MİMARİ RAPOR
İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi, bir şehir kampüsünde yer almanın sorumluluğunu taşır. Fakülte binası Maçka Kampüsü’ne şehrin farklı noktalarından; Beşiktaş’tan, Teşvikiye’den ve taksim yönünden ulaşanlar ile kampüsün içinden gelenler için farklı noktalardan girişi ve fakülte içinden geçişi mümkün kılmaktadır. Geleceğin eğitim vizyonunda üniversitenin şehirden kopuk olması düşünülemez.
Fakültenin kampüs ile bütün bağlantılarında ve kot ilişkilerinde tekerlekli sandalye ile ulaşım alternatifi olması önemsenmiş, engelsiz kampüs anlayışı esas kabul edilmiştir.
İTÜ Maçka Kampüsü’nün, bulunduğu bölge için taşıdığı hafıza değeri önemsenerek mevcut ağaçların mümkün olduğunca korunmasına özen gösterilmiştir. Kampüs, prost planında 2 no’lu park olarak geçen Maçka Vadisi yeşilinin tam sınırında yer almaktadır. İnönü Parkı, Maçka Mezarlığı ile Demokrasi Parkı’nın yeşil doku sürekliliği kampüs içinde de devam eder. Fakültenin giriş avlusu bu sürekliliğin bina içine sızdığı yerdir.
Fakülte ihtiyaç programında yer alan eğitim alanları, ofis alanları, ortak kullanım alanları ve servis alanları karakol binası ile yeni bina arasında paylaştırılmış, iki binanın da fakültenin her çeşit kullanıcısı tarafından kullanılır olmasına özen gösterilmiştir. İki bina karakol binasının giriş katında yer alan bir köprü ile birbirine bağlanmaktadır.
_Giriş Avlusuna Bakış
_Farklı Yönlerden Yeni Binaya Yaklaşım
_Vaziyet Planı
_İTÜ İşletme Fakültesi’nin Şehir İçindeki Yeri ve Fakülteye Yaklaşımın Mimariyi Yönlendirmesi
_Giriş Avlusuna Açılan Geçitler
Mevcut durumda yazlık kantinin bulunduğu avlu ile yemekhane aynı kotlarda bulunmasına rağmen doğrudan birbirlerine bağlantıları yoktur. Projede bu iki kot birleşerek fakültenin kamusal kullanıma açılmış giriş katını oluştururlar.
_Girişin Yer Aldığı 55,90 Kotunun Mevcut Durumda ve Yeni Durumda Kampüs İçindeki Yeri ve İlişkileri
_55,90 Kotu Planı
_Fakültenin Kampüse Açık Bölümünde Farklı Yönden Gelenlerin Karşılaşması
_Giriş Holü ve Merdivenden Görünüşler
_55,90 Kotunda Fakülte İçindeki Kamusal Alan Geçişi
_ Fakülteye Kampüsten Yaklaşım
Fakülteye giriş kotu olarak kabul edilen 55.90 kotu, bir yönde güneye bakan ağaçlı giriş avlusuna, diğer yönde yemekhane holüne ve akaretler yönüne açılarak, hepsi arasında kesintisiz bağlantıyı sağlamaktadır. Bu mekansal süreklilik fakültenin belli bir bölümü içinde bütün kampüse açık kullanımı olanaklı kılar. Amaç; bir araya gelip çalışmayı, dinlenmeyi, sosyalleşmeyi teşvik eden farklı köşeleriyle çok yönlü bir paylaşım ortamı yaratmaktır.
Fakülte binasının 55,90 kotundaki giriş katının büyük kısmı kampüse giren yayalar için açık, yarı açık, kapalı mekanlar ile içinden geçmeye imkan veren kamusal bir alandır. Bu imkan hem öğrenci – akademisyen rastlaşmalarını çoğaltacak, hem de aynı kampüsü paylaşan yabancı diller, konservatuvar ve miam kullanıcıları ile de karşılaşma şansını yaratacaktır. Öğrenci odaklı buluşma mekanları özellikle önemsenmiştir
_Giriş Avlusuna ve Kütüphaneye Bakış
Yeni fakülte binasında hollerin, dersliklerin ve ortak kullanım alanlarının mekan yüksekliği 4,5 metre iken ofislerinki 3 metre olarak düşünülmüştür. B duvarı üzerinde yer alan ana merdivenler sistemi, 1,5 metrede bir tekrarlayan sahanlıklarıyla bütün bu farklı kotlara ulaşmayı sağlar. Bu merdivenler sistemi, her yeri bağlayan düşey sirkülasyonu oluştururken aynı zamanda herkesi karşılaştıran bir buluşma yeridir.
Bina, çok alternatifli ama sistematik ve kafa karıştırmayan bir sirkülasyon sistemine sahiptir. B duvarına takılan ana merdivenler dışında e ve f duvarı arasında 51,40 kotundan 82,90 kotuna kadar çıkan alternatif ikinci bir merdiven de mevcuttur. Ayrıca çapraz köşelerde bulunan çekirdeklerde asansörler ve yangın kaçış merdivenleri, ofis kısmı için de ayrıca bir yangın merdiveni daha bulunmaktadır. Düşey sirkülasyona ek olarak 55,90 ve 60,40 kotları arasında giriş holü ile galeri katını bağlayan, 73,90 kotu ile 78,40 ve 82,90 kotları arasında kantin ile konferans salonu alt / üst fuayesini bağlayan, teras katlarını bağlayan, ofis katlarını bağlayan 64,90 ve 69,40 kotları arasında kütüphane içindeki katları bağlayan merdivenler, giriş holünde 55,90 kotundan 51,40 kotuna inen, terasta 73,90 kotundan 78,40 kotuna çıkan açık amfiler mevcuttur.
_Ana Merdiven ve Bağlantıları
_Merdivenler
19. yüzyılın sonunda inşa edilip 1950’lerde İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından kullanılmaya başlanan karakol binasının kullanım hatırasını ve zihinlerdeki imajını korumak ve yapıyı hırpalamamak adına içinde mevcut durumda bulunan büyük dersliklerin ve ofislerin sürekliliğinin korunmasına karar verilmiştir. Bodrum kattaki sonradan eklenmiş olan bazı ara duvarlar dışında duvarlara dokunulmamıştır. İki bina arasındaki sıcak bağlantı kurulurken karakol binası duvarlarına minimum değmek belirleyici bir tercih olmuştur.
Yeni yapının ana strüktürünün malzemesi çapraz lamine ahşap (CLT/cross laminated timber) olarak düşünülmüştür. Günümüz ve geleceğin mimarlık dünyasında yapı malzemesinin mümkün olduğu kadar yenilenebilir olması, gömülü enerjisinin minimumda tutulması ve kullanım maliyetinin düşüklüğü hayati önem taşımaktadır. Betonarmeye göre çok daha hafif ve yenilenebilir olan ve çeliğe göre üretim enerjisi daha düşük hesaplanan ahşap kökenli CLT, mimarinin geleceği için optimum çözümler sunan bir malzeme olduğu için seçilmiştir. Yapının fabrikada üretilen elemanlardan oluşması kampüs içinde temiz inşaatı da mümkün kılmaktadır.
Bodrum katlarında benzer bir düşünce ile, prefabrike betonarme kiriş ve döşeme sistemi seçilmiştir. Binanın kısa yönünde yatay yükler karşısındaki direnimini kuvvetlendirmek amacıyla bu yönde CLT taşıyıcı duvarlar ve burkulması önlenmiş çapraz elemanlar ikili duvarların içerisinde ve cephelerde kullanılmıştır.
Kuzeybatı-güneybatı yönünde uzanan a-b-c-d-e-f duvarları binanın hem taşınma hem de kullanım açısından ana sistemini oluşturur. Binayı işler kılan sirkülasyon elemanları, ıslak hacimler, altyapı, ortak kullanım mekanları, pasif iklimlendirmeye yardımcı olacak güneş bacaları, doğal ışık kullanımını arttıracak olan gün ışığı boruları bu taşıyıcı duvarlara takılmış birimlerdir. Bir anlamda yapının tektoniği mimarinin tamamını, binanın işleyişini, içindeki hayatı ve bütün akışı oluşturmaktadır.
_Duvarlar ve Taşıdıkları Mekanlar
A Duvarı /Ofisler, Rampa
B Duvarı /Ana Merdivenler Sistemi, Çekirdek 2
C Duvarı /Konferans Salonu, Büyük Amfiler, Teras Amfisi
D Duvarı /Avludan Fakülteye Giriş ve Giriş Holü
E Duvarı /Ana Merdiven 2, Kütüphane, Çekirdek 1
F Duvarı /Karakol Binası ile Yeni Bina Arasındaki Köprü ve Rampa
Üniversite ortamları her kamusal alanda olduğu gibi bize farklılıklarla karşılaşma imkanı verir. Bu potansiyelin, farklı düşünce ve görüşlere açık olmayı destekleyerek üniversite eğitiminin çok önemli bir parçası haline geldiği düşünüldüğünden, bina tasarımında karşılaşma imkanlarının çoğaltılmasına özen gösterilmiştir. Fakülte içindeki ortak kullanım mekanlarının planda ve kesitte farklı noktalarda çözülerek bütün binaya dağılması istenmiştir. Böylece bina içindeki tesadüfi buluşma noktaları artacak, bina bütününün kullanıcılar tarafından sahiplenilmesi kolaylaşacaktır.
Konferans Salonu _B ve D Duvarı Arası,
Kütüphane _D ve F Duvarı Arası /64,90 ve 69,40 Kotları
Kantin 1 _B ve D Duvarı Arası /73,90 Kotu
Kantin 2 _C ve D Duvarı Arası /55,90 Kotu
Öğretim Gör. Dinlenme _C ve E Duvarı Arası /73,90 Kotu
Teras Bahçesi _A ve C Duvarı Arası /73,90 – 78,40 ve 82,90 Kotları
Giriş Avlusu _D ve F Duvarı Arası /55,60 Kotu
Giriş Holü ve Galerisi _C ve F Duvarı Arası /55,90 ve 60,40 Kotları
Açık Amfi 1 _B ve C Duvarı Arası /51,40 ve 55,90 Kotları Arası
Açık Amfi 2 _C ve D Duvarı Arası /55,90 Kotu
Açık Amfi 3 _B ve C Duvarı Arası /53,00 ve 55,90 Kotları Arası
_Ortak Kullanım Mekanlarının Kesit ve Planda Dağılımı
_Teras
Teras katındaki bahçeye 73,90 kotundaki kantin, kulüp odaları ve öğretim üyeleri dinlenme salonu ile 78,40 ve 82,90 kotlarındaki konferans salonu alt / üst fuayesinden ulaşılmaktadır. Güney yönünde tarihi yarımadaya, doğu yönünde boğaz girişine bakan teraslar öğretim üyesi ve öğrencilerin olağan buluşma ortamıdır. Teras bahçesinde kullanılan c4 bitkileri (buğdaygiller) değişen iklim koşullarına en üst düzeyde uyum sağlama özellikleriyle İstanbul’un yakın gelecekteki olası peyzajlarının karakterini taşımaktadır.
_Beşiktaş / Akaretler’e İnerken Süleyman Seba Caddesi’nden Bakış
_Beşiktaş / Akaretler’den Çıkarken Süleyman Seba Caddesi’nden Bakış
8 yorum
Dinozorların halen yarışma çizdiğini görmek güzel.
Kaya Bey,
Ne demek istiyorsunuz. Proje ile ilgili bir eleştiri ya da görüşünüz varsa yazın. Yoksa “dinozor” diye hakaret etmek amacında mısınız? Dinozorlar neden proje çizmesin. Siz nesini bu ekip dinozorsa, parlak genç nesil mi?
Ahmet Bey,
Amacım kesinlikle hakaret etmek değildi. Dinozordan kastım aslında proje ile ilgiliydi. Detaylı bir proje eleştirisi yapmayacağım ama projeye ilk baktığımda nedense gözümde 70’li yılların devlet daireleri canlandı. Bununla birlikte köklü mimarlık/peyzaj ofislerinin ulusal yarışmalara katılmalarını doğru bulmuyorum. Yarışmaların daha çok gençlere 1.liklerle fikirlerini hayata geçirme fırsatı tanıması ve yüksek rekabetin olduğu piyasada isim yapmış meslektaşları ile rekabet etme şansı getirmesi gerektiğini düşünüyorum. Son yıllarda bunların çok iyi örneklerinin ülkemizde hayata geçti (Troya Müzesi, Lüleburgaz Şehirlerarası Otobüs Terminali…).
Zaten fazla olan mezun sayısının daha da artmasında etkileri yoksa, yani en az 2 ayrı yerde hocalık yapmıyorlarsa, kendi ofisleri yoksa ve okullardaki mevkilerinden yararlanmayıp öğrencilere proje çizdirmeyip kendileri yapıyorsa neden olmasın?. Ayrıca dinozor benzetmesi hiç olmamış bence! milyonlarca yıl önce yok olan yaratıkların ne suçu var!
Bu yarışmadaki onca günümüz dışı proje içinde ‘dinozor’ benzetmesini yalnızca bu projeye yöneltmeniz tepki çekti bence. Ödül alanlardan katılımcılara kadar gördüğümüz projelerin tümü 20. yy projeleri. Kimisi daha iyi, kimisi daha kötü.
Artı, ne yazık ki 4-5 sene oturup, günümüzde kimisi hayatı boyunca gerçek mimarlık deneyimini ve sorumluluğunu bile tecrübe etmemiş hocaları memnun ederek mezun olan binlerce genç mimar gibi eski mimarların da yarışmalara katılmaları gerekiyor. Mimarın yaşlı olması yarışmalara değer katabilmesine ve yeni yorumlar denemesine engel değil. Öte yandan genç mimar demek de yeniyi deneyen ve cesur demek değildir.
Yürekli, İnceoğlu, Aslan gibi 3 insan, visiual arts küresel piyasada zirveyken insan yetiştiren anahtar roldeydi. Kendileri de piyasadaydı. Gestaltcı analitik analizle yüzlerce proje ürettiler, ürettirdiler. Dünya’da sanat dümen kırıp teorik analize retro yorumcu anlayışı getirince aksiyon geliştiremediler. Çünkü piyasa kendilerini halen yönlendiriyor. Bu özeleştiriyi yapmak zorundalar. Kent mikro-makro formlarıyla biçim yaratmak, ekolojik çizgiler sunmak artık yetersiz. Mimarlık bir SANATTIR ve bu yeniden hatırlandı, kendileri de hatırlamalılar. Pozitivist yaklaşımların sorgulanması gerektiğini artık kabul etmeliler diyorum