Katılımcı, Kore Savaşı Anma Alanı ve Ziyaretçi Merkezi Mimari Proje Yarışması

Katılımcı, Kore Savaşı Anma Alanı ve Ziyaretçi Merkezi Mimari Proje Yarışması

MİMARİ RAPOR

Tarihi Bağlam

Kore savaşı yüz binlerce insanın hayatını yitirmesine ve on binlerce insanı göç etmesine sebep olmuştur. Bu savaşla özgürlüğünü kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya gelen Güney Korelilere, Türkiye yardım elini uzatmakta biran olsun tereddüt etmemiş ve tamamı gönüllülerden oluşan 21 bin askerlik bir güç göndermiştir.

Bu askerlerin büyük bir kısmı henüz yirmili yaşlarına yeni basmış, Anadolu’nun kırsal kesiminde yaşayan gençlerdir. Bu gençler birçoğu belki de hiç deniz görmemişti. Fakat okyanusları geçerek ulaştılar Kore’ye. Savaş sahasına ulaştıklarında kendi vatanlarını savunurcasına mücadele ettiler. Kunuri Savaşı’nda kendilerinden onlarca kat daha büyük Çin ordusuna karşı büyük bir taktik zaferi elde etmiş ve savaşın seyrini değiştirmiştir.

Bunların yanında Mehmetçik savaş sırasında yetim kalmış Koreli çocukları muhafaza etmiş. Onlarla kıyafet ve kumanyasını paylaşmıştır. Kore halkı da askerlerimizi gittiği yerlerde hürmet ve sevinçle karşılamış. Tüm bu olaylar Türk halkı ve Kore halkı arasında sarsılmaz bir dostluğun temelini atmıştır. Biz de ekip olarak tüm tasarım sürecinde Türk ve Kore halkının dostluğunu temel alan ve savaşa katılan Mehmetçiğin duygularını yansıtacak bir kurgu üzerine çalıştık.

Arazi Bağlamı

Araziye Lüleburgaz tarafından Turgutbey Caddesi üzerinden ulaştık. Bu cadde iki tarafında da askeri yerleşmenin olduğu, korunaklı duvarlar ve yüksek sık ağaçların refakatçiliğinde, bize tek bir perspektif sunan özel bir caddeydi. Caddenin sonu, üçgen bir parsele yerleşmiş, yarışma alanında son bulmakta. Tasarımımızda bu perspektifi iyi bir şekilde irdeledik.

Arazinin kuzey batı ve güney ucunun sık ağaçlı örüntüsü, kuzeydoğu ve merkez kısmının göreceli boşluğu ve Turgutbey Caddesinin sağladığı perspektif; programın nasıl yerleşmesi gerektiğinin ipucunu verdi. Bu bağlamda arazinin girişini Turgutbey Caddesinin uzantısı konumundaki Pınarhisarcık yolundan aldık. Üçgen çıkıntı şeklinde uzanan kısmını otopark olarak değerlendirdik. Kapalı alan programını arazinin sık ağaçlı durumuna uyum sağlayacak şekilde ikiye ayırdık. Çay salonu, kütüphane, ofis odaları ve şeref salonunu kuzeydoğu kısmındaki çam ağaçlarının arasına yerleştirdik. Müze kütlesini ise arazinin orta kısmından güney kısmına uzanacak şekilde oluşturduk. Bu sayede sık ağaçlı olan güney ucunu tamamen açık ve kapalı sergi alanıyla tümüyle bir deneyim alanına dönüştürdük.

Müze Tasarımı

Tasarımın temelini, önceki bölümlerde belirtildiği üzere Türk – Kore halkının dostluğu ve savaşa katılan Mehmetçiğin duygularını, ziyaretçilere aktarabilecek bir dile ve kurguya sahip olması üzerine oluşturduk. Bu senaryo da müzenin planı iki milletin kucaklaşmasının soyutlanmış şekli ile tasarlandı. Dikey düzlemde ise birbirine yaslanarak yükselen duvarlar, yine iki milletin dayanışma ve birlikteliğinin gücünü, kardeşliğini simgelemektedir.

Müzenin içerisindeki sirkülasyon kurgusu Mehmetçiğin hikayesi üzerine kurgulandı. Tek bir dolaşım hattı ile müze deneyimlenebiliyor. Kurgu giriş kısmınının, sol çeperinde bulunan merdiven ile başlıyor. Bu merdiven suyun üzerinde, az aydınlatılmış bir şekilde üst kata uzanıyor. Boşlukta çatıdan uzanan zincirlerle, devirdaim ile inen su sesi ile yankılanıyor. Bununla oluşan his Anadolu’da köyünden çıkıp okyanuslara ulaşan Mehmetçiklerin durumunu deneyimletmek için tasarlandı. Ardından ziyaretçi, yönlendirici koridorlardan oluşan birinci kata ulaşıyor. Buradan tek bir hattı izleyerek ziyaretini sürdürüyor. Bu vaziyet Wavon Savaşı’nda, Kunuri de Çinlilere karşı müthiş bir taktik zafer yaşayan askerlerimizin, bilmediği coğrafyalarda yılmadan, günlerce yürümesini ve başarıya ulaşmasını anlatıyor. Bu serüvenin sonu birinci ve ikinci katın arasındaki galeri boşluğu ile bitiyor. Bu alanın üzerinde bulunan ışıklık, bir ferahlık sağlıyor.

Sonra yine çeperdeki merdivenle ikinci kata ulaşılıyor. Bu sergi alanı alt katın yönlendiriciliğinin aksine bir serbestlik sunuyor. Bu da aldığı zaferlerle rüştünü ispat eden ve “Number One!” sıfatını alan Mehmetçiğin kendine güvenini yansıtıyor. Bu katta dijital sergi ile güncel medya yöntemleriyle ilgili belgesellerin gösterimi sağlanıyor. Sonrasında çeperden ikinci kattan direk zemin kata iniliyor. Bu iniş sırasında merdivenlerin sol yanında bulunan pencerelerden dışarı da yer alan anma duvarının seyri, ziyaretçiye eşlik ediyor ve dışarı da açık bir serginin var olduğunu ona gösteriyor. Sonra zemin kata ulaşılıyor. Burada akordiyon kapılar ile şekillendirilebilir bir alana ulaşılıyor. Burası geçici serginin de içerisinde varolabileceği birçok amaçlı salon. Bu mekanda konferans gibi etkililer yapılabiliyor. Zemin katta yer alması ve kalıcı sergi katı ile ilişkisi kesilebilmesi itibariyle özel gösterilere olanak sağlayan bir yer oluyor. Sonuç olarak ziyaretçi tek bir rota ile müzeyi deneyebiliyor. Açık alan kurgusu ise peyzaj raporunda belirtilmiştir.

İdari ve Kafe/Kütüphane Kütlesi

Arazinin kuzeybatı ucunda yer alan bu iki kütle, müze kütlesi ile yarışmayacak şekilde, insan ölçeğinde sessizce araziye yerleşmektedir.

Kütüphane ve kafe aynı kütle içerisinde çözülerek. Okuma eylemini erişilebilir ve eğlenceli olmasını sağlamak içindir. Sessizliğinde kütüphane için önemli olgu olduğu gözetilerek kütlenin ucu kırılmış ve bireysel çalışma alanını oluşturmuştur. İdari kütlede ise ofisler ve şeref salonu bulunmaktadır.

PEYZAJ MİMARİ RAPORU

”Halkların dostluğu; Kucaklaşma”

1950-1953 yılları arasında Kore savaşı sırasında yaşanan onca acıyı birlikte paylaşmak Güney Kore ile Türkiye arasındaki bağları güçlendirdi. O bağ sayesinde iki halk adeta kan kardeşi oldular ve halkların dostluğu doğdu.

İki toplumda oluşan bu dostluğun, Kore Savaşı Anma Alanında yaşanacak kucaklaşma ile katlanarak artması hedeflenmiştir. Projede ki kurgu da bu kucaklaşmadan doğmuştur.

Peyzaj konsepti belirlenirken, mimaride oluşturulan sirkülasyonu ve kurguyu destekleyecek şekilde, savaş zamanını farklı mekân algılarıyla soyut olarak anlatmak hedeflenmiştir. Burada bahsi geçen savaş zamanı kavramı aslında savaşa katılan askerleri anlatmaktadır. Bu farklı mekan alanları yaya yolunun üzerinde oluşturulmuştur. Bu sayede ziyaretçilerin yürüyüş aksında savaşla ilgili bilgi sahibi olmaları ve o dönemi soyut ögelerle hissetmeleri amaçlanmıştır.

Bir sirkülasyon üzerinde oluşacak bir peyzaj kurgusu benimsenmiştir. Bu sirkülasyon ana binanın arkasına doğru ilerleyen kısımda açık müze alanına dönüştürülmüştür. Oluşturulan bu açık müze alanı anma duvarı ile başlayıp şehit askerleri anma alanı, yaralı askerleri anma alanı, kayıp askerleri anma alanı ile devam edip yurda dönüş alanıyla tören alanına bağlanmıştır. Oluşan müze sirkülasyonu yayaya bir sonraki adımı ve dönüş yolunu görmeyecek şekilde kurgulanmıştır ve yer yer sergi mekânları ile birleştirilmiştir.

Anma duvarı alanında savaşın tarihi ile ilgili bilgilere erişilebilecek ve savaşa katılan tüm Türk Askerlerinin adının yazılı olduğu duvarlar bulunmaktadır. Şehit askerleri anma alanına doğru ilerlediğimizde mezar taşlarını betimleyen beton figürlerin arasında bulunan led aydınlatma şehitlerimizin ışıklarının asla sönmeyeceğine ve unutulmayacağını anlatmaktadır. Yaralı askerleri anma alanında, yansıma havuzu olarak kullanılan su ögesi üzerine yerleştirilen adım taşları ile hiç bilmediğiniz bir ülkede, vatanınızdan kmlerce uzakta her atılan adımın ne kadar zorlu olduğunu göstermektedir. Kayıp askerleri anma alanında, yerleştirilen asimetrik led aydınlatmalı çubukların arasından geçerek askerlerin hislerini anlamayı çalışmak amaçlanmıştır. Yurda dönüş alanında yapılan gemi yolculuğuna ithafen su alanı yanında oluşturulan oturma alanları ile hem ziyaretçilerin dinlenmesi hem de askerlerin dönüş yolunda vatanlarına kavuşmanın verdiği duyguları hissedebilecekleri bir alan oluşturulmuştur. Bu alanda yerleştirilen Salix (Söğüt) türü ile suya dikkat çekmek istenmiştir.

Proje alanına ilk girildiği anda siluette sırasıyla anıt yapı olarak ana bina, hemen arkasında savaş tarihini betimleyici ve açık müzenin başlangıcı olan anma duvarı alanı, soliter bir şekilde dikkat çekici Acer palmatum ‘Atropurpureum’ (Kırmızı yapraklı akçaağaç), iki ülkeye ait bayrak alanı ve tören alanı görülmektedir. Bu giriş kurgusuna fon oluşturulacak şekilde kışın yaprak döken ağaçlarla sınırda, mevcut ağaçlara ek, bitkiler yerleştirilmiştir.

Kütüphane, Kafe ve diğer alanların bulunduğu yapıların ortası avlu hissi verecek şekilde içine kapalı şekilde düşünülmüştür. Bu avlunun ortasında soliter olarak Lagerstromia indica (Oya Ağacı) kullanılarak ağaca heykelsi bir işlev verilecektir. Burası daha minimal bir alan olması düşünülmüştür.

Bitkilendirmede arazideki mevcut ağaçların çoğunlukla korunup doğal alanın bozulmamasına dikkat edilmiştir. Korunan ağaçlara ek olarak özel bitkilendirme alanları belirlenmiştir. Bu alanlarda çalı grupları tasarlanmıştır. Bu çalı gruplarında Pittosporum tobira ‘Nana’ (Bodur Yıldız Çalısı), Lavandula (Lavanta), Juniperus horizontalis (Yayılıcı Ardıç), Rosmarinus officinalis (Biberiye), Carex spp. (Kareks), Lonicera nitida (Bodur Hanımeli) türleri kullanılmıştır. Arazdeki mevcut ağaçları destekleyici olarak Populus spp, Platanus spp kullanılmıştır. Ayrıca sınırlayıcı eleman olarak Ligustrum japonicum (Japon Kurtbağrı) kullanılmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın