Proje Raporu
1. Kıyıda Bir Kent Olmak…
Kentler, insanların birbirleriyle etkileşim kurarak sosyalleştikleri, benzer ve farklı fikirlerin bir arada karma bir kimlik oluşturduğu çok katmanlı bir karşılaşma yeridir. Karşılaşmalar, beraberinde eylemleri getirir. İnsan, eylem üretir ve kent bu eylemleri biriktirir (kentsel hafıza). Böylece kentsel kurguyu oluştururlar. Kentsel kurgu, yaşantıyı şekillendiren temel bağlar arasındadır. Bireylerin kent yaşamına katılabilmesi, bu yaşantının sosyal açıdan zengin bir kentsel yaşantıya dönüşebilmesi, kentsel bağlam ile alt mekansal bağlamların birlikteliği ile mümkün olur.
Her kentin, tarihsel, coğrafi, beşeri özellikleri ile bunlara katılan çok katmanlı alt bağlamlarını içeren dinamikleri vardır ve bu dinamikler kendi potansiyelini de yaratır. Kıyı kentlerinde, kentin oluşumu ve gelişiminde bu katmanların odağında olan “kıyıda olma”, “suyla temas” durumları belirleyici bir rol üstlenmektedir. Bu potansiyel doğru kullanıldığı takdirde kıyısıyla bütünleşik “yaşayan bir kent” mümkün kılınacaktır.
2. Kıyı ve Kamusallık
Kamusal alanlar, toplumların sosyo-kültürel yaşantısının gelişiminde oldukça önemlidir. Kent sakinlerini doğrudan etkileyen kamusal mekanlara yüklenen anlamlar, toplum ve bireyler arasındaki iletişimi/ etkileşimi belirleyen en önemli unsurlardandır. Çevre ve toplum etkileşimi, karşılaşmalara da zemin hazırlamaktadır. Bu karşılaşmalar, birliktelik, güven duygusu ve toplum olma – ait olma / aidiyet bilincini kuvvetlendirir. Bu anlamda kamusal alanlar, bir kentin kimliğinin oluşturulmasında önemli bir konuma sahiptir.
Kamusallık; kenti paylaşmaktır. “Kıyıda kamusal alanlar” ise kıyı kentinin olmazsa olmazıdır. Kıyının kamu yararına kullanımı öncelikli amaçtır. Kıyı, bir kentin yaşamsal kimliğini belirleyerek, kent sakinlerinin yaşam tarzını biçimlendirir. Bir kıyı kentinin, yaşayanlarıyla birlikteliğini sağlayacak en kuvvetli bağlar “kıyıda” oluşur. Her eylem kıyıyla ilişkilidir. Kıyı, kentliye aittir ve herkes tarafından adil kullanım hakkı sağlanmalıdır. Bu anlamda önerilen kıyı tasarımı; yaya odaklı, sürdürülebilir, her yaştan ve kültürden insanın farklı ihtiyaçlarına cevap veren, süreklilik ve kamusal akış içerisinde, insanların suyla temas edebilecekleri şekilde kurgulanmıştır. Kıyı tasarımı, kentle bütünleşik ele alınarak, kıyının kent yaşantısında etkin kullanımı amaçlanmıştır. Sosyal etkileşim ve birlikteliğe araç olacak ve kamusal kültür bilincinin güçlenmesini sağlayacak, kıyının kente, kentin kıyıya katıldığı, kolektif toplumsal yaşamın oluşmasına ve her türlü aktiviteye olanak sağlayan, “kamusal odaklı”, “yaşayan bir kıyı” tasarımına gidilmiştir.
3. Coğrafya’nın İnsanları: Akdenizli Olmak…
Yaşantının temelinde her insan bir coğrafyaya bağlı olarak doğar, yerleşir ve yaşamını bu coğrafyada idame ettirir. Bu anlamda insan, adeta yaşadığı coğrafyanın karakterine bürünür ve coğrafya koşullarına bağlı olarak mekan çözümleri de geliştirmeye başlar. Böylece coğrafya ve insanın karşılıklı etkileşimi ile kentler ve alt bağlamlarıyla kamusal mekan meydana gelir. İnsan, yaşadığı coğrafya ile bir bağ kurar. Coğrafyanın sahip olduğu iklim koşulları da insanların karakterlerinin oluşumunda oldukça etkilidir. Akdenizli olmak bir yaşam biçimidir. Öncelikle “kıyı kültürü” ile büyürsün. Kıyıya aitsindir. Kıyıya bağlı bir yaşam tarzı, alışkanlıklar, inançlar, anılar hep kıyı/deniz üzerinde şekillenir. Akdenizlinin yaşamı denizle iç içe geçer.
O bir deniz çocuğudur. Kendisine yüzme öğretildiğini bile hatırlayamayacak kadar küçükken yüzme öğrenmiştir. Portakal bahçelerinde koşuşturmuş, her kahvaltıda avuç avuç zeytin yemiş, her sokağın sonunda denize ulaşacağını bilerek, istediği yerden denize girerek büyümüştür. Bellekte yer eden, bu “Akdenizli olma hali” günümüzde yıkıma uğramıştır. Zaman içinde değişen şartlar ve ihtiyaçlarda meydana gelen değişimler de mekansal değişiklikleri beraberinde getirmektedir. Ancak bu değişiklikler, bir kentin “kıyıda olma” gibi ana karakterini belirleyen özelliklerini zedelemeden meydana gelmelidir. Bu anlamda Mersin kıyı tasarımında, zedelenen “kıyıda olma – Akdenizli olma” kimliğinin geri kazandırılması ve yaşayan bir kıyıya dönüştürülmesi hedeflenmiştir.