Mimari Açıklama Raporu
Rauf Raif Denktaş Anı Müzesi’nin tasarımında müzeyi salt objelerin sergilendiği bir mekan olarak değil, verilen bağımsızlık mücadelesinin hissedileceği bir mekan olması gerektiği düşünülmüştür. Nasıl ki kuyudan, kapalı bir yerden dışarı çıkmaya çalışırken görülen ışık, gökyüzü insana kurtulma hissini veriyorsa, müze tasarımında da arsaya açılan boşluklardan gökyüzünü izleyen bir insan Rauf Denktaş’ın verdiği Kıbrıs’ı bağımsızlaştırma mücadelesini hissedecektir.
Tasarımı istenen arsanın bulunduğu Lefkoşa kenti ve arsanın etrafı az katlı yapılardan oluşmaktadır. Bu alanda dikey bir anıtsallık yerine arsanın tümüne yatayda yayılan bir anıtsallık aranmak istenmiştir. Bunun için arsada açılan yuvarlak boşluklarla yatayda arsa anıtsal bir boyutta tanımlanmıştır. Bu şekilde bulunduğu çevrenin şartlarına göre bir anıtsallık ortaya konmuştur.
Arsa alanı istenen müze programı yanında çok büyük kalmaktadır. Arsanın etrafında 2-3 katlı konut dokusuı yer almaktadır. Şu anda da çevresi için açık alan oluşturan tasarım alanının mevcut çevre tarafından yine park olarak kullanılması düşünülmüştür. Fakat bu park alanının yapılacak müzeyle de ilişkilendirilmesi istenmektedir. Bunun için hem gezerken sadece gökyüzünü görmek suretiyle bağımsızlığı hissetmek hem de dış ve iç mekan arasında yani park alanı ve tasarımı istenen müze arasında yumuşak geçişi sağlayarak görsel bir iletişim kurmak yoluylada mekanların arası geçişi yumuşatacak yuvarlak boşluklar oluşturularak müze binasıda bu boşluklarla aynı seviyede, -5.00 kotunda çözülmüştür. Bu suretle müzeye gelen bir ziyaretçi müzeye ait birimleri gezerken aynı zamanda açık alanlarlada parktan kopmamış olması sağlanmıştır. Müze birimleri klasik müzelerdeki gibi komprime bir bütün olarak değil, birbirinden ayrı parçalar halinde dinamik bir dolaşım kurgusu içerisinde kurgulanmıştır.
Müze binasına 210 metrelik bir betonarme kiriş olan kabuk strüktürünün altında bir rampayla -5.00 kotuna inerek girilmektedir. TMT anıtınınn bulunduğu alan üçgen şeklinde giriş kabuğuna doğru eğimlendirilip, törenlerin düzenlenmesinde daha etkili bir alan oluşturularak etrafı bir amfi gibi kademelendirilmiş ve müze ile TMT anıtı arasında bir ilişki kurulmuştur. Ayrıca bu eğimlendirme ile TMT anıtının arsa içindeki konumu daha tanımlı hale getirilmiştir. Müzeye girince ilk olarak su öğesiyle karşılaşılmaktadır. Müzeye ait birimler birbirlerinden kopuk halde -5.00 kotunda, bağımzılığın hissedildiği yeni oluşturulan parkta yer almaktadır. Müze birimlerinin birinden çıkıp diğerine girerken devamlı bir koridorla değil yarı açık alanlarla birbirine bağlanmıştır. 8 adet boşluğun herbirinde farklı park öğeleri yer almaktadır. böylece müze salt bir bina olmaktan çıkıp müze park temalı bir yapıya dönmüştür.