MİMARİ RAPOR
“Gelenek külleri saklamak değil, ateşi canlı tutmaktır.”
J.L. Jaures
Ülkemiz cami stoğunun büyük bir kısmını, historisistsel yaklaşımlarla klasik camileri taklit eden yapılar oluşturmaktadır. Klasik dönem camilerinin psikolojik, sosyolojik perspektiflerden bakan hümanist idealleri anlaşılmadığı takdirde; biçimlerinin tekrarlanması kültürel kimliğimize katkısı olmayacaktır.
Tartışmalara konu olan diğer önemli tespit, dini yapılarımızın yakın çevresinden bağımsız tasarlanmasıdır. Dışa kapalı bir ibadethane, ibadete değil inzivaya yönlendirmekte, mütedeyyinler tarafından tercih edilmemektedir. Geleneksel planlama kültürümüzde, camilerimiz hep “en” noktalara konumlandırılırken; günümüzde ise kent planlamasında gereken özen gösterilmemektedir. Bu eksiklik dini yapılarımızı meydansız, avlusuz bırakmış, ibadet kavramının tanımını duvarlarla örmüş, hayattan koparmıştır. İslam’da ibadet, abdin (kulun) Mabud’u (ibadete layık Yaradanı) için yaptığı her şey, geçirdiği her andır. Dolayısıyla ‘yaşayan ve içerisinde yaşanılan bir mabed fikri’ tasarım ekibimizin konseptidir.
Mimarlar sınırlı arsalarda, yoğun ihtiyaç programlarını yerleştirme zorunluluğunu, dini yapı tasarımlarında da yaşamaktadır. Ancak fazla mekan ya da büyük mekan gibi nicelik faktörü yerine nitelikli mekanlar oluşturmak kullanıcı açısından daha değerlidir. Yerli ve yabancı turistlerin yoğun olduğu adada, insanların ziyaret edeceği bir İslami eser, her köşe başında görülen bir yapı tarzıyla mümkün olamayacaktır. Sunduğumuz tasarıda, adanın diliyle konuşan, İslam’ı anlatan farklı bir kurguya gidilmiştir.
Uygulanacak yeni caminin, adalıların ve adanın günlük misafirlerinin ihtiyaçlarını karşılarken bulunduğu mekanla güçlü bir ilişki kurmasını önermekteyiz. Formalist değil sadece fonksiyonalist değil idealist bir yaklaşımla yarışmaya katılmaktayız.
Niyetimiz, 21. Yüzyılın seküler dünyasında İslamiyet’i doğru anlayarak çağın yaşantısına uygun yeni ve özgün bir mabedi (ya da denemesini) cami mimarimize kazandırmaktır.
Konseptin ana fikri, ada ölçeğinde sosyo-kültürel birlikteliği sağlayan dini bir kamusal mekan oluşturmaktır. Bu nedenle arsanın arka kısmındaki caddeyi, ön kısımdaki sahille buluşturan bir meydan ve ibadethaneler bir arada çözülmüştür. Açık, kamusal alanda toplanmayı sağlarken aynı zamanda ibadethanenin mahremiyetini korumak için arkadlı geçişlerle meydan fikri sürdürülmektedir. Arkadlı cephelerdeki ticari işlevin maddiliğinin caminin ruhani yapısına ters düştüğünü söylemek de mümkündür.
İbadet mekanlarında girişin yönü, ibadetin yönünü etkilediğinden oldukça önemlidir. Kıble yönü, arsanın köşegeni doğrultusundadır. Mekanın akslarını kıble belirlemiş, tüm yapı kıbleye yönelmiştir.
Camilerin günün her vaktinde kullanılmasına karşın kullanıcı sayısı değişkendir. Yarışma alanındaki mevcut camide kılınan cuma namazında 1000lere ulaşan cemaat, vakit namazlarında bayanlarla birlikte 50-60 kişiden oluşmaktadır. Dolayısıyla tek katlı ve çoğu zaman boş, geniş bir hacim yerine, çok katlı çözümle modüler bir çözüme gidilmiştir. Böylece bazı zamanlarda kullanılmayan katların ısıtma, soğutma, aydınlatması için gereksiz enerji tüketimi olmayacaktır.
Z koordinatında ilerleyen yapıda, adanın silüeti, üst örtünün ve minarenin yüksekliğini belirlemiştir.
Yapının her katı bağımsız olarak gezilmekte ve seyir terası işlevini de taşımaktadır.
Cepheyi oluşturan arkadların bütünlüğünü sağlayan minare, arsanın batısındaki dar sokak boyunca devam eden düşey sirkülasyonu tamamlamaktadır. Minare işlevini kaybetmiş bir mimari elemana dönmüşken böyle bir fiziki ortamda gerçek hüviyetine kavuşabilir. Kentlerde yoğun taşıt trafiği ve kalabalıkların gürültüsü nedeniyle hoparlörle okunan ezan, adanın insan ölçeğindeki yaşamı düşünülerek aracısız, Hz. Bilal edasıyla seslendirilmesi hayal edilmiştir. Canlı insan sesiyle yapılan İslam çağrısı, bize asırlar arasından seslenişi, ezanın ifadesini güçlendirecektir. Dolayısıyla minare sembolik bir cami elemanından ziyade camimizde kullanılan bir İslam şeairidir.
Arsanın doğusunda bitişik nizam bir yapı bulunmaktadır. Tasarım aşamasında bodrum katta oluşturulan iç bahçeyle kütleler birbirinden ayrılmış, komşu yapının o cephede bulunan pencereler korunmuştur.
Zemin katta vakit namazlarında erkek cemaat tarafından kullanılacak 80 kişilik bir namazgah ve etrafında yarı açık meydan oluşturulmuştur.
Z+1’de ana ibadet mekanı olarak 200 kişilik bir namazgah tasarlanmış ve bu mekanı gören Z+2’de bir asma katta bayanlar mahfeli planlanmıştır. Bu mekânlar genellikle ramazanlarda, özel günlerde yoğun kullanıcı ihtiyacını karşılayacaktır.
Bodrum katta bayanlar tarafından kullanılacak 140 kişilik ek ibadethane tasarlanmıştır. Abdesthane ve tuvaletler bu katta bulunmaktadır. Üst katlarda da bu alanların üzerine ibadethane gelmemekte, necaset(dini temizlik) şartlarını sağlamaktadır. Teknik alanlar (depolar, ısıtma-soğutma, jeneratör, elektrik odaları) da ibadethane ile ıslak hacimler arasındadır.
Ada mimarisi ve iklim şartları düşünülerek merdivenler yapının dışında çözülmüştür. Her ibadet mekanına ayrı iki merdivenle ulaşım sağlanmış, acil durumlar için kaçış merdiveni olarak kullanılması da planlanmıştır.