Katılımcı, İTÜ İşletme Fakültesi Mimari Proje Yarışması

MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU

‘’Tarihin en çekici ve esrarengiz tarafı, değişen çağlarla birlikte her şeyin tamamen farklılaşması ama hiçbir şeyin değişmemesidir.’’ Aldous Huxley

GÖZLEM:

Silahhane ve Karakolhane Binası’nı yapan Simon ve Sarkis Balyan kardeşlerin eserlerine entegre, anıların basamakları aşındırdığı, ruhu olan bir yapı; işletme fakültesi. Dışarıdan bakınca avlusunun varlığına inanmanın zor olduğu, içerisinde bu avludan geçen –kentlinin de kullanabildiği- sirkülasyon hatlarına sahip bir üniversite yapısı.

AMAÇ:

Geçmişin izlerinden yeniden doğmak, tarihin dokunuşunu hissedip günceli yakalamak.


Tarihi dokunun yeniden yorumlanması

Yeni yapıyı tasarlarken korunmaya çalışılan üç kavram vardır. Birincisi Karakolhane Binası ile olan bağlantı, ikincisi avlu, üçüncüsü şeffaflık. Yıkılmak istenen ise bir kavram vardır; sınırlar.

Karakolhane Binası’na bağlanan köprü, tasarım için hem tarih ile kurulan manevi bir bağlantı değeri taşımakta hem de öğretim üyeleri/görevlileri ile öğrencinin +63.00 kotunda karşılaşma mekanlarına açılan bir yapı niteliğindedir. Köprünün sadece sirkülasyon fonksiyonunu üstlenmesi, kullanıcıya iki yapı arası geçişlerde tarihi süreci hissettirme amacındandır. Köprüde şeffaflık kullanılarak avluya bir perspektif açılmıştır.

Ana kütlenin ortasında Karakolhane Binası’na bakan cephede yüzey neredeyse tamamen şeffaflaştırılmış, yeşil ve tarihi yapı ile kurulan görsel temas devam ettirilmiştir. Bu temas kurulurken yapı iki katmanlı tasarlanmıştır. Dış katmanı baktığı tarihi yapıdan etkilenirken, şeffaflığın içerisinde plastisitesi arttırılmış merdiven yeni işletme fakültesinin dinamik yeni kimliğini oluşturmaktadır.

Karakolhane Binası’nın zemin ve saçak kotları arasındaki cephe kurgusu, yeni binaya aynı eksende orantıları korunup modernize edilerek +63.00 ve +73.00 kotları arasına taşınmıştır. Böylece tüm kütle içerisinde yapıyı bölerek kendine yer edinen doku, Karakolhane Binası’nın kadraja girdiği açılarda görsel bütünlük sağlamaktadır.

Üniversiteler sadece yetiştirdiği insanlarla değil, yapılarıyla da bulunduğu kentlere bir şeyler söylemelidirler. Bu sebeple kentliye ait yaya izinin genişletildiği bir kamusal alan tasarımı öngörülmüştür. +57.00 kotunda kaldırım hattı ile başlayıp, engelsiz bir şekilde +55.00 kotunda üniversite avlusuna +50.00 kotunda çökertilmiş avluya akan bu alan kütle sınırları dışarısında üniversite ile şehrin ortak mekanı haline gelmiştir.

Kontrollü ana girişin ve avlunun bulunduğu +55.00 kotu kent hafızasını bozmadan, basamaklar ile +61.00 kotuna bağlanırken, rampa ve amfi merdivenler ile +50.00 kotuna kütüphane girişine bağlanmaktadır. Karakolhane Binası’ndan koparılan Maçka Kütüphanesi, kentliyi fakülte binasına dahil etmeden herkese açık çalışmaktadır. +50.00 kotunda üniversite kulüpleri ve konferans salonun yanı sıra, öğrencilerin ikinci el kitaplarını alıp satabileceği sahaf düşünülmüştür.

+59.00 kotunda, konferans salonunun üzerinde kulüplerin serbest etkinlik alanı tanımlanmıştır. Zeminde oluşturulan kulüp mekanları ofis olarak çalışmakta, etkinlik alanı ise kulüp üyelerinin kullanımına göre şekillenecek bir mekandır.

Öğretim üyesi/görevlisi dinlenme mekanı ve sergi alanı ile desteklenen +68.00 kotu, galeri boşluğundan +63.00 kotundaki karşılaşma mekanı ile düşey görsel bağlantı kurmaktadır.

+68.00, +73.00 ve +78.00 kotları yoğunluklu olarak derslik ve laboratuvarlara ayrılmış, ortak alanlar, sergi/dinlenme alanları ile beslenmiştir. Bu katlardaki yoğunluk, ihtiyaç durumunda +78.00 kotundaki rezerv mekana paylaştırılabilecektir. Rezerv mekan için tasarlanan yoğun ve az yoğun olarak yönelime göre yerleştirilmiş güneş kırıcı elemanlar yapı bütünlüğüne katılacak şekilde, modern alüminyum paneller olarak planlanmıştır. Açılır kanatlar yardımı ile içeri alınan temiz hava, bu yükseklikte sahneye denizin de girmesiyle nefes alan bir mekan olarak düşünülmüştür.

Tasarımda sürdürülebilirlik kavramları, pasif havalandırma, +83.00 kotundaki teraslarda toplanan yağmur suyunun gri su olarak filtrelenip yeniden kullanılması ve güneş kırıcı olarak çalışan pv güneş panelleri şeklinde ele alınmıştır.

Yapı, geleneksel yapım yöntemleri ile inşa edileceği öngörülmüştür. Taşıyıcı sistem betonarme, kolonlar perde, döşeme ise nervürlü döşeme sistemi olarak düşünülmüş, statik hesapları bu birleşimler doğrultusunda yapılmıştır. Dış ve bölme duvarlar hafif yapı malzemesi olan bims tuğla tercih edilmiştir. Böylelikle statik yüklerin hafifletilmesi amaçlanmıştır.

Yapı kabuğu olarak beton esaslı, nefes alan bir malzeme seçilmiş, tasarımın yalın dilinin ana etmeni olan brüt beton görünümü bu şekilde yakalanmıştır. Bu malzemenin diğer avantajı ise mekanik entegrasyonun sağladığı yalıtım imkanlarıdır.

Ustaların tasarladığı yapıya öğretim üyelerinin/görevlilerinin, yeni yapıya öğrencilerin yerleştirilmesi yapıda ve kullanımda usta-çırak ilişkisini sürdürecektir.

Etiketler

Bir yanıt yazın