Mimari Rapor
Giriş
Yenikapı, İstanbul metropolünün gelişmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Tarihsel anlamda hem İstanbul hem de dünya tarihinin önemli bir parçası olan Theodosius limanı arkeolojik alanı, diğer yandan İstanbul’un önemli bir toplu taşıma transfer noktasının birlikte ele alınacağı önemli bir kent odağıdır.
Tarihi sürece bakıldığında; delta üzerinde köy, sonra koy, suriçi kentin çeperi, kapalı liman havuzu, sonraki süreçte dolgu alanı, bostan, kısmen konut alanı, tren yolu, lunapark ve gazino, belediye servis alanı, dolmuş ve otobüs terminali ve en son altyapı şantiyesi içinde arkeolojik kazı alanı olarak Yenikapı, büyük anıtsal mimari sınırların arasında iz bırakmayan gündelik yapıların konumlandığı bir alan. Bugün olduğu kadar geçmişinde de anıtsal olmayan, derme çatma ama kalıcı izleri olmayan yapıların konumladığı yer. Bu bağlamda Yenikapı; kentin içinde devasa bir boşluk gibi görünse de boş bir parsel değil; arazinin hâlihazır mekânsallığı da kendi potansiyelini içermektedir. Bu alandaki iki önemli olgu, kavramsal ve mekânsal anlamda bütünsellikten ikiliğe, hibrit bir oluşum için önemli potansiyel oluşturmasıdır.
Tasarım bu iki olgunun arakesitinde oluşacak anlam arayışıdır. Bu bağlamda İstanbul kentinin karmaşık yapısı ve problemleri ile yüzleşmek, diğer yandan bu önemli gelişme için çözüm üretilmesi anlamını taşımaktadır.
Theodosius Limanı Arkeolojik Alanı ve Yenikapı transfer noktası; günümüzde Marmaray ve Metro hatları ile deniz otobüsü ve feribot hatlarının düğüm noktası olarak İstanbul’un en önemli ulaşım ve aktarma merkezlerinden biridir. Metropol yaşamının nerdeyse kesintisiz kullandığı bu alanın kent için önemli bir yaşam odağı olması hedeflenmiştir.
İstanbul’un diğer önemli sorunu yeşil alanının azlığıdır. Bu kazı alanının park olarak düzenlenmesi böylece ileri aşamada yapılacak kazılar için imkan sağlaması hedeflenmiştir.
Tarihî Yarımada trafiği bütününde düşünülmesi gereken transit trafik sorunun gerekli noktalarda yerin altına alınmasıyla, odaklanılan alanın ve temelde dört bölüme ayrılmış yarışma alanının bütünleşmesi olanağı sağlanmıştır.
Düzenleme alanının yer aldığı “Tarihi Yarımada”, ve düşünülen arkeo-park diğer yandan bu çok önemli transfer noktasının ilişkilendirilmesi ile oluşan çok boyutlu programın güçlü bağlar kurması ayrışmaması tasarımın önemli hedeflerindendir.
Sözkonu alanın tasarımındaki ana ilkeler/olgular;
1-Yenikapı transfer noktası ve kazı havuzunun kamusal bir kabuk ile kapatılması sergi alanına dönüşmesi, mevcut metro ve Marmaray çıkışlarının olduğu alanın kent meydanı olarak, sergi alanı ile güçlü bir bağ kuracak şekilde düzenlenmesi,
2-Theodosius limanın ve çevresinin kalıntılarının bulunduğu alan, arkeolojik kazıların devam edebileceği bir şekilde, tarihsel katmanlar ve günümüzün kentsel ilişkileri arasında çakışmadan oluşan tasarım dili ile, metropol ölçeğinde kentsel işlevlere de cevap verebilecek üst ölçekte kentsel park, alt ölçekte arkeo-park,
3- Yalı mahallesinin ekolojik köy olarak dönüşmesi,
4 Kazlıçeşme-Sirkeci tren hattının iptali halinde oluşan kentsel koridorun ekolojik koridor olarak düzenlenmesi
1
Yenikapı transfer noktası, İstanbul’un toplu ulaşım ağının önemli bir parçasıdır. Bu bağlamda söz konusu aktarım noktası alt ve üst ölçek ilişkisi açısından projenin önemli odak noktasını oluşturacaktır.
Yenikapı transfer noktası temel olarak üç önemli olgu üzerine tasarlanmıştır.
Metro ve Marmaray giriş çıkışlarının bulunduğu alanın bir kent meydanı/odağı olarak tasarlamak
Yenikapı transfer noktasında bulunan kazı havuzu kalıntıların koruması ve sergilenmesi bakımından önemli bir konumda yer almaktadır. Söz konusu yer yoğun transfer noktası ile ilişkisi yerin arkeolojik (tarihsel kalıntılar) ilişkinin günlük yaşamın bir parçası haline getirilmesi ve farkındalığın artırılmasını bağlamında önemlidir.
Yenikapı transfer noktasında kentli yaşamına nasıl bir katkı sağlayacaktır?
Mekansal kurgu ve senaryolar, günlük yaşamın bir parçası olan bu mekanın metropol yaşamına katkı sağlaması, önerilen kent parkının yaşamın bir parçası haline gelebilecek senaryolar ile desteklenmesi, mimarlık dışında diğer disiplinlerin ortak bir çalışmasının ürünü olacaktır.
Mevcut kazı havuzunun arkelojik sergi alanı olarak düzenlenmesi ve metropolün günlük hayatının bir parçası olarak tasarlanması
Sürdürebilir bir yaklaşım için arkeolojik kazıda ortaya çıkan tarihsel kalıntıların ile ilgili bilgi paylaşan ve metropolün günlük hayatına değer katan ve bütünleşen bir hibrit yaşam odağı oluşturulması düşünülmüştür. Bu bağlamda kazı havuzunun bir sergileme alanı üzerinde kentsel bir kabuk ve bu kabuğun arkelojik sergi alanını örterken, üstünde kentsel bir alan oluşturması hedeflenmiştir.(urban landscape)
Bu alanda diğer bir önemli husus; metro hattının alt yapısının yer üzerindeki alanının değerlendirilmesidir. Bu bağlamda sürekli yoğun şekilde kullanılacak olan bu alanın metropol yaşamının ihtiyaçlarına cevap veren işlevlerin yüklenerek anlam kazanması, arkeolojik sergi alanı ile bütünleşen mekansal bir biçimlenişin oluşması sağlanmıştır.
Kamusal Kabuğun oluşum süreci;
Mevcut kazı havuzunun doğu batı eksenindeki kot farkından faydalanarak kabuğun oluşturulması,
Meydanla ilişkisini kurulacak bir düzlem eklenmesi, böylece meydan ile güney yönünden bağlantı kurulması sağlandı,
Meydan zemininde ve kabuğun üzerinde bulunan çizgisel uzamlar ile yönlendirme ve düzlemsel bağ kurma imkanı sağlamıştır. Bu bağlamda kamusal kabuk üzerinde bi izlerin uzamında oluşan delikler sergi alanına doğal ışık ve kamusal kabuktan sergi alanına değişik perspektiflerde bakış imkanı sağlamıştır,
Kabuğun kuzey-güney yönünde bükülerek mevcut durumdaki kentsel bağlantının devamlılığı sağlandı,
Meydan tarafındaki sergi alanı girişi vurgusu artırılarak girişin daha okunabilir olması hedeflendi,
Mevcut kazı havuzunun sergi alanı olarak düzenlenmesi, bu mekanın geçmiş ve gündelik hayat arasındaki arakesiti oluşturması düşünülmüştür,
Arkeoloji ziyaretçi merkezi, mevcut metro yapısı üzerinde gerekli strüktürel elemanları dikkate alarak düzenlendi. İstasyon mekanı doğu-batı ekseninde şeffaflaştırılarak kazı alanı ile kesintisiz görsel ilişkisi kurulması sağlandı,
Alanın “nirengi” özelliğini ve vurgusunu artırmak için kabukla bütünleşen bir seyir kulesini tasarlanması;
Söz konusu kule odağa landmark özeliği katarken diğer yandan İstanbul’u farklı bir noktadan seyretme imkanı sağlayacaktır. Diğer yandan bir buluşma noktası olması da düşünülmüştür.
Kule, meydan ile kamusal kabuk arasında düşey olarak ilişki kurulmasını da sağlamaktadır.
Meydan ile Marmaray istasyon binası arasında meydanı destekleyen işlevlerden oluşan hafif bir yapı düşünülmüştür. Söz konusu yapı arkatlardan ve meydanda aidiyet hissi verecek işlevlerden oluşmaktadır. Diğer yandan Marmaray yapısının istenmeyen görüntüsünü kamufle etmesi hedeflenmiştir. Marmaray çıkışlarının bu yapı ile bütünleşmesi sağlanmış, küçük ölçekli toplantıların yapılabileceği amfiler ile bütünleştirilmiştir. Bu bağlamda, Marmaray çıkışlarının mimari dilinin anlam bütünlüğü sağlanmıştır. Sonuç olarak meydan; metropol hayatının değişik kullanıcılarına/edimlerine imkan veren birçok işlevi barındıran meydana anlam katacak bir cephe oluşturmuştur.(user friendly)
2
Arkeo-parkta ileride arkeolojik kazıların devamı ile limana ait izlerin açılacağı öngörüsü yapılmıştır. Bu alanın parkın kurgusunun bir parçası olarak düzenlenmiştir. Alan içerisinde Tesis 1 ve Tesis 2 bugünkü ayrılan parsellere göre düzenlenmiş olup, ileri aşamada genel yerleşimin bir parçası olacak şekilde düzenlenmiştir.
Bu geniş alana (diğer bir deyişle kentsel boşluğa) metropolün ihtiyaçlarına cevap verebilecek fonksiyonların da eklenmesi önemlidir. Arkeo-park alt, kentsel park üst işlev olarak ele alınmıştır.
Öngörülen tarihi sınır çizgisi alanın arkeologlarca kazılması ile parkın bir alt kotunda oluşacak alan ve park kotunda köprülerle bir üst kotunda seyir imkanı sağlayacağı kurgusu ile düzenlenmesi düşünülmüştür.
Diğer bir önemli problem olan otopark: Batırılan yol ile üstü yeşillendirilen 300 araçlık bir otopark tüm alanın merkezi bir noktasında düzenlenmiştir. Otopark çıkışı Kennedy Caddesine bağlanmıştır.
3
Yalı mahallesinin “eko-köy” olarak dönüştürülmesi; Tarihi Langa bostanları bağlamında ekip biçilen bir alan ile çevresinin düzenlenmesi. Yetiştirilen sebze ve meyvelerin satılmasına imkan veren bir meydan/pazar yeri düzenlerek bölgenin nitelikli bir şekilde dönüşümünün sağlanması hedeflenmiştir.
4
Şu anda atıl durumda olan, Kazlıçeşme-Sirkeci hattının kent içi ulaşıma katkı verecek bir raylı sistem olarak yeniden kullanıma açılması konusunda, henüz verilmiş bir karar bulunmamaktadır. İstanbul ulaşımında tarihsel ve sembolik önemi de bulunan bu hattın yeniden aynı işleve kavuşamaması halinde oluşacak kamusal alanın bir ekolojik koridor olarak düzenlenmesi hedeflenmiştir. Söz konusu ekolojik koridor; Tarihi Yarımada ile yaya ve bisiklet bağlantılarını güçlendirecek, Gülhane Parkı, Yenikapı kent parkı ve Marmara kıyısındaki diğer yeşil alanların ilişkilendirilmesini sağlayacaktır.