Katılımcı, Sürdürülebilir Geleceği Tasarla Mimari Fikir Yarışması

Mimari Rapor

“Hayvan, kendi dışındaki doğayı yalnızca kullanmakla yetinir ve yalnızca kendi varlığı aracılığıyla onda değişiklikler meydana getirir. Oysa insan, doğayı değiştirmekle, onu kendi amaçlarına hizmet eder duruma getirir, onun efendisi olur.”
Friedrich Engels

Simbiyoz iki canlının tek bir organizma gibi birbirleriyle yardımlaşarak bir arada yaşamaları olarak tanımlanır. İnsan ve doğa simbiyotik bir ilişki kurar ve kimlikleri beraber tanımlanır. Sürdürülebilir bir tasarım da, sadece doğa ile bütünleşmiş-ekolojik bir yaklaşımın ötesinde, yapının bulunduğu çevrenin sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlarına yanıt aramalı, kamusallığa, kent ve kentlinin gelişimine katkıda bulunmalıdır. Bu doğrultuda genel yaklaşım, projenin çevresi ile güçlü bir bağ kurması ve çevresinde yer alan potansiyellerin yeniden değerlendirilmesini ve işlevlendirilmesini sağlamaktır. Kentin önemli noktalarından Sütlüce’deki yarışma arazisi, gerek mahalle kimliği-dokusu, gerek tarihsel katmanları ile kamusal kullanım açısından çok büyük potansiyeller taşımaktadır. Proje tasarlama sürecinin en başında, kütle oluşumu, yönlenme ve mekan organizasyonu konularında güneş enerjisinden en verimli şekilde faydalanmak hedeflemiştir. Cephe formu, doluluk – boşluk oranı ve güneş kırıcılar bu durumu oluşturmada önemli rol oynamaktadır.

Gençlik merkezi gibi kentin dinamiklerini barındırabilecek bir mekan gece-gündüz, yaz-kış odak noktası olabilmelidir. Yapı sadece sporcular veya gençler için değil, kamunun tamamının kullanımına uygun olarak her yaştan insanı kapsayacak şekilde planlanmalıdır.

Yapının morfolojisi 4 ana faktör tarafından tanımlanmıştır. Bunlardan ilki arazinin doğusunda bulunan yeşil aksı ”kuvvetlendirerek” nehre akıtmaktır. Bu; spor sahaları ve peyzaj ögeleriyle tanımlanmış, kente bırakılmış geniş bir alan meydana getirmiştir. Bu geniş peyzaj alanı güney yönünde konumlandığından bitkilerin ve yeşil alanların sağlığı ve kamunun güneşle teması açısından olumlu olabilecektir. İkinci ana faktör yine doğudaki araç ve yaya aksının arazi aracılığıyla nehre akıtılmasıdır. Bu iki faktör arasında kalan bölge ihtiyaç programında belirtilen yoğun programa ev sahipliği yapacaktır. Kütlenin bu ara bölgede kurgulanacağının kararı alındıktan sonra ekolojik sürdürülebilirliğin yanı sıra kamusal sürdürülebilirliğin yolları aranmıştır. Kamusal olarak yaşamayan bir yapı ekolojik açıdan da yaşayamayacaktır. 3. ve 4. faktörler bu noktada devreye girmiştir. 3. faktör avlu ve nehir arasındaki, 4. faktörse peyzaj alanı ve avlu arasındaki ilişkiyi radikal bir kamusal boşlukla sağlar. Bu sayede zemin sürekliliği sağlanmaya çalışılmıştır. 2 aks arasında kurgulanacak olan yoğun program önce avlu oluşturularak sonra da peyzaj ve nehirle ilişkisi sağlanarak parçalanmıştır. Güney batıda bir ”Iceberg” meydana gelmiştir. Bu ”Iceberg” peyzajla yapı arasındaki bir tampon bölgedir. Burada restoran, çocuk oyun odası, çok amaçlı salon gibi programlar konumlandırılmıştır. Restoranın hem nehir hem de peyzajla görsel temasının sağlanması açısından cephedeki ”mesh” yırtılmıştır. Doğuda kapalı spor salonu konumlandırılmıştır. Yapının bu tarafı spor faaliyetlerine ayrılmış bir spor aksı olmuştur. Kapalı spor salonunun devamlılığında masa tenisi, hava hokeyi, bilardo gibi programlar yerleştirilmiştir. Kuzeyde kütüphane ve sergi alanı gibi güneşin mekândaki etkisinin nispeten durağan olabileceği programlar yer almıştır. Hobi odaları ise bu bölgelere homojen olarak dağıtılmış ve yapı içerisinde farklı uğraşlarla ilgilenen kişilerin birbirlerinin ortamlarını gözlemleyebilmesi hedeflenmiştir. İhtiyaç programında talep edilen ek işlev olarak ise gözlem kulesi düşünülmüştür.

İstanbul’un zemin kotundan koparak da algılanması açısından böyle bir öneri getirilmiştir. Gözlem kulesi yatay aksta süregelen bu yapıyla tezat oluşturmaktadır ve adeta bu yapının ”bacası” gibi algılanmaktadır. Kule avlunun üstünü kaplayan strüktürden referans alarak yükselir ve oldukça boşlukludur. Kullanıcıya panoramik bir bakış açısı sunmak ve zemin kotundaki insanların masif bir kütleyle karşılaşmamaları açısından bu şekilde kurgulanmıştır. İskelet gibi çalışması da en sade halleriyle bırakılmış saçak ve avlu strüktürüne referans verir ve morfolojik bütünlüklerini sağlar. Kuleye zemin kotundan ulaşılabileceği gibi yapı içerisinden de bir köprüyle bağlantı verilmiştir.

Alt katta bulunan bitkiler CO2 gazı absorbe etmeye faydalı olmak ve aynı zamanda ses yutucu olarak akustik konfora yardımcı olmak amacıyla doğal ışığı direkt alması sağlanacak biçimde yerleştirilmiştir. Avludaki portatif sahne için olumlu bir durum yaratır. Bina çatısında oluşturulan saçaklar hem yapısal bütünlüğü sağlamaktadır hem de kullanıcılara gölge alanlar oluşturmaktadır. Peyzaj alanı açık spor alanlarını, çocuk oyun parkını, ağaç ve çeşitli bitkileri, havuzu, büfeyi ve oturma alanlarını kapsamaktadır. Yapının konturlarında şekillenen, saçaklarının izdüşümünde yer alan promenat peyzajın içine dahil edilmiştir. Promenat peyzaj içerisinde cadde gibi çalışmıştır. Caddeleri birbirine bağlayan sokakların ihtiyacı bu noktada doğmuştur.

Yapının ve çevredeki yapıların morfolojisinden referans alacak şekilde peyzaj içindeki sokaklar da konumlandırılmıştır. Bu hiyerarşide en son katman da sokakları birbirine bağlayan ahşap, salaş patikalardır. Açık spor alanları arazinin en güneyine, mevcut yapıların yakınında konumlanmıştır. Spor alanlarını büyüklükleri nedeniyle peyzaj potası içerisinde eritmek yerine yapıdaki gibi bir spor aksı oluşturarak kamusal alan için yer kazanılmıştır. Restoranın nehirle kurduğu ilişkinin bir benzeri büfe ve oturma alanları için de kurgulanmaya çalışılmıştır. Bu nedenle peyzajın içerisinde de su ögesi yer almıştır. Havuz yer yer oturma alanlarına yaklaştırılarak kullanıcının suyu daha iyi hissetmesi hedeflenmiştir. Büfe ve oturma alanları da 4. Faktörün yani peyzaj-avlu ilişkisinin tampon bölgesi olmuştur.

  1. İç avlu bina cephesinin yüzey alanını artırarak hem iklimlendirmeye hem de gün ışığından yararlanmaya olumlu etki sağlamıştır.
  2. Enerji saçağına yerleştirilmiş fotovoltaik hücreler, güneş enerjisinin depolanmasına yarar. Depolanan enerjinin kullanım prensibi şu şekilde devam eder; enerji iletim hattı yardımı ile biriktirme tankına aktarılır, tanktaki ısınan su borular yardımıyla binanın yerden ısıtılmasını sağlar, tankın içinde biriken gaz ise pompa yardımıyla havalandırma ve doğal iklimlendirmede kullanılır. Ayrıca yağmur suyu ve pis su da iletim kanalları ile aktarılarak tesisteki sulama ve temel su ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlar. Cephede kurgulanan ‘yeşil duvar’ için sulama borularına su iletilir.
  3. Peyzaj arazinin doğusundaki yeşilliğin devamını sağlamak, nehre uzanan yeşil bir aks sağlamak ve güneş ışığından doğrudan faydalanmasını sağlayacak şekilde yerleştirilmiştir.
  4. Bina çatısındaki enerji saçağı binayı çepeçevre saran promenata gölge alanlar sağlamak amacıyla güney ve batı cephesinde yapı dışına doğru taşırılmıştır.
  5. Yağmur suları yumuşak zemindeki 10.000 galon hacimli rezervuar alanında kullanılmak üzere depolanıyor. Bu su binaya ve cephelerdeki bitkilere aktarılmaktadır. Drenaj içine boşaltılan su miktarı azalacaktır. Yağış sırasında şehrin kanalizasyon sistemi bu büyüklükteki standart bir yapıya göre %35 daha az su alacaktır.
  6. Cephede, peyzajda ve mobilyalarda formaldehit içermeyen, sürdürülebilir ormanlardan elde edilen mobilyaların kullanılması öngörülmüştür.
  7. Beton yüzeylerin düşük toksisite sızdırmazlık malzemeleriyle donatılması öngörülmüştür.
  8. Cam cephelerde kaplamasız ısı yalıtımlı cama göre pencerede ısı kaybını %40 oranında azaltan Düşük-e kaplamalı cam seçilmiştir. Bu camlar renksiz görüntüsüyle ışık girişini azaltmadan güneş kontrolü sağlarken ısıya neden olan görünmez güneş radyasyonunu önlemektedir. Cephedeki ”organik” güneş kırıcılarını destekler niteliktedir.
Etiketler

Bir yanıt yazın