PROJE AÇIKLAMA RAPORU
Kadıköy, İstanbul’un ulaşım – erişim bakımından büyük yüklerini içerisinde barındıran ilçelerinden bir tanesidir. Bu bakımdan tasarımın ana hedeflerinden bir tanesi ulaşım- erişim sorunlarına ışık tutmak olmuştur. Bu bağlamda farklı toplu taşıma sistemlerinin bulunduğu ve diğer ilçelere ulaşımı sağlamak bakımından merkez konumundadır.
Rıhtım caddesindeki trafik yoğunluğu ve çarşıdan sahile yaya akışının Kadıköy parkı otobüs durakları ve diğer resmi binalar tarafından kesilmesi yoğunluk yaratmaktadır. Yaya akışı tek yönlü değildir. Karaköy iskelesi, Beşiktaş iskelesi, Turyol Kadıköy iskelesi ve İdo Kadıköy iskelesi ile otobüs durakları sahilde kaotik bir yaya akışı oluşturmaktadır. Yaya akışının sahile kesintisiz inmesini sağlamak ve Albay Faik Sözdener caddesinden sonra sahili taşıt trafiğine kapatarak yayaların rahatlaması öngörülmektedir. Kadıköy şu anda bir transfer noktası konumunda öncelikle otobüs ve dolmuşları dışarıya örneğin Haydarpaşa’nın boş alanlarına almayı düşündük ancak yolcuların vapurdan inince uzak bir noktaya aktarılarak otobüse binmeleri yorgun iş çıkış saatlerinde zor bir çözüm olarak göründü. Durakların orada bulunmaları ihtiyaçtan doğmuştu. Buda bize durakların yerinde kalması gerekliliğini hatırlattı ve kuzeydeki dere hattı ile bölgenin güneyinde bulunan metro hattına kadar olan alanda otobüs ve minibüs duraklarının tamamını yerin altına alarak daha düzenli ve korunaklı bir ortam yaratmayı istedik. Bu hava koşullarından etkilenmeden beklemeyi sağlayacak ve üzerinde de yeşil bir alan oluşturmayı mümkün kılacaktı. Bu sayede geniş bir yaya ve bisiklet aksı ile yeşil alan elde edilmiş oldu. Taksi duraklarını da bu arada tramvay hattı uzatılarak Haydarpaşa’ya ve ayrılık çeşmesine ulaşım sağlanması düşünüldü. Bu sayede proje alanı boyunca nostaljik ve işlevsel bir ulaşım mümkün olacaktır. Tramvay hattının Haydarpaşa’dan demir yolunu kullanarak Çeşme tren garına ulaşması ve Söğütlü Çeşme caddesinden geçerek turunu tamamlaması düşünülürse Kadıköy trafiğine büyük ferahlık sağlayacaktır.
Proje, kültürel ve sanatsal aktivitelere imkan verecek şekilde düşünülmüş olup Kadıköy’ün yaşam kalitesi ön plana alınmış, çocuk dostu ve gençliği önemseyen bir anlayış ile kurgulanmıştır. Merkezden kopuk gibi gözüken, yaşlı ve terkedilmiş hissi veren eski Et –Balık Kurumu binasını yeniden işlevlendirerek Kamuya kazandırmayı planladık. Önce eski kimliğini göz önünde bulundurarak Hal olarak dönüştürmek istedik ancak merkezden kopuk olması ve Kadıköy merkezinin yeme – içme ve alışveriş yoğunluğu, ulaşım zorluğu nedeniyle vazgeçtik ve Müzik okulu olarak işlevlendirmeyi uygun bulduk. Hemen batısına da açık bir konser alanı önererek bu bölgenin yaşayan bir bölge olmasını sağladık. Konser alanı müzik okulunun tamamlayıcısı niteliğinde yaz aylarında öğrencilerin çalışmalarını sergileyebilecekleri bir mekan olarak kamuya kazandırıldı.
Ayrıca açık konser alanının altına da kapalı otopark ve dans eğitimi verebilecek mekanlar koymayı uygun bulduk. Eski Et-Balık Kurumunun önünden geçen dere hattını da kısmen açarak köprülerle okula ulaşımı sağlayarak suyun karaya girmesini sağladık.
Odak olarak planlanması istenen alanda bulunan Haldun Taner Sahnesi İstanbul’un ilk modern hal binası olarak anılırken sonraki yıllarda itfaiye ve araç deposu olarak kullanılmıştır. Rölöveleri ile birlikte incelendiğinde yapının cadde tarafına bakan cephesinin aslında açık olduğu sonradan sahne işlevi için kapatıldığı görülmüştür. Vaziyet planındaki konumu göz önüne alınarak işlevini bir kez daha değiştirerek kültürel faaliyetlerin merkezi diyebileceğimiz Kadıköy’de zemin katında dışarıdaki sergi strüktürleri ile ilintili kapalı alanda sergi mekanı ve iskeleye yakınlığın getirdiği beklenebilecek içeri ve dışarıda oturma imkanı sunan kafe, lokanta işlevli üst katında ise çalışmak için uygun mekanları sağlayan bir yapı öngörülmüştür. Bu alan otobüs duraklarının kapladığı alan olmaktan çıkıp, yaşayan ve yaşanan bir meydan oldu. Bu deniz ve kara arasında kültürel bi geçiş oluşturdu.
Kadıköy limanının güney batısında yer alan ve imar planında ibadet alanı olarak işlenmiş alana bizimde bir cami projesi önerimiz oldu. Boğazın Marmaray’a açıldığı noktada, tarihi yarım adanın karşısında olması nedeniyle benzetme yapmadan Mimar Sinan’ı taklit etmeden farklı bir yapı oluşturmaya çalıştık.
Kadıköy’deki diğer camiler çarşı içinde kaybolmuş, sıkışmış, durumda olduklarından bu alana daha işlevsel bir cami düşündük. Giriş katında İslam eserlerini içeren bir kütüphane, müze ve sergi alanları önerdik. Güneydoğu kısmına da arıtma ile arasına iki katlı kapalı otopark yaparak oradaki ihtiyacı karşılamaya çalıştık. Otoparkla Cami arasında 10 metrelik sahile açılan bir yol tasarladık.
Bu yol, bisiklet yolunun sahilden limana geçişini sağlayıp aynı zamanda hava sirkülasyonu sağladı.
Cami, yeşil rampalarla meydan zemininden 4 metre yükseltildi. Cami avlusunda geniş bir yırtık oluşturularak alt kattaki alanların hava ve ışık almaları sağlandı.
Klasik çocuk parkı anlayışını bir noktada toplayıp bloke etmek yerine limanın 7 değişik noktasına serpiştirmeyi uygun bulduk. Bu konudaki düşüncemiz her aşamada çocukları mutlu edebilmek ve eğitimlerine katkıda bulunmaktı. Müzik okulu ve konser alanlarına ulaşırken müzik objeleri olan bir park, sergi alanına yakın olan alanda resim, heykel becerisine hitap eden bir park gibi. Ayrıca bu düşünce vapur bekleyen, metro bekleyen ailelerin çocuklarının erişebilmesi bakımından faydalı olacaktı.