Aslı Özge Zabun, Hande Zabun Eser ve Handenur Demirarslan'ın “Odak Ürgüp” Kent Merkezi İçin Fikir Projesi Yarışması için tasarladığı proje önerisi.
Anatopya, bir düşünce biçimi olarak, geçmişin mekânsal, eylemsel ve kültürel izlerini geleceğe taşımayı hedefleyen bir kavramdır. Köklerinde tarihin, kültürlerin, sosyolojik yapının ve mekanların anılarını barındıran anatopya, geçmişin bilgisini yeniden yorumlayarak, bugünü ve yarını kurma girişimidir. Bu kavram, yalnızca tarihin bir yansıması olarak statik bir aktarım değil, geçmiş ile geleceğin organik ve dinamik bir diyalog içinde yeniden yaratılması olarak düşünülebilir.
Anatopya, hem tarihsel hem de yenilikçi bir bakma biçimini benimser. Geçmişi, yalnızca bir arşiv veya hatırlatıcı olarak değil, geleceğin temeli ve rehberi olarak konumlandırır. Bu bağlamda anatopya, sosyal fiziksel ve zamansal bağlantıya odaklanan, geçmişin çağdaş ihtiyaçlarla kesiştiği noktalarda yenilikçi/inovatif bir mimari bakış geliştirir. Bu kavrayış, nostaljik bir geçmiş özleminden ziyade, geçmişin kültürel kodlarını geleceğin ihtiyaçlarıyla harmanlayan ve sürdürülebilir mekânsal çözümlemeler sunan bir yaklaşıma dönüşür.
Geleceği inşa ederken geçmişin deneyimlerinden ilham alan anatopya, toplumsal belleği içselleştirirken yaşanmışlıkların, kültürel değerlerin ve kolektif hafızanın bir bileşeni olarak varlığını sürdürür.
Kanlıca Vadisi, geçmişte doğal bir peyzaj alanı olarak Ürgüp’ün ekosistemine katkı sağlayan, derenin aktığı ve ağaçların yeşerdiği bir mekân iken günümüzde kent merkezinin yoğun dokusu içinde sıkışmış bir bölge haline gelmiştir. Vadi, kentleşme sürecinde çarşı, otogar gibi işlevler kazanmış ve günümüzde hala otogar olarak kullanılmaktadır. Bugün Kanlıca Vadisi’ni bir Meydan olarak önerirken, bu alanı geçmişteki doğal peyzajına döndürmenin romantik ve sahte bir doğallık yaratacağı açıktır. Bu bakış açısıyla, vadinin mevcut bağlamını anlamak ve ona uygun kentsel bir dönüşüm önerisi geliştirmek gereklidir. Ürgüp’ün odağı olarak kentin tüm ritmini içerisinde barındıracak, birleştirici bir Meydan kurma fikrini benimserken, bölgedeki hafızadan yola çıkılarak geçmişle gelecek arasında bir köprü niteliği taşıyan dönüşebilen bir mekan kurma isteği öncelenmiştir.
Kanlıca Vadisi’nin günümüzde kentsel dokunun bir parçası haline gelmiş olması, mekânsal belleği yok saymadan fakat ona fazladan anlamlar da yüklemeden yeniden değerlendirilmesini gerektirir. Sahte bir doğallık yaratma çabası, peyzaj tasarımında sıkça tartışılan bir kavramdır ve bunu ihtiyaçlardan sıyrılmış pastoral pitoresk ya da doğa yanılsaması olarak adlandırabiliriz. Bu tür yaklaşımlar, zamanında doğal yollarla oluşmuş bir alanın geçmişini taklit etmek için sahte bir doğa yaratma çabasına girer, ancak bu çaba genellikle hem estetik hem de işlevsellik açısından yüzeysel kalır ve alanın gerçek ihtiyaçlarına cevap veremez. Kanlıca Vadisi özelinde, bölgedeki bugünkü yaşantının doğurduğu ihtiyaçları görmeksizin yalnızca geçmişin doğal peyzajını canlandırmaya yönelik bir meydan düzenlemesi, günümüzün ekolojik ve sosyal bağlamından kopuk bir “sahte doğa” algısı yaratacaktır.
Bu bağlamda, eski Kanlıca Vadisi’nin, bugünkü otogarın yeniden ele alınması, geçmişteki doğal peyzajı olduğu gibi kopyalamaktan ziyade, tarihsel belleğini çağrıştıracak fakat günümüz kent ihtiyaçlarına yanıt verecek bir meydan önerisini zorunlu kılmaktadır. Ancak, bu tasarım geçmişin idealize edilmiş bir görüntüsünü yaratmak yerine, alanın kentsel bağlamda sürdürülebilir bir kamusal meydan olarak işlemesini amaçlamaktadır.
Alanın kentsel dinamiklerle harmanlanmış bir peyzaj olarak yeniden ele alınması, vadinin tarihsel mirasına saygılı bir kentsel meydan oluşturmanın yanı sıra, alanda yaşayanlar için estetik, işlevsel ve sürdürülebilir bir birliktelik alanı sunacaktır.
Ürgüp’te etkinlik, kültür ve gastronomiyi bağlayan meydan tasarımına entegre edilen rotalar, kentin sosyal ve ekonomik canlılığını destekleyerek kullanıcı deneyimini zenginleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu rotalar, ziyaretçileri tarihi ve kültürel mekânlardan geçerek meydanda buluştururken, aynı zamanda yerel gastronomi noktalarını keşfetmelerini sağlar. Rotalar boyunca konumlanan bilgilendirme ve sergi alanları, ziyaretçilere Ürgüp’ün kültürel mirasını ve yerel lezzetlerini tanıtır. Bu akış, meydanı kentin dinamik bir parçası haline getirerek hem ticari etkileşimi artırır hem de kentsel alanların toplumsal buluşma noktası olarak işlev kazanmasını sağlar. Kent kimliğine katkıda bulunan bu rotalar, yerel ekonomiyi destekleyerek sürdürülebilir turizme katkı sağlar.
1.ETKİNLİK BAĞLACI
Balon kalkış noktaları, festival/ şölen alanları, el sanatları atölyeleri, safari, atv
2.KÜLTÜR BAĞLACI
Tescilli yapılar, müzeler, ören yerleri, yer altı mağaraları, Temenni Tepesi
3.GASTRONOMİ BAĞLACI
Bağ evleri, şarap mahzenleri, yerel restoranlar
Yayalaştırma önerilen Güllüce Sokak’taki dolmuş duraklarının ve güzergahların, Güllüce Caddesi ve Suat Hayri Ürgüplü Caddesi’ne taşınması önerilmiştir. Bölgeye gelen kullanıcılar için kapalı ve açık otopark yerleri ulaşım önerisi haritasında belirtilmiştir. Yayalaştırma önerilen Güllüce Sokak ile Cumhuriyet Meydanı amfi ile birbirleriyle etkileşime geçirilmiştir.
Geçmişte vadi olan ve bir süredir otogar olarak kullanılan bir alanı, geçmişin izleriyle harmanlayarak geleceğe yönelik bir meydana dönüştürme sürecinde alınan tasarım kararları:
1. Geçmişteki Doğal Topoğrafyanın İzlerini Açığa Çıkarmak / Amfi
Kanlıca Vadisinin doğal eğimi ve akarsu yatağı gibi topoğrafik unsurlar kentleşme sırasında yerini istinat duvarlarına, merdivenlere, dik araç rampasına ve yer altındaki su kanalına bırakmıştır. Geçmişte doğal olarak var olan vadi eğiminin günümüzde bir amfi tasarımıyla meydana dönüştürülmesi, mekânsal hafızanın çağdaş bir yorumu olarak ele alınmıştır. Amfi yapısı, bir yandan vadinin eski formunu çağrıştırırken, diğer yandan kamusal kullanıma açık bir meydan olarak dinamik bir toplanma ve etkileşim alanı sağlar. Amfi biçimi, eğimli topografyayı yeniden yorumlarken, aynı zamanda kamusal alanın görsel ve işitsel iletişimini güçlendiren bir yapı kurar. Yükselen basamaklar, geçmişte vadinin sunduğu doğal akışı andırır, bu da alanın tarihsel bağlamını çağdaş bir kentsel mekâna taşıyarak geçmiş ve geleceği buluşturmayı amaçlar. Ekolojik sürdürülebilirlik açısından değerlendirildiğinde doğal eğime uygun önerilen düzenleme, yağmur suyunun toplanması ve doğal drenaj sistemlerinin kullanılmasını mümkün kılar.
2. Ekolojik Sürdürülebilirlik Odaklı Altyapı / Su Sarnıcı, Geçirimli Yüzey
Vadinin geçmişten gelen ekolojik dengesini sürdürme hedefiyle, yağmur suyunun biriktirilmesi, yerel sulama sistemlerinin entegrasyonu ve biyolojik çeşitliliği destekleyecek mikro-ekosistemler gibi önerilen sürdürülebilir altyapılar, vadinin eski doğal işlevlerinden ilham alır. Bir havuz niteliğinde tasarlanan meydan sıkıştırılmış toprak olarak önerilen geçirimli yüzeyiyle, sert yüzeyli beton ya da asfalt kaplamalara alternatif olarak suyun doğrudan toprağa emilmesini sağlar, böylece kent alanlarında suyun doğal döngüsüne katkıda bulunur. Ayrıca meydanın altına yerleştirirlen su sarnıcı sayesinde fazla su toplanır ve yeniden kullanır.
3. Yerel Bitki Örtüsüne ve Çevre Koşullarına Yönelik Peyzaj Tasarımı / Ağaç Altı Kullanım / Hareketli Bitkilik
Geçmişte Kanlıca Vadisi’nin ağaç dokusunun oluşturduğu doğal gölgeler ve suyun kenarında serinlikte oturmak, şüphesiz alanda benzersiz bir kamusal mekân deneyimi vaad ediyordu. Gölge alanların arttırılması ve ağaç altı kullanım alanlarının oluşturulması fikri geçmişin hatırlatıcısı olarak tasarımın ana karlarından biridir. Var olan sıcaklığın hissedilebilir düzeyinin azaltılması ve kent içi açık alan konforu yaratılması benimsenmiştir. Bunun yanı sıra kent merkezinde trafiğin yoğun olduğu bölgede kurgulanan meydanda,bu bölgede yetişebilen, karbon tutucu çeşitli bitkiler önerilmiştir. (Lavanta, nane, kekik, kayısı ağacı elma ağacı, badem ağacı)
Bitki köklerinin doğal kayaları ve altındaki oyulmuş tarihi mekanları parçalama etkisi nedeniyle özellikle yeşil alan yaratma konusunun hassas olduğu Ürgüp bölgesinde yeşili kente kazandırmanın bir yolu olarak çeşitli senaryolara izin veren modüler hareketli bitkilikler önerilmiştir.
4. Kentsel Kullanımla Uyumlu Modüler Tasarım
Alanın çok işlevli ve olasılıklı bir kentsel meydan olarak kullanımı düşünülerek, modüler bir yaklaşımla; farklı kullanıcı profillerinin sosyal, kültürel alışkanlıklarını sürdürmelerine olanak sağlayacak dönüşebilen farklı yaşam senaryoları önerilmiştir. Hareketli bitkilik birimleri ve zeminde kurgulanan gridal yivlere takılabilen direklerden oluşan bu sistemle sonsuz olasıklı senaryolar kurmak mümkündür.
5. Çoklu Meydan Kurgusu / Farklı Senaryolara Uyum
Çoklu meydan kurgusu, bölgede ihtiyaç duyulan farklı etkinlik senaryolarına uyum sağlayacak esneklikte tasarlanmıştır. Sinema, konser, panayır, spor, oyun ve sergi gibi çeşitli etkinlikler için dönüşen açık alanlar sunan öneri tasarım, işlevsel, hareketli modüler yapı elemanlarıyla donatılmıştır. Bu modüler düzen, ihtiyaçlara göre mekânın yeniden şekillenmesine olanak tanır ve etkinlikler arasında hızlı dönüşümü destekler. Geniş oturma alanları, sergi ve performans platformları, açık hava sineması için projeksiyon alanları gibi unsurlar, tasarımın çok yönlü kullanımını artırır. Böylece toplumsal buluşmalara, kültürel etkinliklere ve spor aktivitelerine yönelik dinamik bir kamusal alan yaratılarak, farklı kullanıcı gruplarına hizmet eden bir kent merkezi oluşturmak hedeflenmiştir. Meydan yerin fiziksel yapısı da göz önünde bulundurularak aynı zaman diliminde birbirini destekleyen eylemlerin modüler yaklaşımla bölünebileceği bir yapıda kurulmuştur.
6. Bölgede Teras Kullanımı
Ürgüp ve çevresinde teras kullanımı, bölgenin geleneksel yapı özelliklerini ve çevresel avantajlarını yansıtır. Ürgüp’ün doğal manzarası ve iklim koşulları göz önünde bulundurularak şekillenen teras çatı kullanımı, sıcak yaz aylarında serinleme, buluşma ve manzara seyri gibi işlevler sağlar. Oteller, restoranlar, özel mülkiyet haricinde çatıya çıkmanın ve üst kottan kenti deneyimlemenin pek mümkün olmadığı alanda meydan yalnızca kent kotunda değil çevreyi saran yapıların çatı kotlarında da örgütlenmiştir. Kamusal seyir mekanı olarak organize edilen çatılar ilk yapım zamanlarındaki yapısal özelliklerine bakılarak tekrar teras çatıya dönüştürülmüştür. Meydanda hafif ahşap strüktürle kurulan ve katalizör görevi gören kule meydandan çatıya kullanıcıyı aktarmaktadır.
7. Kule / Katalizör
Meydana yerleştirilen, direklerin bir araya gelmesiyle oluşan hafif strüktür ahşap yapı, teras çatılar için düşey sirkülasyon sağlarken farklı etkinlik senaryolarında katalizör işlevi görmektedir. Meydanda yükselen tavrıyla bir odak olan kule akışkan bir mekânsal deneyim sunar. Bu çok işlevli yapı, sergi panelleri, panayır düzeni veya geçici performans sahneleri gibi farklı kullanım amaçlarına uyum sağlayarak meydanın dinamik yapısını destekler ve etkinliklerin dönüşümünü hızlandıran bir odak yaratır.
8. Cephe Tasarım Kararları
Daha önce yerel belediyeler tarafından alınan yapıların bölgenin doğal taş dokusunu taşıması kararını benimseyerek, cepheyi, bu dokunun önüne geçen tüm tabela, güneşlik vb eklentilerden arındırmak amaçlanmıştır. Gölge elemanı güneşlik yerine dükkan önlerinde ağaçlandırma ve çevrelerinde oturma elemanları önerilmiştir. Cepheyi kaplayan büyük ölçekli tabelalar yerine yayalaştırılan Güllüce Sokak’ta ve meydanda insan ölçeğinde yürürken algılanacak cepheye dik isimlikler tasarlanmıştır. Ticari dükkan cephelerinin sınırları ise düşeyde kayıtlarla tariflenerek bu düşey elemanların üzerinde cephe aydınlatmaları konumlandırılmıştır.
9. Yıkım Kamulaştırma Kararı
Verilen odak tasarım alanının etrafı yapılarla çevrili olduğundan özellikle Cumhuriyet Meydanı ile görsel ve fiziksel etkileşimi köşe parseldeki bir kısmı 1980 ler ve 90larda eklenerek inşa edilen 8047 ada parselde bulunan yapı stoğu sınırlamaktadır. Güllüce Sokak için öneri tasarımda yayalaştırma kararı alınırken Cumhuriyet Meydanı’yla ilişkilenmeye engel olan 8047 ada parselde bulunan yapı stoğu için kamulaştırma kararı alınarak yıkım önerilmiştir. Yapının kaldırılmasıyla ortaya çıkan eski vadinin kot farkı amfiye dönüştürülerek, bu amfi, kentlinin buluşma mekanı ve meydanın tetikleyicisi olarak öneri kurgunun ana donatılarından biri olarak tasarlanmıştır.
Hareket ve hafiflik gözetilerek tasarlanan tekerlekli içerisinde karbon tutucu bitkilerin bulunduğu birimlerin içerisinde kolay çekilebilir olması için hindistan cevizi kabuğu kullanımı önerilmiştir.
Bir birim bitkilik için hesap yapıldığında; Hindistan cevizi kabuğu toprağının (kokopit) yoğunluğu genellikle 0,15 ile 0,2 g/cm³ arasında değişir. Bu değeri kullanarak 0,675 m³ hacmindeki hindistan cevizi kabuğu toprağının ağırlığını hesaplayabiliriz.
Yoğunluk değerini kullanarak kilogram cinsinden ağırlık hesabı şu şekilde yapılabilir:
1. Ortalama yoğunluk: 0,175 g/cm³
2. Bir birim Bitkilik Toprak hacmi: 1,5 m x 1,5 m x 0,3 m (yükseklik) =0,675 m³
3. Hacim: 0,675 m³ (1 m³ = 1,000,000 cm³)
Ağırlık hesaplaması:
Ağırlık=Yoğunluk×Hacim
Ağırlık=0,175 g/cm³×675,000 cm³=118,125 g=118.125 kg
Sonuç olarak, 0,675 m³ hindistan cevizi kabuğu toprağının ağırlığı yaklaşık 118 kg olacaktır.
Bir birim hareketli çiçeklik toplamda yaklaşık 135 kg olarak meydan senaryolarına göre hareketi mümkün olacaktır.
ÖZETLE;
Bu çalışma, geçmişin mekânsal ve kültürel izlerini geleceğe taşıyan bir kavram olarak “Anatopya” düşüncesini ve bu kavram çerçevesinde Ürgüp’teki eski Kanlıca Vadisi’nin otogar alanından dönüştürülerek kamusal bir meydan olarak yeniden ele alınmasını inceliyor. Anatopya, geçmişi yalnızca arşivlemek yerine, onu çağdaş gereksinimlerle harmanlayarak sürdürülebilir bir kamusal mekân yaratmayı amaçlar. Bu bağlamda, meydan önerisi, geçmişin doğal peyzajını yeniden canlandırmaktan ziyade, alanın tarihsel belleğine atıfta bulunan ve kentin sosyal, ekolojik ve işlevsel ihtiyaçlarına yanıt veren bir kamusal alan yaratmayı hedefler.