Katılımcı, İzmir Selçuk Belediyesi Kültür ve Gençlik Merkezi Yarışması

MİMARİ RAPOR

Tarihin omurga olduğu bir yerleşim Selçuk; M. Ö 600’den bu yana kavimlerin ve uygarlıkların izleri ile var olan. Katmanların çokluğu, yakın çevresinin doğası ve tarımsal aktivitesi ile tanımlanan. Ekonomisi, arkeolojik alanlar ve tarihi yapılarla oluşan belleği ile birincil olarak turizme, ikincil olarak tarıma dayanan. Yerleşik nüfusu büyük ölçüde göçmenlerden, geçici nüfusu modern göçebelerden yani turistlerden oluşan. Belleği “sabit olan ve hareketli olan” ile şekillenen. Göçmen olanın yerleşik olan haline geldiği, varlığının izini doğayı değiştirerek kalıcılaştırdığı. Bu izleri görmeye gelenlerin de var olanı kabul ederek, geçici göçebe haline geldiği. Süregelen arkeolojik çalışmalar ve iki büyük Ege iline olan yakınlığı ile akademik-kültürel aktivitelerin devinimine sahne olan. Böylesi bir yerleşimde, belirlenen arsa ve programda, “bir kültür ve gençlik merkezi” nasıl tasarlanır ve “yerine ait” olur? Projeciler olarak, tasarım ölçütlerini bu ana sorunun yanıtı çevresinde geliştirdik. Selçuk’un nasıl bir “yer” olduğundan başlayarak, sağlamak istediğimiz aidiyeti, bellek ile kuracağı ilişkiyi, “yer”in geleceğini hayal ederek, biraz da arsa dışına çıkarak kurgulamaya çalıştık.

ROTA

Yerleşik nüfusunun çoğunluğu göçmen olan ilçenin ziyaretçi nüfusu da yerleşimdeki en büyük dinamiklerden biri. Turizm ile ilçenin nüfusu yaklaşık üçte biri oranında artıyor. Kısa süreli konaklamalar, tarih-tarım-doğa-turizm döngüsünde gerçekleşen bir devinim yaratıyor. Kültür ve Gençlik merkezi, bulunacağı arsanın ötesinde bu devinime nasıl eklemlenebilir? Bu sorunun yanıtını ilçenin bizce belleğinin temeli olan “sabit olan-hareketli olan”ın izinde aradık: Merkez, tek başına bir bina olmaktan öte, kendisini var eden belleğin bir parçası olmalıydı. Bunun için de, kentin belli başlı nirengi noktalarını birleştiren bir “rota” oluşturmak istedik. Merkezin hareketli-devinimli tarafının da içinde olduğu, fiziksel olarak da bu bütünleşmenin okunduğu bir ” izlek” yaratmak: Kimi yerde turizm tanıtım noktası, kimi yerde otobüs durağı ya da tarım ürünleri tanıtım alanı. Merkezin kentsel olanla ilişkisini akışkan bir şekilde tanımlayan, geliştirilmeye açık, döngüsel bir yol.

MERKEZ

Yönelim ve Yaklaşım
Arsaya yaklaşım ve erişim kurgusu da şöyle gelişti: Merkeze araç ve toplu taşıma erişiminin Atatürk ve Kubilay Caddelerinden olacağı düşünüldü. Yaya yaklaşımının ağırlıklı olarak arsanın kuzeyinden, Kubilay ve Eşref Arna Caddesinden gerçekleşeceği öngörüldü. Arsanın doğusu, kuzeydoğu yönünde yer alan yüzme havuzu ve park içeren, sosyal ve spor tesisleri ile bütünleşen, yeşil dokunun sürekliliğini sağlayan açık bir kamusal alan olarak düzenlendi. Atölyelerin kent merkezine ve kuzeydoğu önündeki mevcut tesislere yakın olmasını gözetilerek arsanın kuzeyine yerleştirildi. Konferans ve sinema salonlarının bulunduğu, büyük-kapalı-sabit olan kütle arsanın güneyinde bulunan sanayi tesislerine yakın konumlandırıldı. Konferans -sinema salonlarına yaklaşımın ağırlıklı olarak Kubilay Caddesi’nden olacağını kabul edilerek, bu caddeden alınan kuvvetli bir aks açık hava sinemasının da bulunduğu kamusal alanla birleştirildi. Ofisler, açık-kamusal alanların hareketliliğinden koparılarak 1. kata yerleştirildi. Kubilay Caddesi’ne bakan ofis bloğunun altı boş bırakılarak kamusal alana doğru olan yaya akışı güçlendirildi. Bodrum katta yer alan otopark girişi akıcı trafikten uzaklaştırarak ve yaya trafiğinin en az olacağı noktaya, arsanın güneydoğusundan, İstiklal Sokağı’ndan sağlandı.

Genel Kurgu

Rota’nın bir parçası olan merkez “sabit olan ve hareketli olan” ile de ilişki kurmalıydı, arsa ve programın, böylesi bir yaklaşım ile örtüştüğünü saptadık: Konferans salonu ve sinemalar kişi sayısı, alanı, teknik çözümü ile kütle-yoğunluk-büyüklük gerektiren “sabit” olanın; küçük, açık kamusal alan ile iç içe girebilecek atölyeler ve seminer mekanları, yeme-içme –sosyalleşme birimleri de “hareketli” olanın ifadesine denk geliyordu. Sonuç olarak da, morfolojik olarak ortaya çıkan “büyük-sabit ve kapalı”, fuaye ve sergi mekanlarının oluşturduğu geçiş mekanları ve kamusal açık alanlar ile “parçalı-hareketli ve geçirgen” olana eklendi. Atölyeler, seminer mekanları avlu benzeri alanlar çevresinde konumlandı ve sokak benzeri dolaşım alanlarıyla birbirine ve alanın doğusundaki büyük yeşil alana bağlandı. Yeme-içme alanlarının ve ticari birimlerin farklı noktalara ve kotlara dağıtılması ile kültürel ve sosyal etkinliklerin iç içe geçmesi sağlandı. Konferans salonu ve sinema salonları teknik gereklilikleri ve ölçeklerinin benzerliği nedeniyle yan yana konumlandırıldı ve kompakt bir yapı oluşturdu. Bağımsız ancak bağlantılı fuayelerin açılabilir cephelerinin kamusal alanla birleşmesi hedeflendi. Sinema fuayesinin açık sinemanın bulunduğu alana ile doğrudan ilişki kurması gözetildi. Bodrum katta yer alan teknik hacimler parçalı kurguya uygun olarak farklı konumlara yerleştirildi. Sinema salonu üzerindeki teras teknik alan olarak düşünüldü.

Yapım Sistemi –Strüktürel Kurgu

Konferans ve sinema salonlarının strüktürü genel olarak, yangın-akustik vb. gibi gereklilikleri en uygun şekilde karşılaması açısından betonarme olarak kurgulandı, konferans salonunun geniş açıklıklarının çelik makaslar ile geçilmesi düşünüldü. İşlevleri konferans ve sinema salonları sağır duvar yüzeylerinden, fuaye şeffaf cam panellerden ve güneş kontrol panellerinden oluştu. Atölyeler ve seminer mekanları, yeme-içme-sosyalleşme birimleri ölçekleri ve işlevleri gereği modüler, kolay eklemlenebilir, çelik strüktürler olarak tasarlandı. Çelik strüktür, kapalı mahaller de metal ve cam kaplamalar ile birleşti, açık alanlarda pergolaya dönüştü. Böylece “sabit olan-hareketli olan”ın ifadesi yapısal olarak da eşleşti. Rotada yer alan birimler, hareketli olana eklenen hafif, küçük ölçekli, çeşitlenebilen yapılar olarak düşünüldü.

Çevresel Yaklaşım-Peyzaj

Binanın konumlanmasında iklim verileri ve güneşlenme dikkate alındı: Arsanın batısındaki kütlelerin avlu ve sokaklarına gölgeleme sağlandı. Doğu ışığından maksimum faydalanmak için bu yöndeki cephelerde işlevler ile de örtüşen açıklıklar planlandı. Atölye cephelerine, çalışma ortamının karartma gerekleri de dikkate alınarak açılır-kapanır panjurlar yerleştirildi. Konferans –sinema salonu fuayelerinin şeffaf cepheleri yoğunlukta güneş kırıcılarla kontrol edildi. Peyzaj tasarımı topoğrafyaya en az derecede müdahale etme ilkesi çevresinde geliştirildi. Var olan ağaçlar korundu. Arsanın doğusundaki kamusal peyzajdaki oturma alanları geçirgen ahşap platformlar olarak düzenlendi. Çim alanlar iklime uygun, en az sulama isteyen türler ile oluşturulması öngörüldü. Mevcut floranın parçası olan sarmaşık türü bitkilerin pergolalarda gölgeleme sağlaması düşünüldü.

Etiketler

Bir yanıt yazın