PROJE RAPORU
Savaşın Poetikası
Aslında insanoğlunun birbiri ile mücadelesinin veya diğer bir değişle savaşmasının daha milletler ve ırklar doğmadan başlaması ne kadar acı vericidir. İlk örnek olarak da Kabil, Habil’i öldürmüş, güçlü olan güçsüzü diğer bir değişle büyük “kardeş”, küçük “kardeş”i ortadan kaldırmıştır. Önceki cümlede kardeşlerin tırnak parantezinde olma sebebi de savaşa ve yakınlık/akrabalık olgularına dikkat çekmek içindi. Kardeş yani aynı karından gelen karındaş olarak etimolojik bir açıklaması olsa da bugün de savaşın böldüğü Kore yarımadasında aile üyelerinden bir kısmının Kuzey bir kısmının Güney Kore’de birbirlerinden uzak bir şekilde yaşam savaşı verdiklerini bilmekteyiz. Yılın belli bir gününde belli bir saatinde Kuzey Koreli ajanların gözetiminde 11 saat süre geçirme izinleri vardır. Savaş insanları aynı topraklar üzerinde ayrı kılmış ancak başka topraklardaki insanları da bir araya getirmiştir. Üç kafileden oluşan Türk tugayı 22 gece 23 gündüz süren zorlu bir yolculuktan sonra Süveyş Kanalı, Mendep Boğazı, Seylan Adası, Colombo, Singapur, Filipinler, Formoza Adası deniz yolunu izleyerek 18-20 Ekim 1950 tarihleri arasında her gün bir kafile olacak şekilde Pusan Limanına girmişlerdir.
“Rıhtım kalabalıktı. Bir Amerikan bandosu Birleşmiş Milletler marşını çalıyor, ellerinde ufak Türk bayrakları taşıyan mektepli kızlar, ilk defa gördükleri ve belki de ismini yeni duydukları Türklere merakla bakıyorlardı. Kendilerine yardım için günlerce uzaklardan geldiğimiz ve topraklarında kan ve can vereceğimiz Korelileri bir an evvel görme merakı bizde de vardı.” Turan Ergüngör.
Tasarlanacak olan anma alanı ve ziyaretçi merkezinde savaşın bir araya getirdiği iki ülke insanları arasındaki bağı güçlendirmek ve inşa edilen barışçıl kültürü gelecek nesillere aktarmayı planlanmaktadır. Geleneğin mekan ve anma yoluyla aktarımının başarısı bir bakıma iki ülke arasındaki kültürel belleğin yaratımına da hiç şüphesiz katkıda bulunacaktır.
Nitekim Kore Savaşında büyük başarılara imza atmış Türk birliklerinin başarılarını aktarabileceği bir anıt-müze kompleksi bulunmamaktadır. Anıt olarak ise sadece 1973 yıllında açılan Ankara’da bulunan Kore’de savaşan Türkler anıtı ve parkı bulunmaktadır. Dünyadaki diğer ülkelere kıyasla Türkiye’nin anıt-park mekanlarının azlığı dikkat çekmektedir. Avustralya ve Amerika sırasıyla 17 ve 11 adet Kore Savaşı’nı anma yapısı ve yerine sahip olarak Kore savaşına dair hafızaların diri tutulmasını sağlamışlardır. İlginç bir şekilde Kuzey Kore’nin tıpkı Türkiye’de olduğu gibi sadece 1 adet anıtı vardır.
Yer’in Söyledikleri – Lüleburgaz
Lüleburgaz birden çok ana arter’in kesiştiği özel bir konumda bulunmaktadır. Türkiye’yi Balkan’lara ve İstanbul’u Trakya’ya bağlayan rota üzerindedir. Genel olarak bakıldığında ilçenin geliştirdiği şehircilik politikaları üzerine yıllar boyu gelişim güney doğrultusunda yön bulmuştur. Zira kuzey bölgesinde bulunan geniş askeri ve tarım alanları şehirciliğin gelişimine de yön vermiştir. Tasarlanacak olan Kore Savaşı anma alanı ve ziyaretçi merkezi ilçe merkezinden araçla 4,5 km uzaklıktadır ve ilçe çıkışında kuzey bölgesinde yeralmaktadır. Tosbağa dere rekreasyon alanı ile yeşil alanların da D-100 otoyolunun güney kısmında ağırlıkta bulunduğu görülmüştür.
Vaziyet Planı
Proje alanı üçgen formlu arazinin en az ağaç yoğunluğuna sahip olan bölgesine enlemesine konumlanmıştır. Otoparklar trafik akışının en fazla olacağı İstanbul – Kırklareli yolu üzerine konumlandırılmış, alanın içindeki araç trafiği en aza indirgenmiştir. Aynı yol ve proje arazisi sınırı üzerinde bulunan elektrik hatlarının yer altına alınması öncelikli bir altyapı işidir. Yapıya yaklaşım 3 kademeli olarak esas olarak anma ve tören alanı üzerinden veya sağ ve sol taraflara yerleştirilen rampa – oturma aksı üzerinden sağlanabilmektedir. Rampalar tören alanının kotlarıyla birleşerek gazilerin tören alanına erişimini en kolay yoldan sağlayacaktır.
Yapı plansal olarak kare plan formunda ve 62 kotundan 4,05 metre aşağıda konumlandırılmıştır. Böylelikle bölgenin soğuk kış günlerininki gibi bir dinginliğine daha da pekinleştirici bir şekilde ulaşılması hedeflenmiştir. Yapının arka kısmındaki bahçede bu tinselliğin en fazla hissedilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca arka bahçeye dışarıdan yapının iki yanından 2,5 metre genişliğindeki koridorlarla da ulaşılabilir. Depo ve mekanik odaların bulunduğu bölümler iki adet rampa tekrardan ziyaretçileri doğal zemin kotuna ulaştırması amaçlanmıştır. Kişilerin bireysel keşifleri ile ağaçlar arasına gerilen tel iplerden oluşturulan panolara ulaşıp ziyaretçi alanını deneyimler üzerinden keşfetmeleri amaçlanmıştır.
Mekan – Bellek – Anma
Hafıza dediğimiz olgunun oluşması ve zihnimizde yer alması duyuların belirli fiziki nesnelerle nasıl etkileşime geçmesine bağlıdır. Etkileyici bir nesneye bakmak, özel bir müzik tınısı veya yöresel bir lezzet belleğimizde yer tutar. Nasıl bireyin kendisine özel hafızasında biriktirdikleri varsa, devletlerin de kendilerine özel tarih ve kültürel birikimlerinin olduğu unutulmamalıdır. Toplumlar kültürel belleklerini canlı tutmak isterler. Bu genç nesillere kültür aktarımı ve toplumun sürekli olarak yeniden üretilmesi için önemlidir. Kültürel belleğin canlı kalabilmesi için mekânlar-alanlar da bulunmaktadır. Çünkü bazı mekânlar ya da alanlar toplumun belleğinin canlandığı yerlerdir. Bir savaşta mağlubiyetin alındığı yer, bir zaferin kazanıldığı yer, bir anlaşmanın imzalandığı yer, anıtkabirler gibi yerler toplumsal hafızanın yaşandığı mekânlardır. Bu mekânların varlığı bir yandan toplumda süreklilik imgesini yaratmak diğer yandan ise kültürel belleğin yaşamaya devam etmesine katkıda bulunmaktır. Çünkü kültürel bellek var olduğu sürece toplumsal kimlik yaşamaya devam eder. Amaç sergi alanında sergilenen envanter ile müze-anma alanının mekanın kullanıcısı olan bireyin zihninde mekan belleği oluşturmaktır. Kalıcı görsel izlenim yapının alegorik imgesel bir formda olmasını gerektirmiştir. Bunun için hendek, siper, askeri diziliş, nizam, sevinçli son, hüzün gibi duygu ve metalar alanın tasarımına entegre olur.
Düzen – Disiplin – Dizilim
Arka bahçede yer alan ahşap sütunlar askeri düzeni nizamı sembollikleştirmek amacıyla dizilmişlerdir. Projenin son bölümünde yer alan bu alan aslında savaş alanında her şeyin başladığı yerdir. Sıraya girilip topluca hareket edilir ve mekanik bir harekettir bu aslında. Sağa, sola dön emirleriyle 90 derecelik seri hareketlerdir bunlar. Amaç müzeyi ziyaret eden kitlenin sütunlar arasında dolaşırken aynı hareketleri yapmaya yöneltmek, askeri mantığı biraz da olsa hissettirebilmektir.
Siper – Savaş – Sonuç
Siper veya bir topun açtığı çukur eksi kottadır. Savaşın gidişatı gözlemlenebilir, hatlar oluşturulabilir ve sonrasında savaş gelir. Eninde sonunda her çarpışma sonuçlanır ve kollektif hatıralar oluşmaya başlar. Bunlar fotoğraf, günlük, gazete küpürleri veya madalyalardır. Yapı da bu şekilde -4,05 kotundan yükselmeye başlar diğer bir değişle ziyaretçilerin ilk olarak eksi kotuna ulaştırılması hedeflenmiştir.
Hatırlama
Savaş bitmiştir ancak şehitler de vardır. Yakınları mezarlarını ziyaret eder ve eski yaşanılanları yad edip hatırlar. Dolayısıyla mezar taşları da burada sembolik olarak bir düzen ve disiplin içerisinde dizilmiştir.
Anma – Tören
Yılın belli bir günü ve saatinde yapılan bir etkinlik olsa da anma aktivitesi, alan ve kişilerin bireysel duygularıyla içsel hesaplaşmalarına imkan verebilecek dingin bir mekana evrilmiştir. Kademelenme anma tören alanına ve yapıya yaklaşımı evrelere ayırmıştır. Aynı zamanda kot farkları alanı ziyaret eden kişilerin neredeyse tamamının yapıyla görsel bağ kurmasına olanak vermektedir. Aynı zamanda alanın fazla sayıdaki kitleler ile ziyaretinde herhangi bir sirkülasyon sorununun olmaması için yapı önünde bekleme sıraya girme gibi ev işlevlerde bulunmaktadır.
Yüzleşme
Eksi kotta bulunan yapıdan tekrardan zemin kotuna ulaşım yapının yanında yer alan iki adet rampa ile sağlanır. Burada ziyaretçiler kendilerini ormanın yoğun ağaçlık bölgeleri içinde tekrar düşünmeleri, hesaplaşma veya yüzleşme gibi içsel duyguları yaşamaları hedeflenmiştir. Ağaçların arasında gerilen tellerde bulunabilecek fotoğraflarla da sergi alana yayılmıştır.
Program Şeması
Yapı program aşamaları olarak 4 ana kriterde toplanmıştır. Bunlar sırasıyla 1- tören ve yapıya yaklaşımı belirleyen rampa, oturma alanları ve açık tören alanı, 2- yapının zemin katı ve işlevsel hacimlerin yer aldığı -4,05 kotu, 3- arka bahçe ve son olarak 4- kalıcı sergi salonu. Yapıya tören alanından geçip ana giriş kapısında bilet gişesinden biletini alan kişi kendisini direkt olarak diğer alanlara dolaşım imkanı da sağlayan geçici sergi ve etkinlik alanında bulacaktır. Klasik Türk evindeki karnıyarık düzenine de benzetilebilir bu şema. Şeref salonu önemli bir ziyaretçi kabulü olmadığı zamanlarda kokteyl ve dinlenme oturma mekanı olarak da işlev görebilir ayrıca kafe de bu alanlarla entegre olabilecek şekilde konumlandırılmıştır. Dolaşım alanlarının arkasına gizlenmiş hizmetli odaları ve tuvaletlere yer verilmiş ofis ve kütüphaneye de merkez alandan direkt erişim sağlanmıştır. Üst katta gelen ziyaretçiler tamamen kalıcı sergi salonu ile Kore Savaşının anı materyalleriyle çevrili olduğu mekana ulaşırlar. Işığı yarı geçirgen polykarbonat cephenin sağlayacağı dinginliğin mekanı sarması hedeflenmiştir. Oturma alanları ve multimedia odası ile 0 kotundaki kalıcı sergi binası ziyaretçileri orada bulunmaya teşvik eder.
Arka bahçe diye adlandırılan ve çakıl taşlarının içinde nizami şekilde yerleştirilen beton dikmelerden oluşan askerler imgesi ziyaretçilerin son durağı ve düşünme dinlenme yeridir. Ancak unutulmamalıdır ki yapının ilk oluşumunda ortaya atılan fikrin adımı bu bahçededir, askerlerin savaş öncesi düzenli dizilimidir. Ziyaretçilerin dikmelerin arasında ortogonal mekanik hareketleri günlük hayatta alışılmışın dışına çıkmamıza bizi zorlar. Yapının yan taraflarında bulunan rampalar ve topoğrafya altına gizlenmiş olan teknik hacimler göze fazla batmazlar. Rampalar ziyaretçileri tekrardan 0 zemin kotuna ulaştırarak alanın içinde serbestçe dolaşmaya davet eder.