Katılımcı, ZT Ödülleri Ulusal Öğrenci Proje Yarışması 2022

Katılımcı, ZT Ödülleri Ulusal Öğrenci Proje Yarışması 2022

Beyza Gürpınar, Beyza Ceylan, Ceren Özdem ve Sümeyye Gürsoy’un Öğr. Gör. Pınar Geçkili Karaman danışmanlığında ZT Ödülleri Ulusal Öğrenci Proje Yarışması 2022 için hazırladığı projesi.

SUBSTITUTIOCEN “HALFETİ”

Halfeti eski adıyla ‘Şitamrat’ tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle hem kullanıcı hem de mekan çeşitliliği ortaya çıkmıştır. Halfeti’de yerleşim ilk olarak Rumkale’de başlar. Daha sonra yerleşim Eski Halfeti denilen bölgeye taşınmıştır. Eski Halfeti’de yaşam doğa ile birlikte şekillenen bir haldedir. Kullanıcı ve doğanın birbirleriyle ve bölgeyle dinamik ilişkisi Eski Halfeti’yi oluşturmuştur. Yapılar topografyaya göre şekillenmiş, yapıların damları kullanıcıların eylemlerine göre değişip dönüşmüştür. Eski Halfeti’de bulunan mağaralar kışın depo olarak kullanılırken yazın korunma amacıyla kullanılmıştır. Çıkmaz sokaklardan oluşan bölgede ulaşım kullanıcılar tarafından oluşturulan yollarla doğal bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Geçim fıstık ve balıkçılık ile sağlanmaktadır. Kullanıcılar bu nedenle çevre bölgelere ulaşım sağlamak için kayıkları kullanır. Halfeti’deki pazarlar çevreden farklı kullanıcıların gelmesiyle adeta bir festival havasında gerçekleşmektedir.2000 yılında yapılan Birecik Barajı Fırat Nehri’nin taşmasına neden olmuş ve Eski Halfeti sular altında kalmıştır. Yerleşim Karotlak İlçesi’nde kurulan Yeni Halfeti’de devam etmiştir. Eski Halfeti’nin sular altında kalması ve Yeni Halfeti’nin kurulması bazı kullanıcı ve eylemlerin sonlanmasına neden olmuş, bazılarının da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Yeryüzündeki ve su altındaki yapılar Eski Halfeti’nin sular altında kalmasıyla terk edilmiş ve harabe olarak kalan yapılar doğa ve canlılar tarafından istilaya uğramıştır. Eski Halfeti’nin sular altında kalması bölgenin turistler tarafından ilgi odağı olmasına yol açmış bu nedenle Eski Halfeti yaz aylarında kullanıcı çeşitliliği fazla ve canlı bir bölgeyken kış aylarında kullanıcıların azalması ile birlikte daha az kullanılan bir bölge haline gelmiştir. Bölgenin sular altında kalmasıyla bölgede farklı aktiviteler yapılmaya başlanmıştır. Özellikle sular altında kalan yapılarda su canlılarının oluşturduğu habitatı incelemek için kullanıcılar dalışlar yapmaya başlamıştır. Bölgenin sular altında kalması biyolojik çeşitliliği de etkilemiş, yeni endemik türlerin oluşmasını sağlamıştır. İlk bakışta olumsuz gibi gözüken bölgenin sular altında kalması aslında bölgenin farklı potansiyellerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Halfeti dönem dönem kullanıcı ve doğanın değişimi ile gizemli ve kullanıcıyı tedirgin eden bir bölge olabilmektedir.

SENARYO/KONSEPT

Antroposen, insan varlığı dışında tanımlanabilecek bir doğa kavramının kalmadığına işaret etmektedir. İnsan ve doğa arasındaki ilişkinin muğlaklaştığını daha önce doğa tarafından oluşturulduğu kabul edilen bir durumun artık doğal olup olmadığının sorgulanabileceğini belirtmektedir. Antroposen kavramı temel bilimlerdeki doğa-insan ikililiğini yeni bir ayrım ile yeniden tanımlamaktadır. Bu bağlamda doğal olan ile insan yapımı olan arasındaki ayrım belirsizleşmektedir. İnsan otonomisinin, insanın değil, doğanın özgürleşmesi şeklinde anlam değiştirdiğini belirtmektedir. Böylelikle insan ve doğa arasındaki ayrım, ancak doğal olanın özerkliği üzerinden tanımlanabilmektedir. İnsanın varoluşundan itibaren doğanın özerkliği giderek yerini insanın özerkliğine bırakmaktadır. Holosen çağında doğanın özerkliği söz konusudur .Bu bağlamda mimari anlayışta holosenik çağa geri dönüş doğa -insan ikililiğini ortadan kaldıracaktır ve doğanın özerkliğini doğaya geri kazandıracaktır. Aynı zamanda doğa ve insan ikiliği ortadan kaldırılarak birbirine üstünlük kurmadan uyum içerisinde yaşamaları sağlanacaktır. Tüm bunlar içinde bulunduğumuz antroposenik çağdan (insan özerkliği) holosenik çağa (doğanın özerkliği) geçiş için bir adım niteliğindedir. Varoluş felsefisini yerleşme üzerinden kurgulayan Heidegger’e göre yer insanın varoluşsal mesnet noktasıdır. O yere beden ait olur ve mesken edinirse yere zaman içinde deneyimlerini oluşturduğu değişmez bir nokta olarak bakar. Sürekli bir noktadan bir noktaya hareket eden bireyin yaşam alanı tüm bu durma, geçme ve duraklama mekanlarının uç uca eklenmesiyle bir bütün haline gelmiştir. Yer değiştirme algısındaki bu kavramları açmak gerekirse; bir noktadan başka bir noktaya gitmek, konum değiştirmek geçme, bir noktada belli bir süre bulunmak durma, geçme anındaki kısa süreli durmalar ise duraklama olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda ‘Yer Değiştirme’ sadece mekanlar arası geçiş değil, canlılar ve yeryüzü arasındaki deneyimsel bir süreçtir. Halfeti’de iklim koşullarından dolayı kışın bölgedeki insan topluluğu yerini farklı kullanıcılara bırakmaktadır. Tüm bunlar mimarlığın gücünün yalnızca insanlar üzerinden okunamayacağını ve özellikle içinde bulunduğumuz antroposen çağda, yüzleştiğimiz iklim krizleri ele alındığından, doğa ve insan arasındaki ikililiğin ortadan kalktığı yeryüzü odaklı bir mimari anlayışın benimsenmesinin esas olduğunu anlatmaktadır. Bu bilgiler ışığında yer değiştirme kavramı tasarımın kurgusunu oluşturmuştur. Yer değiştirme kavramı Halfeti üzerinden zaman ve iklim ile ilişkilendirilmiştir. Halfeti’de yaz ve kış mevsimi arasındaki kullanıcı ve mekânsal farklılaşma tespit edilmiş ve bunun üzerinden yaz aylarında kullanıcı çeşitliliği ile alandaki eylemler ve mekanlar belirlenmiş, yaz aylarında ise kullanıcı çeşitliliği azalmış ve doğa alanı ele geçirmiş haldedir. Bundan dolayı yaz ve kış kullanımı farklı parametreler dikkate alınarak kurgulanmıştır.

TASARIM

Eski Halfeti bölgesinde çalışma alanı 6 bölgeye ayrılmış ve bölgelerde gerçekleştirilecek eylemler ve eylemlerin gerçekleşeceği mekanlar belirlenmiştir. Seçilen bölgeler kamusaldan özele doğru biz geçiş sergileyecek hem de kullanıcıların Halfeti’nin mevcut dokusuna odaklanmalarını sağlayacaktır.

1. Bölge: Yeşil dokunun yoğun olduğu bir bölgedir. Bu bölge Kullanıcılar tarafından yürüyüş rotalarına dahil edilecektir.

2. Bölge: Değişen modüller kullanarak oluşturulmuş bir kamp alanı olarak kurgulanmıştır.

3. Bölge: Kamusal ve özel alanların kesiştiği alanda merkez görevi görecek olan bir mekan olarak kurgulanmıştır.

4. Bölge: Sahne ve atölyelerin konumlandırıldığı bir alandır. Bu alanda doğa ve su altı fotoğrafçılığı, tohum yetiştiriciliği, sergi alanları bulunmaktadır.

5. Bölge: Mevcut köprü kullanılarak bu köprüyle ve karayla ilişki kuracak modüller kurgulanmıştır. Modüller farklı varyasyonlarda kullanılarak eylem çeşitliliğine olanak sağlamaktadır.

6. Bölge: Değişen modüller kullanılarak Pazar alanı ve festival alanı oluşturulmuştur.

Halfeti, farklı süreçler içerisinde incelendiğinde kullanıcıların gerçekleştirdikleri eylemlerle suyla ilişki kurdukları gözlemlenmiştir. Bu gözlemlerden yola çıkılarak kullanıcıların suyla görsel ve fiziksel ilişki kurabilecekleri modüller tasarlanmıştır. Modüller kurgulanırken farklı senaryolara ve x, y, z düzlemlerinde oluşturulacak hareketlere uyarlanabilir bir yapıya sahip olması modüllerin üçgen formda kurgulanmasının nedenidir. Ayrıca üçgenin basınca dayanma kabiliyetinin yüksek olması ve basınç altında kaymayan bir çokgen olması da suyla ilişkide kullanılacak form olarak seçilmesine neden olmuştur. Halfeti’de gerçekleştirilen eylemlerin çoklaması ile kurgulanan modüller Eski Halfeti bölgesinde iki alanda kurgulanmıştır. İlk alanda kullanıcı eylemleri x ve z ekseninde festival alanı, Pazar alanı, su sporları ve yarışları gibi farklı eylemlerin bir arada gerçekleştirildiği bölgedir. Eylemler doğrultusunda modüller kullanıcıya göre şekillenmektedir. Üçgen modüllerin üç yüzeyinde de bağlı olduğu diğer modüllerde x ekseninde dönme ve kayma hareketi yapmaktadır. Modüllerin y ekseninde hareketi Eski Halfeti’deki yapıların topografyadaki izleri takip edilerek oluşturulmuştur. Z ekseninde ise yapıların farklı kotlarda -su üstündeki ve su altındaki yapılar- silüetleri referans alınarak oluşturulmuştur. +Z ekseninde farklı kotlarda yükselen modüller insan ve hayvanlar için deneyim mekanları oluşturmaktadır.-Z ekseninde ise su canlılarının kullanım alanlarına dönüşecektir. İkinci bölgede bulunan köprü hem iki alan arasında sirkülasyon oluştururlarken hem de kullanıcıların su ile temas kurmasını sağlamaktadır. Bu güçlü bağlantı üçgen modüllerin köprüye eklemlenerek dağılan bir kurgu ile 3 bölge üzerinde şekillenir. Üçgen modüller hem kendi içerisinde hem de diğer bölgelerle birlikte çalışılabilecek şekilde bölgede konumlandırılmıştır. Bölgeler farklı yönelişlere ve eylemlere olanak sağlamaktadır. Bu bölgelerde 1.bölgede çoklanan eylemlere ek olarak daha çok bireysel eylemler ön plana çıkmıştır. Bölgedeki eylemler göz önünde bulundurulmuştur. Aynı zamanda modüller Halfeti bölgesinden farklı bakış açılarını sunarak kullanıcıları bölgeye odaklamaktadır. Bu sayede kullanıcıların merak duygusu uyandırılmıştır. Eski Halfeti bölgesindeki mağaralar farklı kullanıcı ve eylemlere olanak sağlamıştır. Eylem çeşitliliği ve mekan kurgusu çoklanarak Eski Halfeti bölgesini odaklayan gözlem alanı sunan bir alanda konumlanmıştır. Mağaralar açık (kamp alanı) ve kapalı mağaralar olmak üzere iki farklı kurguda tasarlanmıştır. Mekanlar kurgulanırken doğa ve insan odaklı bir anlayış esas alınmıştır. Mağaralar yaz ve kış olmak üzere farklı kullanıcılar tarafından kullanılmaktadır. Kamp alanı ve mağaralar konumlandırılırken eylemlerin bireysel ve toplu gerçekleştirilmesi dikkate alınmıştır. Su seviyesine ve oluşturulan üçgen modüllere yakın olan alanlarda toplu gerçekleştirilen eylemler yerleştirilirken üst kotlara çıktıkça eylemler bireysel hale gelmektedir. Kapalı mağaralar topografyada oyuklar açılarak yerleştirilmiştir. Topoğrafyadan yarıklar oluşturularak yükselen ve mağaraları tanımlayan üçgen formunda kırmızı alüminyum panel kullanılmıştır. Üçgen alüminyum paneller birleşme noktalarından farklı yüksekliklerde eğimler verilerek oluşturulmuştur. Bu sayede opak, saydam ve açık alanlar kurgulanmıştır. Üçgen panellerle oluşturulan mekanlarda; Atölyeler, tartışma alanı, stüdyolar ve restoran gibi işlevler bulunmaktadır. Açık mağaralar ise kamp alanı kurgusu içinde çelik taşıyıcı ve platformlar ile topografyaya saplanan modüller olarak tasarlanmıştır. Mekanlar arası sirkülasyon yatayda platformlarla düşeyde ise merdivenlerle sağlanmaktadır. Kamp alanını oluşturan mağaralarda platformlar kamp çadırlarının konumlandığı alanlarken platformlar arasında kalan oyuklarda ise bireysel ve ortak eylemler gerçekleştirilmektedir.

Etiketler

Bir yanıt yazın