Proje Raporu
Geleneksel alanda planlanan yapılar, yalnızca bağlamın kendisine sunduklarını kullanmakla kalmayıp, bir söylev geliştirmelidir.
“Kentsel Odak” Olgusu Tanımı
Geleneksel kentsel toplanma noktaları, modern çağda organik olmayan bir biçimde yeniden planlandığında, yalnızca gelip geçilen uğrak noktaları haline dönüşmektedir. Bu kopuk mekânlar, kent insanını yalnızlığa ve bireyselliğe itmektedir. Oysa kentsel mekân tasarımı, yalnızca yerel bir kimlik üretmekle kalmayıp, kent kimliğinin yeniden yorumlanmasına ve şekillenmesine olanak sağlayan bir potansiyel taşımaktadır. Bunun için geleneksel alanda planlanan yapılar, yalnızca bağlamın kendisine sunduklarını kullanmakla kalmayıp, bir söylev geliştirmelidir.
Önerilen proje, mevcut “kentsel odak” ta insan etkileşimini ileri boyutlara taşırken, ihtiyaç programının kentte yarattığı işlevsel boşlukların bu mahalde nasıl daha değerli hale gelebileceğini sorgulamaktadır. “Kentsel odak” her ne kadar fiziksel ve durağan bir maddeyi betimlese de etkileşimde bulunduğu paydaşlar ile devamlı devinimde olan bir organizmaya atıfta bulunmaktadır. Bir nevi, mekândan çok insanı tanımlamaktadır. Öte yandan bir kentsel odağın canlandırılması, yapılaşmadaki yoğunluktan ziyade insan hareketinin yoğunlaşması ile ilişkilidir. Bu nedenle yapının kütlesel kurgusu, bu yapının etkileyeceği paydaşlar üzerinden ele alınmıştır.
Merzifon kentinin gelişimi incelendiğinde, değişen güç dengesine bağlı anlık yerelliklerin görülmediği, kentin organik ve kümülatif bir şekilde geliştiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, kentlinin ani değişimlere ayak uydurmakta yaşayabileceği zorluk göz önünde bulundurulmuş, tarih boyunca organik bir biçimde şekillenmiş olan kentsel alışkanlıklara sadık kalınması amaçlanmıştır. Yarışma alanını ve yakın çevresini kullanan paydaşların mevcut alışkanlıkları irdelenmiş, yapılacak müdahaleler bunlarla paralellik gösterecek biçimde kurgulanmıştır. Proje alanının bir kentsel meydan olarak ele alınması durumunda yakın çevresine yapacağı katkılar düşünülmüş, kütle senaryosu peyzaj ile birlikte şekillendirilmiştir.
Tasarım Yaklaşımı
Merzifon iş ve yaşam merkezi proje alanı, şehir içi dolaşımın ana aksları olan Cumhuriyet caddesi ve Hacı Rahat caddesinin kesişim noktasında yer alan, kentin tarihi merkezinin uzantısı niteliğindeki kent meydanına 5 metre mesafede konumlanmıştır. Proje arazisinin kuzeyinden uzanan Muammer Aksoy sokak ve Hal sokak, bu tarihi merkezin, iş ve yaşam merkezinin kültür ve eğitim fonksiyonlarıyla bağlantısını kurmaktadır. Alt kotta tanımlanan yaşam boyu eğitim fonksiyonlarının girişi, bu akslarla bağlantı kurması için kuzeyde davetkar bir boşlukla tanımlanmıştır. Öte yandan, yakın çevredeki ticari dokunun, Kargaoğlu sokağa da referans veren, yapının doğu – batı ekseninde kurgulanan girişlerle içeri doğru yönlendirilmesi ve avlunun etrafında dolaştırılarak kültür ve eğitim fonksiyonlarıyla görsel bağlantısının güçlendirilmesi amaçlanmıştır. Zemin katta kurgulanan esnaf dükkanları, ticari dolaşımı şekillendirmekte, üst katta ve alt katta konumlandırılan yeme-içme fonksiyonları ise bu katlara geçişteki davetkarlığı arttırmak için kullanılmıştır. Kamusal fonksiyonların ve otopark girişinin kurgulandığı, yapıya araç yaklaşımının önerildiği tek aks olan güney cephesinin hizmet aldığı alan, yapı kurgusu dışında tutulmuştur. Yapı kütlesini şekillendiren bu 3 dolaşım aksı, yakın çevreyi şekillendirme potansiyeli taşıyan peyzaj önerisine de referans vermektedir. Bu sayede yapı sınırı ve kamusal alan arasındaki keskin sınır silikleştirilmiştir.
Sosyal Sürdürülebilirlik Stratejileri
Yapının sosyal anlamda sürdürülebilirliği, paydaşlar üzerinden ele alınmıştır. Önerilen yapının etkileşime geçeceği paydaşlar, 5 başlıkta ele incelenmiştir. Öncelikle, yapının muhtemel kullanıcıları olan, eğitimsel, kültürel, ticari ve kamusal fonksiyonlar için bu yapıyı ziyaret edecek olan kentli ve turistler düşünülmüştür. Ziyaretçilerin yapı içinde yönelimlerini içgüdüsel olarak bulabilmeleri ve farklı kullanıcıların avluda görsel iletişim kurabilmeleri, yapıyı hiyerarşik olarak düzenleyen avlu fikrinin çıkış noktası olmuştur. Önerilen yeni yapının, mevcut yapı dolaşım senaryosuna benzer bir biçimde ele alınması, kentlinin mevcut alışkanlıklarıyla ters düşmemek ve içgüdüsel olarak yapıya alışma sürecini kolaylaştırmak içindir. Tüm bu fonksiyonların yanı sıra, ofislerin de aynı potada eritildiği bu yapıda, ziyaretçi yoğunlukları farklı katmanlarda çözülmüş, avlu ise ziyaretçilerin algısal ölçeklerini ve lokasyonlarını kaybetmelerini önleyen bir odak noktası olarak önerilmiştir.
Bir diğer paydaş olarak ele alınan yerel toplum; ziyaretçilerden farklı olarak, özellikle eğitim ve kültür alanlarını sıklıkla kullanması öngörülen kentliye atıfta bulunmaktadır. Mevcut halk eğitim merkezlerinin âtıl durumu irdelenmiş ve önerilen yapı kurgusu içinde aktif olarak işleyebilen mekanlar haline gelebilmeleri için çözümler geliştirilmiştir. Yaşam boyu eğitim fonksiyonu, ticari alanlarla kurduğu görsel bağlantı yanı sıra, kültürel alanlara taşan sergi fonksiyonuyla kurduğu güçlü ilişkiyle yapının görsel odağını şekillendirmekte, özellikle bu yapının önemli bir paydaşı olarak ele alınan kent kadınlarının sosyal hayatta kendini ifade edebilecekleri kültürel üretim ve etkileşim mekanları olarak kurgulanmaktadır. Yapının aynı zamanda bölgedeki araç yoğunluğunu kapalı otopark ile hafifletmesi ve önerdiği peyzaj kurgusuyla yaya dolaşımına daha fazla alan sağlaması beklenmektedir. Ofis kullanıcılarının yoğun ziyaretçi dolaşımından ayrı bir katmanda ele alınması amacıyla ofis kütlesi yükseltilmiş, zemindeki dolaşımdan koparılmıştır. Ofis alanlarının cephe dili, ticari ve kamusal fonksiyonları öne çıkaracak şekilde kurgulanmıştır. Ticari alanlarda; esnafın kendi mülkünde yapacağı müdahalelerin, yapının mimari kimliğindeki tutarlılığı bozmaması için, geçirgen dükkân cepheleri kontrollü bir biçimde çerçevelenmiştir.
Mevcut yapının ticari özelliğinden dolayı, mevcut ticari aktörler de önemli bir paydaş olarak ele alınmıştır. Esnafın yoğunlaşan yapı programından olumsuz etkilenmemesi için, zeminde halihazırda kurgulanmış olan ticari doku, yapı içinde geçirgen boşluklarla devam ettirilmiş, böylece ticari aksın düğüm noktası haline gelme potansiyeli taşıyan avlu, aynı zamanda Hal sokaktaki ticari dolaşım ile Muammer Aksoy sokaktaki ticari alanların bağlantısını kurmuştur. Bu nedenle, Muammer Aksoy sokakta bulunan ve yıkılması planlanan yapılar kaldırılarak, Hal sokaktakine benzer bir yaya yolu burada da önerilmiştir.
Sürdürülebilir gelişimin en kabul gören tanımlarından biri, Brundtland Komisyonu (1987) Raporu’nda belirtilen “Günümüz insanının ihtiyaçlarını karşılarken, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme şansını gözetmek” tanımıdır. Bu nedenle, gelecek nesillerin de önemli bir paydaş olarak ele alınmasını gerekmektedir. Kentin belleğinden referans alan bu yapı, önerdiği mimari kimlik ve peyzaj karakteri ile gelecek nesillerin kent algısında bir iz bırakmayı hedeflemektedir. Bu şekilde, böyle önemli bir lokasyonda önerilen mimari çözüm, kent kimliğini gelecekte şekillendirebilecektir. Aynı zamanda çevresel parametreler, gelecek nesillerin esenliği için incelenmiş; finansal parametreler ise yerel yönetim açısından ele alınmıştır.