Kısa Liste, Office Design Challenge / Edition #2

Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü tasarım atölyelerinden Atölye Düşledüşün öğrencileri Emre Sezer, Sude Berfin Çevik, Tuğçe Gül ve Sümeyye Özelçi, Buildner tarafından düzenlenen Office Design Challenge / Edition #2'de kısa listeye kaldı. Gazi Üniversitesi mimari tasarım atölyesi Atölye DüşleDüşün’ün ”Seç&Yarış” teması kapsamında yapılan projede Prof.Dr. Pınar Dinç Kalaycı (koordinatör), Doç.Dr. Can Güngör, Ögr. Gör. Hamiyet Gökmen Balcı ve Arş. Gör. Gizem Özkan Üstün ile birlikte çalışıldı.

OFFISEA

Bundan 20 30 yıl öncesine kadar ofis kavramı, bireysel olarak çalışılan tekdüze bir alan olarak karşımıza çıkıyordu. Çalışanların kendi odaları, yöneticilerin kendi ofisleri ayrı şekildeydi. Zaman içerisinde teknolojinin etkisi ile verimliliği arttırmak için gelişmeler kaydedildi. Özellikle son yıllarda pandeminin de etkisi ile bu değişim çok daha hızlı oluşmaya başladı. Artık hayatımıza giren modern ofis kavramı, çalışanların konforunu arttırarak verimliliğini en üstü düzeye çıkarmayı hedefliyor. Yarışmanın isteği ise yarışmacıların modern ofis kavramına uygun, çalışanların beraber sistematik bir şekilde çalışabileceği, bunun yanında ofis ortamında rahat edebileceği bir tasarım oluşturmasıdır. Böylelikle çalışma veriminin en üst düzeye çıkarılmasına olanak sağlamaktadır.

Bu tasarımda, bahsedilen modern ofis kavramına uygun bir ofis tasarlamanın yanında afet ve acil durum göz önünde bulunduruldu. 6 şubatta yaşanılan deprem felaketi bize ulaşım ve haberleşmenin önemini gösterdi. Böyle bir durumda ulaşımın yükünü hafifletecek, gerektiğinde deniz yolu ile yardım götürebilecek denizin üstünde yüzen ve hareket edebilen ofisler tasarlandı. Günlük yaşamda çalışanların her ihtiyaçlarını karşılayabileceği, kendilerine rahat çalışma ortamı bulabilecekleri, gerektiğinde bireysel, gerektiğinde beraber çalışabilecekleri ofis acil bir durumda ise deniz yolu ile lojistik yardım sağlayabilmektedir. Deprem, taşkın, tsunami, kıtlık, kuraklık, salgın hastalıklar, çevre kirliliği vb. doğal ya da insan kaynaklı her türlü afet için; deniz yollarını ve denizin sunduğu tüm imkanları kullanarak yardım ulaştırma, zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve önlem yollarının düşünüldüğü, teknolojilerin geliştirildiği, eğitimlerin ve sempozyumların verildiği, afet sırasında yardım ulaştırma çalışmalarının yapıldığı bir afet yardım ve AR-GE merkezi tasarlandı.

Proje arazisi seçilirken, denize kıyısı olan iller, denizcilik sektöründe gelişmiş olan iller, illerdeki tersane bölgelerinin özellikleri ve de afet anında kullanılabilecek üslere sahip, yardım ulaştırılacak bölgelere yakın olması gibi faktörlere dikkat edildi. Bu anlamda da hem birçok denizcilik okuluna yakın hem de gelişmiş yan sanayisiyle bir merkez konumunda olan İstanbul Tuzla Tersaneler Bölgesi seçildi. Arazideki hakim rüzgar yönü dikkate alınarak bir dalgakıran eklenerek, korunaklı bir alan oluşturuldu ve yapı da buraya yerleştirildi. Denizde yüzen ofislerden, karadaki sosyal alanlara doğru giden tasarımım kullanıcı profili, ar ge merkezi çalışanlarından, düzenlenecek seminerlere katılabilecek öğrenci ve konu meraklılarına, karadaki sosyal mekanları kullanabilecek tersane çalışanları ve bölge halkına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Yapının konsepti, hem kendi arasında yer değiştirebilecek ve birleşerek esnek mekanlar sunabilecek bir ofis tasarlayarak, bu parçaların aynı zamanda yardım ulaştırmak amacıyla da kullanılabilmesi üzerine kuruldu. Yer değiştirmenin kolaylığı ve özellikle deprem etkisinin yapıda az hissedilebilmesi için, yüzen polistiren temeller üstüne kurulu birimlerden oluşan bir kütle tasarlandı. Bir bütünün parçalanıp, parçalara hacim verilmesiyle oluşturduğumuz ana ofis yapıları, belli kenarlardan yap-boz mantığında bir çerçeveyle ve trenlerdeki kuplörlerin mantığında bir sistemle birleşebilecek şekilde tasarlandı. Bu birleşimler yüzey yüzeye, iskeleden yüzeye ve iskeleden iskeleye olabilmektedir. Birleştiklerinde bu birimler arasındaki kayar kapılar açılarak birlikte çalışabilecekleri bir mekan elde edildi. Kısa mesafelerde kendileri hareket edip uzun mesafelerde gemiler tarafından çekilerek ta da gemilere yüklenerek başka limanlara gidebilen birimlerden her biri otonom olarak tasarlandı.

Tasarım sürecine bakacak olursak, ilk başta bir bütünden ayrılan parçalar birimleri, arada kalan ve birimlere uzanan parça ise iskeleyi oluşturuyordu. Daha sonra iskeleleri birimlere entegre etmeye karar verdik. Böylece birimlerin ayrıldıklarında hem teras gibi kullanabilecekleri hem de başka bir iskele ya da birimle birleştiklerinde arada köprü görevi gören iskeleleri oldu.

Karada merkez, fab.lab., depo ve kafe; yüzen birimlerde ise seminer salonu, özel çalışma alanları ve 2 katlı ortak çalışma alanları bulunuyor. İç bahçeleri, dinlenme ve uyku alanları, sosyalleşme alanları bulunan bu ortak çalışma alanlarının birinin üst katında kütüphane diğerinin ise toplantı salonu bulunuyor. Yüzen birimlerin hepsinde güneş enerjisi, deniz suyu arıtma sistemi, su deposu, mutfak, lavabo, uyku alanları bulunmakta. Bu sayede merkezden ayrıldıklarında da kendi kendilerine yetebiliyorlar. Uyku alanları ortak ofislerde ayrı bir oda olarak bulunurken, özel ofislerde ıslak hacimin üstünde ara kat olarak bulunuyor. Normal şartlarda çalışanların dinlenmesi için kullanılan bu alanlar, acil durumlarda ihtiyaç sahipleri tarafından kullanılıyor. Yüzen birimlerin içerisinde çalışanların dinlenebileceği, bilgisayar ya da kitaplarını alıp içinde çalışabileceği iç bahçeler bulunuyor. Bu bahçelerin amacı denizin ortasında yeşil alan hissi vermek ve ofisin içerisinde bir dinlenme alanı oluşturmak. Seminer salonunda ise iç bahçe fuayeyle birleşerek işlevini yerine getiriyor. Proje, bir sanayi bölgesi olan tuzla tersanesi çalışanları için yeşil alan, dinlenme alanı ve sosyal alan sunarken, yüzen birimlerin hareketleri normal şartlarda; çalışanlar için esnek ve oyuncul mekan, acil durumlarda ise yardım götürme ve ihtiyacı olanların barınmasını sağlama işlevlerini yerine getiriyor.

Taşıyıcı olarak hafif çelik konstrüksiyon tercih edildi. Döşemede yer alan boşluklu hafif beton oyularak iç bahçeler oluşturuldu. Birimlerin modülasyonu sayesinde yerinde montaj edilebileceği gibi başka bir yerde üretilip alana da bırakılabilir. Birimlerin yüzeyinde yer alan çıkıntılar birleştikten sonra iki mekân arasında cam paneller kalkar ve bütüncül bir mekân sağlanmış olur. Hareket edebilen her birim kendi kendine yetebilen bağımsız şebeke sistemine sahiptir. Güneş panelleri, jeneratör enerji ihtiyacını karşılarken; deniz suyu arıtma ve yağmur suyu depolama sayesinde su ihtiyacını karşılayabilmektedir. Doğal havalandırmaya her ne kadar elverişli olsa da ihtimaller dahilinde mekanik havalandırma öngörüldü. Birimler yakın mesafede yer değiştirirken hareket edebilecek donanıma sahip olmasına karşın olası afet senaryolarında bir yük gemisi olan feedership tarafından taşınacaktır. Gideceği kıyılarda iskelelere bağlanarak taşınmış olan birimler afet yardım ve koordinasyonu sağlayacaklardır. Bu yüzden birimler birleşip tek bir birim gibi hareket edebilecekleri şekilde tasarlandılar. Günümüzde gelişen teknoloji ve artan sorunlar göz önünde bulundurularak tasarımda çözüm arayışlarına gidildi. Yapay zekâ, enerji verimliliği, otonom sistemler sayesinde tasarımda istenilen hareket, yönlendirme, kontrol ve hizmet sağlanabilmektedir. Yenilenebilir enerji, geri dönüştürülebilir malzeme ve arıtma sistemleri ile bugünün sorunlarına cevap verebilen bir yaklaşım benimsendi. Yarışma sürecinde farklı denemelerden sonra varılan sonuçlar:

Pandemi sonrası ofis tasarımında hareket kavramı kullanıcı için kara ve deniz arasında gerçekleşen bir yolculuk olarak tasarlanırken; birimler için yüzerek yer değiştirme ve farklı mekânsal birleşimler olarak düşünüldü. İstenilen esnekliğin birleşimin sağlanması tasarımda bizi sadeleşmeye ve dik açıların kullanımına yönlendirdi. Böylece kurgunun işlerliği arttırılmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın