında mevcut cupressus sempervırens türleri, eşit aralıklı kotlarla bölünerek yeşil amfi şeklinde toplanmış ve burada bitkisel üst örtü ile sınırlanan bir buluşma noktası yaratılmıştır. Yaya yolları informal ve formal çizgilerle çözümlenmiş, girişler, proje alanı içi ve yerleşkenin kalanı ile dolaşım entegrasyonu sağlanmıştır. Yaya yolları kenarında robınıa pseudoacacıa ‘umbraculıfera’ alle ağacı olarak kullanılmıştır. Bu alanlarda mevcut ağaçlar korunmuş, sert zeminden çim alana geçişi yumuşatacak kısa boylu çalılara yer verilmiştir. Tasarımda, yarışma dosyasında Rölövesi verilen bazı ağaçlar (19 no’lu ağaç: robinia pseudoaccacia, 2 no’lu ağaç: cupressus sempervirens, 4 no’lu ağaç: cedrus deodora, 8 no’lu ağaç: cedrus deodora, 9 no’lu ağaç: paulownia sp.) yaya yollarında kalmış, bu ağaçların alan içinde başka bir yere taşınmasının (transplantasyon) alanın ekolojik sürdürülebilirlik ilkesine ters düşeceği düşüncesiyle yerinde korunmasına karar verilmiş ve sert zemine ağaç dibi ızgaraları yerleştirilerek mevcut yerlerinde varlıklarına devam etmeleri sağlanmıştır. Bahçede mevcut ağaçların yerlerinde korunabilmesi için yapıdan en az 2 m mesafede bırakılmış olmalarına dikkat edilmiştir. Bahçede yerinde korunan her bir ağaç, tarihi katmanlaşmaya ekolojik katkı sağlayarak, kullanıcıların mekânsal aidiyet ve bellek duygusunu güçlendirmesi ilkesi ile tasarımda; tarihi, kültürel ve mimari değerleri koruma yaklaşımı özgün yapının korunması ile desteklenerek bütüncül bir sürdürülebilirlik sağlanmıştır. Bu nedenlere dayanarak çalışma alanında geliştirilen tasarımla mimari sınır içerisine giren sadece iki bitki türünün (13 no’lu ağaç: pittosporum tobira ve 14 no’lu ağaç: robinia pseudoaccacia) 15 m batı yönüne taşınması uygun bulunmuştur. Tasarımda mümkün olduğunca transplantasyondan (ağacın taşınması) kaçınılmış mimari tasarım çizgisi bu hassasiyetle kurgulanmıştır.
Özetle kampüsün öğrenci ve öğretim üyelerinin akademik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte ekonomik ve fizibilitesi yüksek, gelişme ve büyümeye açık, çevreci, korumacı, engelsiz, yeşil ve “dinamik” bir kampüs olması tasarımın ana ilkelerini oluşturmuştur. Tasarımın, kent içi gelişiminde, mevcut habitatı tahrip etmeden tarihi dokuyu koruma yaklaşımları sayesinde ve kentsel semantik (anlamsal) dizilimini bozmadan bir tasarım önerisi getirmesi ile kentin mimari dokusunda örnek bir “rol model” olacağı düşünülmektedir.