PROJE RAPORU
BİZ Kadıköy
İstanbul’un Anadolu yakası ulaşımı büyük çoğunlukla lastik tekerlekli (otobüs, minibüs, dolmuş) toplu taşıma araçlarıyla sağlanmakta fakat son yıllarda gelişen raylı sistemler ağı ile raylı sistemlerin toplu taşımadaki payı gitgide artmaktadır. Ancak Kadıköy Meydanı’nda, raylı sistemlerdeki gelişime tezat şekilde, Anadolu yakasının en uzak noktalarına bile direkt otobüs kalkmakta, Kadıköy bir dağılma ve toplanma alanı olarak görülmektedir. Kadıköy meydanını ezen otobüs ve minibüs yoğunluğunu azaltmak için raylı sistemleri ana ulaşım aracı olarak ele almak ve hat üzerindeki istasyonlarda bulundukları bölgede ring yapan otobüs ve minibüsler ile yolcuların metroya taşındığı bir sistem kurgulanmıştır. Böylece Kadıköy çıkışlı otobüs ve minibüs hatlarının büyük çoğunluğu alandan uzaklaştırılmış, Kadıköy, Söğütlüçeşme ve Ayrılıkçeşme arasında ring sefer yapan bir otobüs hattı tanımlanmıştır. Lastik tekerlekli toplu taşıma araçlarının azalmasıyla rahatlayacak meydanda yol diyeti uygulamaları yapılmıştır. Bu sayede yaya odaklı bir ulaşım şeması elde edilmiş, yaya akışını kesen ve zorlaştıran yol kesitlerinden uzaklaşılmıştır. BİZ Kadıköy; yaşanabilir, dirençli ve akıllı kent olmayı, ekosistem, toplum, yapılı çevre ve teknoloji enstrümanlarını kullanarak gerçekleştiren; insan odağında canlılığını sürdüren ve gelen, kullanan, deneyimleyen, bulunan, duran ve giden kişiler için keyifli bir kent parçası olmayı hedefleyen projedir.
Yaşam kalitesinin artmasına yönelik yapılan/ yapılması gereken eylemler arasında; dirençli kent, akıllı kent, yaşanabilir kent, esnek kent gibi başlıklar birer araç olarak ortaya çıkmıştırlar. Bir kentte yaşam kalitesinin artması/yükselmesi bazen yapılacak küçük değişikliklerle, bazen de baştan aşağı yenilenerek gerçekleşebilmektedir. Bu süreçte dönemin teknolojik gelişmeleri, tasarım anlayışları ve insanların kullanım alışkanlıkları/ihtiyaçları gözetilmelidir.
Kentin belirlenen bir yerinde değişim ya da dönüşüm yaşanacağında, yapılacak olan bu yatırımın temelinde kamu yararını gözetecek bir şekilde uzun vadeli planlanıp, uzun vadede ortaya çıkabilecek ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde de esnek olmasına özen gösterilmelidir. Bu doğrultuda “Şehir Senin” denen yerde/ İstanbul’da aslında zamir tanımını öncelikle sahiplenmeli ve “BİZim” olan bu yer için kararları birlikte vermeliyiz. Bunu yaparken kimi zaman akıllı şehircilik başlığı altında yer alan; akıllı yönetim-akıllı vatandaş kısmı, kimi zaman da 10 yıl -20 yıl sonrasında da dönemin getirdiği insan ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte olabilen; esnek ve dirençli bir kent yaratmak kısmı kullanılabilecektir. Kentsel alanda niteliklerin içeriğini belirleyen ve kullanılabilir kılan yine kullanıcılar olacaktır. Lefebvre’in işaret ettiği gibi, mekânın üretimine dair deneyimlerimiz mekânı üreten bileşenlerden bir tanesidir. “Eğer kentimiz, yaşadığımız mekanlar yalnızca var olmakla kalmayıp, onları deneyimlediğimiz her seferinde farklı da oluyorsa, o zaman gündelik hayat potansiyel bir yaratıcılık alanı olabilir” mi? Bir kentsel alan onu yaşayanlar ile anlam kazanabilir ve her kullanıcı için de farklı anlamlar taşıyabilir. “Kenti çok iyi tanıyan biri, kimi zaman şu ya da bu seçiminden sonra ilk şaşıran ve gülen kimsedir ya da muhatabının zevkleri üstüne uzun süre kafa yorabilir. Ama herkes nesneleri kendi gözleriyle görür. Her kent özneldir.” işte bu yüzden bize “İstanbul kimin?” sorusundan çok, “biz kimiz?” sorusu gerekmektedir. Kolektif yaratma sürecinde mekâna dayalı yeni bir öznellik biçimi kurgusu da tam olarak bu detaylara dayanmaktadır.
Kamusal alanı tasarlarken, mekâna dayalı öznelliğin çözümlenebilmesi için 3 önemli soru ile çok işlevlilik, kamusallık, kapsayıcılık, esneklik; zamansal birliktelik, kentsel bellek, kimlik; çevresel-iklimsel duyarlılık konusunda düşünce akışı çizilmiştir. Ben ile öteki arasındaki alışveriş, BİZ, “Mekânın engelsiz kullanımına odaklı adalet çağrılarını yorumlayarak, gözümüzde canlandırabilir miyiz?” Engel, bazen gözlerimizde çoğu zaman bakışımızda genellikle gülüşümüzde, bazen bacaklarımızda çoğu zaman duruşumuzda. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, işli, işsiz, beyaz yaka, mavi yaka, yeşil yaka, siyah, beyaz, mavi, kırmızı, kısa, uzun biz. Dün ve yarın arasındaki alışveriş, BİZ, “Kolektif bir unutkanlığa gömülü hafızanın izlerini yeniden canlandırabilir miyiz?” İnsan ve doğa arasındaki alışveriş, BİZ, Doğanın bireysel döngüsüne, kendi iç ritmine uygun dengeyi bulmak adına kolektif mücadeleyi canlandırabilir miyiz?