Proje Raporu:
KAYIP MEKAN – ANTİ MEKAN
“Metropoller artık “mekanlar” değildir, çünkü boyutları, içinde yaşayanların algılama araçlarını aşmıştır. En geniş duyum aracı olan görme, paramparça olmuştur. Kenti boyutsal olarak bir anlamda tanımlayan görsel alandır; metropolde artık bir panorama yoktur, çünkü varlığı (bedeni) ufkun ötesine doğru taşar. Bu değişim sadece algılama davranışlarını değil, mekanı sahiplenme ve simgeleştirme üsluplarını da derinlemesine ilgilendirir ve içerir.” (Mazzoleni, 1996, s. 103)
Trancik, günümüz şehirlerinde, tasarım kararlarının üçüncü boyutta bina-boşluk ilişkisi ve insan davranışı üzerine düşünülmeden, yalnızca iki boyutlu planlar üzerinde verildiğini, binaların çevresinden izole edilmiş nesneler olarak görüldüğünü, kentsel mekanların biçim ve ölçek özellikleri olan dış hacimler olarak görülmediğini, bunun da “Anti-Mekan” ları doğurduğunu iddia eder. Bu tip alanların oluşum nedenleri arasında beş faktör sıralar. Bu faktörlerin ilki, „otomobilin etkinliği” başlığında anlattığı, devinim (mobility) ve iletişimin (communication), kamusal mekanlara baskın hale gelerek, oraların sosyal, kültürel ve insani anlamlarını ve amaçlarını kaybettirmesidir. Binaların etrafı, yollarla, arterlerle ve amaçsız açık alanlarla kuşatılmaktadır.
Bu söylemler bağlamında yok yerlere dönüşmekte olan metropol kentlerde hala o ruhu taşımaya çalışan mekanların olduğu tespit edildi.
Ankara, ruhunu yitirmiş kentlerin başkenti olarak düşünülürse; burada dahi kimliksizleşmeyen alanların varlığı dikkatimizi çekti.
Rantlara açık hale gelen kırsal alan örneklerinde imrahor vadisi hala aidiyet ruhunu kaybetmemiş Mühye köyünü barındırmaktadır.
Bu analizden yola çıkılarak şehirden uzakta ve non-space olmaya çok yaklaşmış bu alanın talan edilmeden kurtarılabilirliği üzerine tasarım kurgusu oluşturuldu.
Konut ihtiyacına karşılık vermek amacıyla yapılan yüksek yapıların soyutlanmış bir yaşam oluşturmasına atıfta bulunarak, yeni bir yüzey yaratıldı.
Bu yüzey hem köyün metaforik anlamda ruhunu koruyacak hem de çağın ihtiyaçlarına karşılık verecek yeni bir yaşam alanı kurgusuna altlık sağlayacaktır.
Tasarlanan yüzey katmanında yer yer boşluklar oluşturuldu. Bu boşluklar ile yeryüzünü sürekli ve acımasız bir biçimde tüketen şehirli yaşantısına atıfta bulunuldu ve bu bağlamda boşlukların üzerine yeni bir yaşam kurgulandı.
Kurgulanan yaşam, köyün ruhuna uygun bir yaşamdır. Günümüz planlamalarından kopularak ticaret, konut birimlerinin insanları birbirinden uzaklaştırmasındansa; bu birimler birbirleriyle iç içe, avlulu ve rampalarla akışkanlık sağlayacak biçimde tasarlandı.
Mevcut taşıyıcı sistem ise birbirinin devamı niteliğinde düşünülerek, kolektif yaşamın metaforik bir gösterimi oldu.