Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri ile Tabanlıoğlu Mimarlık ortaklığında hazırlanan projenin raporu şu şekilde:
BİR “OLASILIKLAR MEKANI” OLARAK “İTO-GEÇİT”
- ”Proje Bilgileri” içinde öncelikli olarak belirtilen ”Kongre Merkezi ana fikri altında” hazırlanacak olan projeler kapsamında 24. parseldeki otopark, 1. parseldeki Güneş Han, 3. parseldeki Liman Han’ın yanı sıra 2. parseldeki yapı da dahil edilmiştir.
- Hidayet Camii dışında 406 parseldeki mevcut İTO Yönetim yapılarıyla birlikte bütün yapı adasının doğrudan ya da dolayımlı bir biçimde ”İTO Geçit” olarak adlandırılabileceği görülmektedir.
- ”İto Geçit” tanımı doğrultusunda ele alınan yapı, zaman içinde değişen gereksinimleri karşılayabilecek bir ”Olasılıklar Mekanı’ olarak tanımlanabilir.
- ”Proje Bilgileri’ içinde ”ikinci olarak” belirtilen ve Sirkeci Garı’ndan Ticaret Üniversitesi’ne kadar uzanan kıyı bantı ile Yalı Köşkü Caddesi’ni de içine alan çevre, İstanbul içinde bir benzeri daha bulunamayacak kadar önemli özelliklere sahip bir yerdir.
- Yapı ve çevre arasında mevcut ve olası ilişkiler bir arada düşünüldüğünde İstanbul’un en ilgi çekici yerlerinden birinin, ilgi çekici olmasının yanı sıra İstanbul’un en iyi yerlerinden birine dönüştürülebileceği de görülecektir.
- Sirkeci Garı, Yeni Camii, Mısır Çarşısı, Galata Köprüsü, Tahtakale, Rüstem Paşa Camii, Mercan Yokuşu, Mahmutpaşa, Kapalı Çarşı, Vapur İskeleleri, Tramvay Durağı gibi uzak yakın bütün İstanbul zamanlarının görkemli izlerini ve ilişkilerini yaşayan bölge yaya ve araç trafiği açısından İstanbul’un en yoğun noktalarından biridir.
- Yaya hareketlerinin bir bölümü çalışanların günlük koşuşturmalarıyken diğer bölümü ”Flaneur” diyebileceğimiz “Aylak Adam”ların gezintileri ve olabildiğince geniş bir açıdan bulundukları “Yer”i anlamak için izleme ve tespit etme çabalarıdır.
- Her şehir kendini görebilme olanağına sahip değildir. İstanbul ise kendini görebilen ayrıcalıklı kentlerden biri. İstanbul’un en iyi görme noktalarından biri de üzerinde çalıştığımız proje alanıdır.
- Bütün verileri bir arada değerlendirdiğimizde tasarımın çevreye ilişkin temel verilerinden biri ;
İzlemeye değer bir yer için etkin izleme noktaları oluşturmak ve bu noktaları araç ve yaya trafiklerini gözeterek birbiriyle ilişkilendirmek olarak özetlenebilir.
Mevcut yol kotunu tramvay, vapur, taksi, otobüs ve özel araç trafiğine ve bunların arasındaki ilişkiye bırakarak günlük koşuşturmanın hızlı, tempolu ama düzenli çalışmasını sağlamak ve izleme, anlamanın yavaşlatılmış mekanlarını bir arada tutmak demek aynı alanı en azından iki kat verimli kullanmak demektir.
- Sirkeci Garı’nın önünden başlayıp ,arabalı vapur iskelesine uzayan ve denize paralel olarak Galata Köprüsü’ne kadar uzayan platform alabildiğine geniş bir açıdan şehrin izlenebildiği bir platform.
- Tramvay durağı, taksi durağı, vapur iskeleleri ve otobüs duraklarıyla güçlü bağlantıları olan bu yaya platformu gezinti, oturup dinlenme ve izleme alanı.
- Merdivenler, rampalar ve asansörlerle herkes için kolaylaştırılmış kısa yollara sahip olmakla birlikte yavaşlatılmış bir kamusal alan.
- “İTO Geçit” bu platform ile doğrudan ilişkili. 8.50 kotundaki güçlü bağlantı, yol kotundaki zemin katın yanı sıra ikinci bir zamin katın oluşmasını sağlıyor. Bu kottan Yalı Köşkü Caddesi’ne inen yürüyen merdiven her iki tarafı birbirine bağlıyor.
- Alt ve üst zemin katlar serbest girişleriyle bu bölgenin alışkın olduğu “geçit” olgusunu bugünün gereksinimlerine göre yeniden kurguluyor.
- Yapıda zemin katta geri çekmelerle oluşturulan arkadlar yayaların “geçit” kullanımını destekliyor. Bu arkadlar, serbest dolaşımın yanı sıra Yalı Köşkü Caddesi’nin kıyısında, yapı altı yarı açık oturma alanı olanağı da sunuyor. Yolun diğer tarafındaki mevcut yapıların 1. kat hizalarında önerilen saçak ise, yayalaştırılan caddede, yine zemin kat kullanımını zenginleştirecek bir yayılma alanı imkanı sağlıyor.
- Bu kurgu, alışkanlıklarımız içinde olmasına rağmen buradaki ele alınışıyla yeni bir durum oluşturuyor. Ve bu yeni durumun içindeki İTO-GEÇİT önce parçalarına ayrılıp, sonra yeniden bir araya getirilen ilişkiler bağlamında gerçek anlamda vir “Olasılıklar Mekanı”.
- 1.50 ve 8.50 kotlarındaki herkese açık ve geçirgen yapı üst katlara doğru çıkıldıkça kullanım amacına bağlı olarak denetimli, kollektif ve özel alanlara dönüşebilme olanağına sahip.
- Düşeydeki özelleştirilebilme olanağına sahip olma durumu sirkülasyon bantları ve çekirdeklerin konumuyla yatay ilişkilerde de sağlanabiliyor ve bu bağlamda mevcut İTO binası, Liman Han, Güneş Han ve Ticaret Bankası yapıları kullanım amacına ilişkin olarak ayrı ayrı ve bir arada kullanılabilme potansiyelini taşıyor.
- Bütün yapıların üst kat hizalarını birbirine bağlayan teras, 8.50 kotundaki kamusal alanın “Özel Kollektif Alan” versiyonu olarak eşsiz bir şehir terasına dönüşüyor.
- Sonuçta, yerin kendine has imkanlarının ve özelliklerinin yeniden değerlendirilmesi üzerine kurulu; alışkanlıklar içinde olmasına rağmen yeni bir yapı olan “İTO Geçit” kendisini ve çevresini ”Olasılıklar Mekanı’na dönüştürüyor.
2 yorum
Vapur iskeleleri ile İTO Geçit arasından önerilen platformun olumlu ve olumsuz yanlarına bakmak gerek. Yavaşlatılmış ve İstanbul’un kendisinin izleme imkanı veriyor olması avantajı, metinde de anladığımız üzere.
Kesitlerden görüldüğü kadarıyla bu platformda vapura bu hali ile ulaşmak da mümkün değil.
Fakat asıl sorun, İstanbul’un bu en anarşik ve kalabalık alanında bu tasarım cesaretini göstererek böyle bir kapalı mekan öneriyor olmak bana kalırsa. Yani bu platform ile elde edilecekleri bir terazide karşılaştıracak olsak, İstanbul’un bu en hareketli yerini bu hali ile kapatmanın sakıncaları hiç kuşkusuz ki ağır basacaktır.
İstanbul’da, Tarihi Yarımada’nın, Saray’ın, Ayasofya’nın tam da önemli bir noktasında olduğunu unutmadan yapıldığı belli olan bir ruh halini anlatıyor tasarımlar. Ama o platform yok mu. Olmamış…
Devletimiz, iktidarımız, belediyelerimiz, ticaret odalarımız bu süreçleri;
– Daha uzun zamanlarda
– Daha katılımcı
– Daha şeffaf
Yapsa keşke. Hep yerinde saymak çok can sıkıcı.
Tabanlıoğlu ve NSMH’nin ekibinin ellerine sağlık. Elbette hemen üstteki notum onlara değil ortamımıza.
Çok düşünülmüştür eminim ama platformların altındaki hayatın suçu ne?
Bence Sirkeci Garının önündeki caddeden denize doğru dik yürüyen bir gözün de ne gördüğünü modellerde görmek lazım!