Katılımcı, Şişli Halide Edip Adıvar Külliyesi Ulusal Mimari Proje Yarışması

Mimari Açıklama Raporu

ÇEVRESİNİ AYDINLATAN BİR KANDİL

Tarihsel süreçte Camiler/Külliyeler toplumun buluşma noktaları olarak karşımıza çıkar. Günümüz toplumunda ‘kamusal alan’ olarak nitelendireceğimiz bu alanlar toplum için gündelik hayatta önemli parçalarıdır. Bu bağlamda geçmişten gelen birikim ve değişen toplum yaşantısı göz önünde tutularak kültürümüzdeki yaşayış biçimini tekrar canlandırma hedeflenmiştir. Bunun için günümüz yaşantısında ‘kamusal alan’ nedir ve nitelikleri nelerdir?

TASARIM YAKLAŞIMLARI

Çevresiyle bütünleşen ve farklı kotlara hizmet edebilen bir tasarım

Farklı kotların kullanıldığı geçmişten günümüze Kamusal Alanın külliye bağlamında tekrar yorumlanması.

Avlu duvarı, minare, mihrap, minber, ışık, son cemaat yeri, avlu vb.gibi cami öğelerinin birer kopya değil yorumlanmış bir yansıma yakalanması

Fonksiyonu , toplumsal hayattaki yeri , kuralları, kalıpları, ihtiyaçları irdelenerek ezber bozan ama yeni hafıza oluşturacak bir sembol olarak cami/külliye ilişkisi sağlamak

KAMUSAL ALAN

Kostof’a (1991,1995,1999) göre kamusal alan, insanların günlük yaşantılarında ya da dönemsel etkinliklerde fonksiyonel ve törensel aktiviteleri gerçekleştirebildikleri, bireyleri dolayısıyla toplumu birbirine bağlayan ortak bir zemin olmuştur. Ayrıca kamusal alan kimliğinin daha iyi algılanabilmesi tarihin önemli dönemeç noktalarının bilinmesinden geçmektedir. İnsanın kurguladığı ilk şehirlerden günümüze, sokakların ve açık alanların birbiriyle ilişkisine bakıldığında, şehirlerde gerekli olan ve istenilen aktiviteleri gerçekleştirmek üzere kurgulanmış, toplum için sağlıklı ve kullanışlı mekân oluşturma çabası gözlemlenebilmektedir.

Kamusal alanlar kent kimliğinde önemli bir role sahiptir. Bir kentte bulunan sokak ve meydanların kalitesi, o kentin kimliği hakkında bilgi verir. Kent boşluklarının insanların toplanma yerleri olmasının yanı sıra simgesel özellikleri de bulunmaktadır. Kent ölçeğinde organize edilen doluluk-boşluk oranın birbiriyle ilişkisi insan ölçeğinde tanımlandığı takdirde bölgenin karakteristik özelliği de ortaya çıkmaktadır. Eğer kentin içerisinde bu doluluk boşluk oranı iyi organize edilmezse, ortak kullanım alanları olarak düşünülen mekânlar kullanışsız alanlara dönüşür ve kimliklerini kaybederler (Erdönmez, 2005).

Kamusal alanlar, günlük yaşantı içerisinde hiçbir fiziksel veya sosyal engel olmadan kentin tüm kullanıcılarına hizmet eden alanlardır. Bu alanların yaşabilmesi için kentin tüm kullanıcıları tarafından eşit şartlarda kullanılabilirliği olması gerekmektedir. Bu yüzden bu alanlar tasarlanırken fiziksel ve sosyal çevre tüm kullanıcılar için düşünülmelidir. (İnceoğlu, 2007).

Kamusal Alanın Özellikleri (Önür 2005):

  1. Açık olması (ulaşılabilirlik) ya da ortak olarak paylaşılması (kullanım ve anlam olarak)
  2. Birbirine yabancı insanları bir araya getirmesi
  3. Kalıcılık
  4. Toplumsal insan davranışlarına yön vermesi
  5. Bireysel denetimin ötesinde bulunması
  6. İçinde olunan çevreyi tanımlamada önemli rol oynaması
  7. Macera kaynağı ve ortamı oluşu
  8. Özel ve bireysel mekânlarla olan ilişkileriyle algılanması
  9. Kullanım açısından çeşitlilik gösterme
  10. Kolektif olarak oluşturulmuş olması

Whyte’a (2000) göre bir kamusal alanı başarılı kılan 4 özellik vardır. “ulaşılabilirdirler, insanlar çeşitli aktivitelerde bulunurlar, mekân konforludur ve iyi bir imajı vardır ve sosyal faaliyetleri destekleyen, samimi, insanların birbiriyle buluştuğu ve daha fazla sosyal etkileşimin sağlandığı mekânlardır.”

Kentin ortak kullanım mekânları arasında meydan en köklü olanıdır. Kentlerin tarihinden günümüze odak noktaları olmuştur ve “İçerde” olmaya bir alternatif oluşturarak buluşma ve toplanma yerleri olarak karşımıza çıkmıştır. Bu bağlamda kamusal alanlar geçmişten günümüze üstlendiği rol değişikliği, fonksiyon değişikliği, form değişikliği geçirmiş olmasına rağmen kent bünyesinde sağlamış olduğu kimlik ile kentlerin ve kentlilerin her dönem vazgeçilmezi olmuştur.

Bu girdiler ışığında külliye tasarlanırken farklı ihtiyaçlar ve kullanım biçimleri düşünülerek ortak paydada toplanılması hedeflenmiştir. Külliye sadece sokağın/mahallenin/kentin bir noktasında olan imge olmak yerine sokakla/mahalleyle/kentle bütünleşen bir bileşen olması sağlanması hedeflenmiştir.

Külliye çevresiyle bir bütün oluşturabilmesi için farklı kotlardan geçirgenliğe sahiptir. Böylece ortak kullanım alanlarına ulaşabilirlik ‘engelsiz’ bir şekilde düşünülmüştür. Farklı kotlarda farklı işlerliği bulunan külliye sadece ‘namaz’ vakitlerinde değil gün boyunca toplumla yaşayan bir paydaya sahip olması hedeflenmiştir. Külliyeye ulaşımı iki kot üzerinden irdelediğimizde; parselin alt kotta buna cevap verebilecek bir sokak, diğer yanında ise park alnı bulunmaktadır. Üst kottan ise Cadde üzerinden ulaşım sağlanabileceği gözlemlenmiştir. Bu bağlamda Külliye alanının bir yanında bulunan park ve diğer yanında bulunan sokak külliye sayesinde birleştirilmiştir. Bu kotta sağlanan geçisin yanı sıra oluşturulan avlu duraklama alanı olarak öngörülmüştür. Kendi içine kapanma yerine çevresiyle bir olma durumu sorgulanmıştır. Ayrıca üst caddeden ulaşılabilirliği de bu birleşime eklenmiştir. Cadde kotundan yapıya sağlanan yönlenim sayesinde avluya ulaşılması sağlanmıştır. Ayrıca cami fonksiyonun ihtiyaçları göz önünde tutularak cadde üzerinden kadınlar içi ayrı girişi sağlayan ve erkek-kadın sirkülasyonu tamamen ayrılmıştır. Kadınların kendine ait abdesthanesi ve ve wc’si kendi sirkülasyon alanı üzerinde konumlandırılmıştır. Merdiven, asansör sayesinde bu iki kotun birbiriyle ilişkisi sağlanmıştır.

Külliye içerisinde cami üst kotta konumlandırılmıştır. Form olarak elips alanın arka tarafında kurgulanan avlusuna daha fazla alan bırakmasının yanı sıra cadde üzerinden yönlenimi arttırmaktadır. Ayrıca Elipsi saran duvar sayesinde cami için gerekli olan sirkülasyon elemanları konumlandırılmış ve kütle bir bütün olarak yansıması sağlanmıştır. Cadde kotu ile alt kot arasında hem görsel hem de gün ışığı kullanımı için gerekli olan galeri alanları bırakılmıştır. Üst kotta açılan galerinden büyük olanı alt kottaki park ve sokağı birleştiren avlunun üzerinde açılmıştır. Böylece büyük alt avlunun gün ışığı kullanımı ve üst avluyla ilişkisi kurulmuştur. Ayrıca Cami üst kotta konumlandırarak alt kotta ayakları üzerinde tasarlanmıştır. Camiyi saran bir galeri ile alt kottaki avlunun diğer yarısına gün ışığı kullanımı ve üst avluyla ilişkisi sağlanmıştır. Cami altında kalan üstü örtülü bu alan etkinlik alanı olarak kullanılabileceği gibi, cenaze – cuma – bayram – teravih namazlarında üstü kapalı yanlarının yarı kapalı bir alan sağlamaktadır.

Cami minaresi ortasındaki derin fuga sayesinde ışık süzmesi olacak ve gökyüzünde izi koruybilecek bir şekilde düşünülmüştür. Cadde aksı üzerinde caddeye dik duran minare yukarıda kıbleye yönlenecek şekilde kendi ekseninde döndürülmüştür.

Külliye içersinde bulunan her birim geçmişten günümüze sahip olunan bilgi birikimin yorumlanarak günümüz şartlarına uyarlanması hedeflenmiştir. Bu yüzden külliye içerisinde bulunan lojmanlar ‘ Türk Evi ‘ örnekleri incelenerek bu coğrafyadaki örnekleri yeniden yorumlanarak tasarlanmıştır. Özellikle sıcak iklim bölgelerinde görülen eyvan ve revak modernize edilerek lojmanlarda kullanılmıştır.

Külliye ihtiyaç programında bulunan kitap satış alanı yanı geçmişteki külliyelerin irdelenmesi ile içinde kütüphanenin de bulunduğu bir alan olarak caddeden ulaşabilirliği olan bir alan şeklinde kurgulanmıştır. Böylece külliye sadece etkinlik , ibadet , kamusal alan olmanın yanı sıra gençlerin vakit geçireceği kendilerini geliştirebileceği potansiyele de sahip olmuştur. Kütüphane ve satış birimin terası sayesinde parka açılan bir bakış alanı ve buluşma noktası sağlanması hedeflenmiştir.

İçine sıvı yağ (zeytin ve gaz yağı gibi) ve fitil konarak yakılan yakılan ve aydınlatmada kullanılan bir alettir. Tarihin çeşitli zamanlarında yaşayan insanlar aydınlatma ihtiyaçlarını kültür ve yaşayışlarına göre değişik şekillerde kandil kullanmıştır. Kandiller kurşun,cam, pişmiş toprak, altın ve gümüş gibi değişik malzemelerden yapıldığı görülmüştür. Yapılan tarihi kazılarda Mısırlılardan İbraniler’e Fenikelilerden Romalılara kadar bir çok toplum tarafından yaygın kullanıldığı görülmüştür. Evlerde, sokaklarda, saraylarda ve ibadethanelerde kullanıldığı görünmüştür. Özellikle gaz lambalarından önce camilerde sık kullanıldığı görülmüştür. (Kandiller yağ konan hazne ile fitil bulunan kısımdan ibadettir. Genel olarak yağ konan kısım yuvarlak, yassı, üstü açık veya kapalı olurdu. Bu kapakların üzerinde bir veya daha fazla delik açılarak fitiller yüzük ile buraya tutturulurdu. Böylece kandilden bir veya daha fazla ışık elde edilebilirdi. ) Bu bilgiler ışığında caminin cephesininde oluşturulan şeffaf cephe içerideki iklimlendirmeyi ve doğal havanlandırmayı sağlarken diğer yandan caminin varlığını bir kandil gibi çevresini aydınlatan yapı olarak simgelemesi hedeflenmiştir. Caminin cephesindeki şeffaflık sağlanmasının yanı sıra yangın korunumuna, güneş ışığını kontrollu kullanan bir yapıda düşünülmüştür.

Resmi Gazete Tarihi: 25.08.1988 Resmi Gazete Sayısı: 19910 Sığınak yönetmeliğinin 7. Maddesinin g fıkrası doğrultusunda ibadet yapılarında ‘sığınak yapma zorunluluğu aranmaz’ maddesi uyarınca yapıda sığınak yapılmamıştır. İhtiyaç programın da istenilen otopark sayısından fazla araç park alanı sağlanmıştır. Ayrıca istenildiği takdirde sığınak yapılabilecek alan mevcuttur.

TASARIM YAKLAŞIMLARI

Çevresiyle bütünleşen ve farklı kotlara hizmet edebilen bir tasarım

Farklı kotların kullanıldığı geçmişten günümüze Kamusal Alanın külliye bağlamında tekrar yorumlanması.

Avlu duvarı, minare, mihrap, minber, ışık, son cemaat yeri, avlu vb.gibi cami öğelerinin birer kopya değil yorumlanmış bir yansıma yakalanması

Fonksiyonu , toplumsal hayattaki yeri , kuralları, kalıpları, ihtiyaçları irdelenerek ezber bozan ama yeni hafıza oluşturacak bir sembol olarak cami/külliye ilişkisi sağlamak

Etiketler

Bir yanıt yazın