MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU
Yer nedir?
Yer, bir birikimin oluşması, kültür birikimi midir?
Yer, bir yaşanmışlık, yaşantının oluşması mıdır?
Yer, insanların bir şekilde ilişki kurdukları, bağlandıkları, sahiplendikleri anlamlı konumlar mıdır?
Yer, bir topluluğu toplumu, kenti yada bir coğrafi bölgeyi mi temsil eder, çağrıştırır?
Yer, bir aidiyet üzerine temellenen veya yaşantısal özelliğe sahip insanın var olma biçiminin temsiliyeti midir?
Yer, insanların yerkürede bulunma, varolma biçimleri ve ikamet etme kavramları üzerinden kavranabilir?
Yer, toplumsal mekan ya da toplumsal olarak üretilen mekan mıdır? (Lefebvre)
İzmir’in Selçuk İlçesi eski adıyla Ayasuluk, uzun bir tarihe tanıklığı ve onu çevreleyen nitelikli değer ve yapıları ile bu sorulara cevap niteliğinde olacak bir YER’de diyebiliriz. Selçuk tarih boyunca farklı toplumların aidiyetlerine tanıklık etmiş bu bağlamda çeşitli kültürel üretim ve birikimlerine, medeniyetlere, yaşanmışlıklara bulunduğu coğrafyanın temsiliyeti ile ilişkilenmiş günümüz açık hava müzesi kullanımındaki bir yerdir.
Selçuk kenti kuzeyden güneye İzmir ve Aydın illerini birbirine bağlayan aks üzerinde konumlanıp efes antik kenti ile yakın ilişki içerisinde yer alir. Antik kentin korunaklı yerleşiminin çeperlerinde kalan nitelikli yapılarla etkileşim halinde yaşayan bir kent dokusuna sahiptir.
İzmir Selçuk Belediyesi Kültür ve Gençlik Merkezi Mimari Proje Yarışması alanı ilçe sınırları içerisinde kent merkezinin güneyinde, kentin yayılım yönünü de etkileyen İzmir-Aydın otoyolunun paralelinde, merkeze doğrudan bağlanan kent içi taşıt ve yaya sirkülasyonunu taşıyan Kubilay Caddesi üzerinde yer alır. Alan spor sahaları, liseler, park alanları, yüzme havuzu ve belediye tesisleri ile kamusal kullanımın yoğun olduğu yay formunda dağılım bir gösteren sosyal aksa da teğet geçmektedir. Bu noktada proje alanı kentsel sirkülasyon ve sosyal aksla kesişimini sağlayan, etrafının tekil konut yapıları ile çevrelendiği bir yerde, toplumsal mekan yada toplumsal olarak üretilecek mekana tanık olacak yer niteliğindedir.
Efes antik kentinin bulunduğu yer Panayır ve Bülbül dağlarının arasında kalan bir vadi şeklinde kendi tarihsel süreçlerinde korunaklı sıfatıyla tanımlanabilecek bir yerleşim göstermektedir. Yer kavramı üzerine sorulan sorularla üretilen kavramların bir karşılığı olabilecek bu yerleşimin coğrafi temsiliyetine bakıldığında Panayır ve Bülbül dağlarının arasında bu yükseltilerin eğimlerine yaslanan, kendi avantajına çeviren bir yerleşim konumundadır. Bu coğrafi özelliklerle temsil edilen bu yerin yerleştiği konumun çevresiyle beraber yataydaki çizgisel formu proje alanında belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda temel tasarım girdisi olarak düşünülmüştür. Antik kenti ve doğal çevresini kapsayan bu form proje alanında teknik içerik ve kullanım pratiklerinden dolayı çevresiyle ve gün ışığıyla direk ilişki kurmayan çok amaçlı gösteri merkezi, salon ve sinema salonları ile yorumlanan formun tipolojisinde proje alanına çöküntü (negatif yükselti) ve çıkıntılarla (pozitif yükselti) gömülü bir şekilde yer alır.
Arsanın Kubilay Caddesi üzerinde yer alan ve tasarım sürecinde korunması gereken ağaçların bulunduğu alana taşıt ve yaya trafiğinin baskın olduğu orta yoğun konut kullanım ölçeğindeki Kubilay Caddesine paralel kentliyi karşılayan biçimde arsa sınırı boyunca uzanan atölye restoran ve idari birimleri içeren program ihtiyaçlarını karşılayan bir kütle önerisi yer alır. Kapsadığı ağaçlarla birlikte yapı ve doğal çevre bütünlüğü kurgulanıp, sıralı bir düzende konumlanan ağaçların yapıya giriş niteliği kazandırması proje tasarımı konusunda önemli bir girdi olarak ele alınır.
Etkinliklerin çoğunlukla gerçekleştirileceği gösteri salonu akustik ve teknik hacim gereksinimleri ile birlikte formun pozitif yükselti hacmini oluşturur kendini dışarıdan hissedilir kılarak eksi kotta yerini alır.
Formun (negatif yükselti) çöküntü alanın doğal formunu takip ederek açık hava sineması işlevi kazanması ile beraber cadde tarafına yerleşen kütlenin yüzeyini ve kütlenin düşey ve yatay sirkülasyonunu görsel bir araca dönüştürür. Gösteri salonunun kullanıcısıyla buluştuğu fuaye eksi kotta açık hava sineması kullanımıyla kesişmesiyle beraber açık ve kapalı mekan birlikteliğinde kullanıma kavuşur.
Caddeye paralel yerleşen kütlenin eksi kotunda aynı kota yerleşen fuaye, açık sinema yüzeyi ve sinema salonlarının yapı arakesitinde ise tüm bu fonksiyonları birbirine bağlan bir sergi salonu olarak kurgulanmıştır. Konferans salonu hacminin neden olduğu pozitif çıkıntı kütlenin +4 kotunda değerek kullanıcının işlevini belirleyeceği bir yere dönüşürken bu kottaki atölyelerinde açık alan kullanımını sağlamasıyla ve kentlinin bu çıkıntı kendi fiziksel aktivitelerine göre değerlendirmesiyle kamusal olana ilişki kurulan sahiplenilen bir yer kavramına kavuşur. Restoran kullanımları yapının farklı bölgelerine dağıtılarak yapının homojen bir yoğunlukta tüm fonksiyonlarına dengeli hizmet etmesi amaçlanmıştır. Restoranlardan biri zemin kot giriş kısmında ve kentliyi karşılayan bir konumda bir diğeri daha çok açıkhava sineması, fuaye ve sergi alanı kullanımlarına ve son olarak da kütle içi kullanıma yönelen, atölyelerin üst kotunda idari birimle aynı kotta, kente hakim sayılabilecek bir noktada konumlandırılmıştır.
Form üzerinde formun asal biçimini takip eden deformasyonlarla fuaye fonksiyonuna, eksi kottaki restoran için ışıklık ve kapalı garaj için giriş sağlanmıştır.