Kent ve Çevre İlişkileri
Kentler, küreselleşmenin etkisiyle hem ekonomik olarak gelişmekte hem de fiziksel olarak büyümektedir.
Fakat hızla gelişen kentlerde, kentsel norm-standartlar ve yaşam kalitesi aynı oranda gelişmemektedir. Artan nüfus ve kentlilerin ihtiyacı nedeniyle fiziken büyüyen kentlerde nitelik niceliğin gerisinde kalmaktadır ve yapılı olmayan doğal alanlar zarar görmektedir. Geleneksel planlama anlayışı ve tasarım yaklaşımları bu sorunu çözmek için çoğunlukla ekonomik, ekolojik ve toplumsal ilişkileri ve bağlantıları kurmadan sorunları incelemektedir. Kentler planlanırken ve tasarlanırken kentin ekonomik, ekolojik ve toplumsal boyutları analiz edilmeli ve tüm boyutları ilişkilendirilerek çözüm önerileri geliştirilmelidir.
Kent Makroformu Gelişimi
Kentin gelişme yönünde bulunan ve önemli bir büyüklüğe sahip bir kent boşluğunun kent ile entegrasyonu bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Lüleburgaz için önemli bir ‘yer’ haline gelebilecek ve kent kimliğine katkıda bulunabilecek potansiyele sahip bu alan tarihi kent merkezine oldukça uzaktadır. Fakat hem kentin gelişme yönünün güney-doğu yönünde olması nedeniyle hem de alanın büyüklüğü nedeniyle Lüleburgaz Tosbağa Deresi kentin gelecekteki karakterini, kentlilerin alışkanlıklarını hatta kent kimliğini büyük oranda değiştirecek potansiyele sahiptir. Proje alanı, batısında-doğusunda yeni imara açılmış olan yapı adalarının ortasında yeşil bir koridor ve doğal alan olarak kalmaktadır. Bu nedenle yarışma alanına dair temel yaklaşımlar şunlardır;
Proje Yaklaşımı
Yarışma alanı, kent merkezinin güneybatısında yer alan Tosbağa Dere boyunca kuzey-güney yönünde yaklaşık 3,5 km boyunca uzanmaktadır. Doğu-Batı aksında yeni gelişim bölgesinde bulunan proje alanı, kuzeyde İstanbul-Edirne yolu ile güneyde ise Durak Mahallesi ile sınırlanmaktadır.
Lafargue, “Tembellik Hakkı” (1883) adlı eserinde “boş zaman hakkı”nı savunur ve emekçilerin günde l4-l6 saat, çok güç koşullarda çalışarak, tüm insani, moral ve sanatsal yaratıcılıklarını yitirdiklerini belirtmektedir.
Russel de benzer şekilde “Aylaklığa Övgü” (1935) adlı eserinde modern çalışma kavramını eleştirerek, aylaklığın hiç de olumsuzlayıcı bir değer içermediği aksine, hayattan ve insanal olandan yana bir tavır olduğunu vurgular.
Modern yaşamın bir sonucu olarak yoğun stres altında çalışan kentlilerin, bu stresten uzaklaşarak kendilerini rahat hissedecekleri alanlar kentlere entegre edilmelidir. Lüleburgaz, kentsel gelişimini gün geçtikçe arttıran, fiziksel olarak yayılımının yanında ekonomi alanında da gelişen bir kenttir. Bu gelişmenin bir sonucu olarak, kentlilere kendilerini rahat hissedecekleri ve günlük iş streslerinden uzaklaşabilecekleri rekreasyon alanları tasarlanmalıdır. Rekreasyon alanlarının mekansal büyüklüğünün ve içerdiklerin fonksiyonların çeşitliliğinin yeterli olması, alanın toplumun her kesimi için erişilebilirliğinin sağlanması ile sosyal refah arttırılabilir.
Tasarım alanındaki fonskiyonlar, kentlinin stresli kent yaşamında ve yoğun çalışmadan uzaklaşarak rahatlayabilecekleri alanlar olarak tasarım kurgusunu oluşturmuştur. Bunların başında ‘Aylaklık Alanlar’ yer almaktadır. Söz konusu alanlarda, herhangi belirli bir fonksiyon verilerek kullanıcıları sınırlamak yerine serbest kullanım öngörülmüş, böylelikle kullanıcıların birbirleri ile olan iletişimin de kuvvetlendirilmesi hedeflenmiştir.