PROJE RAPORU
ÖTEYAKA.
ayrılmak bazen daha güçlü birleştirir.
Bir liman kentindeyiz. Marmara Denizi’nin bittiği ve kuzey diyarıyla birleştiği bu coğrafya onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış eşsiz bir yer.
Tarih öncesi çağlardan itibaren liman kentlerinin iki farklı şekilde geliştiğini görmekteyiz. Destinasyon Kentler’de (varılan kentler) (Efes, Cume, Porto, Kopenhag, Hamburg, Merida, Ceneviz Pera’sı ) kentlerin suyla kurdukları ilişkiler güçlüdür, hayat su kenarından beslenir, tüm ticari faaliyet ve eğlence hayatı su kenarında örgütlenir.
Diğer bir liman kenti türü de Uğrak Kentler’dir. Kolonilerin, orduların destinasyon kente gittikleri yol üzerinde ikmal, mola gibi ihtiyaçlarını gidermek için durdukları (Tarragona, Yosu, Moin, CapeTown, Khalkedon) kentlerde suyla kurulan ilişkiler ikinci plandadır. Bu yerleşkelerde öncelik sur içindedir. Yaşayanlar gelip geçici yabancılarla ilişkilerini kısıtlı tutarlar. Sur içindeki dünya başka, su kenarındaki dünya başkadır. Bunların birbiri ile olan ilişkisi ise güvenlik sebebiyle son derece kısıtlıdır.
Kentler bir günde gelişmez, bu hafıza mekanlar üzerine eklemlenerek gelişirler. Dolayısıyla destinasyon kentlerde su kenarları günümüzde de kent hayatının önemli bir parçası iken uğrak yerleşkelerde su kenarları artık alanlar ve karadaki yerleşkeye hizmet eden servis alanları (transfer vasıtaları, su arıtma tesisleri, itfaiye vs) ile doludur. Kadıköy devasa ve işlevsiz dolgu alanı ile problematik bir kent parçası fakat bu durum uğrak kent olmasından kaynaklanan reddedemeyeceği bir mirası.
Hafıza Rehabilitasyonu | bir arzu nesnesi olarak ADA
Dolgu alana dünyanın en nitelikli kıyı tasarımını yapalım, harika fonksiyonlar yükleyelim, benzersiz kıyı kullanımları örgütleyelim, en güzel ağaçlarla bezeyelim… yine de çalışmayacaktır. Hafıza kodları tarih öncesinden bahsettiğimiz şekilde yerleşmiş bu kent parçasında radikal bir hafıza rehabilitasyonu yapmadığımız sürece kentli su kenarını benimsemeyecek, dolgu alan devasa büyüklüğü ile kentlinin su kenarına ulaşmak için çaba sarfetmeyeceği bir parça olarak kalacaktır.
Öneri projemiz bir hafıza rehabilitasyonudur. İşlevsiz, insan ölçeğinin çok üstünde ve devasa gri alanlarıyla kent hayatında iskelelere, duraklara ve metroya ulaşmak dışında hiçbir şekilde yer bulamayan bu dolgu alan ile kent arasına alınan bir su öğesi, kentle dolgu alanı ayırır. Bu ayırma tarihsel hafıza kodlarında sur dışında bırakılan su kenarını radikal bir şekilde kentliye tekrar armağan eder. Dolgu alan artık kentsel artık alan değil kente eklemlenen ve ona bir alt metin ve farklı hikayeler kazandıran bir asterikstir.
Sakin bir su hattı üzerinden köprülerle varılan alan nitelikli mekansal örgütlenmesi ile kentliye ile samimi ve oralı bir şekilde temas etmesinin yanı sıra, yaya hareketlerini yönlendiren bir kentsel tarifleyici ve farklı kullanıcıları birleştiren bir sosyal dengeleyici olarak hareket eder. Burası artık, periferisindeki tüm sanatsal faaliyetlerin odaklandığı Kadıköy Performans Sanatları Merkezi, 2000 yıllık hemşehirlilerimizin ayak izleri izleğinde bir Haydarpaşa Arkeoparkı ve sosyal – kültürel – ticari fonksiyonların yer aldığı mekanları ile kent ile sıkı sıkıya örülmüş nitelikli bir arzu nesnesidir.
Servis Alan Kent | Servis Veren Kıyı
Tek yönlü (kıyıdan denize doğru) değişimin sonunda Kadıköy iskelesi yıllar içinde tamamen bir servis veren mekan haline dönüşmüş, otopark, depo, hal, idare, itfaiye, arıtma tesisi vb destek alanları ile kimliğini yitirmiştir. Niteliksiz kamusal mekanlar ve işlevsizlikler sebebiyle halk, kentin iç kesimlerine yönelmiş, Kadıköy’ün simgesi olan Haydarpaşa Garı dahi yerini Boğa heykeline bırakmıştır. Öte yandan Yeldeğirmeni Semti, hemen hemen her sokağı denize ulaşan, Kadıköy’ün belki de kent dokusunun denize en yakın olduğu semt olmasına rağmen ticari yönden gelişemeyerek atıl kalmıştır.
Tüm bu sebeplerden ötürü Kadıköy İskelesi, Kadıköy’ün arka bahçesi konumundadır. Yapılması gereken kentin denize dönük konumunu güçlendirmek, kentin limanla doğrudan ilişki içinde olmasını sağlamak ve kıyı şeridini, tekrardan ticari etkinliğin sürdüğü bir cazibe noktası haline getirmektir. Bu amaçla, kıyı hattı da çarşı bölgesi gibi bir “servis alan mekan” olarak değerlendirilmiş, 50m’lik kıyı bandından itibaren yaratılan ticari & kültürel & sosyal fonksiyon bandının hem kıyıya hem de kente servis vermesi amaçlanmıştır.
Kentsel Blokajlar
Mevcut durumda yaya sirkülasyonu alanda sadece kıyıdan içeri doğru çalışmakta, rıhtım hattı boyunca yatay hareketin yok denecek kadar az olduğu gözlemlenmektedir. Bu etkiyi kırmak ve alanı durulan, deneyimlenen bir mekan haline getirmek için Rıhtım bölgesinin kuzey ve güney ucunda bloke edilmesi stratejisine gidilmiştir. Rıhtımın kuzeyde sonlandığı Haydarpaşa kazı alanına önerilen Arkeopark ile güneybatıda sonlandığı Performans Sanatları Merkezi, alanı tanımlayan iki blokaj görevi görürken ring seferleri, tramvay hatları, bisiklet yolları ve yaya yolları, sahil hattının kıyıya paralel gelişmesine ve canlanmasına olanak sağlar.