Katılımcı, Museum Of Emotions 4 Competition

"The Monolith of the Human" adlı yarışma projesi, insanın yalnızlık ve beraberlik duygularını mekansal olarak ele alan bir çalışmadır. Proje, insan varlığını bir monolit olarak soyutlayarak, derin duygusal deneyimlerin zıtlıklarından doğan karmaşık yapıyı keşfeder. Yalnızlık, insanın içsel kaosuyla baş başa kaldığı anlarda ortaya çıkan bir gerçeklikken; beraberlik, insanın sosyal bağları ve paylaşımlarıyla var olur. Bu proje, insanın içsel dünyasıyla dışsal ilişkilerini mekansal bir deneyim aracılığıyla ifade etmeyi amaçlar.

“Duyular Müzesi” özünde iki zıt duyguyu kullanıcılarına mekansal olarak sunan, metinsiz, sessiz bir yarışma projesidir. “The Monolith of the Human” adlı projemiz ise şöyle başladı:

Duyguları olumlu ve olumsuz duygular olarak ikiye ayırırsak, bir olumlu duygu bir olumsuz duygunun yokluğunda mı kendini var eder, yoksa onun var oluşunun sebebi, onun da varlığından mı kaynaklanır?

İnsan varlığı ve içindeki duyu devinimi, doğumundan ölümüne uzanan yaşam hikâyesinde bir kimliktir. Ve bu kimlik, insanın yaşantısının yansımalarıyla okunur. İçindeki çoklu duyu hali, karmaşık bir ağ sisteminde basit zıtlıklardan doğar aslında ve her insan kendi kaosunun birincil taşıyıcısıdır.

Bütün bu kendi öznel de olan soru işaretleri ve eleştirilerden sonra, Yalnızlık ve Beraberlik duygularına odaklandık. İnsanı bir monolit olarak soyutlamak, aslında bir metafordur. İnsan derinliklerine indikçe aynada kendine bakma anında ki gözlerindeki iç sonsuzluğuna bakarken ya da hiçbir şey görmezken karanlıkken kendi ile kalınca ve sadece kendini hissettiğinde, yalnızlık her zaman arkasında bir yerlerde saklanan, bastırılan yalnızlık, onu eski bir dost gibi selamlar…

İnsan buna karşın sosyal bir varlıktır ama, aşık olur, anne veya baba olur, eğitmen olur, toplulukların parçası olur, beraber olur… Bu öyle bir duygudur ki tonlarca ağır bir kayanın incecik, ama birbiriyle ilişkili, birbiriyle gergin bir vaziyette havada tutabilmesine benzer. Işığı paylaşmaktır, aynı gökyüzünün çatısı altında benzer havayı içine çekip nefes almaktır, benzer coğrafyada yaşayıp onu korumaktır…

İnsan bir nevi monolittir, yekpare, kendi yalnızlığını ve beraberliğini kendisi taşıyan ve onunla ayakta duran… Biz tasarımcıların mekansal yorum pratiğidir. “The Monolith of the Human” bazen ise kendimizle yüzleştiğimiz…

Etiketler

Bir yanıt yazın